• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1:DEVLET KORUMASI ALTINDA YETİŞEN BİREYLERİN AİLE

1.3. Hizmet Modelleri

1.3.4. Koruyucu Aile Modeli

Koruyucu aile müessesi ülkemizdeki uygulaması 1949 yılında 5387 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. Hizmetin geniş olarak uygulanmasına ise 1952 yılında başlanmıştır.(Koruyucu Aile Tanıtım Kitapçığı, 1999: 4). Daha sonra ise koruyucu aile hizmet modeli hem ulusal hem uluslararası kanunlarla desteklenmiştir. Özellikle uluslararası alanda

son derece geçerli olan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1989 yılında imzalanması ile koruyucu aile hizmeti daha evrensel bir durum haline gelmiştir. ÇHS 20. Maddesinde ‘’ süreli

ya da sürekli olarak ailesinden mahrum kalan ya da ailesinin yanında kalması uygun görülmeyen çocukların devletlerce uygun olan bakım modelinin uygulanacağından ve bu bakım modelinin bakıcı aile yanına verilebileceğine değinilerek uluslararası camiada bu durum belirtilmiştir.’’ Ülkemizde ise sadece Çocuk Hakları Sözleşmesine bağlı kalınmayarak

bu durum birçok yasa ile pekiştirilmiştir. 4721 Sayılı TMK 347. Madddesinde ‘’ çocuğun

gelişiminin risk altında olduğu durumlarda bir aile yanına yerleştirilmesi durumundan’’,

2828 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu 23. Maddesinde ‘’Mahkemenin koruma kararı verdiği

çocuğun devlet kurumunun denetimi ile koruyucu aile yanına yerleştirilebileceğinden’’ 5395

Sayılı Çocuk Koruma Kanunu 5. Maddesinde yer alan tedbirlerin içerisinde bakım tedbirinin eğer çocuğa karşı sorumlu olan ailenin görevlerini yerine getirememesi durumunda koruyucu aile yanına yerleştirilebileceği ile ilgili ibareler yer almaktadır.

Koruyucu aile, farklı sebeplerle yaşamını ya da yaşamının bir bölümünü öz ailesiyle geçirme şansını yakalamayan çocukların, aile içinde süreli ya da sürekli olarak bu bakımın karşılığı bir ödenek alan ya da gönüllü olarak devletin koruma kararı devam ederken çocukların bakımı, eğitiminden sorumlu olan aile ya da kişilerdir.

Koruyucu aile tanımına ve çeşitlerine ilerleyen bölümde detaylı değinileceği için burada kısa bir tanım verilmiştir. Ancak öncesinde koruyucu aile modelinin faydalarından kısaca bahsedilecektir.

Küçük yaştaki bireylerin toplumsal hayata adapte olması, topluma faydalı insanlar olması ailenin vereceği sıcak bir ortamda sağlıklı bir şekilde büyümeleri ile mümkündür. Bundan dolayıdır ki öz aileleri yanında kalamayan ve devletin şefkatli kolları altında koruması altında bulunan küçük yaştaki bireylerin aile ortamında yaşaması oldukça önemlidir (İlik, 1995:95).

Koruyucu aile modelinin korunma ihtiyacı olan çocuğa sağladığı aile sıcaklığı, çocuğun psiko-sosyal, fiziksel, mental açılardan gelişimi açısından önemlidir. Özellikle yatılı bakım türünün ekonomik olarak daha ciddi tutarların harcanması hem de çocuğun gelişimi açısından olumsuz yönlerine yukarıda değinmiştik. Bu yüzden dünyada en çok kullanılan model olarak koruyucu aile modeli göze çarpmaktadır.(Işık,2005:24)

Ayrıca yoğun duygu geçişinin olduğu aile içerisindeki bireylere psikolojik tatmin yönünden katkı sunması koruyucu aile modelinin en önemli özelliklerinden biridir. Bireylerin bu tatmine ulaşması aile üyeleri arasındaki yoğunluğa bağlıdır. Bu tatmin bireylerin sahiplik hissi vererek motivasyonunun yükselmesine sebep olmaktadır. Bundan dolayı 21. yy. toplumunda psikolojik işlevi aile üzerindeki en önemli işlev olarak karşımıza çıkmaktadır. Ailenin bu işlevinin hiç şüphesiz çocuklar üzerindeki desteği önemli boyutlardadır. (Yıldız, 2015:14) Koruyucu aile hizmet modelinin en sağlıklı yönlerinden birisi belki de korunma ihtiyacı olan çocuk için sisli ve problemli bir dönemde çocuğun sendelememesine yardımcı olarak günlük hayatına devam etmesine yardımcı olması durumudur. Bu süreç içerisinde eski çevresiyle iletişimi koparılmayarak hayata adapte olması kolaylaştırılırken desteğe ihtiyacı olan ebeveynlere de yardımcı olunmuş olunur. (Işık,2005:31)

Koruyucu aile hizmet modelinin faydalarından kısaca bahsedilmiştir. Her isteyen korunma ihtiyacı olan çocuğa koruyucu aile olabilir mi, şimdi kısaca koruyucu aile olabilmenin şartlarını incelenecektir.

