• Sonuç bulunamadı

Kelime içinde ve sonunda tonlulaşma

V. Eserin Dili

2. SES BİLGİSİ ÖZELLİKLERİ

2.4. ÜNLÜ DÜŞMESİ

2.6.2. Dudak Uyumu (Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu)

2.7.1.2. Kelime içinde ve sonunda tonlulaşma

Türkçede iki ünlü arasında bulunan /p/, /ç/, /t/, /k/, /ú/ ünsüzleri genellikle geçici olarak tonlulaşıp /b/, /c/, /d/, /g/, /à/ seslerine dönerler. Böylece -p- / -b-, -ç- /- c-, -t- / -d-, -k- /-g-, -ú- / -à- değişmeleri meydana gelir.

2.7.1.2.1. –t- / -d-, -t / -d

Kelime köklerinde iki ünlü arasında veya bir ünlü yanında bulunan /t/ ünsüzü, geçici olarak tonlulaşmıştır: ardında 45b/4, ardına 14a/4, dördünci 2a/12 (5), eydür 3b/12 (27), giderlerken 3a/12, iderler 2b/3, işidüp 9a/1, işidene 14b/6, işidicek 23a/7, yaradılmış 30a/10, unudursa 12a/6.

Şu kelimelerde kalıcı olarak /t/ ünsüzü /d/ olmuştur: kendi (<kentü) 46b/9 (4), kendü (<kentü) 43a/4 (38), imdi (<<amtı) 22b/12 (3), şimdi (<<uş + amtı) 31b/9 (4), (<yiti) yedi 25b/12 (8).

2.7.1.2.2. –K- / -G-

/K/ ünsüzüyle biten tek veya çok heceli kelime tabanlarına ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ses tonlulaşır. Eski Anadolu Türkçesinden itibaren Batı Türkçesinde sık görülen bir durumdur. Metnimizde tonlulaşmış kelimeler şunlardır: giymege 30a/13, itmege 30b/3, söylemegi 32a/6, úulaàına 36a/2, buyruàına 120a/2, ayaàın 30a/4 vb.

2.7.1.2.3. –ç- / -c-, -ç / -c

Metnimizde /ç/ ünsüzünün tonlulaşan örnekleri şunlardır: orucı 14b/13, orucını 15b/13, orucın 16a/3, gücine 9a/5, aàacı 20b/5.

2.7.2. Tonsuzlaşma 2.7.2.1. b/p değişmesi pek (<berk) 9a/9 (10). 2.7.2.2. d/t değişmesi iste- (<izde-) 46b/13. 2.7.3. Süreklileşme 2.7.3.1. ú/ò değişmesi

Türkçe kelimelerde asli olarak /ò/ sesi yoktur. Zaman içinde Türkçe kelimelerde görülen /h/ sesi, ú >ò değişmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

yoòsa (<yoúsa < yoú ise) 2b/9 (12), daòı (<taúı) 49a/7 (96), aòşÀmdan (<aúşam) 12a/6 (3).

2.7.3.2. b/v değişmesi

Eski Türkçedeki bazı kelimelerin başındaki /b/’ler Batı Türkçesinde /v/ sesine dönüşmüştür. Kelime başında b/v değişmesi olan kelimeler var, var-, vir- kelimeleri ve bunların türemiş şekilleridir: var (<bar) 3b/3 (47), var- (<bar-) 31a/9, vir- (<bir-) 12b/2, viril- 13b/13.

Kelime içinde ve kelime sonunda b/v değişmesi olan kelimeler: evi (<eb) 32b/3, evlen- 24b/9, sevgülü (<seb-) 9a/9.

Eklerde de b/v değişikliği görülmektedir. Eski Anadolu Türkçesinde bildirme ve fiil çekimlerinde kullanılan -vAn, -vUz ekleri “ben” ve “biz” şahıs zamirlerinden b/v değişmesi neticesinde oluşmuşlardır: olavuz 11a/5, olmayavuz 23b/12, idevüz 11a/13.

2.7.3.3. d/y değişmesi

d/y değişmesinin metnimizdeki örnekleri şunlardır: ayaú (<adaú) 14a/7, ayır- (<adır) 41a/8, büyük (<bedük) 41a/13, úoy- (<úod-) 5b/1, ùoy- (<ùod-) 43a/7, gey- (<ked-) 41a/12, öyle (<öd) “öğle vakti” 10a/9, uyu- (<udı-) 19b/8, uyan- (<odun-) 19b/8.

2.8. ÜNSÜZ DÜŞMESİ

Ünsüz düşmesi, kelime ve ekte var olan bir ünsüzün eriyip kaybolması hadisesidir. Bazı kelime ve eklerde asli olarak bulunan /g/ ve /à/ sesleri Batı Türkçesinde düşmüştür.

bulaş- (<bulàaş-) 29b/9, úulaàına (<úulàaú) 36a/2, ulu (<uluà) 26a/7, yalan (<yalàan) 4b/12, elli (<elig) 5b/12.

+lU < +lIG / +lUG (isimden isim yapma eki): oruçlu 14b/13, başlu 25a/6, bahtlu 39a/13, øararlu 46b/12, demürlü 45a/8, fÀyidelü 46b/12, yirlü 48a/3, dürlü 2a/9, åevÀbludur 47b/2, òayırludur 1b/11.

