• Sonuç bulunamadı

KORUMANIN KAPSAMI

B- MARKA HAKKI SAHİBİNİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

II- KORUMANIN KAPSAMI

Tescil edilmiş bir markanın korunmasının kapsamı, MarkKHK’nın 9 ila 13. maddelerinde düzenlenmiştir. Tescil olunan markanın sağladığı haklar MarkKHK’nın 9/I. maddesinde düzenlenmiş, yine aynı madenin II. fıkrasında da marka hakkı çerçevesinde yasaklanması söz konusu olabilecek bazı haksız kullanım modelleri belirtilmiştir. Kararnamedeki bu düzenleme, Avrupa topluluğunun markalara ilişkin 89/104 sayılı yönergesinin 5. maddesinden alınmıştır394. MarkKHK’nın 9/I. maddesinde belirtildiği üzere,

“marka sahibinin izin alınmadan markasının kullanılmasını önleme yetkisi vardır.” Açıkça anlaşılmaktadır ki marka sahibi, markasının korunmasını isteyebilecektir ve markaya karşı oluşabilecek tecavüzlerin önlenmesini isteme hakkı vardır.

Markaya ilişkin koruma kural olarak ulusaldır395. Ülkesellik ilkesi adıyla da anılan bu ilkeye göre ilgili devlet sınırları içinde marka sahibine, tescilde belirtilen listede yer alan mal veya hizmetler için koruma sağlanmaktadır. Üçüncü şahıslar tescilli markayı sahibinin izni olmadan kullanamazlar. Aynı veya karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzer bir markayı kendi adlarına tescil ettiremezler.

Ulusal sitemin yanında bölgesel veya uluslararası koruma getiren sistemler de mevcuttur. Avrupa Birliği ülkelerinde, tüm üye ülkelerde koruma sağlayan ve “supranasyonal” adı verilen uluslar üstü bir koruma mekanizması mevcuttur396.

Markaların korunmasına ilişkin iki sistem vardır. Bunlar; A-MUTLAK KORUMA SİSTEMİ

Bu sistemde, markalar tescil edildikleri mal ya da hizmetin türüne bakılmaksızın, tüm mal veya hizmetler için korunmaktadır. Bir şahsın, markayı ilk defa kullanması ve tescil ettirmesi, marka üzerinde mutlak bir hak ve koruma elde etmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla, artık bu marka, başka mal veya hizmetler için bile olsa, hiç kimse tarafından kullanılamaz. Marka sahibi, markanın tek ve mutlak sahibi olarak görülür. Tescille birlikte markayı, üçüncü

394 ARKAN Sabih, Marka Hakkının Tüketilmesi, Prof Dr. Ali BOZER’e Armağan, Ankara 1998, s. 5, ŞANAL,

s. 72

395 DERİCİOĞLU K, Ulusal, Bölgesel ve Uluslararası Marka, s. 41 396 DERİCİOĞLU K, Ulusal, Bölgesel ve Uluslararası Marka, s. 40

şahısların başka mal veya hizmetler için dahi olsa kullanmaları mümkün değildir. Bu sistemdeki katı anlayış, pek çok yazar tarafından eleştirilmiş ve bu tür bir korumanın marka seçimini çok zorlaştırdığı ifade edilmiştir397. Sistemi savunan yazarlar ise bu sistemle, birden fazla markanın piyasada bulunmasının önüne geçildiği ve böyle bir sistem kabul edilmezse, tüketicilerin yanılmasının kaçınılmaz olduğunu belirtmişlerdir. Marka seçimini kolaylaştırmak adına başkalarının markayı haksız şekilde kullanarak markanın değerinin düşürülmesi ve haksız kazanç elde edilmesi anlaşılması güç bir durumdur. Ayrıca marka seçimini zorlaştırdığı fikride tamamen yersiz bulunmuştur398.