1.3.4.1.Koruyucu Aile Olabilme Şartları

İlk olarak koruyucu aile olabilmenin şartları 2828 Sosyal Hizmetler Kanunu’ nun 22. Ve 23. Maddelerine dayanarak oluşturulmuş Koruyucu Aile Yönetmeliğinin 8. Maddesinde belirtilmiştir.

-Türk Vatandaşı olması ve Türkiye’de ikamet ediyor olması: Burada daha önce de değinilen Çocuk Hakları Sözleşmesi 20. Maddesinde belirtilen ‘’…… çocuğun

yetiştirilmesinde sürekliliğin korunmasına ve çocuğun etnik, dinsel, kültürel ve dil kimliğine gereken saygı gösterilecektir.’’ İbareleri dikkat çekicidir. Sözleşmeden de anlaşılacağı üzere

çocuğun yüksek yararı gözetilerek gelişiminin de sekteye uğramaması amacıyla kendi ülkesinin vatandaşı olduğu bir ailenin yanına yerleştirilmesi önemlidir. Ayrıca koruyucu aile ilişkisinin süreli olabilme ihtimali ve korunma ihtiyacı olan çocuğun öz ailesi ve sosyal çevresiyle görüştürülmesinin yeni hayatına adapte olmasını kolaylaştırıcı olduğu ve hatta öz ailesinin yanına dönebilme ihtimalinin bulunmasından dolayı ülkemiz sınırları içinde ikameti önemlidir.

-25-65 yaş aralığında bulunması: Koruyucu ailede, evlat edinme modelinde var olduğu gibi en az 18-en fazla 40 yaş gibi bir sınır yoktur. Burada önemli olan çocuğun korunma ihtiyacı olması sebebiyle belki geçici belki sürekli olarak bir aile yanında kalmasına

rağmen ailenin vereceği sıcak ortamdan faydalanması, doğru rol modellerle geleceğe daha sağlam yürümesidir.

-En az ilkokul düzeyinde eğitim almış olması: Bu madde daha sonra bahsedilecek koruyucu aile modellerine göre değişiklik gösterebilmektedir. Ama burada asgari olarak durum ortaya konmuştur.

-Düzenli gelire sahip olması: Korunma ihtiyacı olan çocukların hayata akranlarına göre daha geride başlayabilme ihtimali düşünüldüğünde koruyucu ailelerin çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenli bir işte çalışmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kimi kötü niyetli kişilerce bu durumun bir kazanç durumu haline getirilmesinin asıl amaç olmaması sağlanmalıdır.(Tarih: 14.12.2012 Sayı:28497 R.G.)

-Çocuğun anne veya babası ya da vasisi, koruyucu ailesi olamazlar; Çocuğun öz anne ve babası Çocuk Hakları Sözleşmesi 5. Maddesinde de yer alan ‘’…çocuğun

yeteneklerinin geliştirilmesi ile uyumlu olarak, çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana–babanın, yerel gelenekler öngörüyorsa uzak aile veya topluluk üyelerinin, yasal vasilerinin veya çocuktan hukuken sorumlu öteki kişilerin sorumluluklarına, haklarına ve ödevlerine saygı gösterirler.’’ tanımlamadan hareketle çocuklara bakmakta doğrudan

yükümlü kişiler olması hasebiyle koruyucu aile olamazlar. Eğer ki maddi yoksunluktan dolayı böyle bir talep oluşursa yukarıda ‘’Sosyal ve Ekonomik Destek Modeli’’ nde de belirtilen süreli olarak ekonomik yardımdan faydalanabilirler.

1.3.4.2.Koruyucu Aile Modelleri

Koruyucu aile modelleri korunma ihtiyacı olan çocukların özelliklerine göre değişmektedir. Her bireyin biricik olduğu ve eşsiz olduğu düşüncesiyle hareket eden sosyal hizmet perspektifinden de farklı modellerin olmasının çocuklar için daha sağlıklı olduğu düşünülmektedir. Koruyucu Aile Modelleri Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin 4. Maddesinde tanımlanmıştır.