-IncA / -UncA < GInçA (zarf-fiil eki): buyurmayınca 12b/6, baàışlanmayınca 14a/11, dolmayınca 22b/10, varıncadur 43a/12, varınca 43a/12, olunmayınca 45a/1, alınca 49b/4, olunca 5b/7.

+I < +(I)G / +(U)G (belirtme hâli eki): evlerümi 48a/11, elini 18a/8.

-An < GAn / -KAn (sıfat-fiil eki): olan 2b/6, úalan 4a/5, atılan 8a/1, inanmayan 8a/12, uyan 18b/12, úılan 6a/1.

-A < GA (yönelme hâli eki): yere 7a/13, boàazına 9a/12, ãafÀya 9a/10, pÀdişÀha 10a/1 vb.

Metnimizde /g/ ve /à/ düşmesi dışındaki ünsüz düşmesi örnekleri şunlardır: l > Ø: otur- (<oltur-) 38a/10, getür- (<keltür-) 5a/1.

r > Ø: i- (<er-): idi 37b/4, imiş 8a/11, ise 38a/4; pek (<berk) 39a/8. k > Ø: küçücek (<küçükcek) 30b/2.

b > Ø: ãu (<ãub) 21a/8, ol- (<bol-) 39a/6. 2.9. ÜNSÜZ TEKLEŞMESİ

Arapça alıntı kelimelerde çokça görülen fonetik olaylardan birisi de sonda bulunan ikiz ünsüzlerden birinin düşmesi olayıdır. Bugün tekleşmiş şekilleriyle standart dile yerleşmiş bulunan çok sayıda kelime tarihi metinlerde de aynı şekilde kaydedilmiştir. Tekleşme olayının görüldüğü bu kelimeler ünlü ile başlayan bir ekle veya unsurla genişlediklerinde eski çift ünsüzlü durumlarına dönerler.

Óaú (< óaúú :Ar.) 1b/9 (33), maóalde (< maóall :Ar.) 7b/10, şer (<şerr :Ar.) 26b/9 (2), kere (<kerre: Ar.) 7a/12.

2.10. ÜNSÜZ TÜREMESİ

Metnimizde Arapça hemzeli kelimelerde /y/ türemesi görülür. Ayrıca y yardımcı ünsüzü ve zamir n’si de türeme seslerdir.

/y/ türemesi

Metnimizde iç seslerde hemze bulunduran bazı Arapça kelimelerde hemzenin y’leşmesi söz konusudur. Bu kelimelerdeki hemzenin y’leşmesi hadisesinde, önce hemze düşmekte ve bunun sonucu meydana gelen iki ünlü arasında /y/ sesi türemektedir.

cÀyizdür (<cā’iz: Ar.) 21b/8, kebÀyir (<kebā’ir: Ar.) 23a/12, ãÀyime (<ṣāim:

Ar.) 15b/5, dÀyimÀ (<dā’imā: Ar.) 46a/13.

2.11. ÜNSÜZ İKİZLEŞMESİ

Bir kelimede çeşitli sebeplerle iki ünlü arasında bulunan bir ünsüzün iki defa söylenmesidir. Ünsüz ikizleşmesi kelime içinde gerçekleşir. Türkçede kelime köklerinde aynı cinsten iki ünsüz yan yana bulunmaz. Ancak Türkçenin farklı sahalarında, bazı fonetik olaylar sonucu oluşan ikizleşme örneklerine rastlanır.

elli (<elig) 5b/12. 2.12. ÜNSÜZ UYUMU

Kelime içinde yan yana gelen ünsüzlerin tonluluk-tonsuzluk bakımından gösterdikleri uyuma ünsüz uyumu denir. Ünsüz uyumu aynı zamanda ünsüz benzeşmesidir. Biz burada kök ve ek birleşmesinde tonluluk-tonsuzluk bakımından ünsüz benzeşmesi üzerinde duracağız.

Eski Anadolu Türkçesinde olduğu gibi Klasik Osmanlı Türkçesine ait metnimizde de /d/ ile başlayan eklerin tonsuz şekilleri yani t’li şekilleri bulunmamaktadır. -dA, -dAn, -dIr/-dUr, -dI/-dU, -dUK, -dUKdA, -cek, ekleri başındaki ünsüz bakımından metnimizde genellikle tek şekillidir. Burada /D/, /C/ ses

birimiyle başlayan ekler incelenmiştir. Metnimizde tonluluk-tonsuzluk bakımından bir uyum görülmemiştir.

-cek (isimden isim yapma eki) keklikcek 33b/5.

-dA (bulunma hâli eki)

ùarafda 3b/10, şerìfde 14b/12, etrÀfda 9b/7, vaútde 10a/10, cenkde 11b/6, rekèatda 38a/10, taóiyyÀtda 44a/12, cennetde 18a/12, úıyÀmetde 19b/2, sÀèatde 26a/5, nefesde 6a/9.

-dAn (ayrılma hâli eki)

ùarafdan 9b/8, olduúdan 11b/11, úuşlıúdan 12a/7, ısıcaúdan 15a/12, oúuduúdan 18a/1, barmaúdan 21b/8, òuãÿãdan 27a/10, úılıçdan 32a/3, èavratdan 43b/2, taóiyyÀtdan 44a/2, yatduúdan 45a/7, şerìfden 9b/13, gökden 10a/3, gerçekden 30a/6, öldürmekden 4b/5.

