• Sonuç bulunamadı

KULLARIN FİİLLERİNDE SORUMLULUK MESELESİ

Kur’ân’da bazı âyetler bir kimsenin başkasının günahını yüklenemeyeceğini, bazı âyetler ise saptıranların saptırdıkları kişilerin günahını üstlenecekleri ifade etmektedir.

Tabâtabâî bu âyetleri muhkem yani daha açık ayetlere irca’ edip te’vil yöntemini kullanararak konuya açıklık getirmektedir.

Günahın sadece işleyenin sorumluluğunda olduğuna dair âyetler şunlardır:

“ٌۜاَم نِاٌٌۜۜ ىٰب ْرُقٌٌۜۜاَذٌٌۜۜ َناَكٌٌۜۜ ْوَل َوٌٌۜۜ ءْيَشٌٌٌُۜۜۜهْنِمٌٌۜۜلَمْحُيٌٌۜۜ َلٌٌۜۜاَهِلْم ِحٌٌۜۜى ٰلِاٌٌۜۜ ةَلَقْثُمٌٌُۜۜعْدَتٌٌۜۜ ْنِاٌۜ َوٌٌۜۜ ى ٰرْخُاٌٌۜۜ َر ْزِوٌٌٌۜۜۜ ة َر ِزا َوٌٌۜۜر ِزَتٌٌۜۜ َلٌۜو başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah’adır.”455

“ٌۜۚى ٰرْخُاٌٌَۜۜر ْزِوٌٌۜۜ ة َر ِزا َوٌٌُۜۜر ِزَتٌٌَۜۜل َوٌٌۜۜۚاَهْيَلَعٌٌۜۜ لِاٌٌۜۜ سْفَنٌٌۜۜ لُك” Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır.

Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez.456

“ٌٌۜۜ ْمُهَلاَمْعَاٌٌَۜۜك ب َرٌٌْۜۜمُه نَيِّف َوُيَلٌۜا مَلًٌٌّۜۜلاُكٌٌۜۜ نِا َو” “Şüphesiz Rabbin onların her birine, yaptıklarının karşılığını tastamam verecektir.”457

Saptıranların saptırdıkları kişilerin günahını üstleneceklerini ifade eden âyetler ise şunlardır:

“ٌَۜ۟نو ُر ِزَيٌۜاَمٌٌَۜۜءا َسٌٌَۜۜلَاٌٌۜۜ مْلِعٌٌِۜۜرْيَغِبٌٌْۜۜمُهَنو ل ِضُيٌٌَۜۜني ۪ٓذ لاٌٌِۜۜرا َز ْوَاٌٌْۜۜن ِم َوٌٌۜۜ ِةَمٰيِقْلاٌٌَۜۜم ْوَيًٌٌۜۜةَل ِماَكٌٌْۜۜمُه َرا َز ْوَاٌۜاو ُل ِمْحَيِل” “Böylece kıyâmet gününde kendi günahlarını tam olarak, bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarının da bir kısmını yüklenirler. Dikkat et, yüklendikleri ne kötüdür.”458

“ٌَۜ۟نوٌُۜرَتْفَيٌۜاوُناَكٌۜا مَعٌٌِۜۜةَمٰيِقْلاٌٌَۜۜم ْوَيٌٌۜۜ نُلَٔـْسُيَل َوٌٌۜۜ ْمِهِلاَقْثَاٌٌَۜۜعَمًٌٌۜۜلاَقْثَا َوٌٌْۜۜمُهَلاَقْثَاٌٌۜۜ نُل ِمْحَيَل َو” “Andolsun, onlar mutlaka kendi yüklerini ve kendi yükleriyle beraber nice ağır yükleri yükleneceklerdir. Uydurmakta oldukları şeylerden de kıyâmet günü şüphesiz, sorguya çekileceklerdir.”459

455 Fâtır, 35/18.

456 En’âm, 6/164.

457 Hûd, 11/111.

458 Nahl, 16/25.

92

Râgıb el-İsfahânî Müfredat adlı eserinde bu konu hakkında şöyle demektedir:

"ر َز َو" Dağda kendisine sığınılan sığınaktır. Allah şöyle buyurmuştur:

