• Sonuç bulunamadı

Kentsel Siyasetin Aktörleri

Kentsel Siyaset kavramı, kent düzeyinde yapılan bir iktidar mücadelesi Ģeklinde tanımlanmıĢtı. Kent çapında yapılan bu mücadele de taraf olanlar, bu mücadeleye etki eden kiĢiler ve kurumlar vardır. Bunlara Kentsel Siyasetin Aktörleri diyoruz. Kentsel Siyasetin aktörleri Ģunlardan oluĢmaktadır: birey, siyasi parti teĢkilatları, sivil toplum kuruluĢları ve yerel basın. Bu aktörler kentsel siyasete etki etmekte ve belirleyici olmaktadır.

1.2.4.1. Birey

Siyasetin ve dolayısıyla kentsel siyasetin birincil aktörü bireydir. Siyaset kavramı birey düzeyinde insanın varlığı üzerinde yükselmektedir. Ġnsanların bazı özellikleri siyaset olgusunun neden bireyler üzerinden yükseldiğini açıklamaktadır. Dursun‟a göre bireylerin Ģu özellikleri siyaset olgusunu yaĢatmaktadır:

 Varlığını koruma ve güvenlik içinde yaĢama ihtiyacı,  Daha iyi yaĢama arzusu,

 Zıt duygulara sahip olması,  Ġktidar arzusu,

35

Bireyler seçimlerde oy verirlerken, vatandaĢlık görevini yerine getirmenin yanında siyasal bir davranıĢ da sergilemiĢ olurlar. Seçimlerde kullanmıĢ oldukları oylar ile getirilen yönetici ve partilerle, bir yandan ülkeyi yönetecek elitleri seçerken, öbür taraftan ülke siyasetine yön verecek, hükümet politikalarını tespit edecek, ülkeyi belli bir siyasi form çerçevesinde değiĢtirecek bir harekette bulunmuĢ olmaktadırlar. Kısacası bireyler bu davranıĢları ile siyasal gücün, siyasal partiler arasındaki değiĢimini tespit etmekte ve toplumsal erkin yapısını belirlemektedirler (Arslan, 2007: 23-24).

Bireyin kentsel siyasetin birincil aktörü olmasının en önemli sebebi siyaset olgusunu ortaya çıkaran temel faktörün insanların toplu halde yaĢamaları ve bu toplumu bireylerin oluĢturmasıdır. Ġnsanın olmadığı bir yerde siyasetten ve kentten de bahsedilemez. Eğer bireyler tek baĢlarına ve etkileĢim olmaksızın yaĢayabilselerdi o zaman ne siyaset ne de kentten bahsedilebilirdi. Bireylerin kentsel siyasetin bir aktörü olarak en basit Ģekliyle siyaseti icra etmeleri, aday olmaları, seçmen olmaları iĢlevleri sayılabilir.

1.2.4.2. Siyasi Parti TeĢkilatları

Kentsel Siyasetin bir diğer aktörü de siyasal parti teĢkilatlarıdır. Siyasal partiler modern toplumun en önemli gereklerinden biri, demokrasinin vazgeçilmez bir parçası ve temel unsuru olarak kabul edilmektedir. Günümüzde hemen hemen bütün toplumlarda siyasal partiler vardır ve bunlar iktidar için yarıĢmaktadırlar. Bu partilerin örgüt yapıları, ideolojileri, sistem içindeki fonksiyonları, toplumsal tabanları ve faaliyetleri birbirinden farklı olsa da parti kavramı modern toplumların temel özelliklerinden birini oluĢturmaktadır (Dursun, 2004: 249). Genellikle siyasal partilerin ortaya çıkıĢı ve geliĢimi genel oy hakkının yayılması ve parlamentoların yetkilerinin artması ile gerçekleĢmiĢtir (Duverger, 1993: 16).

Siyasal Parti kavramı ile alakalı tartıĢmaların odağını tanım hususu oluĢturmaktadır. Duverger‟e göre siyasal parti, yurt geneline yayılan örgütlü grupların birleşmesiyle

ortaya çıkan bir kurumdur. Weber de ise siyasal partiler, birleşikliğe yönelik toplumsal ilişkileri, özgür bir biçimde bağımlılığa sokmayı içerirler. Amacı ise parti liderinin

36

almaktır. Aron partiyi, düzenli ve devamlı bir örgüt içinde, kişileri iktidar olmak ve

iktidarlarını korumak için birleşmesi olayı olarak görmektedir (Çam, 2005: 418).

