• Sonuç bulunamadı

içinde pansumanları da eklediğinizde kuyruklar uzuyor. Bunun içine yemek saatidir eğer bulabilirsem acilde bir tane çay içme molası vs. Bunlar uzayıp gidince idarecilere yapılan şikâyetler. Onların en iyi yaptıkları şey tutanak tutmak. Şu hasta şu kişiyi şikâyet etti. Şu kişi işinde şu kadar geç kalmıştır gibi. O arada idareciler çok iyi organize oluyor tutanak tutuyorlar. O kişi hakkında ne kadar tutanak tutulmuşsa o kişi döner sermayesi verilirken bunların hepsi performansında olumsuz olarak değerlendiriliyor. Bütün bu örnekler artırılabilir ama esas olması gereken ne? Biz ne istiyoruz. Biz en son idareci- lerle toplantı yaptığımızda bizim sorunlarımız var birinin canına kıyıldığında çok geç olacak. Neler yapabiliriz dediğimizde bize şöyle dedi yöneticimiz “ben acilde yaşanan şiddet olaylarının çoğunluğunun sağlıkçılardan kaynaklandığını düşünüyorum” diye ta- lihsiz bir söylemde bulundu. Bir kurumun yöneticisi böyle dediği zaman, sadece şahsi fikri olduğunu düşünmüyorum, tepedeki Bakanımız bile böyle düşünüyor. Bize şunları önerdi. Kendi aranızda minik organizasyonlar yapın. Birbirinizle iyi anlaşın, biraz daha güler yüzlü olun. Ben 8 saat çalışıp 268 enjeksiyon yapıp nasıl güler yüzlü olacağım bile- miyorum. Böyle ucube, aslında pratikte yeri olmayan şeyler önerdi bize. Güvenlik sayısı artırılsın diyoruz, o da ayrı bir şey tabi. Niteliksiz güvenlik elemanlarının olması. Bu işle bir eğitim almamış ama sırf boşa gezmesin diye akrabalık ilişkilerinden hastanelere güvenlik alınmış kişiler olması ve asla duruma müdahil olmamaları. En son yaşadığımız bir şiddet olayında doktor hanıma şöyle bir kapsül göstermişti hasta yakını. Doktor, dok- tor sen bunu görüyor musun dörtte buradan çıkmayacak mısın diye. Güvenlik görevlisi masumane bir şekilde ne olur doktor hanım beyaz kod vermeyin bunlar bizi yolda bulup dövüyorlar. Böyle bir yaklaşımda bulunuyor. Aslında bütün bu anlatılanlarla birlikte pra- tikte yaşadığımız çok daha trajedi, çok daha dram dolu şeyler yaşıyoruz. Ama kurumlar, amirler gerçekten çözüm noktasında çok atıllar ve çalışan odaklı yaklaşılmıyor.

Prof. Dr. Arzu Denizbaşı Altınok

Kurumunuzla sizin hemşirelik hizmetleri tekrar tanım olarak değişti ama şu an kendi aranızda da böyle bir iletişim sorunu mu var ben öyle algıladım. Hemşirelik sizin baş sorumlu hemşireniz kim. Onun da ayrı bir sıkıntı mı yaşıyorsunuz?

Hemşire Ferdane Çakır

Bakım müdürü oldu onlar. Benim kişisel bir sorunum yok. Kurum olarak en iyi bakım müdürümüzdü aslında. Çok da iyiydi. Ama bizde acil servislerde şöyle bir yaklaşım var. Hekim dışı personel ilişkileri için, kurumla iyi geçinemeyen insanlar acilde çalışmakla tehdit edilirler. Sorun yaşayanları seni acile veririm der. Çünkü acil diğer birimlere göre çok yoğun ve stresli. Kimse orada çalışmak istemez. Oysa olması gereken o mudur? Ben- ce acilde çalışan hemşirelerin, ATT’lerin ayrıcalıklı bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Bu hizmet içi eğitimler sadece rahat olun, acile gelen hastalara şöyle yaklaşın değil. Gayet bilimsel ve sık aralıklarla tekrarlanması gerekiyor ve daha doyurucu olmalı. Belki rotas- yon önerilebilir. İstemeyen insanların acilde hizmet vermemesi. Ben 22 yıllık hemşire- yim ama o ilk başladığım enerjim yok şimdi. Hem psikolojik hem fiziken yok. Onu yeni mezunların daha çok teşvik edilmesi, belirli aralıklarla rotasyona tabi tutulması, 3-4-5 yıl olabilir ve arada dinlenme verilmesi. Yani bir hemşirenin gidip kuruma ben 4 yıldır bu-

