• Sonuç bulunamadı

Kişisel Özelliklerin Etkisi

Girişimcilik sadece faaliyetin kendisi üzerinde çalışıldığı zaman eksik kalmakta, girişimcilik, girişimcinin kendisi, girişimcilik süreci ve karar olgularıyla bağdaşık olarak ele alınmalıdır. Öyle ki, girişimciliğin gerektirdiği bir faaliyet olan yeni iş yaratmanın; zihninde tüm olasılıkların bir araya geldiği, yeniliğin mümkün olacağına inanan ve iş tam anlamıyla oturuncaya kadar ısrarcı olma motivasyonuna sahip olan bir kişiye ihtiyacı vardır (Shaver ve Scott, 1991: 39). Ancak, girişimcilik olgusu tanımlanırken genellikle girişimcilerin faaliyetleri ve davranışları üzerinde odaklanılmakta ve girişimcilerin kişisel özellikleri üzerinde fazla durulmamaktadır (Cornwall ve Naughton, 2003: 62). Bu durumu, girişimcilik üzerinde çalışmalar yapanların daha çok iktisat veya işletme bilimleriyle uğraşanlardan oluştuklarına bağlamak mümkündür. Psikoloji alanında girişimcilik ile ilgilenenler ise, girişimciliğe yönelik psikolojik özellikler düşünce okulunun etkisinde kalarak 10, yoğun bir şekilde girişimcilerin hangi kişisel özelliklere sahip olduklarına odaklanmaktadır. Bu okulun temsilcileri, işletme kurma aşamasında, bireylerin belirli satın veya devralan girişimcilere “daimi girişimci - habitual entrepreneur” denmektedir. Burada özellikle insan sermayesinden söz edilmekte ve girişimcinin önceki iş kurma deneyimi insan sermayesi birikimi ile birlikte sonraki iş kurma faaliyetini açıklar hale gelmektedir. Daha fazla bilgi için bkz. Ucbasaran ve diğerleri (2003: 207-209).

9 Kişisel özellikler altında kısaca değinilecek olan girişimciliğe dair özyeterlik geliştirmede, sadece bireyin geçmişinde girişimciliği kendisinin tecrübe etmiş olması değil aynı zamanda bireyin diğer insanları girişimcilik faaliyetini tecrübe ederken gözlemlemesinin de etkili olduğu ifade edilmektedir. Summers (1998: 68).

10 Girişimcilik çalışmalarında, ayrı disiplinlerden gelen bilim insanlarının konuya bakış açıları girişimcilik alanyazınında çeşitli düşünce okullarının doğmasına yol açmıştır. Bu düşünce okulları

değer, tutum ve ihtiyaçların etkisinde kalarak girişimciliğe ilişkin davranışlar sergilendiklerini belirtmektedirler.

İnsan davranışının belirlenmesinde etkin bir olgu olan kişilik (Naffziger, 1995: 25) temel olarak, “farklı durumlarda bireyin davranışını etkileyen, bireyin karakterinin benzersiz, göreli olarak sürekli olan içsel ve dışsal görünümü” şeklinde tanımlanabilir. Kişilik kelimesinin türediği Latince kök kelime olan “persona” aslında aktörlerin oyunlarını sergilerken yüzlerine taktıkları maske anlamına gelmekte ve buradan da kişiliğin bireyin dış dünya ile etkileşiminde diğer insanlara yansıyan görüntü olarak değerlendirilmesi sonucu çıkmaktadır (Schultz ve Schultz, 1996: 10).

Bireylerin gerek genlerinden gerekse de bireysel gelişimlerinin ilk safhalarında edindiklerinden kaynaklı olsun, sahip oldukları belirli kişilik özelliklerinin iş kurma kararı almalarında ve girişimcilikte başarı elde etmelerinde çok önemli etkisinin olduğu ifade edilmektedir (Brandstatter, 1997: 172). Kimin girişimci olmaya daha yatkın olduğu, girişimci olanların arasında da kimin daha başarılı olabileceği ile ilgili merak uyanması, girişimcilerin diğer insanlardan farklı olarak bazı ayırt edici kişilik özelliklerinin olduğunu gündeme getirmiştir (Dollinger, 2003: 38). Aynı doğrultuda, kişisel özelliklerin incelenmesi ile ilgilenen girişimcilik psikolojisinde görüş birliğine varılan konu da, girişimcilikte bireysel dürtülerin çok önemli bir rol oynadığıdır. Girişimcilik psikolojisi alanında önemli katkıları bulunan ve oluşturdukları girişimcilik endeksi ile alanyazına geçerli ve güvenilir bir ölçüm kazandırmış olan Carland ve diğerlerine (1996: 1-20) göre, girişimcilik birçok kişilik özelliklerinin geştaltı (parçaların toplamının bütünden daha fazla olması durumu) olma özelliği göstermektedir. Bu araştırmacılara göre, girişimcilikte rol oynayan kişilik özellikleri; yüksek başarı ihtiyacı, risk alma eğilimi, yenilik tercihi içinde bulunma ve bilişsel özelliklerdir.

