• Sonuç bulunamadı

Klasik Lehçelerin Mahiyeti ve Örnek Kullanımlar

1. BÖLÜM

1.1. Klasik Lehçelerin Mahiyeti ve Örnek Kullanımlar

Arap dilindeki klasik lehçeler hakkında bir belirsizlik olmakla birlikte Arap tarihinde belli baĢlı mihenk taĢı olan lehçeler vardır. Bu lehçeler gerek Arap dili açısından gerekse nis- pet edilen kabilenin siyasi ve ekonomik gücü açısından bir dönem güçlenmiĢ, damga vurmuĢ lehçelerdir. Fakat bu lehçeler hiçbir zaman KureyĢ lehçesi kadar güçlenememiĢ ve önemli hale gelememiĢtir. Bu lehçeler KureyĢ, Kinane, Hemedan, Ruveys, Temim, Kays, Huzeyl, Rabi‟a, Mudarr, Esed, Necid, Kudâ‟a, Main, Sebe‟, Himyer olarak kabul edilebilir.Çok farklı bölgelerden olmalarına rağmen bu lehçelerin ortak bir özelliği vadır ki o da dıĢa kapalı, diğer dillerin etkisi altına girmekten uzak olmasıdır. Böylece bu lehçeler aslında Arapçayı saf Ģek- liyle yansıtmakta, onu en doğru Ģekliyle de muhafaza etmektedirler. Bu lehçeler klasik Arap- ça‟nın oluĢmasındaki etkin rölüne göre tespit edilmiĢ ve bu lehçeler klasik lehçeler olarak isimlendirilmiĢtir. Bir lehçenin klasik sayılıp sayılmaması, birçok Ġslam âlimine göre, o leh- çenin Kur'an'da yer alıp almamasıyla doğrudan alakalıdır.131

Klasik lehçelere ait kullanımların yanında bu leheçelere etki eden lehçelerden de örnek kullanımlar verilecektir. Ve daha sonra bu kullanımlara istinaden bu lehçerin ortak ve farklı yönleri irdelenecektir.

Temîm ve Kays lehçelerinde, sözcüğün baĢ kısmındaki hemze ( ) , telaffuzda ayn ( ) harfine dönüĢtürülür. Örneğin, (Kanı akıttı) cümlesi, Ģeklinde söylenir. Bazen, sözcüğün orta veya sonunda yer alan hemzelerde de ayn ( ) harfine dönüĢtürme iĢlemi yapılır. Örneğin, yerine, denir.

Huzeyl lehçesinde, hâ‟ ( ) harfi, „ayn‟a ( ) dönüĢtürülür. Örneğin, (bir zamana kadar) ifadesi, Ģeklinde okunur. Sa„d, Huzeyl, Ezd, Kays ve Ensâr lehçelerinde harfinden önce gelen harekesiz „ayn ( ) harfi, harfine dönüĢtürülür. Örneğin, (Ona verdi) cümlesi, Ģeklinde telaffuz edilir. Buna, “istintâ‟” ( ) denir ve bu uygulama Mısır lehçesinde de yaygındır.

Mâzin lehçesinde, bâ‟ ( ) harfi ile mîm ( ) harfi birbirine dönüĢtürülür. Örneğin, (Oğlum, Mekke‟dedir) cümlesi, Ģeklinde söylenir. Rabî„a ve Mudarr lehçelerinde, muhâtap kâf‟ı erilde sîn ( ) harfine, diĢilde ise Ģîn ( ) harfine dönüĢür. Örneğin (-eril için- senden) yerine, ; (-diĢil için- senden) yerine, denir.

