• Sonuç bulunamadı

Konsültasyona Dayanan Hizmetten Çekilme Hakkı

Konsültasyon sözlükte, “bir hastalığa tanı koymak veya hastalığı tedavi etmek amacıyla birden fazla hekimin görüş alışverişinde bulunması”129 olarak

tanımlanmaktadır. Literatürde ise “özellikle klinikte çalışan hekimin uğ- raşı sırasında tek başına üstesinden gelemediği vakalarda bir başka hekimden bilimsel ve teknik bir yardım istemesi”130 olarak açıklanmaktadır.

127 Boumil/Hattis, s. 19.

128 Bilgilendirmeye ilişkin unsurlar hakkında detaylı bilgi için bkz. Tambağ, s. 80. 129 http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.

GTS.58c18d63168397.25701056, (E.T. 16.03.2017).

130 Serap Şahinoğlu Pelin, “Tıp Evrimi Açısından ve Psikiyatri Özelinde Konsültas-

Konsültasyon; hekimin hastanın en çok yararına olacak şekilde davranma yükümlülüğünün yanı sıra hastanın pek çok tedaviden is- tediğini seçme hakkını gerçekleştirmeye yönelik önemli bir tıp uygu- lamasıdır.131 Bu yönüyle konsültasyon, hasta-hekim ilişkisindeki çatış-

maları en aza indirgemek konusunda oldukça etkili olan popüler bir yöntemdir. Öte yandan konsültasyon uygulamasına bir nebze sorum- lulukları paylaşma duygusu da hâkimdir. Hastanın tedaviye cevap verme süresinin uzadığı, normal seyrindeki bir hastalıkta komplikas- yonla karşılaşıldığı ya da vakanın tedavisinin imkânsızlaştığı durum- larda konsültasyona başvurulmasında hep bir sorumlulukların dağı- tılması endişesi gözlemlenmektedir.132 Nitekim zorunlu olmamasına

rağmen sıklıkla konsültasyona başvurulmasının altında yatan gerçek, tedavinin şekline yönelik sağladığı meşruiyet, tedaviden sıklıkla tat- min edici sonuçların elde edilmesi veya aksi bir durumda sorumluluk- ların paylaşılmasıdır.133

Konsültasyona dayalı hizmetten çekilme hakkı mevzuatta iki farklı şekilde ele alınmıştır. Bunlardan ilki, hekimin konsültasyon is- teğinin hasta tarafından reddini konu edinmektedir. İkincisi ise görü- şüne başvurulan hekim ile tedaviyi yürüten hekim arasındaki görüş ve kanaat farklılıklarına dayanmaktadır.

1. Konsültasyon İsteğinin Reddi

Konsültasyon isteme hakkı, hem hastaya hem de hastayı tedavi eden hekime tanınmış bir hak olmasına rağmen, aralarında bir eşitlik- ten söz edilemez. Zira hekim hastasının konsültasyon isteğini kabul etmek zorundayken, hasta açısından aynı zorunluluktan bahsedile- mez; hastanın hekimden gelen konsültasyon teklifini kabul etme yü- kümlülüğü bulunmamaktadır.

Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 24. maddesinin 2. fıkrasında, “Müda- vi tabip veya diş tabibi, konsültasyon yapılmasına lüzum gördüğü takdirde, keyfiyeti hastaya bildirir. Bu teklifin kabul edilmemesi halinde, müdavi tabip veya diş tabibi, hastasını bırakabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

131 David Baggish, “The Ethics Consultation”, Quinnipiac Probate Law Journal, 2009,

Vol. 23, No. 1, s. 432-437, s. 433.

132 Şahinoğlu Pelin, s. 118. 133 Baggish, s. 436.

Hizmetten çekilme hakkının kullanılabilmesi için gereken koşul- lardan ilki, hastanın tedavisinin kabul edilmiş olmasıdır. Şahsi veya mesleki sebeplere dayanan hizmetten çekilme hakkından farklı ola- rak, hekimin burada hastayı reddetme hakkı yoktur; hekime sadece tedaviyi bırakma imkânı tanınmıştır. Esasında bir hekimin hastayı ön muayeneden geçirmeden konsültasyon istemesi de mümkün olmadı- ğından, hastayı reddetme imkanı tanınmasının bir anlamı da bulun- mamaktadır.

İkinci olarak tedavi yürüten hekimde, konsültasyon yapılmasının gerekli olduğuna dair bir inanç oluşmalıdır. Bu inanç, hekimin kişi- sel değerlendirmeleri dışında hekimlik mesleğinin objektifliği ile de bağdaşmalıdır. Hekimin sırf tıbbi malpraktis iddialarından kaçınmak amacıyla beliren konsültasyon isteği, bu kapsamda düşünülemez. Do- layısıyla konsültasyon isteği salt pozitif defansif tıp davranışı134 nite-

liğindeyse, konsültasyonun gerekliliğinden söz edilemez. Bu şart için konsültasyon isteğinin hekimde kendiliğinden oluşması gerekmez. Hastaya sağlık hizmeti sunan hemşire veya konsültan hekim tarafın- dan yapılan bir öneri de bu kapsamda kabul edilebilir. Yine de bu öne- rinin hastaya bakan hekimde konsültasyonun gerekliliği yönünde bir inanç oluşturması zorunludur.135

Son olarak hekim, konsültasyon gerekliliğini hastaya bildirme- lidir. Hükümde her ne kadar yalnızca hastaya bildirim şartı getiril- mişse de, hastanın yaşının küçük olması, bilincinin kapalı olması gibi durumlarda hasta yakınlarına yapılan bildirim de yeterli olacaktır. Bildirimin derhal yapılması şart olduğu gibi, hastanın durumun bo- zulmasının mümkün olduğu durumlarda başka bir hekim bulunma- dan hastanın terk edilmemesi de gerekir.