Yapmış olduğu alanyazın incelemesi çalışmasında Brockhaus (1982) başarı ihtiyacı, içsel kontrol odağı ve risk alma eğilimine sahip olmanın girişimci kişilik özellikleri arasında sıkça rastlanan özellikler olduğunu göstermektedir (Aktaran Beugelsdijk ve Noorderhaven, 2002: 6). Aynı şekilde, Dollinger (2003: 38-41) da, başarı ihtiyacı, kontrol odağı ve risk alma eğiliminin önemli girişimci kişilik özellikleri olarak belirdiğini ifade etmektedir. Ülkemizde Sanayici ve İşadamları

Derneğine üye olan 452 işadamı üzerinde yapılan bir araştırmada da, yenilikçilik ve risk alma eğiliminin, işadamlarının girişimcilik düzeylerini olumlu etkilediği sonucu elde edilmiştir (Kümbül-Güler ve Tınar, 2009: basım aşamasında). Carland ve arkadaşları (2001: 58) da, girişimciliğin bilinç, yenilikçilik tercihi, risk alma eğilimi ve stratejik düşünebilme gibi dört unsurun etkisinde oluşan bir durum olduğuna karar vermişlerdir. Sözü edilen bu dört unsur birleşip bireyin işletme kurma dürtüsünü harekete geçirerek bireydeki girişimci ruhu oluşturmaktadır.

Tablo 1.4’te görüldüğü gibi, girişimci kişilik özellikleri ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde, girişimciliğe yönelimi olumlu etkileyen belli başlı bazı özelliklerin varlığı ortaya çıkmaktadır. Bu özellikler değerlendirilip incelendiğinde, genellikle girişimci yönelimi olan bireylerin; başarı ihtiyacı içinde olan, orta düzeyde risk alan ve belirsizliğe karşı yüksek toleransı bulunan, yaratıcı, enerjik ve başarı ve/veya başarısızlıklar karşısında kişisel sorumluluk alma isteği içinde olan kişiler olduğu görülmektedir (Thomas ve Mueller, 1998: 2).

Tablo 1.4. Çeşitli Çalışmalarda Yer Alan Girişimci Kişilik Özellikleri Yapılan Çalışmalar Özellikler Sutton (1954) Sorumluluk isteği

Hartman (1959) Resmi otoritenin kaynağı McClelland (1961) Başarı ihtiyacı

Davids (1963) Hırs, Bağımsızlık, Özgüven Pickle (1964) Dürtü, İnsan ilişkileri becerisi Palmer (1971) Risk alan

Winter (1973) Güç ihtiyacı Borland (1974) İçsel kontrol odağı Gasse (1977) Kişisel değer eğilimi

Timmons (1978) Dürtü, Orta derecede risk alma Sexton (1980) Enerjik

Kaynak: Carland ve diğerleri (1984: 354-359).

Girişimcilik konusu, daha çok Amerikalı bilim insanları tarafından incelendiği için, konu ile ilgili alanyazın Amerikan toplumunun kültürel değerleri ışığında şekillenmiştir. Bu nedenle burada ifade edilen özellikler, kültürel fark gözetmeksizin, genel kabul görmüş girişimci kişilik özellikleridir. Bu özelliklerin hemen hepsine sosyal girişimcinin kişilik özelliklerinin incelendiği bölümde ayrıntılı bir şekilde yer verileceğinden dolayı burada sadece kısa açıklamalarda

bulunulmasının yeterli olduğu düşünülmektedir. Bu bölümde kısaca en önemli özellikler olan başarı ihtiyacı, risk alma eğilimi, içsel kontrol odağı, yenilikçilik11 üzerinde durmak yeterli olacaktır.