Suriye bölgesindeki lehçeler ise muzari fiilerin baĢına bir harf-i cer getirmeyi adet edinmiĢlerdir. Bu sebeple yerine kelimesini kullanmıĢlardır.132

131 Celaleddin es-Suyuti, el-Müzhir, I/213.

Bazı lehçelerde tesniyeler merfu, mansub ve mecrur gibi üç irab durumunda da elif kul- lanılarak muamele görürler. Tesniyeleri bu Ģekilde kullanan Kinane ve Hemedan baĢta olmak üzere pek çok kabile vardır.133

Mim harfinin lam‟dan bedel olarak kullanılması ise Himyer lehçesine dayanmaktadır. Mesela onlar kelimesini Ģeklinde kullanmıĢlardır.134

Hicaz bölgesindeki bazı lehçeler cemi müennes larını Ģeklinde okumuĢlardır. Kut-

rub‟un rivayetine göre bu kimseler cümlesini

Ģeklinde telaffuz ederler. 135

kelimesini Kunbül ve Ruveys'in sin ile Ģeklinde136 Bakara suresinin 245. ayetindeki fiilini ve A'raf ġuresinin 69. ayetindeki kelimesini HiĢam, Ebu Amr'dan rivayetle Duri, Ruveys, Halef, Hamza'dan rivayetle yine Halef ile Kunbül, Susi, Ġbn Zekvan, Hafs ve Hallad'ın bazı tariklerinin sin ile, diğer kıraat imamlannın sad ile ve Ģek- linde okumaları bunun örneğini teĢkil eder.137

Kıraat imamlarının çoğunun 138 Ģeklinde okuduğu kelimeyi Hamza, Kisai ve Halef

139

Ġbn Amir, Asım, Hamza, Kisai ve Halef‟in 140 Ģeklinde okuduğu kelimeyi diğer kıraat imamları 141

; Nafi', Ġbn Kesir, Asım ve Ebu Ca'fer'in 142 okuduğu kelimeyi diğer kıraat imamları Ģeklinde okumuĢlardır. Bu gibi farklılıklar KureyĢ ile Temim ka- bilesi arasındaki okuyuĢ farklarına birer örnek olmaktadır.143

133

Ebü'l-Beka Muvaffakuddin Ġbn YaiĢ, Şerhu‟l-Mufassal, Thk. Ahmed es-Seyyid, el-Mektebetü't-Tevfikiyye, Kahire, Tarihsiz, III/128.

134 Hüseyin Küçükkalay, Kur‟an Dili Arapça, s.232. 135A.e., s.235.

136 Ahmed b. Muhammed Benna, İthafü Fuzalâi'l-Beşer bi'l-Kırâati'l-Erbaate Aşer, Thk. ġa'ban Muhammed

Ġsmail, Beyrut, 1987, I/365.

137A.e., I/443-444. 138 Yunus, 30. 139

Ahmed b. Muhammed Benna, a.g.e., II/109.

140 el-Bakara, 259.

141 Ahmed b. Muhammed Benna, a.g.e., I/449. 142 el-En'am, 57.

Medine kıraat imamlarından Nafi'in sin harfinin esresiyle 144

Ģeklindeki okuyuĢu KureyĢ, diğer kıraat imamlarının Ģeklinde üstün harekeyle okuyuĢları145 ise KureyĢ dı- Ģındaki lehçelere ait bir kullanımdır. Çoğu kıraat imamlarının 146

Ģeklinde okudukları kelimeyi Hamza, Kisai ve bir rivayette Halef, kaf harfinin esresi ile okumuĢtur ki bu okuyuĢ Esed lehçesini yansıtmaktadır.

Ġbn Amir, Asım, Hamza ve Ebu Ca'fer, muzari konumdaki fiilini Kur'an-ı Ke- rim'de her geçtiği yerde Temim lehçesine göre sin harfinin fethası ile Ģeklinde, diğer kıraat imamları ise KureyĢ lehçesine göre esreli olarak Ģeklinde okumuĢ- lardır. Ebu Amr, Kisaî, Ya'kub, Halef'in nun harfinin esresi ile 147

Ģeklindeki okuyuĢla- rı KureyĢ ve Esed lehçelerine, diğer kıraat imamlarının nun harfinin fethası ile Ģek- lindeki okuyuĢları ise geriye kalan lehçelere ait bir kullanımdır.