2. Hekimler Arasındaki Görüş Ayrılığı

Hastayı muayene eden hekim sayısı arttıkça, konulan tanı sayısı artabileceği gibi, aynı tanı konulsa bile hekimlerin aynı hastalık için

134 Pozitif defansif tıp uygulamaları hakkında detaylı bilgi için bkz. Oğuzhan Türe,

“Hekimin Defansif Tıp Uygulamalarından Doğan Cezai ve Hukuki Sorumlulu- ğu”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, C. 12, S. 127, Mart 2017, s. 32-41, s. 34-37; Yılmaz, s. 149-155; Aykın/Çınarlı, s. 534-537.

farklı tedavi yöntemleri uygulaması da gündeme gelebilir.136 Tedavi

için uygulanan her bir yöntem, tıp bilimine uygun olduğu müddetçe, eşit kıymettedir; birine diğerine nazaran üstünlük tanınamaz. Bu ne- denle hekimlerin tamamı, uzmanlık alanları içerisinde kaldığı ve tıp bilimine uygun olduğu sürece istediği tedaviyi seçme ve uygulama özgürlüğüne sahiptir. Hekimler arasındaki görüş ayrılığının, müdavi hekime sağladığı hizmetten çekilme hakkının özünde de hekimlerin bu tedavi seçme ve uygulama özgürlüğünü koruma amacı vardır.

Hekimin yönelttiği konsültasyon isteği hasta tarafından kabul edilebilir veya hasta konsültasyon isteğinde bulunabilir. Konsültas- yon neticesinde varılan sonuçlar, konsültasyon zaptı ile tespit edilir ve bu belge konsültasyona katılan tüm hekimlerce ortaklaşa imzalanır. Konsültan hekim yapılan tedaviyi uygun görmediği takdirde tedaviye müdahale edemese de fikrini konsültasyon zaptına yazar. Konsültas- yonun sonucu ise en yaşlı hekim tarafından hastaya, hasta veya yakın- larının maneviyatını bozmayacak ve kendilerini tereddüt ve şüpheye düşürmeyecek şekilde bildirilir.

Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 28. maddesine göre, “Konsültan tabip veya diş tabibi ile müdavi tabibin kanaatları arasında aykırılık hasıl olur ve hasta, konsültan tabip veya diş tabibin kanaatını tercih eder ise, müda- vi tabip kendi görüşünde ısrar ettiği takdirde hastayı terkedebilir”. Aynı hakkı, farklı ifadelerle tekrar eden Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 19. maddesinin (f) bendinde ise “Konsültasyonun sonucunda hastanın te- daviyi yürüten hekimi ile konsültan hekimin görüş ve kanaatleri arasında fark olur ve hasta konsültan hekimin önerilerini kabul ederse, hastanın tedaviyi yürüten hekimi tedaviyi bırakabilir.” hükmü yer almıştır.

Konsültan hekimin yapılan tedaviyi uygun görmediği durumlar- da, hasta, kendisine konsültan hekimin belirttiği tedavi yönteminin uygulanmasını isteyebilir. Ancak bu isteğin tedaviyi yürüten hekim tarafından kabul edilme zorunluluğu yoktur. Zira günümüz tıp uy- gulamasında hekim-hasta arasındaki ilişkide hekim paternalistik bir rol oynamasa da, danışman hekim niteliğinde de değildir. Hekim ile hasta arasında ortak karar alma mekanizması (shared decision making) işler.137 Dolayısıyla hastanın tedaviye ilişkin önerisine hekim katılabi-

136 Erdoğmuş, s. 24.

leceği gibi bu öneriyi reddedebilir; hastanın kendisine uygulanacak tedaviyi tek başına seçme özgürlüğü bulunmamaktadır. Buna göre he- kim hastanın önerdiği tedavi yöntemini uygulamak istemiyorsa hiz- metten çekilebilir.

3. Hakkın Kullanılması Usulü

Tüzükte her ne kadar konsültasyona dayalı hizmetten çekilme hakkına yönelik bir usul belirlenmemişse de, kanaatimizce burada kı- yasen mesleki sebeplere dayanan çekilme hallerine yönelik usulden yararlanılabilir. Dolayısıyla hekim çekilmeden önce, diğer bir hekimin tedavi veya müdahalesine imkân verecek zamanı önceden hesaplaya- rak hastayı zamanında bilgilendirmeli, hastanın durumu ağırsa başka bir hekim temin edilene kadar hastaya bakmayı sürdürmeli ve gerek- liyse tedavi zamanına ait müşahade notlarını diğer hekime vermelidir. Konsültasyona dayalı çekilme hakkı bakımından özellik arz eden tek durum, hastanın konsültan hekim tarafından tedavi edilmesi ihtimalidir. Şöyle ki, tedaviyi yürüten hekimin hizmetten çekilmesi halinde tedaviyi yürütecek hekim, doğrudan konsültan hekim olma- yacaktır. Zira konsültan hekim ancak hastanın ısrarlı isteği halinde tedaviyi üstlenebilir. Ancak belirtilmelidir ki tedaviyi yürüten hekim kadar diğer hekimler açısından da hastanın istediği tedavi yöntemini uygulama zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle konsültan he- kim tarafından önerilen tedavi başka bir hekim tarafından kabul edil- miyorsa artık hastanın ısrarlı isteği olmasa dahi tedaviyi konsültan hekim yürütecektir.

Benzer Belgeler