• Sonuç bulunamadı

Kuran’ı kendisinin indirdiği ve kendisinin koruyacağı

C- Hz MUHAMMED (s.a.v) VE KUR’AN’I KERİM’E İLİŞKİN HABERLERDE

2- Kuran’ı kendisinin indirdiği ve kendisinin koruyacağı

 æì¢Ä¡Ïb z Û ¢é Û b £ã¡a ë  Š¤×¡£ˆÛa b ä¤Û £Œ ã ¢å¤z ã b £ã¡a

“Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız”(Hicr:9)

Allah Teala bu âyet-i kerimede, Peygamberle alay ederek ona: "Ey kendisine öğüt verici bir kitap indirilen kimse, şüphesiz ki sen, delisin." diyen kâfirlere cevaben buyuruyor ki: "Ey kâfirler, o öğüt veren kitabı Biz indirdik Biz. Onu olduğu gibi muhafaza edecek olan da Biziz. Ona ne birşey ilave edilebilir ne de ondan birşey eksiltilebilir. O, değiştirilemez." Kur'an-i Kerim, Allah Tealanın kelamı olması hasebiyle, mânâsı ve ifade şekilleri bakımından da mucizedir. Herhangi bir insan sözüne benzememektedir. Bu itibarla ona bir insan sözünü karıştırmak veya onun herhangi bir kısmını değiştirmek imkânsızdır. Böyle birşey yapıldığında durum hemen ve çok açık bir şekilde anlaşılır. Diğer taraftan Allah Teala bir çok kullarını Kur'an’a hizmetçi kılmış, onu tam olarak ezberlemelerini nasibetmiştir. Öyleki, dünyanın bir ucunda bulunan bir hafızın, tek bir kelimeyi dahi yanlış okuması, diğer ucundaki hafız tarafından tesbit edilmekte ve düzeltilmektedir. Ayrıca Allah Tealanın, mânevi bir güçle

33 Râzi, İbrahim:1 , 13/ 486 34 Râzi, İbrahim:1 , 13/ 487

Kur'an-ı Kerimi muhafaza ettiği muhakkaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim, asırlardan beri kitaplarda ve insanların zihninde muhafaza edilmiş, herhangi bir değişmeye maruz kalmamıştır. 35

Müşrikler, Hz. Peygamberi, "Allah Teâlâ bana zikri, Kur'an'ı indirdi" derken duydukları için, "Ey kendisine zikr (kitap) indirilen"(Hicr: 7) demişlerdir. Daha sonra Cenâbı Hak sözünü bu ayette geliştirerek, "Kur'an'ı Biz indirdik Biz. Onun koruyucuları da, şüphesiz Biziz" buyurmuştur.

Cenâb-ı Hakk'ın "Kur'an'ı Biz indirdik, Biz" ifâdesine gelince, bunun sîgası her ne kadar cemî ise de, bu tazîm ve ululuğu izhar etme esnasında, hükümdarların söylemiş olduğu söz kabilindedir. Çünkü, onlardan birisi bir iş yapsa veya bir söz söylese, "Biz şöyle yaptık; biz şöyle söyledik" derler.36

“Lehu” kelimesindeki zamirin neye râci olduğu ile ilgili iki görüş bulunmaktadır. 1) Bu, yukarıda geçen "zikr"e râcidir. Yani, "Biz bu zikri, Kur'an'ı tahriften, ziyâde ve noksandan muhafaza edeceğiz" demektir. Bunun bir benzeri de, Cenâb-ı Hakk'ın, Kur'an-ı Kerim'den bahsederken buyurmuş olduğu, "Eğer o, Allah'dan başkası tarafından olsaydı, elbette içinde birbirini tutmayan birçok şey bulurlardı" (Nisa:82) ayetidir.