Hafs, Hamza, Kisai, Ruveys ve Halef'in, if'al babından olmak üzere 148

okuyuĢu Temim lehçesini, diğer kıraat imamlarının sülasi üçüncü babdan alarak okuyuĢları ise KureyĢ lehçesini yansıtır.149

Hamza ve Kisai'nin Tihame lehçesindeki kullanımı esas ala- rak 150 Ģeklinde birinci sülasi babdan okuduğu fiili diğer kıraat imamları KureyĢ lehçesi- ne göre tef'il babından Ģeklinde okumuĢlardır.151

Yemen lehçesinde, genellikle kâf ( ) harfi, Ģîn ( ) harfine dönüĢür. Örneğin, (Bana bir konuĢma yaptı ve bende bitkinlik bıraktı!) cümlesi,

Ģeklinde telaffuz edilir. Himyer lehçesinde belirlilik bildiren lâm ( ) harfi, mîm ( ) harfine dönüĢtürülür. (Ay ve güneĢ) yerine, denilir. Buna, “tumtumâniyye” ( ) adı verilmektedir. Yemen lehçesinde ise sîn ( ) harfi, tâ‟ (

) harfine dönüĢtürülür. Örneğin, (Ġnsanlar) sözcüğü, Ģeklinde kullanılmaktadır.

144 el-Bakara, 246; Muhammed, 22.

145 Ġbnü'l-Cezerî, Tayyibetün-Neşr, Çev. Ali Osman Yüksel, M.Ü. Ġlahiyat Fak. Vakfı Yay., Ġstanbul, 2012,

II/230.

146 el-A'raf, 138. 147 ez-Zümer, 53. 148 Taha, 61. 149

Bazı kabileler (if al) babından, bazıları ise (sülasi üçüncü) babından kullanmıĢlardır ki her iki kul- lanım da aynı manayı (helak etmek) ifade eder. (bk. Muhammed Salim Muhaysin, el-Muktebes mine‟l-

Lehecâti‟l-Arabiyye ve‟l-Kur‟âniyye, Mektebetü‟l-Kahire, Mısır, 1978, s. 69).

150 Al-i Ġmran, 39.

Cim harfi de bazı zaman Ģeddeli ya harfine bedel olabilir. kelimesi Ģeklinde söylenmesi buna örnektir. Bu uygulama Ruveys lehçesinde görülmektedir. Bu uygulamaya benzer olarak Kudâ‟a lehçesinde ise Ģeddeli, harekesiz veya fethalı olan yâ, cîm ( ) harfine dönüĢtürülür. kelimesi152 , kelimesi 153, kelimesi , kelimesi , kelimesi 154 Ģeklinde kullanılır. Kudâ„a lehçesinde ise bazen bu durum harfi düĢürmekle de gerçekleĢir. Örneğin, (sevdi) yerine, ve (utandı) yerine, denilir.

Mazin kabilesi mim‟i ba‟ya, ba‟yı da mim‟e çevirir. kelimesini Ģeklinde telaf- fuz etmiĢlerdir. Yine kelimesini Ģeklinde telaffuz etmiĢlerdir. Temim ise nisbet ya‟sını cim‟e çevirir. Mesela kelimesini Ģeklinde kullanmıĢlardır. Aden halkı da keli- mesini Ģeklinde kullanarak cim harfini kef harfine çevirmiĢlerdir.155

Necid lehçesinde, sakin olan elif ( ) harfi harekeli yâ‟ ( ) harfine dönüĢtürülür. Örneğin, (yüksekten aĢağı düĢmek; yok olmak) yerine ve (Sapıklığa düĢmek; sapıklığa düĢürmek) yerine kullanılır. Tayy lehçesinde ise durum bunun tam tersidir. ġöyleki (HoĢnut oldu) ve (Kaldı; ölümsüz oldu) gibi sözcükler, ve Ģeklinde telaffuz edilir. Temîm lehçesinde, (Kadeh), (Kuyu) ve (Uğursuzluk) sözcükleri, hemze harfinin harekesiz hâle getirilmesiyle sırasıyla, , ve Ģeklinde telaffuz edilir.

