• Sonuç bulunamadı

Yörede öne çıkan ziyaret alanlarından biri yel değirmeni (zermek) köyünde bulunan Yusuf Harputi olarak bilinen hacı Yusuf Efendi türbesidir. On dokuzuncu yüzyılda Anadolu'da yetişmiş evliyalardan biri olarak karşımıza çıkan hacı Yusuf Efendi, Mehmet Efendinin oğlu olarak 1822 yılında Zermek (yel değirmeni) köyünde dünyaya geldi. Eğitime küçük yaşlarda başlayan Yusuf Efendi, farklı alanlarda eğitim alarak kendini geliştirdi. Eğitim hayatını Erzurum İbrahim Paşa medresesinde tamamladı.253 Devrinin İslam halifesi olarak anılırdı.254 Eser yazabilecek düzeyde ilmi

birikime sahip olan hacı Yusuf Efendi, bazı ilmi eserleri de kaleme aldı. Bu eserler arasında en bilineni İmadiyel-İslâm adlı eseridir.255 Bu eserde Yusuf Harput-i bir

Müslümanın günlük ihtiyaçlarına cevap bulacağı konulara değinmiştir. Ayrıca iman ve

248 Gıyasettin Aytaş, Bingöl, Muş/Varto Yörelerinde Ocaklar, Oymaklar ve Boylarla ilgili araştırma

sonuçları, Ankara 2010, s. 35.

249 Bingöl Haberci.com.tr. 17.08.2012 tarihli haberi. 250 Sait Tekel, 1973 Bingöl doğumlu, lisans mezunu.

251 Mehmet Doğruca, 1952 Karaçubuk doğumlu, İlkokul mezunu. 252 Bingöl Haberci.com.tr. 17.08.2012 tarihli haberi.

253 Sadık Yiğitbaş, Kiğı Tarihi, İstanbul 1949, s. 385. 254 Yılmaz Akbulut, a.g.e., s. 298.

ibadet konularına da ağırlık verdiği bu eser bir ilmihal düzeyinde kabul edilmektedir.256

Yusuf Harput-i medrese ilimleriyle ilgilendiği kadar tasavvufla da ilgilendi. Baba ve dedesinin tasavvuftaki ekolüne intisab etmek için Nakşibendi tarikatının düsturlarına uymaya karar verdi. Bu karar doğrultusunda Erzurum’dan ayrılarak dönemin ilim ve tasavvuf merkezi Harput’a gitti. İlim halkalarında tanıştığı arkadaşı Mahmud’u Samin-i

257ile beraber Şeyh Ali Sebti’nin ilim meclislerine ve sohbetlerine katıldı. Bu süreçte

Yusuf Harput-i olarak isimlendirilmesinin şu şekilde gerçekleştiği ifade edilir. Harput’ta kaldığı süre zarfında arkadaşları ve Harput halkı tarafından çok sevildi ve Harput-i diye anılmaya başlandı. Medrese ilimlerinin yanında Harput’ta kaldığı sürede tasavvuf yolunda da olgunlaştı. Hocası Şeyh Ali Sebti tarafından İslâmiyet’in emir ve yasaklarını anlatmak, insanların dünyada ve ahirette kurtuluşlarına vesile olmakla vazifeli olarak zermek köyüne gönderildi. Bir rivayete göre de Mahmudu Saminiden icazet aldıktan sonra köyüne döndü.258 Köyünde ders halkaları oluşturarak talebe yetiştirdi ve halka

nasihatlerde bulundu. Oğlu Şeyh Hacı Muhammed Efendi, "İmam Efendi" lakabıyla meşhur olan Osman Bedreddin Efendi ve Şeyh Abdullah Efendi onun talebelerindendir. Ömrünün sonuna kadar hem zahiri hem de batıni ilimle meşgul olan Yusuf Harput-i hazretleri 1908 (H.1326) senesinde doğum yeri olan Bingöl'ün Adaklı ilçesine bağlı Zermek (Yel değirmeni) köyünde vefat etti. Köyünde konağının bahçesinin bir köşesine defnedildi. Sonradan kabrinin üzerine oğulları tarafından türbe yaptırıldı.(Bkz. EK-11) Türbenin girişinde bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabede Yusuf Efendinin bazı özelliklerinden, hakla-halkla olan münasebetinden bahsedilmektedir.

