• Sonuç bulunamadı

4. Fiziksel ve Kimyasal Etkenlerin Kompozit Üzerindeki Etkisi

4.2. Kimyasal Etkenler

Çeşitli içecekler, ağız çalkalama solüsyonları (gargaralar), sigara dumanı, ve beyazlatma ajanları bu etkenler arasında sayılabilir.

Çeşitli İçeceklerin Kompozit Materyaller Üzerindeki Etkisi

Yapılan bir kompozit restorasyonun estetik özelliklerini devam ettirebilmesi için renk stabilitesini uzun süre koruması gereklidir. Maalesef kompozit restorasyonlarda renk değişikliği gözlenmektedir. Bu sorun özellikle restorasyonların uzun süre renklendirici malzemelere (çay, kahve, şarap…) maruz kalması sonucu artar.

Yapılan çalışmada otopolimerize ve ışıkla polimerize restoratif materyallerin, mikrofil katkılı ve mikrohibrit resin kompozit materyallerin; distile su, kahve, şekerli kahve, çay, şekerli çay, kırmızı şarap, kremalı ve şekerli kahve ve vişne suyuna maruz kalmaları sonucu oluşan değişiklikler değerlendirilmektedir. Resin kompozit

materyallerin polimerizasyon tipi filler partikül çeşitleri ve boyama solüsyonlarının tipi kompozitin boyanması ile yakından ilgilidir.

Materyal Metot:

Otopolimerize bis-akrilik kompozit restoratif materyal (Protemp II), ışıkla polimerize kompozit (Revotek LC), mikrofil takviyeli (micronew) ve mikrohibrit kompozit (Filtek Z250,Herculite XRV) ‘ten bir pirinç kalıp kullanılarak 45 silindirik numune hazırlandı (15mm çapında ve 2mm yüksekliğinde). Materyaller manipule edildi ve üreticilerin talimatlarına göre polimerize edildi. Işıkla polimerize olan kompozitlerin 1 mm uzağından 20 saniye süre ile polimerizasyonu tamamlandı. Tüm örnekler hazırlanıncaya kadar örnekler oda sıcaklığında kuru tutuldu.. İlk günkü rehidratasyon restorasyonların oral çevredeki durumlarını taklit eder niteliktedir.

Daha sonra ıslak yüzeyde 10 saniye boyunca 1000-grit’lik slikon karbit frezlerle polisajlandı.

5 restoratif materyal örnekleri 9 gruba bölündü ve 24 saat süreyle 37 °C’de farklı solüsyonlarda bekletildi. Bu solüsyonlar : Distile su, kahve, şekerli kahve, çay, şekerli çay, krema ve şekerli kahve, kola, kırmızı şarap ve vişne suyu idi.

Numunelerin bütün bu maddelere maruz kalmadan önce ve maruz kaldıktan sonra renkleri küçük renk farkı tayininde çok iyi olan CIE L*a*b* kolorimetresi kullanılarak ölçüldü, sonra renk değişimleri (ΔE*) hesaplandı. Her ölçümden önce beyaz kalibrasyon standardı üreticilerin önerilerine göre kalorimetre ayarlandı.

L*(hafiflik koordinatı) ‘nin değer aralıkları 0(siyah)-100(beyaz) arası değişmektedir.

a* kırmızı-yeşil ekseninde, b* sarı- mavi ekseninde kromatiklik koordinatlarını verir.

Pozitif a* değerleri kırmızıya, negatif a* değerleri yeşile kayma olduğunu gösterir.

olduğunu gösterir. Ölçümler her örnek için üç kez tekrarlanarak ortalama değerler hesaplandı. Renk ölçümlerinin sınırları belirlendikten sonra her alt grup 24 saat solüsyonlarda bekletildi.