Main lehçesinde fiilerin baĢında ve gaib zamirlerde “sin” harfi bulunur. Mesela (Reis seçti) kelimesini , kelimesini Ģeklinde kullanılmaktadır. Bu özelliğinden do- layı bu lehçeye sin lehçesi de denir. Sebe lehçesinde bu harf ha ya dönüĢür. Ġki lehçe ara- sında en önemli fark budur. 156

Sebe lehçesi Main lehçesinde fiilin baĢına gelen “sin” yerine, “ha” harfi bitiĢir. kelimesi Ģeklinde telaffuz edilmektedir. Bundan dolayı bu lehçeye Ha lehçesi de denir. Bu lehçe asırlar boyu farklı Ģekillerde geliĢmiĢ olup, kendi içinde cümle, kelime yapısı ve müfredat ile ilgili farklılıklar içermektedir.157

152 Anlamı: “Yüksek oldu” ve “Gece körü oldu; Kör oldu”. 153

Anlamı: “Delilim, benimle birliktedir.”

154 Anlamı: “AkĢamladım” ve “AkĢamladık”; “Oldum” ve “Olduk”. 155 Mustafa Sadık er-Rafii, a.g.e., 1/144.

156 Ahmet Huseyn ġerefuddin, a.g.e., s. 15. 157A.g.e., s. 15.

Himyer Lehçesi sahip anlamına gelen „dan kısaltılan edatı bulunur. Bu edat müen- nes isimlerde Ģeklinde olduğu gibi „e dönüĢür. gibi özel isimler de genel- likle Ģeklinde sonu “mim”le biter. Müennes isimlerin sonunda bulunan “ta” gibi genellikle açık ta ile yazılır.158

Sebe ve Main lehçesinde Tesniye her iki lehçede de “ya” ile biter. Cemi müzekker sa- lim‟e “mim” bitiĢir. Cemi müennes salim ise açık ta ile yazılır.159

Zamir, sebe lehçesinde müf- red için tesniye için cemi için Ģeklindedir. BaĢtaki ha‟lar Main lehçesinde sin har- fine dönüĢür. Yani Main lehçesinde bu zamirler sırasıyla Ģeklindedir.160

Sebe ve Main lehçesinde Ġsmi iĢaret müfred müzekker için anlamında Ģeklindedir. Mesela kelimesi Ģeklinde söylenmektedir. Müfred müennes için gelen ismi iĢaret kelimesi Ģeklinde gelmektedir. Main lehçesinde bu isimlerin baĢında he‟ler sin harfine dönüĢür. Ġsmi mevsuller anlamında müfred ve cemi için Ģeklindedir.

kelimesi Ģeklinde kullanılmaktadır. Ayrıca müfred müennes ismi mevsulü olan bu iki lehçede 161Ģeklinde kullanılmaktadır.

Main lehçesinde fillerin baĢına “sin” harfi bitiĢerek ilk harfin yerini alır, fiilin ortasında bulunan elif de her zaman hazfedilir. ve gibi, sin harfi de aynı zamanda elif‟e niyabet etmektedir. Sebe lehçesi ise sin yerine ha bitiĢir. gibi. 162

Main lehçesinde tarif edatı genellikle ismin sonuna bitiĢen ile yapılır. gibi.163 Nekra edatı olan mim ise kelimesinin sonuna bitiĢir. gibi.164

Yine bu lehçede harfi anlamında, ise anlamında kullanılır.165 Ku- reyĢ lehçesinde kendisinden istifham edilen özel isim, istifhamın cavabına mahki olarak yani

soruda nasıl geçmiĢ ise o Ģekilde zikredilir: - , - gibi. Temim

158 A.e., s. 17. 159 A.e., s. 17. 160 A.e., 18-19. 161 A.e., 19. 162 A.e., s. 26. 163 A.e., s. 20.

164 Ali Cevad, a.g.e., 8/593, 674, 681. 165 Ahmet Huseyn ġerefuddin, a.g.e., s. 29-31.

lehçesinde ise mahki irab yapılmaz, bu isim her halukarda haber olarak merfu okunur.166

Bu isim özel isim olmazsa veya özel isim olup bir sıfatla nitelenirse KureyĢ lehçesinde de haber olarak merfu okunur: gibi.167