-dI /-dU (görülen geçmiş zaman eki)

çalışdılar 6b/4, açdı 8b/11, atdı 8b/12, batdı 8b/12, boşatdum 22b/13, bükdüm

10b/5, úorúdılar 11b/11, çaàırtdı 13a/11, yutdı 25a/11, yaúdı 27a/12,

bıraúdılar 27a/13, ùutdılar 34a/11, geçdi 32a/4 -dUK (sıfat-fiil eki)

itdükleri 8a/8,döşedügi 19a/7, itdügi 2a/8, söyleşdügin 23b/1, itdügüñüz 25b/6, içdügi 40b/8, úorúduàum 19b/10, yatduàı 22b/7, ùutduàı 34a/9.

-dUkdA (zarf-fiil eki)

olduúda 36a/9, eyledükde 37b/1.

-dIr / -dUr (bildirme eki, fiillerde kuvvetlendirme/ihtimal eki)

kötekdür 3a/10, gerekdür 4a/10, gerekdir 16b/6, ögrenmekdir 18b/9, itmekdir 24a/10, olmaúdır 28b/4, yoúdır 32a/5, söylemekdir 32a/6, yoúdur 13b/3,

aómaúluúdur 24b/6, sÀdıúdur 36b/13, úomışdur 24b/11, olmışdur 32a/12, almışdur 48a/6, pÀdişÀhdur 27a/10, sünnetdir 36b/6, sünnetdür 38a/12, raómetdir 16b/4, èalÀmetdür 2b/13, cennetdür 15b/3.

-dIr- / -dUr- (fiilden fiil yapma eki)

araşduruñ 26a/7, üleşdürdi 19a/5, soúdırmaz 17a/6, itdürmege 10b/5, itdürdük 23a/12.

2.13. HECE DÜŞMESİ

Hece düşmesinin metnimizdeki en önemli örneği tur- fiilinin geniş zamanının ekleşmesiyle oluşan –dUr (<durur<turur) bildirme ekidir:

ziyÀdedür 47b/2, maènÀdadur 19b/6, nedür 46b/11, yoúdur 49b/8, kişidür 47a/9, gerekdür 47b/1, gibidür 48b/4, böyledür 48b/5.

[1b] (1) Bismi’llÀhi’r-raómÀni’r-raóìm (2) 11 دَحَا ُ هاللّٰ َوُه ْلُق

Yaènì; “YÀ Muóammed! AllÀh ki ben aña ùaparın (3) birdür. Şerìki ve yardımcı vezìri yoúdur.”

12 ُدَم صلا ُه َاللّٰ

(4) Yaènì; “AllÀhu TaèÀlÀ Óaøretleri yemez ve içmez.”

ْمَل ْدِلَي

Yaènì; (5) “Kimse ùoàurmadı.”

13 ْدَلوُي ْمَل َو

Yaènì; “ Kimseden ùoàmadı.” (6)

14 دَحَا ًاوُفُك ُهَل ْنُكَي ْمَل َو

Yaènì; “Aña beñzer bir kimse (7) olmadı.”

Mes’ele: RamaøÀn bayrÀmı güni ãabÀó yeri aàarduàı (8) zamÀn ãadaúa-i fıùırı ol zamÀn virmek efêaldir ki (9) ãadaúa-i fıùır vÀcibdür.

Mevèiôe: Óaú TaèÀlÀ’nuñ nehy (10) eyledügi óarÀm şeyi õerre úadar da olursa andan (11) úaçınmaú ins ü cinnüñ èibÀdetinden òayırludur.

Mevèiôe: (12) Óaú TaèÀlÀ Óaøretleri óabìbi Muóammed ãalla’llÀhu taèÀlÀ èaleyhi [2a] (1) ve sellem óaøretlerine buyurdı ki: “Óabìbüm bir úavim ki bayrÀmların (2) oyuncaú idüp ãalıncaúlar yapup ùabul ve øurna ve hÀy çalup (3) oynarlarsa ol úavüm senüñ ümmetüñ degüldir. Sen anları terk (4) eyle” deyü buyurdı.

Mes’ele: Her kim RamaøÀn ayınuñ aòir cumèası (5) güni òuãamÀrı namÀzını úılup cümle úaøÀya úalmış namÀzlarım ödenür (6) dise kendi kÀfir ve èavratı boş olur. Úalmış namÀz úaøÀ (7) itmeden àayrı bir nesneyle ödenmez.

11Kur’an-ı Kerim, İhlas Suresi, 1. ayet. 12Kur’an-ı Kerim, İhlas Suresi, 2. ayet. 13Kur’an-ı Kerim, İhlas Suresi, 3. ayet. 14Kur’an-ı Kerim, İhlas Suresi, 4. ayet.