Siyasal parti olgusuna iliĢkin literatürde çok fazla tanım olmakla birlikte, burada genel bir tanım ortaya koymak gerekmektedir. Dursun‟a göre siyasal parti, amacı iktidarı ele

geçirmek olan, bu amacı gerçekleştirmek için halkın desteğini alan, sürekli ve ülke düzeyine yayılmış örgüt ağına sahip olan ve bir program etrafında bir araya gelen topluluktur(Dursun, 2004: 250–252).

Siyasal partiler, iktidarı halk desteği ile ele geçirmek için illerde, ilçelerde, beldelerde ve köylerde teĢkilatlar oluĢtururlar. Kentsel Siyasetin aktörü olan siyasi parti teĢkilatları da kent düzeyinde yapılan iktidar mücadelesinin tartıĢmasız en etkili olanıdır. Siyasi parti teĢkilatları gerek kentlerde siyasal kültürün oluĢmasında gerekse de aday çıkarma ve grupları mobilize etme yoluyla önemli iĢlevler görürler. Bu yüzden siyasal partiler kentsel siyasetin etkili bir aktörüdür.

1.2.4.3. Sivil Toplum KuruluĢları

Sivil toplum kuruluĢları, sivil toplumdaki belli ilgi gruplarını temsil etmek için organize olmuĢ kuruluĢlar olarak tanımlayabiliriz. Burada karĢımıza çıkan kavram sivil toplum kavramıdır. Bu kavramın tanımı ve yerel yönetimlerle ya da kentsel siyasetle olan alakası, sivil toplum kuruluĢlarının neden kentsel siyasetin bir aktörü olduğunu ortaya koymaktadır.

Montesquieu ve Machiavelli gibi fikir adamlarınca “ara yapılar, ara tabaka ya da

kuruluşlar” Ģeklinde tanımlanan sivil toplum, Hegel‟e göre “merkezi devletten bağımsız olarak hareket edebilen, mülkiyet haklarına dayalı ve özünü örgütlenme özgürlüğünün oluşturduğu” bir olgu olarak ifade etmektedir. Marx “maddi varlık koşulları, tüm tarihin gerçek kaynağı, ocağı ve sahnelenişi” olarak sivil toplumu görmektedir.

Durkheim‟a göre “ikincil yapıları”, Weber‟e göre ise “özerk yetkili tüzel kuruluşları” iĢaret eder. Gramsci ise “genellikle özel diye anılan organizmalar bütünü ve bir üst

yapısal uğrak” olarak sivil toplumu betimlemektedir (Yıldırım, 1990: 11).

Sivil toplumun oluĢması için devletin ve toplumun bir takım özelliklere sahip olması gerekir. Devlet Ģu iki özelliğe sahip olmalıdır: Birincisi hukuk devleti, ikincisi de sınırlı devlet. Hukuk devleti ilkesiyle devlet toplumsal yaĢam alanında kültürel, siyasal ve

37

iktisadi alanda sivil toplum örgütleri arasında geliĢecek olan rekabette taraf olmaması sağlanacaktır. Ġkinci olarak sınırlı devlet ilkesiyle sivil toplumun faaliyet alanı geniĢlemiĢ olacak ve sivil toplum olgusu yaygınlaĢacaktır. Bunlarla birlikte toplumun da sivil toplum geliĢmesi için Ģu koĢulların sağlanması gerekir: “Toplumsal farklılaĢma”, “toplumsal örgütlenme”, “gönüllü birliktelik”, “toplumsal düzeyde otonomileĢme” ve “baskı mekanizması oluĢturma” Ģeklinde sayılabilir (Çaha, 2000: 58– 61).

Teorik tartıĢmaları bir kenara bırakacak olursak; insanların değiĢim, demokratikleĢme ve insan haklarının savunulması ve geliĢtirilmesi sorunları ile daha fazla karĢılaĢmaları önceden beri var olan sivil toplum kavramına yeni bir güncellik ve önem kazandırmıĢtır (Yıldırım, 1993: 39).