-Akraba veya Yakın Çevre Koruyucu Aile Modeli: Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin 4. Maddesi a) bendinde bu model ‘’Veli ya da vasi dışında kalan kan bağı bulunan akrabalar

ya da çocuğun iletişim içinde olduğu veya tanıdığı bakıcı, komşu gibi yakın çevresinde olan, tercih etmeleri halinde en az temel ana, baba eğitimleri kapsamında eğitim almış kişi ve ailelerin sağladığı bakıma’’ şeklinde tanımlanmaktadır. (Tarih: 14.12.2012 Sayı:28497 R.G.)

Korunma ihtiyacı olan çocukla iyi ilişkiler içinde bulunan koruyucu ailenin çocuğun yakın çevresinden olması, farklı bir ortama girmenin vereceği olumsuzlukların azaltılması, çocuğun sosyal hayata daha rahat adapte olması bu modelin yararlarındandır.

-Geçici Koruyucu Aile Modeli: Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin 4. Maddesi e) bendinde ‘’Acil koruma gereken ya da hakkında hizmet planı oluşturulmamış ve kuruluş

bakımına yerleştirilmemiş ya da kendisi için planlanan hizmet modelinden çeşitli nedenlerle henüz yararlandırılamamış çocuklar için, temel ana, baba eğitimleri ve Koruyucu Aile Birinci ve İkinci Kademe Eğitimini almış profesyonel kişi ve ailelerin sağladığı birkaç gün ile en fazla bir ay arasında değişen bakıma’’ şeklinde tanımlanır. (Tarih: 14.12.2012 Sayı:28497

R.G.). Bu modelde dikkat çeken durum koruyucu aile olmak isteyen ailelerin aldığı eğitimlerdir. Korunma ihtiyacı olup kuruma yerleştirilmemiş ve kısa bir süre için aile yanına yerleştirilmesi gereken çocuğa koruyucu ailenin doğru rol model olması ve korunma ihtiyacı olan çocuğu bu kısa sürede adaptasyon sorununu en aza indirerek gelişiminin sekteye uğramaması açısından önemli bir modeldir.

-Süreli Koruyucu Aile Modeli: Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin 4. Maddesi r) bendinde ‘’Öz ailesi yanına kısa sürede döndürülme imkânı bulunmayan ya da kalıcı olarak

aile yanına yerleştirilemeyen çocuklara, tercihen temel ana-baba eğitimleri ve Koruyucu Aile Birinci Kademe Eğitimini almış kişi ve ailelerin sağladığı bakıma’’ biçiminde tanımlanmıştır.

(Tarih: 14.12.2012 Sayı:28497 R.G.). Uzun süre ailesinin yanına dönme fırsatı olmayan çocukların uzun süre yanında bulunma ihtimalinin olduğu ailelerin yanına yerleştirilmesini öngörmesi bu modeli önemli kılan bir etmendir.

-Uzmanlaşmış Koruyucu Aile Modeli: Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin 4. Maddesi ş) bendinde ‘’Özel zorlukları ve ihtiyaçları olan çocuklara yardımcı olabilecek lisans eğitimine

sahip olan veya eşlerden biri en az ilköğretim düzeyinde olmak üzere temel ana, baba eğitimleri, Koruyucu Aile Birinci ve İkinci Kademe Eğitimlerini almış kişi ve ailelerin sağladığı bakıma,’’ şeklinde tarif edilmiştir. (Tarih: 14.12.2012 Sayı:28497 R.G.).Bu

modelde özellikle özel zorluklar ibaresi önemlidir. Suça sürüklenen çocuklar olsun, suç mağduru, suça sürüklenen çocuklar gibi özel ilgi ve bakım gerektiren çocuklara ebeveynlik yapılacak olması sebebiyle ebeveynlerden birinin lisans mezunu olma şartı getirilmiştir.

Çocukların gelişiminde ebeveynler önemli bir yer tutmaktadır. Ebeveynlerin çocuklara olan davranış kalıpları onların sosyalleşmesinde etkilidir (Dökmen, 2006). Ailedeki bireyler

arası var olan ilişki ve aidiyet duygusu karşılaşacakları problemlere karşı güçlü bir şekilde durma gücü vererek problemleri çözme becerilerini geliştirecektir (Mavili ve diğerleri, 2014).

Benzer Belgeler