Mevèiôe: Bir kimse (8) Óaú TaèÀlÀnuñ nehy itdügi işi işlese àayrı mÀèadÀ (9) on dürlü muãìbete maôhar olur. Evvel budur ki Óaú (10) TaèÀlÀ ol kimseye èazÀb eyler. İkinci budur ki şeyùÀn (11) èaleyhi’l-laène güler, şÀd olur. Üçünci budur ki evvel (12) olduàı mertebeden alçaàa düşer. Dördünci budur ki (13) cehenneme lÀyıú olur. Beşinci budur ki úalbi úararur15 daòı [2b] (1) altıncı budur ki kendü nefsine

ôulüm eyler. Yedinci budur ki (2) peyàamber ãalla’llÀhu taèÀlÀ èaleyhi ve sellem incinür. (3) Sekizinci budur ki melekler incinür, bedduèÀ iderler. Ùoúuzuncı budur ki ol (4) úabÀóati itdügi mekÀn ve melekler aòirinde şehÀdet idüp (5) bu kişi bu úabÀóati itdi idi, diyeler. Onuncı budur ki (6) çevre yanında olan úoñşılara bile øarar yetişür daòı.

(7) Mevèiôe: Óaú TaèÀlÀ Óaøreti buyurdı ki: “Bir kişi bir işi (8) işlemede èacabÀ şol işleyeceğim işüñ ãoñında (9) òayır mı var yoòsa èiúÀb mı var ola? ” diyü ãoñra (10) fikir itmese óabìbüm ol senüñ ümmetüñ degüldir.

Mevèiôe: (11) Bir kimse bir ãuçına tevbe eyleyüp birúaç zamÀndan (12) ãoñra yine tevbesin bozsa ol tevbe bozmaú anuñ (13) èibÀdeti ve niyÀzı maúbÿl olmaduàına èalÀmetdür. Maúbÿl [3a] (1) olsa tevbeyi bozmazdı.

Mevèiôe: Bir kimse óacca daòı (2) varup geldükden ãoñra fısú u fücÿrını terk itmeyüp gine (3) iderse óaccınuñ maúbÿl olmaduàına èalÀmetdür.

Mevèiôe: (4) Bu dünyÀ devleti hemÀn fişege beñzer. HevÀya çıúar, çıúar da (5) çatlar aşaàa iner ve bir de deñiz ùalàasına beñzer (6) úabarur, úabarur da gine iner. İmdi bir iş işle ki aãlÀ (7) ãoñı aşaàa inmez ola. Ol aşaàa inmeyen devlet aòiret (8) devletidür.

Mevèiôe: “Devlet devlet,” dirler. “Dev” diyü şeyùÀna (9) dirler. “Let”diyü kötege dirler. Bir nesneye heves iderler ki (10) şeyùÀn ile kötekdür. Ya èaúlı olan bunuñ yanına (11) mı uàrar.

Mevèiôe: Cümle òalú böyle iderler diyü bu òalúa (12) uymaú neye beñzer. Bir gemiye vÀfir yolcıya girürler giderler(13)ken deryÀda gemidür helÀk olur. Cümlesi birbirine [3b] (1) ãarmaşurlar. Ol anı çeker ol anı çeker cümlesi boàulup (2) giderken içlerinden birinüñ eline bir varül girür ol varül (3) bu kimseyi bir kenÀra çıúarmaú iótimÀli var pes ol kimse16 (4) ya bu cümle òalú birbirine ãarılup boàılurlar.17 Ben

daòı (5) bu varüli bıraàayım da anlara ãarılayım dir mi, èÀúil olan (6) dimez. İmdi benüm cÀnum bu òalú ne işlerlerse işlesünler (7) sen anlara baúup anlara uyma hemÀn Úur’Àn varülini (8) elden úoma seni cennet kenÀrına çıúara.

Úıããa-ı (9) SulùÀn Selim. Úalúup èAcem’e sefer itmelü oluncaú vezìrine (10) dir ki: “ LÀlÀ sefere gitmek isterim. LÀkin bu ùarafda (11) düşmÀn da çoú èacabÀ İslÀmbol’a bir øarar irişe mi? (12) Niçe itsek diyicek vezìr de eydür: “PÀdişÀhum úalúıñuz. (13) Sizüñle bir gezinelim” dir. PÀdişÀh daòı úalúup gezirek matbaòa [4a] (1) varurlar. Matbaòuñ orta yerine bir úoyun yüksek aãılmış (2) ùurur. Vezìr eydür. “ Şol úoyunı indirüñ!” Úoyunı alçaàa indür (3)diler. HemÀn her ùarafdan köpekler kediler üşe geldiler gine (4) “Yuúaru çeküñ!” didi yuúaru çekdiler. Köpekler kediler gine (5) ùaàıldılar. PÀdişÀh vezìre eydür: “ LÀlÀ bundan ne çıúar ki?” (6) Vezìr eydür: “ PÀdişÀhum bu úoyun dìn-i islÀma beñzer. MÀdÀm ki (7) siz dìn-i islÀmı yüksek ùutarsız18 hìçbir düşmÀn (8) baş úaldurmaz. Eger siz Úur’Àn óükmini alçaàa

indüre(9)siz her ùarafdan düşmÀn üşe gele” didi. èÁúil olan (10) úıããadan óıããa almaú gerekdür.