W grubu örnekleri kontrol grubu olarak seçildi ve 37°Cde distile sıuda bekletildi. C grubu 37°Cde üreticilerin önerdiği konsantrasyonda (300 ml suda 3.6 gram kahve ) kahve içinde bekletildi. 10 dk. Karıştırılma sonunda solüsyon filtrelendi. Grup Cs ise 37°Cde şekerli kahvede bekletildi.(Grup C’ye 10 gram şeker eklendi.) Grup T 37°Cde 300 ml distile suya 2x2 gram poşet çay eklenerek hazırlanmış çay solüsyonu içinde bekletildi. Grup Ts 37°Cde grup T’ye 10 gr şeker eklenerek hazırlanmış şekerli çay içinde bekletildi. Grup RW 37°Cde kırmızı şarap içinde, grup Co 37°Cde kola içinde, grup Scj 37°Cde vişne suyu ve son olarak da grup Ccs 37°Cde şekerli-kremalı kahve içinde bekletildi. 24 saat sonra numuneler distile suyla 5 dakika durulandı ve kağıt mendille kurulanarak renk ölçümleri yapıldı. Renk varyasyonları (ΔE*) iki renk pozisyonları arasında (24 saat bekletme öncesi ve sonrası ) 3 boyutlu L*a*b* ile aşağıdaki formüle göre hesaplandı.

ΔE*=[(L*1-L*0)2+(a*1 –a*0)2+(b*1-b*0)2]1/2

Materyal tipi ve boyama ajanının etkisi analizlerin farklı olmasına sebep oldu.

Ortalama değerler Tukey’in HSD testi ile hesaplandı. Prensip olarak bir materyalin rengi tamamen stabilse ya da renklenmelere karşı lekesiz ise testlere maruz bırakıldıktan sonra renk farkının olmaması gerekir (ΔE*=0). İnsan gözünün algıladığı renk değişim değerleri farklı eşiklerdedir. ΔE* değerleri 3.7 ya da daha az ise klinik olarak kabul edilebilir ve görsel olarak algılanamaz anlamına gelir.

Grup T, Ts, C, Cs, RW’nin renk değişimleri (ΔE*); otopolimerize bis-akrilik kompozit restoratif materyal (Protemp II), mikrohibrit kompozit ( Herculite XRV, Filtek Z250) ve mikrofil takviyeli kompozit (micronew) için ve Grup Ccs, T, Ts, C,

Cs, RW’nin renk değişimleri (ΔE*); ışıkla polimerize kompozit (Revotek) için 3.7’den büyük bulunmuştur. Bu renk değişikliği değerleri görsel olarak algılanabilir düzeydedir.

Solmaya neden olan ekstrensek faktörler; eksojen kaynaklardan gelen kirlenme sonucu renklerin adsorbsiyon ve absorbsiyonu ile renklenmeyi içerir. Bu faktörlerin ağız dokuları ve restorasyonların özellikle beslenme faktörleri ile kombinasyonu sonucu boyanmaya neden olduğu biliniyor.

Yapılan çalışmanın sonucuna göre kahve ve çaydaki şeker varlığı, şekersiz çay ve kahveye göre renklenmeyi arttırmıştır. Çay ve kahvedeki şekerin yapışkan etkisi boyamanın bir sebebi olabiliyor. Ek olarak kahvedeki yapay krema varlığı, kahve konsantrasyonunu azaltmaya bağlı olarak renklenmeyi azaltmaktadır.

Bu çalışmadaki 5 farklı resin kompozit restoratif materyal kıyaslandığında mikrofil takviyeli grubun (micronew) diğer materyallere göre daha az renk değişikliği gösterdiği saptanmıştır. En yüksek renk değişikliği ise ışıkla polimerize grupta (Revetek LC) gözlenmiştir. Buradaki renk değişikliği adsorbsiyon ve absorbsiyon yüzünden olmuştur. Büyük filler partiküller yüksek yüzey pürüzlülüğü göstermiştir ve renklendirici partiküller oluşan konkaviteler içine absorbe olmuştur.

