• Sonuç bulunamadı

Keneler direkt kendileri anemi, terleme hastalığı, kene felci ve toksikasyon gibi rahatsızlıklara neden olurken, kan emerek indirekt olarak hastalık yapıcı birçok bakteri, virus, protozoon, helmint, riketsia ve mantara vektörlük yaparlar. Keneler her yıl insanlarda ölümlere neden Kırım-Kongo Kanamalı AteĢi (KKKA) hastalığı yanısıra Borreliosis (Lyme hastalığı), Riketsiosis, Babesiosis, Batı Nil AteĢi, Q AteĢi, Tularemi gibi birçok hastalığın vektörlüğünü yapmaktadırlar (Bowman ve Nuttall 2008). Kenelerin gerek mekanik gerekse biyolojik vektör olarak yüzlerce hastalık etmenini taĢıması (800 civarı patojen) önemlerini daha çok artırmaktadır. Keneler ülke hayvancılığımızda Theleria, Babesia ve Anaplasma enfeksiyonlarını naklederek ciddi epidemiler oluĢturmuĢlar, aynı zamanda hayvancılık sektöründe süt, yumurta ve et veriminin düĢmesine neden olmuĢlardır. Hayvan sağlığını korumak için oldukça yüksek bütçelerde ilaç kullanımına neden olarak büyük ekonomik kayıplara yol açmıĢtırlar (Perry ve Randolph 1999, Aydın 2000, Jongejan ve Uilenberg 2004).

20 2.3.1. Kenelerin hastalık etmeni taĢıma yolları

Transtadial nakil; Kenenin hastalık etmenini aynı jenerasyon içinde bir sonraki yaĢam evresine geçirmesi ile olur. Larvadan nimfe, nimften ergine geçiĢte hastalık etmeni de aktarılabilir (Örnek; Theleria sp.).

Transovariyal nakil; DiĢi kene hastalık etmenini yumurtalarına aktarabilir, böylece yumurtadan çıkan larvalar da hastalık etmeni taĢır (Örnek; Babesia sp.).

Non-viremik nakil; Hastalık etmeni taĢıyan kenenin sağlam bir konaktan kan emmesi sırasında hastalık etmenini konaktan beslenen diğer kenelere aktarmasıdır (Örnek; KKKA, Bazı riketsialar).

Venereal nakil; Bazı kene türlerinde diĢi ve erkek ergin keneler çiftleĢme sırasında hastalık etmenini birbirlerine aktarabilir (Örnek; Ixodes sp.) (Walker vd 2003). 2.3.2. Kenelerin taĢıdığı bazı hastalıklar

Babesiosis; Bu hastalık özellikle tropik ve subtropik iklim kuĢağında yaygın olarak görülür. Koyun, keçi, at, köpek, sığır ve insanlarda Babesia denen protozoon canlının sebep olduğu bir hastalıktır. Babesia, Ixodes cinsine ait bazı keneler içerisinde çoğalır ve kene konağından kan emince tükürük salgısı ile konağına geçer. Hastalık hayvancılıkta verimin düĢmesine ve aynı zamanda hayvanların ölmesine sebep olarak ekonomik kayıplara yol açar. Babesia, eritrositlere yerleĢerek anemi ve hemoglobinüri, ateĢ, iĢtahsızlık, sarılık gibi belirtiler gösterir. Babesiosis tedavisinde imidocarp, dipropionat, quinuronium, diminazen gibi maddeler kullanılır (Yukarı ve Karaer 1996, Karaer ve Nalbantoğlu 2005, Stafford 2007).

Theileriosis; Bu hastalığa Theileria cinsi protozoon sebep olmaktadır ve özellikle sığırlarda ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Hyalomma soyuna bağlı keneler Theileria‟nın ara konağıdır. Kene nimf ve ergin evrelerinde kan emerken konağına Theileria‟nın sporozoit evresini verir ve sırayla sporozoitler, merozitler, piroplasmik formları oluĢur. Konaktan kan emen keneler, kanla birlikte piroplasm formları alır ve kenenin tükürük salgısında geliĢimini tamamlar. Hastalığın etkileri vücut ısısında artıĢ, lenf dokuda büyüme, kanamalar, anemi ve zayıflama Ģeklinde görülür. Theleria tedavisinde buparvaquinon, halofuginon, naftaquinon vb. ilaçlar kullanılır (Tüzer ve Toparlak 1999, AteĢ 2002, Altay ve AktaĢ 2004).

Borreliosis (Lyme Hastalığı); Borrelia cinsi spiroket aracılığıyla oluĢan ve özellikle Ixodes cinsine bağlı keneler tarafından taĢınılan bir hastalıktır. Ġnsan, köpek, kedi, at, sığır ve koyunlarda görülen bu hastalığın belirtileri ateĢ, baĢ ağrısı, halsizlik ve deride kızarıklıklardır. Kene kan emmeye baĢladıktan sonra deride halka Ģeklinde kızarıklık görülür. Bu kızarıklık Erythema Chronicum Migrans (ECM) adını alır. Hastalığa yakalanan kiĢilerde eklemler, sinir sistemi ve kalp etkilenir. Tedavisinde 3. Nesil sefalosporinler, doksisiklin, azitromysin ve/veya klatriomysin kullanılır. (Yücel ve ÇalıĢır 1997, Wilske ve Fingerl 2000).