Eğer, "Öyleyse niçin, sahabe Kur'an'ı Mushaf'ta toplamakla meşgul olmuştur? Halbuki Allah Teâlâ onu muhafaza edeceğini vaadetmişti. Allah'ın muhafaza edeceği şey hususunda, endişe etmeye de gerek yoktur" denilirse, buna şöyle cevap verilir. Onların Kur'an'ı cem etmeleri, Allah'ın onu muhafaza sebeplerinden birisidir. Çünkü Allah Teâlâ, onu muhafaza ettiğinde, sahabeyi buna sevketmiştir. Alimlerimiz "Bu ayet-i kerimede, her sûrenin başındaki besmelenin, Kur'an'dan bir ayet olduğuna dair kuvvetli bir delil vardır. Çünkü Allah Kur'an'ı muhafaza edeceğini vaadetmiştir. Muhafaza etmenin manası ise, onun ziyâde ve noksanlıklardan korunmuş olarak kalmasıdır. Binâenaleyh, eğer besmeleler Kur'an'dan olmasaydı, Kur'an değişikliklerden korunmuş, ziyâdelerden muhafaza edilmiş olmazdı. Eğer sahabenin ziyâde ve ilâve yaptığını zannetmek caiz olsaydı, aynı şekilde noksanlaştırdıklarını düşünmek de caiz olurdu. Bu ise, Kur'an'ın bir hüccet olmamasına yol açardı" demişlerdir.37

2) “Lehu” daki zamir, Hz. Muhammed'e râcidir. Ayetin manası da, "Biz, mutlaka, Muhammed'i koruyacağız" şeklindedir. Allah Teâlâ, inzâl'dan, vahiy'den bahsettiğine ve indirilen şey de, kendisine vahiy indirilen kimseye delâlet ettiğine göre, bu zamirin ondan kinaye, ona raci olması güzel olur. Çünkü o, malûm bir şey olmuştur. Nitekim, Cenâb-ı

35Taberi, Hicr:9, 5/140 36 Râzi, Hicr:9 , 14/63-64 37 Râzi, Hicr:9 , 14/64

Hakk'ın, ''Muhakkak biz onu, Kadir gecesinde inzal ettik" (Kadr:1) ifâdesi de böyledir. Çünkü buradaki “huve” zamiri, daha önce bahsedilmemiş olmasına rağmen, Kur'ân'a râcidir. Onun, malûm ve meşhur olması sebebiyle, ondan zamirle bahsetmek güzel olmuştur. Burada da böyledir.38

Alimler, Alah Teâlâ'nın, Kur'an'ı nasıl muhafaza etmiş olduğu hususunda ihtilâf etmişlerdir .

Bazıları, "Allah Teâlâ onu, bir mucize, insanların sözünden farklı bir söz kılmak suretiyle muhafaza etmiştir. Böylece insanlar, ona bir ilâvede bulunmaktan veya ondan bazı şeyleri eksiltmekten aciz kalmışlardır. Çünkü, eğer ona bir şey ilâve etseler, ya da ondan bir şeyi eksiltseler, o zaman Kur'an'ın nazmı bozulur, böylece her akıllı insan bunun Kur'an'dan olmadığını açıkça görüp anlar.Binâenaleyh, onun mucize oluşu bir şehrin surlarla çevrilmesi gibi olmuştur. Çünkü bu, onu korumakta ve muhafaza etmektedir. Bazıları da: "Allah Teâlâ, insanlardan herhangi birinin ona muâraza etmeye (benzerini söylemeye) kadir olmasından onu korumuş, muhafaza etmiştir" demişlerdir. Diğer bazıları ise, "Allah bir cemaati onu muhafazaya, tedrise ve mükellefiyet zamanının sonuna kadar, insanlar arasında meşhur etmeye sevkederek, insanları, onu iptal ve ifsâd etmekten âciz bırakmıştır" demişlerdir. Başka bir görüşe ise, "Bu muhafaza ve korumadan murad şudur: Eğer bir kimse onun bir harfini, yahut bir noktasını değiştirmeye kalksa, bütün dünya "Bu yalandır ve Allah'ın kelamını bozmadır" der.

Hiçbir kitabın böylesine muhafaza edilip, korunduğuna rastlanmaz. Çünkü mutlaka her kitaba az çok, değiştirme ve tahrif girmiştir. Dinsizlerin, yahûdilerin ve hristiyanların Kur'ân'ı bozmak ve iptal etmek için onca gayetlerine rağmen, her türlü tahriften korunmuş olarak kalması, en büyük mucizelerdedir. Hem sonra Allah Teâlâ, onun tağyir ve tahriften korunmuş olarak olacağını haber vermiştir.Binâenaleyh bu bir gaybtan haber verme olur ki, bu da kesin bir mûcizedir. 39

38 Râzi, Hicr:9, 14/64-65

Benzer Belgeler