“ٌۚۜ رَقَتْسُمْلاٌٌۜۜ ذِئَم ْوَيٌٌَۜۜكِّب َرٌۜى ٰلِا َر َز َوٌٌَۜۜلٌٌۜۜ لاَك”460 “ٌُۜر ْزِولا” ise, ağırlık demektir. Bu dağlardaki sığınaklara teşbih vardır. Günah “لقث” kelimesi ile tabir edildiği gibi “ٌُۜر ْزِولا” ile de tabir edilir. Hakîkatte başkasının günahını yüklenmek, Allah Rasûlü’nün, bir hadîsinde461 işaret ettiği şekildedir:

“Kim güzel bir gelenek başlatırsa, bundan dolayı ödül aldığı gibi, bundan sonra o geleneği uygulayanların da ödülünü alır; ama onların ödülünde bir eksilme olmaz. Kim de kötü bir gelenek başlatırsa, hem ondan dolayı bir günah kazanır, hem de kendisinden sonra bu kötü geleneği uygulayanların günahını yüklenir.” Yani bu kötü geleneği uygulayanların günahları kadar günah üstlenmiş olur.462

Müfessirimiz konuyu açıklamaya başlarken yukarıdaki aktardığımız bilgilerden alıntı yapmıştır. Bunun yanında aklî açıklamalarda da bulunmaktadır:

Bu tür rivâyetler, hem Şia’da, hem de Ehl-i Sünnet kaynaklarında aktarılır. Mâmâfih Kur’ân’da yer alan pek çok âyet bu rivâyetleri tasdik etmektedir:

“ٌۜ ني ۪ٓه َرٌٌَۜۜبَسَكٌۜاَمِبٌٌۜۜ ئٌِۜرْماٌٌۜۜ لُكٌٌۜۜ ءْيَشٌٌْۜۜن ِمٌٌْۜۜمِهِلَمَعٌٌْۜۜن ِمٌٌْۜۜمُهاَنْتَلَاٌۜا َم َوٌٌْۜۜمُهَتٌۜ ي ِّرُذٌٌْۜۜمِهِبٌۜاَنْقَحْلَاٌٌۜۜ ناَمي ۪ٓاِبٌٌْۜۜمُهُت ي ِّرُذٌٌْۜۜمُهْتَعَب تا َوٌۜاوُنَمٰاٌٌَۜۜني ۪ٓذ لا َو”

“Îmân eden ve nesilleri de îmân konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz.

Herkes kazandığı karşılığında rehindir.”463

“ٌۜ ْمُه َراَثٰا َوٌۜاوُم دَقٌۜاَمٌٌُۜۜبُتْكَن َو” “Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız.”464 vb.

âyetler bu yaklaşımı destekler. Eğer kötülüğün günahı, teşvik eden kimseye yüklense bundan dolayı da cezâlandırılsa, kötülüğün asıl fâili de cezâlandırılmasa; bu, verilen ilk âyetle (Tûr, 52/21) çelişir. Şâyet kötülüğün günahı, aralarında taksim edilip azâbın bir kısmı birine, bir kısmı da diğerine uygulansa, bu da ikinci âyetle (Yâsîn, 36/12) çelişir.

Şâyet geleneği başlatan ve kötülüğü emreden kimseye, onu yerine getiren kimseye yüklenilenin benzeri yüklense, ortada çelişki diye bir şey kalmaz. Hakîkate göre bir iş iyi veya kötü olsun tek bir iş olduğu gibi aynı şekilde bu işin vebâli/günahı ve cezâsı da birden

459 Ankebût, 29/13.

460 Kıyamet, 75/11, 12.

461 Ahmed b. Hanbel eş-Şeybânî, Müsned, 1. b., Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2001, C. 31, s. 538.

462 el-İsfahânî, a.g.e., s. 867.

463 Tûr, 52/21.

464 Yâsîn, 36/12.

93

fazla değil bir tânedir. Ne var ki iş birden fazla etkenle kâim olduğunda –işin kâim olması, sakıncaya yol açan enlemsel değil de boylamsal açıdan emreden ve yapan kimse iledir – netice itibâriyle ortaya çıkan vebâl/günah ve azâbın da birden fazla olguya kâim olması söz konusudur. Bundan dolayı da vebâli bir kişi yüklenir. Azâbı emredenle yapan kimse birlikte azâba çarptırılır.465