Yine birçok düĢünüre göre belli bir geliĢmiĢlik düzeyine ulaĢmıĢ bir sivil toplum yapısı olmadan bir yerde demokrasiden bahsedilemez. Demokrasi ve sivil toplum kavramları aslında iç içe geçmiĢ iki kavramdır. Bazı düĢünürler demokrasi için sivil toplumu olmazsa olmaz bir koĢul olarak görmektedirler. Bazı düĢünürlerde sivil toplum için demokrasiyi bir önkoĢul olarak kabul etmektedirler. Ancak bu iki kavram da birbirlerini tamamlamaktalar ve çağdaĢ toplumların temel nitelikleri olmaktadırlar.

Sivil toplum kuruluĢları görevlerini yerine getirirken, kar amacı gütmeyen, devletten maddi destek beklemeyen, gerektiğinde kamu görevi üstlenen ve asıl amacı halka hizmet ve halkın temsilciliği yapmak olan ve bağımsız Ģekilde hareket etme özelliğine sahip olan bir kuruluĢ niteliğinde olmadır (CoĢkun, 2006: 7).

Sivil toplum özellikle siyasi perspektiften yaklaĢıldığında demokrasilerde yaĢanan meĢruiyet sorunlarının çözümünde, insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinin yerleĢmesinde etkili bir olgu olarak karĢımıza çıkmaktadır. Toplumsal yaĢamda piyasa ve devlet arasında bir ara kurum iĢlevi gören sivil toplum, aynı zamanda ekonomik faaliyetlerde de bulunmaktadır (Selek ve Özer, 2008: 7).

Kentsel siyasetin aktörü olarak sivil toplum kuruluĢlarının neyi ifade ettiği çok önemlidir. Öncelikle sivil toplum kuruluĢları ile demokrasi arasındaki iliĢkinin spesifik niteliği ve sivil toplum kuruluĢlarının yerel yönetim olup olmadığı tartıĢmaları bunu açıklayabilmektedir.

38

Sivil toplumun ilk kuramcılarından biri olan Hegel, “Hukuk Felsefesi” isimli eserinde, belediyenin sivil toplumun bir parçasını oluĢturduğunu ve devlet müdahalesi tehlikesi karĢısında yerel özerkliğin korunması gerektiğini belirtmiĢ, sivil toplum kuruluĢları analizinde yerel yönetim ile diğer özel kurumlar arasında hiçbir ayrım yapmamıĢtır (Yıldırım, 1990: 11).

Sivil toplum kuruluĢları kentlerde hem demokrasinin kurumsallaĢmasında hem de siyasal kültürün oluĢmasında birincil rol oynarlar. Özellikle hemĢeri dernekleri ve düĢünce kuruluĢları yerel seçimlere çok fazla etki ederler.

1.2.4.4. Yerel Basın

Yerel basın da tıpkı siyasal parti teĢkilatları ve sivil toplum kuruluĢları gibi demokrasinin yerleĢmesi ve kurumsallaĢması yönünden vazgeçilemeyecek bir unsurdur. Yerel basın olgusu, yurttaĢlık bilincinin geliĢmesine ve demokrasinin kökleĢip güçlenmesine yardımcı olur. Yerel basın, toplumsal konulara ve sorunlara katılımı basitleĢtirebilecek aygıtları geliĢtirebilme ve kamuoyu oluĢturabilme gücüne sahiptir. Yerel basın, yerel yönetimler ve özellikle belediye baĢkanları üzerinde ciddi bir baskı aracıdır. Özellikle yerel seçimler döneminde, her oluĢum kendi siyasal çizgisine uygun olarak yerel basından destek almak istemektedir. Siyasi gündem üzerine kurulu bir habercilik anlayıĢı geliĢtiren yerel basın temsilcilerinin gerçek anlamda kamuoyu iĢlevlerini yerel yöneticiler üzerinden yaptıkları ancak her zaman kamuoyunu dalgalandıramadıkları bilinmektedir (Beyazıt, 2006: 81). Bununla birlikte değinilmesi gereken bir diğer nokta da yerel basın kuruluĢlarının kentlerdeki etkinlik ve tiraj durumudur. Yerel basın bir kentte güçsüzse kentsel siyaseti etkileme derecesi de o denli azdır, güçlüyse kentsel siyaseti etkileme gücü de o derece fazla olacaktır.

39