Temim lehçesinde ise nebre yapılır. Yani hemze nutkedir. Hicaz, Huzeyl, Mekke ve Medine lehçelerinde teshil yapılır. Yani hemze nutkedilmez. - gibi. Temim lehçesinde aynı ve yakın harfler idğam edilir. KureyĢ lehçesinde ise idğam yapılmaz:

gibi.168

Esed ve Kudaa ile yapılan istisnada bu kelimeyi meftuh okurlar: gibi. Temim ise bu kelimeyi takdiri kelimesinden bedel olarak merfu okur:

gibi.169

Temim‟in büyük bir kısmı ve Bekr b. Vail gibi kelimeleri hareke

vermek yerine bunları hafiflik amacıyla Ģeklinde telaffuz ederler.170 Rebia, vakf halinde tenvinli ismi her üç Ģekilde de sakin okur: , , gibi. Bazıları sadece nasb halinde onlara uyar. Ezd ise tenvinli isim üzerinde vakf edince, tenvini kendi cinsinden harfe çevirir: gibi. 171

Sa‟d, son harfin hemze olması ve bir önceki harfin sakin olması kaydıyla vakf halinde son harfi Ģeddeli okur : gibi. Tayy, cemi müennes salim ta‟sını vakf halinde müfrede kıyasen ha‟ya çevirir: gibi.172

KureyĢliler bablarından vezninde mastar türetirler. gibi. Temimliler ise vezninden türetirler: gibi. Bazen KureyĢliler de bu vezni kullanırlar:

gibi. 173

166 Sibeveyhi, el-Kitab, Thk. Abdusselam Muhammed Hârûni, Dâru‟l-Cîl, Beyrut, 1979, 2/413. 167 Mustafa Sadık er-Rafii, Târihu Adabi‟l-Arabiyye, Dâru‟l-Kitâbi‟l-Arabiyye, Beyrut, 1974, 1/152. 168 Subhi Salih, a.g.e., s. 77, 78, 81.

169

Ġbn Manzur, a.g.e., 10/154, maddesi.

170 Mustafa Sadık er-Rafii, a.g.e., 1/153 171 A.e., 1/147.

172 A.e., 1/144.

Huzeyl, mütekellim ya‟sına muzaf olanı Maksur ismin elifini ya‟ya kalbederek idğam

yaparlar: gibi. Ama tesniyede böyle yapmazlar. Temim‟den Benu

Yerbu‟ ise cemi müzekker salime izafe edilen mütekellim ya‟sını maksur okur: gibi. 174

KureyĢliler ve Kays, cemi müzekker salime mülhak olan kelimesini ref halinde nasb ve cer halinde Ģeklinde harf ile irab ederler. Temim ve Benu Amir ise bu kelimeyi hareke ile irab ederler.175

Ġsmi mevsullerden Belharis ve bazı Rebia lehçelerinde ve Ģeklindedir. Tayy lehçesinde ise bunun karĢılığı ve ‟nin karĢılığı dir. Belharis ve bazı Rebia ka- bileleri de ref halinde nun‟u Ģeddeli okurlar. Tayy, Huzeyl ve Ukayl lehçesinde cemi müzekker salim gibidir. Kays lehçesinde ise nin karĢılığı dir. 176

KureyĢ lehçesinde ve Ģeklinde olan ismi iĢaretler, Temim lehçesinde ve Ģeklindedir. KureyĢliler , Temim Necidliler der. Bazıları da Ģeklinde kul- lanmıĢlardır.177

Temim vakf halinde vasl halinde der. KureyĢliler her zaman Ģeklinde kul- lanmaktadırlar.178

KureyĢ lehçesinde ilk harfi vav olan fiilerin bu vav‟ı Temim lehçesinde hemze olur: gibi.179

Hemze ile biten fiiler zamire isnad edilince Temim lehçesinde hemze değiĢmez. KureyĢ lehçesinde ise ya‟ya dönüĢür: gibi.180

KureyĢ lehçesinde ye benzetilen amil olur; Temim ve Tayy lehçelerinde amil ol- maz. Ukayl lehçelerinde cer harfidir. Bu harf Temim lehçesinde Ģeklindedir.181 Huzeyl lehçesinde cer harfi olup anlamındadır.182 Temim‟e bağlı bazı lehçelerde nasb harfidir: gibi.183

174 Mustafa Sadık er-Rafii, a.g.e., 1/146, 152. 175 Ġbn Manzur, a.g.e., 6/403, maddesi. 176 A.e., 16/269-270 maddesi.

177 Mustafa Sadık er-Rafii, a.g.e., 1/146. 178 Sibeveyhi, a.g.e., 4/182.

179

Celaleddin es-Suyuti, el-Müzhir, 2/276.