21

Tularemi; Hastalık etmeni Francisella tularensis (McCoy, 1912) olan bu hastalık ani ateĢ, titreme, baĢ ağrıları, kas ve eklem ağrıları, zayıflama gibi rahatsızlıklara sebep olur. Özellikle kemirgen ve tavĢanlarda görülür. Hastalık enfekte hayvan dokusuna temasla veya hastalık etmeni taĢıyan tatarcık, kene ve sivrisinek ısırmasıyla ortaya çıkabilir. Bakterinin hedef aldığı organlar, lenf sistemi, akciğer, dalak ve böbrektir. Doğru antibiyotiklerle tedavi edilmezse öldürücü olabilmektedir (Mete 2007).

Anaplasmosis; Riketsia grubunda yer alan Anaplasma türlerinden kaynaklanan bir hastalıktır. Koyun, keçi, sığır ve insan gibi konaklarda alyuvarların parçalanması sonucu anemiye yol açar. Bu hastalık keneler gibi kan emici eklembacaklı hayvanların kan emmesi ile ya da iyi temizlenmemiĢ ameliyat malzemeleri aracılığı ile bulaĢabilir. Anaplazmosis sığırlarda anemi, verim kaybı ve ölüme yol açarak ciddi ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Tedavisinde oxitetrasiklin veya ilerlemiĢ olgularda doksisiklin kullanılır (Sevinç 2004).

Kırım-Kongo Kanamalı AteĢi (KKKA); Bunyaviridae familyasına ait bir Nairovirüsün neden olduğu bu hastalık kenelerle bulaĢtırılmaktadır. Hastalık ilk kez Kırım‟da 1944 yılında 200 Sovyet askerinde görülmüĢ ve bu hastalığa o zamanlar „Kırım Kanamalı AteĢi‟ denilmiĢ. Bu hastalığın Kongo‟da 1956 yılında bir hastadan izole edilen virüs ile iliĢkili olduğu 1969 yılında anlaĢılmıĢ ve hastalığın adı Kırım Kongo Kanamalı AteĢi Hastalığı olarak literatüre geçmiĢtir (Camicas vd 1969, Kara 2008).

Bu hastalığa sebep olan virüs doğada sığır, koyun, keçi, fare gibi canlılarda yaĢamını devam ettirir ve hastalığın seyri bu canlılarda hafif olmaktadır. Ġnsana kenelerin kan emmesi ile ya da enfekte kan ve dokuyla temas durumunda geçebilen virüs ateĢ, baĢ ağrısı, ıĢığa karĢı hassasiyet ve ıĢıktan kaçma, deride yangı ve kanama gibi etkilere neden olabilir. KuĢ türlerinin çoğu ise bu virüse karĢı oldukça dirençlidir (T.C.Sağlık Bakanlığı 2005, Vatansever 2007).

KKKA virüsü 30 kadar kene türünden izole edilmiĢ olsa da günümüzde Amblyomma variegatum, Hyalomma marginatum, H. rufipes, H. anatolicum, H. asiaticum, H. turanicum, H. impeltatum, Dermacentor marginatus, Rhipicephalus evertsi ve R. rossicus türlerindeki kenelerin gerçek anlamda vektör kapasitesine sahip olduğu ve bunlar içinde de özellikle bazı Hyalomma türlerinin Kırım-Kongo Kanamalı AteĢi epidemilerinde çok etkin rol oynadığı kabul edilmektedir (Hoogstraal 1979, Logan vd 1989, Camicas vd 1994, Dohm vd 1996, Turell 2007).

Dünyanın birçok ülkesinde rastlanılan bu hastalığa Türkiye'de ilk kez 2002'de Tokat ilinde rastlanmıĢtır. Daha sonra 2003 ve 2004 yıllarında Türkiye'nin farklı illerinde bu hastalık görülmeye baĢlamıĢtır. Ülkemizde 2012 yılına kadar 6.396 vaka saptanmıĢ, bunlardan 322‟si hayatını kaybetmiĢtir (Bursalı vd 2013). H. marginatum‟un Balkanlar, Kırım, Güney Rusya Federal Eyaletleri ve Türkiye‟de; H. asiaticum‟un Orta Asya ve Çin‟de; H. rufipes‟in Afrika‟da ve H. anatolicum‟un ise Ġran, Pakistan, Türkmenistan ve Tacikistan‟da Kırım-Kongo virüsünün ana vektörleri olduğu tespit edilmiĢtir (Hoogstraal 1979, Emelianova 2006, Tonbak vd 2006, Turell 2007, Vatansever 2007).

22

2.4. Kenelerle Mücadele ve Korunma Yöntemleri

Benzer Belgeler