16Metinde: َِءَه سْمِك 17 Metinde: َْر ل ْروُلِغروُب

Mevèiôe: CehÀlet (11) zamÀnında èulemÀ èilmini çoú iôhÀr eyleyeler. Şöyle ki; (12) bir kimseden òavf idüp veyÀ òÀùırına baúup ùoàru (13) söylemezse melèÿndur. AllÀhu TaèÀlÀ ve cümle melekler ve cümle de [4b] (1) óayvÀnÀt laènet iderler. Eger ùoàru söylerse Óaú TaèÀlÀ (2) anı her dürlü fitneden ãaúlar. Mes’ele: Bir kimse gördüñ (3) “ZamÀn saña uymadı. Sen zamÀna uy!” dise kÀfir olur. (4) Mes’ele: Bir ...kÀfirin öldürmek yetmiş sÀyir kÀfir (5) öldürmekden åevÀbludur.

Mevèiôe: Her èaãırda böyledir ki (6) èulemÀ ãaòih olursa cümle èÀlem ãaòih olur. Eger èulemÀ (7) òalúa şol işi işlemeñ deyüp de kendüleri daòı (8) işlemezler ise ùutılur. Eger bu òalúa işlemeñ deyüp de gine (9) kendüler işlerlerse ùutulmazsa bunuñ miåÀli şol aşçıya (10) beñzer ki òalúa denir ki şol aşı19 yimeñ içinde zehir vardır. (11)

AmmÀ gine kendi ùurmayup bir òalú daòı eydür ki: “Eger zehür (12) olsa kendü yer miydi? Yalan söyler” deyü inanmazlar. èUlemÀ (13) óikÀyeti daòı böyledür.

Mevèiôe: Óaúú’a èÀsì fısú u fücÿrda [5a] (1) gezer bir kimseye naãióat idüp yola getürseñ bu dünyÀ ùopùolu (2) altun olup da cümlesin Allah içün taãadduú itmeden åevÀblu(3)dur.

Mes’ele: Bir kimsenüñ iki rekèat ãabÀó namÀzı úaøÀya (4) úalsa anuñ yerine iki yüz biñ rekèat nÀfile namÀz úılsa anuñ (5) yerine geçüp ödenmez. MÀdÀm ki ol úalan namÀzı úaøÀ itmeyince (6) nÀfile aña geçer dinse kÀfir olur.

Mevèiôe: Dìn-i islÀm iki (7) şeyden mürekkebdür. Biri ãabır ve biri şükürdür. İnsÀn gibidir ki; (8) ãabır başdur, şükür gövdedür. Bunuñla insÀn olur insÀn.

(9) Mevèiôe: èAdil deyü her işi yerlü yerinde işlemege dirler. (10) ÓattÀ ... yerine úomayup raf üstine úosañ (11) ôulm itmiş olursın. áayrı işlerüñ buña úıyÀs eyle daòı (12) mevèiôe: Óaøret-i èAli bir gün yolda giderken bir úarıncayı (13) görmeyüp baãdı. äoñra gördi úarınca debelenmege başladı. [5b] (1) Úarıncayı alup

19

úoynına úoyup üç gün ve üç gice besledi. (2)TÀ ki eyüce oldı. Baède bir gice Rasÿl ãalla’llÀhu taèÀlÀ (3) èaleyhi ve sellemi düşünde gördi. Óaøret-i Rasÿl eyitdi: (4) “YÀ èAli niçün ayaàun altına baúup yürimezsin. Ol úarınca(5)cuú seni gine AllÀhu TaèÀlÀdan dileyüp eyitdi: “YÀ (6) Rabbì gerçi beni baãdı. LÀkin görmedi ve her gice (7) beni eyü olunca besleyüp ãaúladı. YÀ Rabbì sen èafv eyle” (8) didi. Yoòsa Óaú TaèÀlÀ ondan ötüri saña èiúÀb (9) eylerdi didi. Óaøret-i èAli gibi sulùÀna görmeyüp de (10) úarınca basmaà-ıla böyle diyicek insÀn aàlatmaúda sen (11) nicesin. Kendüñi var muóÀsebe eyle.

Mes’ele: Bir kimse (12) bir bidèat işi işlese şerèi-le aña iki yüz elli degnek (13) uralar.

Mes’ele: Bir kimse gemide namÀza ùursa, gemidür [6a] (1) úıbleden bir cÀnibe dönse ol úılan namÀz kimesne ki (2) daòı úıbleden yene döni döni virse dönmek-ile namÀzdan (3) çıúmaz, cÀyizdür.

Mevèiôe: Bir kimse zinÀ eylese (4) àayrı øararından mÀèadÀ altı dürlü øararı vardır. Üçi dünyÀda (5) üçi aòiretde. DünyÀda olan budur ki evvel çirkin (6) ãıfatlu olur. İkinci faúìr ve õelìl olur. Üçünci (7) èömri az olur. Aòiretde olan budur ki evvel (8) Óaú TaèÀlÀ óaøreti aña àaøab ider. İkinci óisÀbın elli biñ (9) yılda görür. Üçünci ãoñ nefesde ìmÀnsuz gitmek úorúusı (10) vardur. ZìrÀ bir kimse zinÀ ider ölse ìmÀnsuz gitmesine (11) sebeb.