180 A.e., 2/270.

181 Ġbn Manzur, a.g.e., 9/370 maddesi. 182 Mustafa Sadık er-Rafii, a.g.e., 1/155.

Esed ve Benu malik tenbih ha‟sını merfu olarak okumaktadırlar. ama kendi- sinden sonra ismi iĢaret gelirse meftuh okurlar: gibi.184

Belharis, Ha‟sem ve Kinane lehçeleri fethadan sonra gelen ya‟yı elif‟e çevirirler:

ve gibi.185

Tesniye kelimeler bazı zamanlar her üç Ģekil irap durumlarında da mesela

gibi elif kullanılabilir. Bu hususu teyit eden pek çok misaller mev- cuttur. Hatta meĢhur ilim adamı el-Kisai bunun Kinane, Hemedan ve Belharis lehçeleri oldu- ğunu bile söylemiĢtir. 186

Muzari fiilierin ilk harfi Hicaz lehçesinde, özellikle KureyĢ, Hevazin, Ezd-i Serat ve Hüzeyl'in bazı kollarında üstün harekeli iken baĢta Esed olmak üzere Kays, Temim, Rabi‟a, Behra gibi kabileler esre ile harekelendirir. KureyĢliler‟in ; , , Ģeklinde telaffuz ettikleri kelimeler, teltele adı verilen lehçelerde , , Ģeklinde telaffuz edilmekte- dir.187 Sahih kıraatlerde görülmeyen bu uygulama Ali Abdü‟l-Vahid el-Vafi'nin belirttiğine göre, son asırlarda Mısır'daki halk dilinde yaygın olarak varlığını sürdürmektedir.188

Sakin harften sonra yine sakin harfin gelmesi durumunda birincisine hareke verilirken bazı lehçelerde ötre bazılarında ise esre olarak verilmektedir. Mesela KureyĢ gibi bazı lehçe- lerde denilerek vav harfi ötre ile diğer bazı lehçelerde ise denilerek vav harfi esre ile seslendirilmiĢtir.189

Harf ilavesinin kelime içerisinde yapıldığı lehçeler de bulunmaktadır; yerine denmesi gibi.

Kelimeyi oluĢturan harflerden birinin düĢmesi KureyĢliler‟in Ģeklinde iki ya ile telaffuz ettikleri kelimeyi Temimliler'in bir ya ile Ģeklinde telaffuz etmeleri bunun bir örneğini teĢkil eder. Nitekim on dört kıraat imamından biri olan Ġbn Muhaysın Bakara suresi- nin 26. ayetincieki kelimesini bir ya ile Ģeklinde okumuĢtur.190

184 Mustafa Sadık er-Rafii, a.g.e., 1/ 151. 185 A.e., 1/148.

186

es-Sabbân, a.g.e., 1/70.

187 Ġbn Cinnî, a.g.e., II/11; Subhi Salih, a.g.e., s. 66-67. 188 Ali Abdu‟l-Vahid Vafi, a.g.e., s. 126.

189 Subhi Salih, a.g.e., s. 101.

Klasik kaynaklarda yer alan bilgilere göre hemzenin tahkik ile seslendiriliĢi Temim leh- çesine ait bir özelliktir. Son dönem dil araĢtırmaları, bunun Temim'in yanı sıra yarımadanın orta ve doğu bölgelerindeki Esed, Ukayl, Kays, Esed'in bir kolu olan Beni Seleme gibi civar- daki diğer bedevi kabilelerde de söz konusu olduğunu ortaya koymuĢtur. Hemzenin tahfifi ise Hicaz'da; Mekke ve Medine halkında, KureyĢ, Hüzeyl, Kinane, Sakif ve Hevazin gibi kabile- lerde görülür.191

Nitekim Medine'nin en meĢhur kurrasından Ġmam Nafi' ve Ebu Cafer'in, ay- rıca Ebu Amr‟ın kıraatleri de genelde tahfif iledir.

