• Sonuç bulunamadı

2.1 Karar ve Karar Verme Kavramı

2.2.1 Karar Kuramları

2.2.1.1 Kuralcı, Akılcı Karar Teorisi

2.2 Karar Verme Faaliyetinin Özellikleri

Karar verme faaliyetinin başlıca özellikleri aşağıdaki gibi ele alınabilir (Tosun, 1986). • Karar verme işlemi geleceğe yöneliktir ve öngörüye dayanır.

• Karar verme psikolojik ve maddi güçlükler taşır. • Karar süreci etkinlik ve akılcılığa dayanır.

• Karar bir tür plandır ve geleceği görebilmeye dayanır. • Karar belli bir davranış özgürlüğü ve otoriteyi gerektirir. • Karar alternatif giderler doğurur.

• Karar süreci bir sorun çözme sürecidir.

• Kararın verilmesi ve uygulanması bir zaman süresi gerektirir. • Kararın süreci pahalıdır.

2.2.1 Karar Kuramları

Karar verme ile ilgili, günümüzde yirmiden fazla teori bulunmaktadır. Genel olarak bu teoriler dört başlık altında sınıflandırılmaktadır. Bunlar:

• Kuralcı, akılcı karar teorisi, • Betimsel karar teorileri,

• Hem akılcı, hem de betimsel karar teorileri, • Gelişimsel karar teorisidir.

2.2.1.1 Kuralcı, Akılcı Karar Teorisi

Kuralcı, akılcı karar teorisi içerisinde beklenen kazanç teorisi yer alır. Beklenen kazanç teorisi Von Neuman ve Morgenstern (1947) tarafından geliştirilmiştir. Beklenen kazanç teorisi, bireyin karar vermesi gereken durumlarda, matematiksel işlemlerle gerçekleşme olasılığı en yüksek olan seçime yönelmesidir. Bir karar durumunda ortaya çıkabilecek sonuçların birey için yararlı olup olmayacağı ile ilgilidir. Bu teoriye göre, karar verici

28

alternatiflerin olası sonuçlarının neler olabileceğini incelemekte ve kendine en fazla yarar getiren alternatife yönelmektedir (Larrick, 1993).

Teoriye göre, karar verme akılcı bir süreç olarak değerlendirilir. Karar verici istenilen amaçlara ulaşma olasılığını arttırmak için, olası tüm alternatifleri, avantaj ve dezavantajlarını belirleyerek değerlendirir. En sonunda ise seçim yapar (Lunenburg ve Ornstein, 1996).

Von Neumann ve Morgenstern’in çalışması tamamen matematik temellidir. Eğer karar vericinin seçimi, mantıklı kuralları takip ediyor ve beklenen kazancı diğer seçenek veya seçeneklerden büyükse, bu karar sonucunda yarar sağlamak mümkündür. Teoriye reel sayılar kişisel değerleri gösterir. Von Neumann ve Morgenstern’in görüşleri adım adım şu şekilde belirtilebilir:

• Karar verici olası sonuçları içeren seçenek kümesini oluşturur.

• Karar verici için önemli olan ve kazanç olarak adlandırılabilecek her bir sonuç bir reel sayıyla ilişkilendirilmelidir.

• Belirli bir seçeneğin beklenen kazancı, her bir sonucun oluşacağı olasılıkla belirlenmelidir.

• Sonuç olarak, sadece a ile ilişkili olan beklenen kazanç, b ile ilişkili beklenen kazançtan büyükse, karar verici a yönünde tercih yapmalıdır.