rada çalışıyorum artık yoruldum ben bir süre geride kalmak istiyorum denildiğinde bu hemen işten kaçmak olarak algılanmamalı. Bence bu iyi bir niyetle kurum içinde çözüle- bilir. Bölgeye özel önlemler alınabilir. Ben GOP’tan önce Taksim Eğitim Araştırma’day- dım. Orada ortalama altı hastalarımız vardı ama o bir şekilde tolere ediyordu. Çalışan sayısı daha fazlaydı. Hasta sayısı daha azdı. O kendi içinde elemine ediliyordu. Şimdi ise gerçekten o kadar kötü bir hasta profilimiz var ki direkt olumsuzluklarla dolmuş, acile sadece neredeyse kavga etmek için gelen, şikâyetini sorduğunuzda anlamadın mı diyen triyajda da böyle, sarı alanda da enjeksiyonda da böyle. Mesela sarı alanda çalışırken 9 tane sedye var. Ben ilk müdahalesini yaptığım hastayı ikinci kez göremiyorum. Çünkü hastaların çoğunluğu ellerinde serum ayakta takılıyor. Gerçekten çok yoğun. Sedye sayı- sı yetersiz geliyor. Kışkırtılmış sağlık sistemini, yeşil alandan gelen gribal enfeksiyondan gelmiş sıvı takılacak ayakta bekleterek serum takıyoruz. Sadece denileni yapan, adeta bir makine gibi enjeksiyon yapan bir önceki yaptığı işi hatırlamayan, sık aralıklarla darp olmasa dahi özellikle cinsel içerikli hakaretlere maruz kalıyoruz. Bu aslına çok travmatik bir durum. İnsanın kendisine duyduğu saygıyı... Teşekkür ediyorum.

Uzm. Dr. Özgür Çevrim

Orada gerçekten sağlık hizmeti verilmiyor. İnsanlar sadece BT, MR ve kan verip gidiyor- lar. Öyle bir ortam var gerçekten. Taleplere teslim oluyorsunuz. Böyle bir şey var.

Hemşire Ferdane Çakır

Özür dilerim yarıda kesmek durumunda kaldım ama. Gerçekten o kadar kötü bir sağ- lık ortamı var ki orada ben 22 yıldır çalışıyorum hiç bu kadar kendimi değersiz, bir işe yaramaz ve hastadır söyler, o kadar sık aralıklarla hakaretlere maruz kalıyoruz ki artık bilmem neyin kızı gibi sözler bana çok olağan geliyor. Hastadır söyler. Daha ileri boyu- tunu söylemiyorum bile. O kadar ağır ki. Şimdi size belki acilde çalışmayanlar, üniversite hastanelerinde olanlar, akademisyen olanlar belki biraz daha olaya bu kadar da olmaz diyebilir ama bu kadar. Acillerde bu olaylar çok sık yaşanıyor.

Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışıyorum. Üçüncü senem bitmek üze- re. Acilimizde çektiğimiz bazı kamu spotlarımız var onları göstermek istiyorum. İşte biz böyle artık ağlanacak halimize gülüyoruz.

Uz. Dr. Dilek Kanmaz

Bir fıkra vardır. Memlekette herkes gülmeye başlayınca sorun vardır diye. Onu eskiler söylerler

As. Dr. Ebru Yılmaz

Bizim geçen sene yaşadığımız bir olay vardı. Acil servisi aşiret bastı. Kardiyoloji olmadığı için sevk ettiğimiz bir hasta, 112’nin geç gelmesi nedeniyle hastalar gerilmiş. Daha sonra hasta ex olunca bizim hastaneyi aşiret olarak bastılar. İki arkadaşımız darp edildi. Olay esnasında bir bıçak çekme de var. Engellendiği için yaralanmayla sonuçlanmadı ama bütün acil dağıtıldı, bilgisayarlar, masalar kırıldı. Arkadaşlarımız şiddete uğradı. Onun ertesinde zaten hepimize bir korku gerçekten miras kaldı. Hastaların sıkıyorsa istediğini yapma şeklinde bir algı oluştu. Onun haricinde rapor alındı, bunlar arkadaşlarımızın acilden uzaklaşmasına, ücretlerinin kesilmesine sebep oldu. Neticede olan şu: Oradaki hekimler şikâyetçi olsun ya da olmasın bir kamu davasına dönüşecek bir olaydı. Hasta- nenin, Sağlık Bakanlığı’nın ya da savcıların aslında dava açması gerekirdi. Üzerinden çok uzun zaman geçti. Herhangi bir mahkemeye gidilmedi. Dava açılmadı. Şu şekilde bir anlaşma olmuş. Bizim yönetimle saldıran aşiret arasında. Maddi zararın karşılanması, kapıların yaptırılması vs. 100 tane aşiretin kurban kesmesi. Böyle bir anlaşma neticesin- de herhangi bir adli sürece gidilmedi. Bu olay böylece kapatıldı kaldı.

Uz. Dr. Dilek Kanmaz

Yalnız siyasi bir yakınlığı varmış aşiretin. Ben öyle anladım. Bir partiyle bağlantı çıktı o yüzden...

As. Dr. Ebru Yılmaz

Olay üstten bağlanmış oldu.

As. Dr. Ebru Yılmaz