Yukarıda sözü edilen özeliklerden “Başarı İhtiyacı” kavramı, McClelland tarafından girişimciliğin temel özelliği olarak öne sürülmüştür. Hem bu kavramı oluşturan kişi olan McClelland hem de konu hakkında araştırmalarda bulunanlar, başarı güdüsünün kökünde Weber’in Protestan İş Ahlakının (PİA) bulunduğunu belirtmektedirler (Robinson ve Hunt, 1988: 2). Weber’in Protestan ahlakı ile ilgili teorisi incelendiğinde, teorinin açık bir şekilde girişimciliğe yönelmekte olduğu görülmektedir. Weber’e göre girişimciler aşağıda maddeler halinde unsurları sayılan PİA ve Yararcılık (para kazanma çağrısına kendini adamak ve maddi şeylere yönelik tutum içinde olma) görüşleri ile kuşatılmıştır (Meeks, 2004: 26). Teorinin Weber tarafından geliştirildiği dönemdeki İngiltere incelendiğinde, ülkedeki kapitalizmin gelişmesi ile Protestanlığın yaygınlaşmasının aynı döneme rast gelmiş olduğu ve o zaman için ülkede bulunan birçok Püriten12’in girişimci olmayı seçtiği ifade edilmektedir.

Dini bir öğe olan Protestan ahlakının ekonomik davranışlar ile ilişkisi uzun süredir incelenen bir konudur. 20’inci yy.’ın başlarında Weber’in “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” ve Tawney’in “Din ve Kapitalizmin Yükselişi” adlı eserlerinde her iki düşünür de, Protestanlığın ekonomik gelişme için gerekli olan girişimcilik faaliyetleri için uygun bir ortam yarattığını kabul etmişlerdir (Longenecker ve diğerleri, 1998: 1). Protestan inancıyla birlikte bireylerin çok çalışma ve üretken olmaya güdülendiklerini ifade eden Weber, ‘kapitalizmin ruhu’nun etkisinde olan Protestanların, Katolik ve Müslümanlardan farklı bir çalışma ahlakına sahip olduklarını iddia etmektedir (Arslan, 2000: 13). Kısaca PİA’ya sahip olan bireylerin sahip oldukları tutum ve değerler üzerinde durmak gerekirse;

• Çok çalışmak ve gayretli olmayı dini görev olarak görmek, • Boş zaman faaliyetlerine karşı olumsuz tutum içinde olmak,

11 Bu bölümde kişisel özellikler başlığı altında yer verilen başarı ihtiyacı konusu sosyal girişimcilerin bireysel özelliklerinin anlatıldığı üçüncü bölümde, motivasyonel özellikler başlığı altında, risk alma eğilimi belirsizlikten kaçınma içeriğiyle kültürel değerler başlığı altında, içsel kontrol odağı yine kişisel özellikler başlığı altında ve yenilikçilik konusu ise bilişsel özellikler başlığı altında daha detaylı olarak yer almaktadır.

• Tutumlu ve üretken olmak

• Dakik olmak ve zamandan tasarruf etmek • İşi ile gurur duymak

• Mesleğine ve çalıştığı kuruma bağlı ve sadık olmak • Başarı ihtiyacı içinde olmak

• Dürüst olmak

• Aylaklığı, boşa zaman ve para harcamayı kötü alışkanlıklar olarak değerlendirmek

• İçsel kontrol odağına sahip olmak (Kişinin başına gelen olaylarla ilgili olarak diğerlerini değil kendini sorumlu tutması)13

• Başarı ve hırsı, Tanrı’nın lütfunun göstergesi olarak değerlendirmek • Yoksulluğu günahın evrensel bir göstergesi, zenginliği de Tanrı’nın

iyiliklerinin bir işareti olarak değerlendirmek (Arslan, 2000: 14). şeklinde bir açıklamada bulunmak yanlış olmayacaktır.

Weber’in açıklamasına göre, çok çalışmak, öz disiplin, nefsinden arınıp sade bir yaşam sürme ve başarı ile ilgilenmenin içerildiği yukarıda da ifade edilmeye çalışılan Protestan değer ve öğretileri, kapitalist faaliyetleri özendirmekte ve bunlar da maddi birikime yol açıp lükse değil işe yatırım yapmak için kullanılmaya neden olmaktadır (Argyle, 1990: 19-20). Dini etkisinin dışında günümüzde daha çok çalışmayı yaşamının önemli bir öğesi olarak gören kişileri tanımaya yönelik olarak değerlendirilen PİA (Christopher ve Jones, 2002: 741), yaratıcısı Weber tarafından modern endüstriyel kapitalizmin doğmasına yol açan girişimci ruhu tetikleyen bir değer olarak ifade edilmekteydi14. Weber’in bu düşüncesinin desteğiyle, ebeveynlerinden özgüven, bağımsızlık ve üstünlük eğitimi alarak yetiştirilmiş olan başarı ihtiyacı sahibi erkek çocuklarının da modern kapitalizmi yaratan kişiler

13 Bonnett ve Furnham (1991) Genç Girişim programına katılan bir grup öğrenciyi kontrol grubu ile karşılaştırmışlar ve girişimci grubun PİA ve içsel kontrol odağı düzeylerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. (Aktaran Brandstatter, 1997: 163).