Yapılan birkaç çalışmada kahvenin çaydan daha renklendirici olduğu bulunmuştur. (Yannikakis, Luce ve Campbell, Güler çalışması.) Yapılan diğer bir çalışmada ise bir çok içecek arasında kırmızı şarap en fazla renklenmeye neden olan madde seçilmiştir. Üstelik klinikte restorasyonlar yapılan çalışmalardaki gibi düz yüzeyli değildir, konveks ve konkav yüzeylere sahiptir. Bu da renklenmenin şiddetini arttırır. Ayrıca termal döngü ve abrazyon gibi faktörler de olaya eklenince

renklenmenin derecesi değişmektedir. (10)

Ağız Çalkalama Solüsyonlarının (Gargaralar) Kompozit Materyaller Üzerindeki Etkisi

Günümüzde çürük eskiye nazaran daha yaygın bir hastalık olarak görülmektedir. Bu yüzden çürük önleyici non-restoratif yaklaşımlar, başlangıç lezyonlarında reminerilizasyon metotları savunulmaktadır. Çürüğün etkili kontrolü için öncelikle karyojenik plak kontrolünün etkili bir biçimde yapılması gerekmektedir. Plak kontrolü sağlamadaki zorluk dikkate alındığında plağı mekanik olarak uzaklaştırmanın yanında hastalara ek olarak kemofilaktik ajanlar da sunulabilir.

Dental restoratif materyallerde gözlenen renk değişimi internal ve eksternal bir çok faktöre bağlıdır. İn-vivo çalışmalarda tükürük, gıda komponentleri, içecekler ve gargaraların resin kompozitleri etkileyebileceği rapor edilmiştir. Gargaraların bu etkileyici faktörler arasında sayılmasına rağmen kullanımları her geçen gün daha da popüler hale gelmektedir. Gargaraların etkinlikleri sadece çürük ve gingivitis kontrolüne değildir. Aynı zamanda insanlar sosyal ve kozmetik nedenlerle de gargara kullanmaya yönelmektedirler.

Materyal ve metot:

Yapılan bir çalışmada Antiseptol, Citrolen-F, Ezalour, Listerine gargara ve kontrol grubu olarak da distile su olmak üzere 5 farklı solüsyon kullanılmıştır. Bu 5 solüsyonun iki farklı kompozit resinin mikrosertlik ve renk stabilitesine etkisi araştırılmıştır.120 örnek hibrit resin kompozit Tetric Ceram(flor içeren) ve flor içermeyen Te-econom kompozit kullanılarak hazırlanmıştır. Organik komponent farkını elimine etmek için iki resin kompozit de aynı markadan seçilmiştir ve ikisinde de aynı renk tonları kullanılmıştır. Örnekler önce 24 saat boyunca distile suda bekletilip kurutuldu. Daha sonra Vickers’in mikrosertlik testi kullanılarak

mikrosertlikleri ölçüldü ve spektrofotometre kullanılarak renk ölçümleri tamamlandı.

Örneklerin kolorimetrik değerleri L*a*b* sistem kullanılarak hesaplandı.Bunu takiben her grup 37°C’de 20ml’lik belirlenen solüsyonlarda,koyu renkli şişelerde 24 saat inkübe edildi. bu iki yıllık kullanıma eşdeğerdir. 120 saniye boyunca distile su ile durulanıp kurutulduktan sonra tekrar mikrosertlik ve renk ölçümleri yapıldı, sertlik değerleri ve renk değişim miktarları hesaplandı. Renk farkı ΔE* daha önce belirtilen denkleme göre hesaplandı.

Mikrosertlik ve renk değerlendirmesi için veriler toplanarak istatistiksel olarak analiz edildi. Bütün istatistiksel hesaplamalar bilgisayar programı Microsoft Excel 7 versiyonu ve SPSS istatistiksel programı (Statistical Package for the Social Science) kullanılarak yapıldı.

Sonuç olarak;

Sertlik; materyalin mukavemeti ve rijiditesi ile ilgilidir. Gargaralardan dolayı oluşan herhangi bir kimyasal yumuşama restorasyonların klinik dayanıklılığını etkiler. Kullanılan bütün gargaraların her iki resin kompozitin de sertliğini azalttığı ve restorasyonlarda renk değişimine neden olduğu kanıtlanmıştır. Fakat bu hem gargaraya hem de malzemenin özelliklerine bağlıdır.