Kitabede şunlar yazılıdır.(Bkz. EK-12) Çün ircii nidasın küş etti sem-i ruh

Gitmedi makamı garabete şeyh Rıza Efendi Rahı rızayı hakka rehberdi salikine

Talim ederdi el-hak ayını Nakşıbendi

Zahirde ilim ve fetvası batında nuru takvası Eylerdi nassı ihya, enfasa nash ve pende Yüzlerce talibanı ahzu ilim ederdi Bir piri kamil idi nadir idi menendi

256 Şuayp Özdemir, “Bingöllü İslam Alimlerinden Yusuf Harput-i”, III. Bingöl Sempozyumu, Bingöl

2013, s. 392.

257 Süleyman Yapıcı, Harput Alim- Müellif ve Mutasavvıfları, Elazığ 2013, s. 570. 258 Yılmaz Akbulut, a.g.e, s. 298.

Birçok eser bıraktı olduğu memlekette Taa haşredek ahali olmakta südmendi Tarihi rahatın yaz saidi tevessül edüp Yad eyle fatiha eyle ol zatı ser-bülendi Bin üçyüz dokuzdu seksen üçtü sini Rıhlet edince eş-şeyh Yusuf Rıza Efendi.

Türbenin şekil ve mimari yönden özgün bir yapı olduğu ifade edilmiş ve Türkiye’deki 7 gen planlı tek türbe olarak kayıtlarda yer almıştır.259 Bugün sadece yöre

halkı tarafından değil Bingöl merkezi ve il dışından birçok kişi tarafından kabri ziyaret edilmektedir. Türbesinin bulunduğu bahçedeki elma ağaçlarını Yusuf Harput-i hazretlerinin kendi elleriyle diktiği bilinmektedir. Bu sebeple buradan geçen yolcular ve kabrini ziyarete gelenler bu ağaçların meyvelerini bereket ve teberrük niyetiyle alıp yemektedirler.260 Türbenin sağ tarafında elma ağaçlarının altında küçük bir çeşme yaptırılmış olup bu çeşmenin suyunun sıtma, alaca gibi deri hastalıklarına iyi geldiğine inanılmaktadır. Ayrıca hasta çocukların bu suyla yıkandıklarında şifa bulduğu veya bulacağına inanılmaktadır. Bu gibi nedenlerden halk arasında bu çeşmeye sıtma Pınarı adı verilmiştir. Bölge heyelan ve deprem bölgesi olması hasebiyle çoğu zaman sarsıntılar ve heyelanlar olmuştur, olmaktadır. Son olarak 1989 yılında büyük bir heyelan meydana gelmiş ve köy yerinde ki birçok ev bu heyelanda yıkılmış köylülerden 10 kişi bu heyelanda hayatlarını kaybetmiştir. Daha sonra devlet desteğiyle köyün yeri değiştirilmiştir. Köylülere konutlar yapılmış ve köy halkının buradan taşınması sağlanmıştır.261 Dağdan aşağı doğru toprağın dalga dalga köyü yuttuğu fakat Yusuf

Harput-i hazretlerinin türbesine herhangi bir zarar vermediği görülmüştür. Heyelanın türbeye zarar vermeyişinin Yusuf Efendiyle ilişkisi olduğuna inanılmaktadır.262 Bugün

dahi heyelanın izleri görülmektedir. Türbenin orijinal haline herhangi bir zarar gelmemiştir. 263 Bakımsızlıktan bazı bölümlerinde tahribatlar oluşmaya başlayan

türbenin acil olarak onarıma ihtiyacı vardır.

259 Nebi Butasım, “Bingöl Tarihi Eserleri Ve Turizm Ekonomisine Kazandırılması”, Bingöl Kalkınma

Konferansı, Bingöl 2015, s. 5.

260 Tekin ışık, 1957 Adaklı doğumlu, Lisans mezunu.

261 Aydın Çadırcı, 1975 Yel değirmeni doğumlu, Yüksek Lisans mezunu. 262 Metin İbar, 1970 Yel değirmeni doğumlu, Lise mezunu.

Yusuf Harputî Hazretlerine ait olduğu söylenen şiirden bir beyit şöyledir. Düşmüşem bir nâr-ı aşka, tâ kıyâmet yanarım,

Şem´e pervâneye karşı ağlayûben dönerim İçmişem aşkın şarâbın, nûş edûben kanarım Bülbülem güldür murâdım intizârım yâ Resûl! Bülbül güle ben Allah’a âşık oldum yanarım. 264