Bu bilgiler göstermektedir ki hemzenin tahkik tarzındaki telaffuzu genelde bedevi kabi- lelerde, tahfif uygulaması ise medeni kabilelerde yaygındır.192 Tahkikin daha çok bedevilerde, tahfifin ise medeni kabilelerde görülmesinin sebebi Ģu Ģekilde açıklanır: Bedeviler genelde hızlı konuĢmaya meyillidirler. Kelimeleri hızlı telaffuzda hemzenin tahkiki daha kolaydır. Medeni insanlar ise ağır ve teenni ile konuĢurlar. Bu da onları hemzeyi tahfif ile seslendirme- ye sevketmiĢtir.193

Ülkemizde yaygın olarak okunan Hafs rivayeti, genelde hemzenin tahkik ile telaffuzunu esas almıĢtır ki bu da Temim ve civar kabilelerin lehçesini yansıtır. Klasik kaynakların bir kısmında hemzenin tahfifinin bazı Hicaz kabilelerine de nisbet edilmiĢ olması, bu uygulamanın yarımadanın hemen her bölgesinde -Ģekilleri ve dereceleri farklılık arzetse de- yaygın olduğunu gösterir.194

Genel bir tarifle feth, üstün harekeyi ya da elifi seslendirmek için ağzı yeterince açmak, imale ise üstün harekeyi açık fetha ile açık kesre arasında, elifi de ya harfini andıracak Ģekilde telaffuz etmek demektir. Belli Ģartlarda (Eliften sonra esreli bir harfin gelmesi gibi) ve derece- leri kısmen farklı olarak uygulanan imale "Büyük" (Kübra, mahza, bath, idca') ve "Küçük" (Sugra, beyne beyne, taklil) olmak üzere iki kısma ayrılır.195

Ġbn Kesir hariç diğer imamların kıraatlerinde imale yer almıĢtır.196

Ġmale daha çok VerĢ, Ebu Amr ve Hamza'nın kıraatlerinde, feth uygulaması ise Kalûn, Ġbn Kesir, Ġbn Amir, Asım, Ebu Ca'fer ve Yakub'un kıraatlerinde görülür.197

Mesela, Hamza, Kisai ve Halef, Kur'an'da

191 Sibeveyhi, a.g.e., III/542,548-551.

192 Celaleddin es-Suyuti, el-Müzhir, I/277; Subhi Salih, a.g.e., s. 71-72. 193 Muhammed Salim Muhaysin, a.g.e., s. 85.

194

A.e., s. 85

195Celaleddin es-Suyuti, el-İtkân fi Ulûmi‟l-Kur‟ân, Thk. Mustafa el-Buğa, Dâr Ġbn Kesir, DımaĢk, 1996, I/256;

Muhammed Salim Muhaysin, a.g.e., s. 94-95.

196 Celaleddin es-Suyuti, el-İtkân fi Ulûmi‟l-Kur‟ân, I/259. 197 A.e., I/9; Muhammed Salim Muhaysin, a.g.e., s. 94.

birçok yerde geçen , , , , , , , , , ,

, , kelimelerini imale ile okumuĢlardır.198 Ġmalenin uygulanıĢ biçimi kıraat sahasında uzman bir kiĢiden Ģifahi yolla öğrenilebilir. Ġlgili Kur'an kelimelerinin birçoğunun resmi mus- haflarda elif yerine ya harfiyle yazılmıĢ olması ( gibi), Kufeli kıraat imamlarına göre, Kur'an'ın imale ile de okunduğuna iĢaret sayılır.199