14 Başarı ihtiyacı ile ekonomik gelişme arasında ilişki olduğuna dair ilk çalışmaya atıfta bulunan McClelland, söz konusu çalışmayı gerçekleştirmiş olan Winterbottom (1958)’ın yüksek başarı ihtiyacına sahip oğulları olan annelerin, oğullarında özellikle erken yaşlarda, şehirde yolunu bulmayı, aktif ve enerjik olmayı, kendisi için olan işlerde çok çabalamayı, kendi arkadaşlarının olmasını ve rekabette iyi olmasını destekleyen tavırlara sahip olduğuna dair bulgularına işaret etmektedir.

olduğundan hareket eden McClelland (1976), Batı Avrupa’nın kalkınmasında hem PİA hem de başarı ihtiyacının önemini aşağıdaki şekil ile belirtmiştir.

Şekil 1.3. Modern Kapitalizm Ruhunu Doğuran Weber’in PİA ve McClelland’in Başarı İhtiyacı

McClelland (1962) başarı ihtiyacı yüksek olan kişilerde; • Sorunlara çözüm bulmada kişisel anlamda sorumluluk duyma, • Kendine orta derecede başarı hedefleri koyan ve hesaplı risk alma,

• Performanslarına ilişkin somut geribildirim talep etme gibi üç önemli özellik görmektedir.

Sayılan bu özelliklerin girişimci kişilik özelliği ile ilişki içinde olması nedeniyle başarı ihtiyacını önemli bir girişimci belirleyicisi olarak görmektedir (Aktaran Johnson, 1990: 40). Sonradan yapılan araştırma sonuçları da, bireylerin meslek seçimini tahmin etme ve anlama yolunda önemli bir kaynak niteliğinde olan başarı ihtiyacının, kendi işini kurarak girişimci olmak isteyen kişilerde yüksek düzeyde olduğu yönünde bulgulara sahiptir (Argyle, 1990: 55).

Girişimci kişilik özellikleri arasında en fazla yer verilen bir özellik de, risk alma eğilimidir. Cantillon’dan itibaren, girişimciliğin risk alma özelliğine sürekli dikkat çekilmiş ve hatta J. S. Mill, girişimci kavramını iktisat bilimine tanıtırken, girişimcileri yöneticilerden ayıran en temel özelliğin risk alma olduğunu ifade etmiştir (Aktaran Cunningham ve Lischeron, 1991: 49). Brockhaus (1980: 513) risk alma eğilimini, belirli bir durumun sonucunda elde edileceklerin algılanan olasılığı

A Protestanlık (Özgüven değerleri, vs.) B Ebeveynler tarafından verilen bağımsızlık ve üstünlük eğitimi D Modern kapitalizmin ruhu C Erkek çocuklarında oluşan Başarı İhtiyacı Weber’in hipotezi

Winterbottom’ın çalışması

olarak değerlendirmekte ve bu durumun (başarısızlık da doğurabileceği varsayımı doğrultusunda), bireyin başarıya alternatif olan her türlü sonuca maruz kalmaktaki olasılıkları kabul ettikten sonra karara bağlanmasını ifade etmektedir. Görüldüğü gibi, bir karar özelliği olarak riskte, kararların uygulanması ile elde edilecek sonuçlara ilişkin belirsizlik bulunmaktadır. Söz konusu belirsizlik, kararların sonuçlarının her zaman beklenildiği gibi olamayacağı yani bir hayal kırıklığı yaşanabileceğini de ifade etmektedir (Erdem, 2001: 44).

Risk alma eğilimi hakkında özellikle vurgulanması gereken nokta, girişimcinin risk alma davranışının kumar oynarcasına ölçüsüz şekilde risk alma özelliği taşımadığıdır. Nitekim başarı ihtiyacının bir boyutu olarak da değerlendirilen orta derecede risk alma eğilimi, girişimcinin gözünü karartarak hiçbir şeyi düşünmeden hareket etmesinden tamamen uzak, hesaplı ve ölçülü bir şekilde işe dair kararların alınması gerekliliğini ifade eder. Bu durum McClelland (1971: 115) tarafından şöyle özetlenmektedir:

“Girişimci kişi yapacağı atılımın doğru ve yerinde olduğuna dair herhangi bir bilgiye sahip olamaz, ancak kendisini çıkacak olan karta parasını yatırmış bir kumarbaz gibi de hissetmez… Başarı ihtiyacı yüksek olup girişimci davranışı sergileyenler, başarısızlık riskinin orta düzeyde olduğu ve bu riskin de beceri ve harcanan çaba ile azalacağı bir ortamı arar ve bu ortamlarda daha başarılı olurlar”.