Beklenen kazanç teorisinin beklenti ve kazanç olmak üzere iki temel özelliği vardır. Beklenti, olayın oluşma olasılığı olarak hesaplanır ve ölçek üzerinde sayısal bir değere karşılık gelir. Bu değer yani olayın oluşma olasılığı; bu olayın oluşma sıklığının olası olaylara oranıdır. Kazanç ise; karar verme sonucunda ortaya çıkabilecek kazançlardır. Teori, net karar verme durumlarında işleyebilmekte ve olayın objektif bir biçimde olasılığı ve kazancı hesaplanabilmektedir. Ancak çoğu kişisel karar verme durumlarında bireyler, objektif sayısal değerleri belirleyebilmek için yeterince bilgiye sahip olamamaktadırlar. Beklentide de olduğu gibi, kazançta da genellikle öznel nicelikler söz konusu olabilmektedir. Kişisel karar sonucu ortaya çıkan çoğu kazanç, öznel olarak kabul edilmelidir. Çünkü bu kazançlar kolayca sayısallaştırılamamaktadır. Hatta zaman ve para gibi kolayca sayısallaştırılabilen kavramlar bile bireyden bireye

29

değişebilmektedir. Yani ortaklaşa kabul edilmiş bir kazançtan uzaklaşılabilmektedir. Örneğin; on milyon doları olan bir insan için yüz bin dolar kaybetmek ya da kazanmak çok önemli olmayabilir. Birtakım problemlere rağmen psikolojik danışma da beklenen kazanç teorisinin temel özelliklerinden faydalanmaktadır. Yani olası bütün seçenekler taranmakta, kişinin bu seçenekler açısından değerleri ortaya çıkarılmakta, her seçeneğin olma olasılığı araştırılmakta ve muhtemelen kazancı en büyük, kaybı en küçük olan seçenek seçilmektedir (Mitchel ve Krumboltz, 1984).

Beklenen kazanç teorisinde sistemin temel varlıkları genellikle riskler olarak nitelendirilen, olası sonuçları içeren alternatiflerdir (Hastie ve Dawes, 2001). Teoride alternatifler kendilerinden beklenen yararlara göre sınırlandırılmaktadır. Teorinin esas amaçları akılcı karar vermenin altında yatan açık bir dizi aksiyomları açıklamaktır (Plous, 1993). Teoride yer alan aksiyomlar şunlardır:

• Alternatifleri sıralama: Karar vericiler alternatifleri karşılaştırabilmelidirler. (Hastie ve Dawes, 2001; Plous, 1993).

• Geçişlilik: A, B’den büyüktür, B’de C’den büyüktür. O zaman A, C’den de büyüktür. Bu şartın sağlanması geçişlilik olarak ifade edilir (Plous, 1993).

• Toplama: Karar vericinin, alternatiflerin olası yönlerini kavramaya ve değerlendirmeye vakıf olmasıdır (Hastie ve Dawes, 2001).

• İptal: Eğer riskli iki alternatif eşit derecede gerçekleşmesi mümkün olan sonuçları barındırıyorsa, bu sonuçların kazancı iki şıkkın seçilmesiyle görmezden gelinmelidir. Başka bir ifadeyle, iki alternatif arasında yapılacak olan bir seçim her iki alternatif için aynı olan sonuçlara değil, yalnızca farklılık gösteren sonuçlara dayanmalıdır. Ortak etkenlerin üstü çizilmelidir.

• Baskınlık: Karar verme durumunda bireyin bir stratejiyi benimsemesini ifade eder. Bir strateji diğer strateji ile karşılaştırıldığında en azından bir açıdan daha iyi sonuç verirse (burada iyi daha fazla kazanç sağlayan anlamında kullanılmaktadır) zayıf derecede baskındır. Bir strateji başka bir strateji ile karşılaştırıldığında her açıdan daha üstün bir sonuç veriyorsa güçlü derecede baskındır.

30

• Devamlılık: Karar veren kişi kazanma ve kaybetme olasılığı olan durumlarda orta yolu seçmelidir. Çok büyük kazanç getirebilecek veya çok fazla kayıp oluşturacak durumlarda orta yolu değerlendirmelidir.

• Değişmezlik: Karar veren kişinin alternatiflerin sunulma şeklinden etkilenmemesidir. (Plous, 1993).

Beklenen kazanç teorisinde karar vericilerin her bir alternatif eyleme bağlanan beklenti ve kazanç hakkında tamamen bilgi sahibi oldukları varsayılır. (Hastie ve Dawes, 2001; Plous, 1993, Çolakkadıoğlu, 2010).