Feth gibi imale de, Arap kabileleri arasında çok uzun zamandan beri uygulana gelen, güzel ve fasih sayılan lehçelerdendir. Feth uygulaması, Arap Yarımadasının batı bölgesinde yer alan KureyĢ, Sakif, Hevazin ve Kinane gibi medeniyetlerin geliĢtiği Hicaz kabilelerinde, Ġmale ise Hicaz kabilelerinin bir kısmında da görülmekle birlikte, yarımadanın orta ve doğu kesimlerinde yaĢayan Temim, Kays, Esed, Tay, Bekir b. Vail, Abdülkays, Tağlib gibi bedevi kabilelerde daha yaygındı.200

Ġmalenin Arap Yarımadasındaki yaygınlık derecesinin klasik kaynaklarda yer aldığı kadarıyla sınırlı olmadığını, daha geniĢ bir kesimin lehçesini oluĢtur- duğunu öne süren araĢtırmacılar da vardır.

Bir harfi diğer bir harfe karıĢtırarak telaffuz etme Ģeklinde oluĢan ĠĢmam‟a ise Kur'an'da çokça geçen kelimesi örnek gösterilebilir. Kelimenin ilk harfini Ruveys ve rivayetle- rinin çoğunda Kunbül sin ) Ģeklinde okumuĢtur ki bu telaffuz kelimenin asıl kök yapısını temsil eder ve Araplar‟ın genel telaffuz Ģeklidir. Kelimeyi kıraat imamlarının ekserisi sad ( ) ile okumuĢlardır ki bu KureyĢ lehçesine ait olup mushaf hattına da doğrudan uymaktadır. Ha- lef ise Hamza'dan rivayetle za ( ) sesini andıracak Ģekilde iĢmam ile okumuĢtur ki bu tür ses- lendiriĢ Kays lehçesine aittir. Za harfi sin ve sad harfinin mahrecinden çıkmaktadır, kelimenin ilk harfi za harfini andıracak Ģekilde telaffuz edilmekle, hem sin hem de sad harfine iĢaret edilmiĢ olmaktadır.201 ĠĢmam‟ın yukarıda zikredilenlerin dıĢında baĢka türleri de vardır. Genel bir ifade ile ĠĢmam‟ın Kays ve Ukayl lehçelerini yansıttığı söylenir.202

198 Celaleddin es-Suyuti, el-İtkân fi Ulûmi‟l-Kur‟ân, I/259. 199

A.e., I/256.

200 Sibeveyhi, a.g.e., IV/118; Ġbnü'l-Cezerî, a.g.e., II/30; Celaleddin es-Suyuti, el-İtkân fi Ulûmi‟l-Kur‟ân, I/255;

Muhammed Salim Muhaysin, a.g.e., s. 94.

201 Ġbnü'l-Cezerî, a.g.e., I/271-272; Muhammed Salim Muhaysin, a.g.e., s. 100-101. 202 A.e., s. 99.

ve zamirlerinin baĢına vav, fa, lam ve sümme ( ) edatlarından biri geldiğinde Ebu Amr, Kisai, Ebu Ca'fer ve Kalun, ha harfinin sükunu ile 203 204 205 206

Ģeklinde okumuĢlardır. Dile kolaylık sağlayan bu telaffuz Ģekli aslında Temim lehçesinin bir özelliği- dir.207

Yukarıdaki genel kıyasın dıĢında kalan bazı isimlerin de harekeli veya sakin olarak okunduğu olmuĢtur. Mesela, kelimesini Nafi', Ġbn Kesir Kur'an'da her geçtiği yerde kaf harfini sükunü ile Ģeklinde tahfif ile okumuĢtur ki aslında bu Temim ve Esed lehçelerinde görülür. telaffuzu ise asıl olmak üzere KureyĢliler‟in lehçesinde söz konusudur. Benzer Ģekilde Kur'an'da geçen , , vb. kelimelerdeki ikinci harfleri Temim ve Esed lehçelerine uygun olarak iskân ile okuyan kurra mevcuttur.208

Ebu Amr, Ya'kub, Ġbn Amir ve Asım'ın 209

Ģeklindeki okuyuĢları Temim‟in, diğer kıraat imamlarının Ģeklindeki okuyuĢları210 ise KureyĢliler‟in lehçesini yansıtır. Ziraat-

Benzer Belgeler