Daha sonra Tabâtabâî, misal vererek iyi ya da kötü gelenek başlatan ya da kötülüğü davet eden kimsenin durumunu biraz daha açmaya çalışmıştır: Bunu amellerin tecessümü üzerine bina edilen âyetler üzerinde düşününce tasavvur etmek kolay olur. Misal örnek olarak, yapılmış bir kötülüğü düşünelim. Bu kötülük somut bir nesne olarak takdir edilmesi üzerine, iki kişiye tek cisim olarak görülecektir. Bu kötülüğün yapılmasından dolayı emreden ve uygulayan kimse birlikte azâp görecektir veya geleneği başlatanla bu geleneği uygulayan kimse birlikte cezâyı çekecektir. Fakat bu amel uzak bir vecihle, iki kişiye birden görünen tek bir şahıs gibidir. Bu iki kişi de onu tasavvur ettiğinde birlikte lezzet alıyorlar veya birlikte acı çekiyorlar. Bu ancak tektir.466

Nahl Sûresi 25. âyette geçen “ٌْۜمُه َرا َز ْوَاٌۜاو ُل ِمْحَيِل” ibâresinin “ًٌۜةَل ِماَك” kelimesiyle takyit edilmesi, zihinlerden taksim ve paylaştırma vehmini defetmek içindir. Şöyle ki, onlar kendi yüklerinin bir kısmını, saptıranların yüklerinin de bir kısmını yüklenecekleri, böylelikle iki kısmın birlikte tam bir yük olacağı şeklinde bir mana ortaya çıkabilir. Aksine onlar hem kendi yüklerini tam olarak yüklenecekler, hem de saptırdıkları kimselerin yüklerinin bir kısmını yükleneceklerdir.

“ٌٌْۜۜمُهَنو ل ِضُيٌٌَۜۜني ۪ٓذ لاٌٌِۜۜرا َز ْوَاٌٌْۜۜن ِم َو” Kısmının başındaki “ ْنِم” harf-i cerri, tab’iziyedir; yani bütünün bir parçası manasındadır. Çünkü onlar saptırdıkları kimselerin günah yüklerinin tamamını yüklenmezler; sadece kendi saptırmalarından kaynaklanan günahları yüklenirler.

Âyetin içerdiği "bir kısmı" anlamı, saptırmanın neden olduğu günah yükünü başka günah yüklerinden ayırmak içindir. Yoksa saptırmanın bütün günah yükünü tab’iziye ve bu tab’iziyenin bazısını birine, bazısını da diğer birine yüklemek veya saptırmanın bütün günahını topladıktan sonra bir kısmını birine, bir kısmını da diğerine yükledikten sonra her birini öbürünün yüklendiği vebal yükünden soyutlamak manasında değildir. Çünkü

465 Tabâtabâî, a.g.e., C. 12, s. 230.

466 a.yer.

94

“ٌُۜه َرَيٌۜا ًّرَشٌٌۜۜ ة رَذٌٌَۜۜلاَقْث ِمٌٌْۜۜلَمْعَيٌٌْۜۜنَم َو” “Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezâsını görecektir”467 gibi âyetler bu tarz yorumlarla çelişir.468

İmâm Mâturîdî bu meselede Tabâtabâî ile benzer şeyler söylemektedir. Ona göre

“ى ٰر ْخُاٌٌَۜۜر ْزِوٌٌۜۜ ة َر ِزا َوٌٌُۜۜر ِزَتٌٌَۜۜل َو” ibâresi Allah’ın adaletine ve hikmetine delâlet etmektedir. Hiç kimse başkasının günahından sorumlu tutulmaz.469 “ٌۜ ءْيَشٌٌُۜۜهْنِمٌٌْۜۜلَمْحُيٌٌَۜۜلٌۜاَهِلْم ِحٌۜىٰلِاٌٌۜۜ ةَلَقْثُمٌٌُۜۜعْدَتٌٌْۜۜنِا َو”

“Kıyâmet gününde hiçbir kimsenin yardımı olmayacağı, hiç kimseden aracılık kabul edilmeyeceğinin beyânıdır.”470

Zemahşerî de bu konuda Tabâtabâî ile benzer düşünceye sahiptir: Saptıran kişi ile bunu uygulayarak sapan kişi ortaktır. Çünkü birincisi saptırırken ikincisi ona tabi olmaktadır. Dolayısıyla ikisi de günahı yüklenecektir.471

Sonuç olarak müfessirimizin de açıkça ifade ettiği gibi bir kimsenin günah işlemesine sebep olan fiiller, potansiyel olarak günah değeri taşır. Şâyet bir başka kimse bu eylemi gerçekleştirirse, bu eylemi başlatanın mesuliyeti kaybolmaz. Çünkü onun eseri devam etmektedir. Bundan dolayı burada kişi başkasının günahını yüklenmez, lâkin bu konuda onun da etkisi varsa o da bu günaha ortak olmuş olur.