Mevèiôe: AãóÀb, zamÀnında şöyle az yerlerdi ki (12) haftada bir kerre úaøÀyı hÀcet20 iderlerdi. Anlaruñ (13) zamÀnında kenìf yoà-ıdı. Ùaşralara varurlardı. Haftada

[6b] (1) bir gice erler ve bir gice èavratlar varurlardı. Meger ol (2) sulùÀnlar bulmaduàından mı yimediler. Belki bu yeme ve içme evi degül(3)idügin bilmediler.

Anuñ içün her nesneyi terk idüp (4) bekÀya ne lÀzım ise aña çalışdılar. èÁkil isen naãióat al.

(5) Mevèiôe: “Meded òasta yanına varma! Maraôı saña geçer” dinmek (6) aãlı yoúdır. Bir kimsenüñ derdi bir kimseye geçmez. ÓattÀ Rasÿlü’(7)llÀh ãalla’llÀhu taèÀlÀ èaleyhi ve sellem óaøretlerine bir èArab su’Àl (8) eyledi eyitdi: “YÀ Rasÿla’llÀh siz gerçek buyurursız. YÀ bize (9) bir devemiz uyuz olsa sÀyirler hep uyuz olurlar. (10) Aãlı nedür?” didi. Rasÿl èaleyhi’s-selÀm buyurdılar ki; “Ol (11) uyuz olan deveye nerden geçdi?” èArab eyitdi: “ (12) “Allah’dan geldi.”. Rasÿl èaleyhi’s-selÀm eyitdi: “ İmdi (13) cümlesine Allah’dan gelür. Cümle derdi Allah’dan bil! Yoòsa [7a] (1) kimsenüñ derdi kimseye geçmez buyurdılar. Mes’ele: “Suròu bÀd dirler (2) bir derd vardur. Ol derde surò bÀd duèÀsın oúuyıcaú (3) geçer” dimek cÀyiz degüldir. Mevèiôe: Òalúuñ dedisine úodusına (4) naôar itmeyüp óaú cevÀbı her kim söylerse AllÀh TaèÀlÀ andan (5) òoşnÿd olmışdur èalÀmeti budur.

Mevèiôe: Dìn mes’elesinden (6) bir mes’ele ögrenmek ve bir bilmeze bir mes’eleyi ögretmek biñ (7) rekèat namÀz úılmaúdan åevÀbludur.

Mes’ele óarÀm li-èaynihi bir niyet-ile (8) óelÀl olmaz. ŞarÀb gibi bir niyet-ile óelÀl olmaz çÀre (9) yoúdur. AmmÀ óarÀm li-àayrihi niyet-ile óelÀl olur. MeselÀ bir adamuñ (10) úarnı ùoyduúdan ãoñra daòı ziyÀdece yise óarÀm(11)li-àayrihidür. AmmÀ yarın oruç ùutayım deyü yaóÿd müsÀfir (12) yesün deyü ziyÀdece bu kere ol õiyÀde yemesi èibÀdet (13) yerine geçer. ... bir óayvÀna esbÀb yükledüp bir yere [7b] (1) giderken yük içinde kelÀm-ı şerìf olsa óayvÀna binmek (2) lÀzım gelse binmek cÀyizdür øarÿret-ile. AmmÀ øarÿretsüz kelÀm-ı (3) şerìf üstine otursa kÀfir olur.

Mevèiôe: Ümmet-i (4) Muóammed aãlÀ kìn ùutmaú cÀyiz degüldir. AmmÀ AllÀh içün (5) olursa cÀyizdür. Mes’ele: Cünüp adam duèÀ niyyetile sÿre-i (6) FÀtióayı oúumaú cÀyizdür, ammÀ Úur’Àn niyyetile cÀyiz degildir.

Mes’ele: (7) Bir kimesne bir kÀfire bir işi işledüp yÀ andan bir eyülük (8) görüp çoú yaşa dise AllÀh’a èÀãì olur. Eger niyeti çoú (9) yaşa da müslimÀnlara çoú òarÀç vir dimek ise èÀãì olmaz. (10)

Mes’ele: Bir kimse secde ayeti oúunduàı maóalde secde idemese (11) ãoñra itdügi zamÀn úaøÀ olmaz. On yıldan ãoñra da (12) iderse hemÀn gine edÀdur.

Mes’ele: áazÀda kÀfire muúÀbil (13) olduàı zamÀn kÀfir èaskeri kendülerde olan müselmÀn [8a] (1) esirlerin ãaf öñine úoyup müslimÀnlardan atılan ùop tüfenk (2) bunlara ùoúunsun deyü müslimÀnlar daòı ol esirleri urmaú (3) niyetine atarlarsa eåim olurlar ve eger kÀfir atup da daòı (4) müslimÀna urursa àazÀ ider. Ve èibÀdete geçer. Gerçe kim (5) müslimÀn öldürdi. AmmÀ niyeti kÀfire idi. Niyete rÀcièdür.

(6) Mes’ele: Mevlevìleri ve döne döne tevóìd idenler mi (7) ve bunuñ gibi òilÀf şerè idenleri söyleşüp bunlaruñ (8) itdükleri èibÀdet degüldir, dimek àaybet degüldir èibÀdetdür.