Değerlendirme yapmak gerekirse, bu sistemi savunanların da görüşlerinden yola çıkarak şunu ifade edebiliriz. Markanın korunmasında amaç, hem işletmelerin zarara uğratılmasını engellemek, hem de markaya güvenerek mal veya hizmeti alan tüketicinin yanıltılmasını önlemektir. Bu sistemi savunanların gerekçesi de aynı adla markanın bulunmasının hem işletmeler, hem de tüketiciler açısından sakıncalı olduğudur. Bu fikre, tanınmış markalar açısından katılmak mümkündür399. Çünkü farklı mal veya hizmetler için bile olsa tanınmış bir markanın, üçüncü kişiler tarafından kullanılması, bu şahıslara haksız bir kazanç sağlar, markanın itibarından yararlanmaları sonucunu doğurur, aynı zamanda markanın tüketicide meydana getirdiği güven duygusu, markaya yakıştırılmayacak bir üretim neticesinde zedelenir. Dolayısıyla, mutlak koruma, bu açıdan kabul edilebilir niteliktedir. Ancak diğer markalar için, aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Diğer marka türlerinde farklı mal veya hizmetler için markanın korunması, hem gereksiz hem de zararlıdır. Başka mal veya hizmetler için korumaya değer bir çıkar olmadığı gibi, haksız rekabetten de bahsedilemez400. Gıda alanında kullanılan bir markanın, aynısının veya benzerinin farklı mal veya hizmetler için kullanılması, ne karıştırılmadan dolayı tüketiciyi yanıltır, ne de işletmeye haksız bir kazanç sağlar401.

397 ÖÇAL, s. 39

398 OCAK Nazmi, Markalarda Tescilin Sağladığı Korumanın Kapsamı, Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan,

İstanbul 1998, s. 270

399 ŞANAL, s. 75 400 CENGİZ, s. 69

B-SINIRLI KORUMA SİSTEMİ

Sınırlı koruma sisteminde markalar, sadece tescil edildikleri veya kullanıldıkları mal ve ya hizmetlere ilişkin tecavüzlere karşı sınırlı bir koruma sağlamaktadır. Böylece marka sahibi, markasının aynısının veya benzerinin aynı mal veya hizmetler için tescil edilmesini ve kullanılmasını önleyebilecektir. Bu durumda, farklı mal veya hizmetler için markanın tescili ve kullanımı mümkün olmaktadır. İsviçre Federal Mahkemesi de vermiş olduğu bir kararda “ tamamen farklı türde emtia için kullanılan markalar arasında bir benzerlik olsa bile iltibas tehlikesi yoktur.” demiştir402. Yine, mahkemece “birbirlerinden yeterli derecede ayırt

edilemeyecek durumda olmalarına rağmen, UNİP ve UNİC markalarının birlikte kullanılmaları mümkündür. Zira tahsis edildikleri mallar tamamen farklı mahiyettedir.” denmiştir403. Bu sistemi üç başlıkta ele almak yararlı olur.

1-Tescilde Belirlenmiş Mal ve Hizmetle Sınırlı Koruma Sistemi

Bu sistemde, tescille beraber markanın üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetler, ayrıntılı olarak sicile kaydolunur404. Örneğin, A markasının kek, pasta, şeker, çikolata, un, bisküvi vs. ürünlerde kullanılacağı tek tek belirtilir.

Üçüncü kişilere karşı markanın korunması, listede belirtilen mal veya hizmetlere ilişkin ise korunur. Farklı bir alandaki kullanıma dair bir koruma getirilmemiştir. Örnekte belirtilen mal veya hizmetler için aynı veya benzer markanın kullanılması önlenebilecek iken, farklı mal veya hizmet sınıfına ilişkin bir kullanım söz konusu ise marka sahibi tarafından bu kullanım önlenemez405.

Bu sisteme bazı eleştiriler getirilmektedir. Her şeyden önce, tüketicilerin aynı markalı fakat farklı işletmelere ait mal veya hizmetleri karıştırma ihtimalleri mevcuttur406. Bu sonuç, markanın temel özelliklerinden biri olan ayırt etme özelliğinin yitirildiğinin bir göstergesidir.

402 KANİTİ Salamon, İsviçre Federal Mahkemesinin Markalar Arasında İltibasla İlgili Kararları, Batider,

C. II, S. 2, s. 239

403 OCAK, s. 270, ÖÇAL, s. 38

404 DERİCİOĞLU Hayri, İhtira ve Marka Mevzuatındaki Aksaklıklar, Patent ve Markaların Kullanılması

Sempozyumu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yayını, Ankara 1975, s. 92

405 ŞANAL, s. 77, OCAK, s. 271 406 CENGİZ, s. 70

Bir markaya duydukları güvenle, malı veya hizmeti satın alan tüketicilerin böyle bir durumla karşı karşıya bırakılması doğru olmamaktadır407.