Alkollü ve alkölsüz gargaraların her ikisi de resin kompozitlerin sertliğine etki eder. Alkol tek başına resin kompozitlerin yumuşamasına neden olmazken resin kompozitlerin sertliğinde en fazla düşüş alkol içeren gargaralarda bulunmuştur. Hem Bis-GMA hem UDMA bazlı polimerler etanol ile kimyasal yumuşamaya duyarlıdır.Bu yumuşatıcı etki doğrudan gargaranın alkol yüzdesi ile ilgilidir.

Listerin düşük pH ve yüksek alkol yüzdesine sahiptir. Bu yüzden resin kompozitin sertliğine büyük ölçüde etki eder. Fakat bunun yanında kompozitlerde

algılanabilir renk değişimine neden olmamıştır. Düşük pH’lı gargaraların renk stabilitesinden çok sertliğe etki ettiği söylenilebilir.

Sodyum florür içerikli ( Fluocal ) ve amin florür içerikli (Ezafluor) gargaralar gargaraların kullanımı resin kompozitlerin sertliğini azaltmıştır. İki gargara da flor içermesine rağmen Ezafluor daha zararlı bulunmuştur. Bunun nedeni olarak Ezafluor’un pH’ının 5’ten küçük olması gösterilebilir. Düşük pH hibrit restoratif materyallerin asit etkisi ile kimyasal erozyona uğramasına sebep olabilir. Bu iki gargara resin kompozitlerin ikisinde de büyük oranda renk değişimine neden oldu.

Daha önce yapılan bir çalışmada %0.05’lik sodyum florür içerikli Rem Brant gargarası algılanabilir renk değişimine neden olmamıştı. Bu sodyum florür oranlarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır.( Flucal’ın sodyum florür oranı

%0.2’dir.)

Klorheksidin içerikli gargaraların (Antiseptol) kullanımı Te-econom resin kompozitlerin sertliğini önemli biçimde etkilemezken Tetric Ceramın sertliğini azaltmıştır. Klorheksidin ve sodyum florür içerikli gargaralar (Citrolen-F) sertliği önemli miktarda azaltmıştır. Tetric Ceram’ın sertliğini Te-econom ‘dan daha fazla etkilemiştir. Citrolen-F kullanımı Tetric Ceram’da algılanabilir renk değişimine neden olmadı. Te-economda ise sodyum florür ve kloreksidin kombinasyonlarını potansiyel etkisi görüldü. Bir gargaranın aktif bileşenleri arasındaki kombinasyon restoratif materyaller üzerindeki olumsuz etkiyi arttırır. Tetric Ceram ve Te-econom’

un farklı solüsyonlar altında gösterdiği renk değişimi şekil 4.2.’de verilmiştir.

Şekil 4.2.

Dişleri ve oral müköz membranları boyaması klorheksidinli gargaraların bilinen yan etkisi olmasına rağmen; Antiseptollü gargaralarda bekletme sonrası resin kompozitlerde algılanabilir renk değişimi olmadı. Bu solüsyonlarda yiyecek katkı maddesinin ve kromojen bakterilerin olmamasından kaynaklı olabilir.

Klinik koşullar göz önüne alındığında restoratif materyaller üzerinde gargaranın etkisi invitro ile çoğaltılamayan bir çok faktöre bağlı olabilir.

Tükürük,tükürük pelikülleri, yiyecekler ve içeceklerin tüketilmesi bu grup restoratif materyallerin fiziksel ve estetik özellikleri üzerinde katkı maddelerini azaltıcı etkisi olabilir. Bu nedenle çalışmalar parametrelerin in-vivo koşullarda değerlendirilmesi için gereklidir.

Özellikle posterior bölgede alkol içerikli gargaraların yumuşatıcı etkisini önlemek için diş hekimi hastaya resin kompozitlerle ilgili bilgi vermelidir. Estetik bölgelerde resin kompozit restorasyonlara sahip hastalar, yüksek konsantrasyonlu sodyum florür kullanımından kaçınmaları konusunda uyarılmalıdırlar.(12)

Beyazlatmanın resin kompozit restoratif materyaller üzerine etkileri

Beyazlatma jellerinin mikrofil kompozitlerin yüzeyine uygulanması sonucu yüzeyde klinik olarak anlamlı olmayan bir değişiklik meydana gelir. Yüzey pürüzlülüğündeki bu değişikliklerin sadece peroksidin konsantrasyonuna bağlı olmadığı ve beyazlatıcılar ile yapılan uzun süreli tedavilerin kompozit yüzeyini aşındırdığı bildirilmiştir.