(9) Mevèiôe: Yetmiş biñ kimesne su’Àl ve èaõÀb görmedin (10) cennete girür iõn-i Óaúú-ıla bir kendüye dügün ... (11) meyÀn ve bir daòı şöyle böyle olsa gerek imiş diyene (12) inanmayan ve kendüme fulÀn duèÀyı oúudum da eyü oldum (13) dimeyen.

Mevèiôe: Şol kimse ìmÀn dadın almaz tÀ ki [8b] (1) cümle her ne olursa AllÀh TaèÀlÀ’dan bilmeyince. Her kimden bir øarar (2) gelürse andan bilmeyüp cümlesini AllÀh TaèÀlÀ’dan bile. İşte (3) ìmÀn dadın alan oldur.

Mes’ele: Bir ãÀóibe èavrata “Bire zÀniye” (4) dise şerèi-le aña seksen degnek ururlar. Ve aòiretde seksen (5) yıl èaõÀb görür. ZinÀ itmez arada dise gine böyledir.

(6) Mes’ele: NÀfile namÀz úılar olsañ “Niyet eyledim namÀza” diseñ (7) yiter.

AmmÀ RamaøÀnda terÀvìóe21 dimek lÀzımdur.

Mes’ele: Úanı (8) alınmayan kimse bayúuş olur, çaàırur yürür dimek cÀyiz (9) degüldir. Aãlı yoúdur.

ÓikÀyet: Úur’Àn’dan fÀl (10) açmaú cÀyiz degüldir. Meger bir pÀdişÀh dÀyimÀ Úur’Àn’dan (11) fÀl açardı. Bir gün gine fÀl açdı. FÀlında 22“ ٍديِنَع ٍراَّبَج ُّلُك (12)” geldi.

HemÀn kelÀm-ı şerìfi getürüp atdı. Ve ziyÀde (13) eleme batdı. Ol èaãırda bir şeyò var idi. PÀdişÀhuñ [9a] (1) böyle àamgìn olduàın işidüp pÀdişÀha gelüp eyitdi: (2) “Niçün tÀ bu mertebe óazìn olup èabeå yere vücÿduna (3) åiúlet virürsin. Beyhÿde yere óazìn olma!” deyü maèúÿle-i (4) naãìóat-Àmìz baèøı sözler söyledi. Bunuñ sözi daòı (5) pÀdişÀhuñ gücine gelüp hemÀn fì’l-óÀl yerinden ùurup (6) eyitdi ki : “Size nisbet bir ãafÀ ideyim ki aãlÀ òÀùırıma (7) úaãÀvet gelmesün” diyüp emir eyledi. “Ne úadar şekvÀcı gelürse (8) zinhÀr baña èarø eylemeñ!” diyüp daòı içerü sarÀyına (9) girdi. Bir sevgülü cÀriyesi var idi. áÀyet pek severdi. (10) Anuñla meclis görüp ãafÀya başladı. PÀdişÀh eline (11) bir enÀr alup dÀnesin bir bir maóbÿbesinüñ aàzına (12) atardı. AllÀh emriyle bir anÀr dÀnesi cÀriyenüñ boàazına (13) ùurup nefes alamayup fì’l-óÀl teslìm-i cÀn eyledi. [9b] (1) Bu kerre hìç úaãÀvet çekmeyecek pÀdişÀh aàlamaàa başladı. (2) Meyyiti daòı defin itmege virmeyüp yanında oturup şol úadar (3) aàladı ki meyit úoúmaga başladı. Şehir òalúı gördiler, olmaz ki (4) güç- ile meyti alup gömdiler. PÀdişÀh yeñilmeyüp mezÀrı (5) üstine varup gice gündüz aàlardı. MezÀrından gitmeyüp (6) salùanat aóvÀline taúayyüdden úaldı. VilÀyet òalúı bir yere (7) gelüp müşÀvere idüp eyitdiler: “EùrÀfda olan aèdÀ (8) bunuñ bu óÀlin ùuyup her biri bir ùarafdan üzerimüze (9) yürürse óÀl niçe olur. Buña ise olmış olacaú (10) bundan bize dermÀn yoú. HemÀn bir àayrı pÀdişÀh görmek (11) gerek bu memlekete yoòsa memleket elden gitmesi muúarrerdür (12) olınur” diyüp andan bir àayrı pÀdişÀh naãıb idüp (13) anı öldürdiler. İmdi úıããadan óıããa alıñuz ki kelÀm-ı

şerìfden [10a] (1) fÀl açmaú cÀyiz degildir. Bu pÀdişÀha bu iş kelÀm-ı şerìfden (2) fÀl açmaú sebeb-ile oldı.

Mes’ele: Bir kimse úadó duèÀsını yÀ Nÿr (3) duèÀsını yÀ filÀn duèÀyı CebrÀ’il èaleyhi’s-selÀm gökden Muóammed (4) èaleyhi’s-selÀm’a getürdi dise yalan söyler. CebrÀ’il èaleyhi’s-selÀm (5) Úur’Àn-ı èAôìmden àayrı bir óamÀ’il indirmemişdir. Bu sözüñ aãlı (6) yoúdur.