Bir diğer nokta ise, marka sahibi işletmenin faaliyet alanını genişletip, yeni mal veya hizmetlerinin aynı marka adı altında sunulması imkânından mahrum kalabilir. Üçüncü kişilerin aynı markayı, farklı mal veya hizmetler için kendi adına tescili böyle bir sonucu doğurur.

2- Tescilde Belirlenmiş Mal - Hizmet Benzerlerini de Kapsayan Sınırlı Koruma Sistemi

Emtia sınıfı sistemi de denilen bu sistemde, tescilli markanın kullanılacağı mal veya hizmetin nitelikleri dikkate alınarak, emtia sınıfları oluşturulur. Sınıflandırma yapılırken, birbirine benzeyen mal veya hizmetler aynı sınıfta yer alırlar. Böylece, mal veya hizmetlerin tek tek yazılmasına gerek kalmaz. Sınırlı korumanın kapsamı belirlenirken mal veya hizmetin sınıfının belirtilmesi yeterli olur408. Örneğin, S markasının Elektrikli Ev Aletleri sınıfında yer alan mallar için kullanılacağının belirtilmesi gibi.

Bu sistemde markalar, tecavüzler karşısında, tescil edilen markanın dahil olduğu sınıfta yer alan mal veya hizmetlerin benzerlerine karşı da korunmaktadır. Bu durumda da sınıfın dışında yer alan farklı mal veya hizmetlere ilişkin bir önleme, marka sahibi tarafından istenemez409.

3- Sınırlı Koruma Sisteminde Tanınmış Markaların Durumu

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız her iki sistemde de tanınmış markalar, korumanın sınırı kaldırılarak tüm mal veya hizmetler için korunmuşlardır410. Bu durum, tanınmış markanın iki özelliği sonucunda ortaya çıkar. Biri her markada olduğu gibi diğer mallardan kendi malını ayırt etmesi, ikincisi ise her türlü rekabet kaygısının üstünde yüksek bir kaliteyi ifade etmesidir411. Hangi sistem kabul edilirse edilsin, tanınmış markalara mutlak koruma sağlanmasının sebepleri, aşağıdaki nedenlerle açıklanabilir.

407 OCAK, s. 271 408 ŞANAL, s. 78

409 ŞANAL, s. 77, ÖÇAL, s. 40 vd. 410 OCAK, s. 276

• Tüm markalarda olduğu gibi tanımış markalarda yer-köken gösterirler. Benzer mallarda tanınmış bir markanın bu özelliği diğer markalarda olduğundan çok daha fazladır412.

• Tanınmış markalar zamanla geniş kitlelere ulaşmış ve bir itibar kazanmıştır. Bu da aynı zamanda malın kalitesi noktasında bir garantiyi temin eder. Bu özelliği sayesinde markayı tanımayanlar üzerinde de bir etki tesis eder ve tercih edilir. Tüketici marka arasında güçlü bir bağ kurulmuştur. Bu markanın benzer ya da başka bir mal veya hizmette kullanılması tüketicinin güven duygusundan dolayı bu markayı satın alması sonucunu doğurur413.

• Tanınmış markaların bu özellikleri dolayısıyla, başkaları tarafından, aynen veya tüketiciler tarafından karıştırılmasına neden olacak şekilde benzerlerinin, farklı mal veya hizmetler için kullanıldığı görülür. Tüketiciler, tanınmış markanın şöhretine, sağlamış olduğu garantiye güvenerek tamamen farklı olan malların üretiminin veya hizmetlerinin sunulmasının tanınmış marka sahibi tarafından yapıldığını sanarak yanılırlar ve taklit edilmiş mal veya hizmeti satın alırlar. Burada tüketici, tanınmış markayı alma kastıyla hareket etmektedir ama satın alınan mal veya hizmet taklittir, başka bir işletmeye aittir. Bu durum tanınmış marka sahibinin zararına olduğu gibi, tüketicilerin de zararınadır414.

Benzer Belgeler