Önemli bir girişimci kişilik özelliği daha içsel kontrol odağına sahip olmaktır. Kontrol odağı, kontrolün ne kadar kişinin kendisinden (içsel) ya da dış etkenlerden (dışsal) kaynaklandığını belirlemek hedefindedir. Stres ve değişim yaşanılan, bilişsel bir yeteneğe ihtiyaç duyulan, başarı, performans gösterme ve sağlık gibi herhangi bir yaşamsal alanda, içsel kontrol odağına sahip olan bireylerin duruma daha iyi uyum sağlayabildikleri, daha çok başarı gösterdikleri ve yaratıcı olunması gereken durumlarda sorunlara daha iyi çözümler getirebildikleri gözlenmektedir (Jennings ve Zeithaml, 1983: 417). Sürecin diğer ucunda bulunan dışsal kontrol odağına sahip bireyler ise, başlarına gelen olayları yorumlarken, olayların nedenlerini şansa, güçlü olan diğer insanlara ve kadere bağlama eğilimi göstermektedirler (Lee ve Tsang, 2001: 587). Daha önce girişimcilik eğiliminde belirtilen, bireyin başarı ve

başarısızlığın sorumluluğunu alma isteği göstermesi, içsel kontrol odağına sahip olması anlamına gelmektedir.

Girişimciler üzerinde yapılan kontrol odağı çalışmalarında, Hornaday (1971), girişimcilerin yüksek içsel kontrole sahip olduklarını; Brockhaus ve Rupkey (1978) de, girişimci olma niyeti bulunan kişilerin, böyle bir niyeti olmayanlara göre, daha fazla içsel kontrol odağına sahip olduklarını görmüşlerdir (Jennings ve Zeithaml, 1983: 419). Yine, bir diğer araştırmasında Brockhaus (1975), işletmelerin başarı oranları ile kurucularının kontrol odaklarını uzun süreli olarak incelemiştir. 3 yıl sonrasında varlığını sürdürmeye devam eden işletme kurucularının firmaları kapanmış olan diğerlerine göre daha fazla içsel kontrol odağına sahip oldukları sonucunu elde etmiştir (Aktaran Lee ve Tsang, 2001: 587).

Bir diğer girişimci kişilik özelliği olan yenilikçilik üzerinde durmak gerekirse, alanyazında girişimciliğin önemli bir işlevsel özelliği olarak yenilikçilik kavramının oldukça sık kullanıldığını belirtilmek gerekmektedir. Öyle ki, yönetim bilimlerinin öncü ismi Drucker için girişimcilik işletme ortamında yeniliği ifade eder ve bu nedenle, yenilikçilik ile birlikte anılan kavramlar olan icat ve buluşlar temel girişimcilik faaliyeti olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, yenilik yaratma faaliyetinin bireydeki yansıması Amerikan psikoloji yaklaşımına göre yenilikçi davranışa sahip olmaktır (Carland ve diğerleri, 1997: 5).

Yenilikçilik davranışını açıklamaya yönelik Adaptasyon-Yenilikçilik Teorisi’ni öne süren Kirton (1978)’a göre, adapte olanların bir uçta, yenilikçilerin diğer uçta bulunduğu iki kutuplu bir süreç bulunmaktadır. Tutucu olan, verimlilik, disiplin, kurallara uygun hareket etmeye önem veren ve sorunları sadece genel kabul görmüş, keskin kurallar dahilinde çözme eğilimi gösteren “adapte olanlar”a karşılık; “yenilikçiler”, radikal değişiklikler için yeni fikir geliştirmekte başarılı olup, daha az yapılandırılmış ve kuralları olan iş çevrelerinde çalışmayı benimseyen, verimlilikten çok etkinliğe konsantre olan kişilerdir. Bu teorinin girişimcilik ile ilgisi kurulmaya çalışıldığında, girişimcilerin adapte olmaya ilişkin davranışlar sergilemedikleri görülmüştür. Ayrıca Kirton tarafından oluşturulmuş Adaptasyon-Yenilikçilik

envanterinde, girişimci olanların olmayanlara oranla anlamlı şekilde yenilikçilik eğilimi içinde oldukları gözlenmiştir (Aktaran Kangasharju ve Hyrsky, 1998: 2)15.

Benzer Belgeler