Beyazlatma tedavisi sonucunda resin kompozit restoratif materyallerin renkleri değişmez. Beyazlatma solüsyonları mineden dentine doğru geçiş yapar ve kompozit resin uygulanan dişlerde bu etkinin devam etmesi sonucunda restoratif materyalin rengi açılmış gibi görülür.

Tedavi sonrasında diş yapısında kalan artık peroksitlere bağlı olarak kompozitin polimerizasyonunda bozulma olacağı için dolgunun dişe tutunmasında azalma gerçekleşir. Bu tür restorasyonların değiştirilmesinde, genelde 5-7 gün içinde artık peroksitlerin uzaklaşacağı bildirilse de renk stabilizasyonu açısından iki hafta beklemekte yarar vardır. (3)

Sigara Dumanı Ve Alkollü İçeceklerin (Viski) Resin Kompozit Materyaller Üzerindeki Etkisi

Resin kompozitlerin renk stabilitesi üzerinde sigara dumanı ve viski etkisini değerlendirmek için bir çalışma gerçekleştirilmiştir.

Materyal ve Metot:

2 farklı renk tonunda 5 kompozit resin ışıkla polimerize edilerek, 8 mm çapında ve 1 mm yüksekliğinde disk şeklinde numuneler hazırlandı. Hazırlanan numuneler 37°C’de 24 saat süreyle karanlık kaplarda yapay tükürük içinde muhafaza edildi. 24 saat sonunda kolorimetre kullanılarak (Easy-Shade,VITA) numunelerin temel renkleri CIEL a*b* ile ölçüldü. Numunelerin yarısı 24 saat süre ile sigara dumanı makinesi içinde renk değişikliği sürecine tabi tutuldu ve kalan yarısı da viski içinde bekletildi. Diğer renk ölçümleri renk değiştiren örnekler için yapıldı.

Viskide bekletilen örnekler daha sonra sigara dumanına maruz bırakıldı;

sigara dumanına tabi tutulan örnekler ise viskide bekletildi ve bunu başka bir renk ölçümü izledi. Renk değişiklikleri (ΔE*) hesaplandı ve dört yolu ANOVA ve Tukey’in HSD testi ile tekrarlı ölçümler yapıldı.

Sonuç olarak;

En önemli renk değişikliği önce sigara dumanına tabi tutulup, daha sonra viski içinde bekletilen grupta gözlendi. (ΔE*=22.8-31.5) Bunu sigara dumanı makinesine tabi tutulan grup izledi. (ΔE*=7.0-18.0) Hemen ardından ΔE*=4.9-16.5 değerleri ile önce viski içinde bekletilip daha sonra sigara dumanına tabi tutulan grup gelmektedir. Son olarak en az renk değişikliği viski içinde bekletilen grupta görüldü.

(ΔE*=2.0-9.5)

Şeffaf renkli resin kompozit materyallerin, renk değişimine mine tonlarından daha duyarlı olduğu ortaya çıkmıştır. Viskinin tek başına önemli ölçüde renk değişikliğine neden olmadığı belirtilmektedir. Bunun yanında diğer gruplar yüksek oranda algılanabilir renk değişimi göstermiştir. (E*>3.3) (14.)

5. SONUÇ

Yaptığımız bu çalışmada kompozitin fiziksel özellikleri yanında; fiziksel ve kimyasal etkenlerin kompozit üzerindeki etkilerini değerlendirmeye çalıştık.

Anterior dolguların klinik süresini etkileyen en önemli faktör kabul edilemez renk değişimidir. Yapılan restorasyonlar estetik, koruma sağlayıcı, stabil ve fonksiyonel olmalıdır. Yaptığımız restorasyonların prognozu bu faktörlere bağlıdır.

Restorasyonun doğal dişlerle estetik olarak sadece ilk anda örtüşmesi yetmez. Bu estetik görüntüyü uzun süre devam ettirmesi lazım. Fakat kompozit restorasyonlarda görülen renk değişikliği maalesef engellenememektedir. Bu nedenle estetik alanların restorasyonlarında renk stabilitesi, malzeme seçiminde önemli bir kriterdir. Aksi taktirde hasta memnuniyetsizliği ve dolguyu yenilemek için ek zaman ve maliyet harcanmasına neden olur. Bu sorun restorasyonların uzun süre renklendirici malzemelere maruz kalması sonucu artar.

Restorasyonun yüzey pürüzlülüğü, su emilimi, diyet, oral hijyen, polimerizasyon tipi, filler partikül tipi ve boyutu, boyama ajanları, eksik polimerizasyon ve kimyasal reaksiyon resin kompozitlerin renklenme ve aşınma derecelerini etkileyen faktörlerdir.

Kompozit materyaller sadece anterior bölge için değil, posterior bölge için de kullanılmaktadır. Günlük diyetimizde farklı çiğneme kuvveti gerektiren farklı gıdalar yemekteyiz. Bunun yanında diyetteki asit oranı ve fırçalama gibi etkenlerle de kompozit materyallerde çok sık karşılaşılan bir sorun olan aşınma meydana gelmektedir.

Yaptığımız çalışmada sunulan bilgiler ışığında; hem kompozit materyallerin fiziksel özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak hem de kompozit materyallere etki eden fiziksel ve kimyasal etkenler ve etki derecelerini yakından incelemek mümkün

olmaktadır. Bu bilgiler diş hekiminin malzeme seçiminde doğru karar vermesinde etkili olacaktır. Ayrıca hastaya verdiği öneriler sayesinde de restorasyonların ömrü uzayacak, hasta memnuniyeti artacaktır.

KAYNAKLAR:

1. Prof. Dr. Banu ÖNAL: Restoratif Diş Hekimliğinde Maddeler ve Uygulamaları İzmir 2004

2. Prof. Dr. Ali ZAİMOĞLU, Prof. Dr. Gülşen CAN, Doç. Dr. A. Ersan ERSOY,

Yrd. Doç.Dr. Levent AKSU: Diş Hekimliği Maddeler Bilgisi Ankara 1993 3. Roulet / Wilson / Fuzzi: Operatif Diş Hekimliğinde Gelişmeler Cilt1 2006 4. Roulet / Wilson / Fuzzi: Operatif Diş Hekimliğinde Gelişmeler Cilt2 2006 5. Cengiz TURAN: Endodonti 1983

6. Bayırlı G., Şirin Ş.:Konservatif Diş Tedavisi 7. Yavuz Yılmaz H., Arıkan A.: Kompozit Resinler

(Marmara Ü.Diş Hek. Fak. Der.)

8. Çalışkan K, Gökay N.: Kompozit Dolgu Maddelerinin Genel Özellikleri Ve Sınıflandırılması (E.Ü.Diş Hek. Fak. Der. ) 1990 11-3:119-127

9. Williems G., Lambrechts P.:(Quintessence International Volume 24, No.9/ 1993) 21. Yüzyılda Kompozit Resinler

10. Güler A., Yılmaz F., Kulunk T., Güler E., Kurt Ş. Effects of Different Drinks on Stainability of Resin Composite Restorative Materials J Prosthet Dent 2005;94:118-24

11. Minami H., Hori S.,Kurashıge H. ve ark Effects of Thermal Cycling on Surface Texture of Restorative Composite Materials. Kagoshima Univercity Graduate School of Medical and Dental Sciences December 2006

12. Diab M. ,Zaazou M. , Mubarak E. H. ve Olaa M. I. Fahmy ; Effect of five Commercial Mouthrinses on the Microhardness and Color Stability of Two Resin

Composite Restorative Materials : Australian Journel of Basic and Applied Sciences 2007

13. Amornrat Wonglamsam, Kiyoshi Kakuta, Hideo Ogura; Effects of Brushing and

Benzer Belgeler