Mevèiôe: Rasÿl èaleyhi’s-selÀm buyurdılar ki: “Bir kişi (7) kendü cÀnına ne ãanırsa müslimÀnlara eyle ãanmasa (8) ol kişi müslimÀn olmaz. Mes’ele: NamÀza

niyet iderken (9) bugünki ãabÀó namÀzınuñ farøına diye ve bugünki öyle23

namÀ(10)zınuñ farøına deye. VesÀir24 vaútde daòı bugünki diyü güni (11) ile niyet

ide. ZìrÀ úaøÀya úalmış namÀzı var ise böyle (12) dimeyince olmaz. Ve namÀza niyet iderken òÀùırında böylece (13) ola ki AllÀh’a yaúın olmaà-ıçun ve åevÀblar almaú içün [10b] (1) ve cehennem èaõÀbından úurtılmaú içün deyü böylece òÀùıra25 (2) ile

niyet ide.

Mes’ele: Bir kimesne øÀbit yanında namÀz (3) úılsa tenhÀda úılmasa kÀfir olur.

Mes’ele: Úarada esen yile ... (4) dirler. Deñizde esen yile úÀãıf dirler.

Mevèiôe: ŞeyùÀn (5) èaleyhi mÀ-yesteóaú didi ki: “Adem oàlanınuñ belini bükdüm fesÀd itdür(6)mege. AmmÀ anlar da benüm belümi bükdiler tevbe itmek ile. Gördüm, olmaz. (7) Bunlara òìle eyledim. Niçe nesneleri bunlara èibÀdet gösterdim. (8) Döne döne tevóìd itmek gibi ve mezÀra varup (9) murÀd istemek gibi ve niçe buncılayın nesneler ile bunlaruñ (10) belini bükdim. Òìlemi èibÀdet yanından

23 Metinde: َ هلْيوُا 24

Metinde: َ اس و 25 Metinde: ه ر ِطا ح

göstermek-ile tevbe (11) òÀùırlarına bile gelmez oldı.” Mes’ele: Bir ehl-i bidèatı (12) õem itmek altmış biñ èibÀdet itmeden efêaldür.

Mevèiôe: (13) Rasÿl èaleyhi’s-selÀm dünyÀdan gidincek AãóÀb-ı KirÀm úorúdılar [11a] (1) ki àazÀlarda òÀfıôlar úırıla daòı Úur’Àn bilür kimse úalmaya. Óaøret-i (2) Ebÿ Bekr’e; bu aóvÀli diyüp “Úur’Àn’ı muãóafa yazalum ãoñra güç (3) olur” didiler. Ebÿ Bekir eyitdi: “Ben úorúarım ki şeyùÀn (4) bize òayır yöninden bir bidèat işlede. ZìrÀ Rasÿl óaøreti itmedi.(5) äoñra ehl-i bidèat olavuz” didi. AãóÀb her gün (6) Óaøret-i Ebÿ Bekr’e söyleyü söyleyü namÀz altı ay u muúayyed (7) oldılar. Aòir Óaú TaèÀlÀ Óaøretleri Ebÿ Bekr’üñ úalbini daòı (8) döndürüp anlar daòı revÀ gördiler. Zeyd Bin æÀbit’i26 (9) úaàırdı didi ki: “Var Úur’Àn’ı muãóafa yaz!” Zeyd

Bin æÀbit27 (10) eyitdi: “ Ya EbÀ Bekir Rasÿl Óaøreti itmedi. Ben úorúarım ki (11)

bidèat ola idemezem” didi. İki ayı daòı aña muúayyed oldılar.(12) Aòir Óaú TaèÀlÀ anuñ úalbini döndürüp Úur’Àn-ı èAzìm’i (13) muãóafa yazdılar. ŞÀyed bir bidèat iş idevüz deyü [11b] (1) Úur’Àn-ı èAzìm’i muãóafa yazmada şöyle úorúdılar. İmdi sen de (2) ümmet-i Muóammed’im dirseñ bidèat işüñ var mı kendüñi (3) yoúla.

Mes’ele: Õikirì cehr-ile itmek İmÀm-ı èAôam úavlinde (4) óarÀmdur. İmÀm-ı ãÀliã úavlin der cÀyizdür. Ayaà üzere úalúup (5) úolın ãalmazsa ayaàın úımıldatmaú bi’l-ittifÀú óarÀmdur, óelÀldür (6) diyen kÀfir olur.

Mes’ele: Bir cenkde úocasıyla bile bir (7) cÀriye esìr olsa ol cÀriye odalıú olması cÀyiz (8) olmaz. AmmÀ úocası evvel alınsa cÀriye ãoñra alınsa yÀ cÀriye (9) evvel alınsa úocası ãoñra alınsa ol zamÀn cÀyizdir ki.(10) Mes’ele: Bir úulını sarÀya virse niçe belÀlar sarÀyda sÀkin (11) olduúdan ãoñra sipÀhlıú yÀ pÀşÀlıú ile yÀ bir àayrı (12) manãıb ile çıúsa efendisi ol úulı azÀd idüp (13) eline kÀàıdın virmemiş olsa

26

Metinde: َِىبِلَا س 27 Metinde: اْبِلَا س

ol kimse nikÀó-ıla èavrat [12a] (1) alması veyÀ odalıú ùutması cÀyiz degüldir. MÀdÀm ki efendisi (2) azÀd itmeye.

Mes’ele: Bir èavrat meded oàlanım òasta oldı. (3) FulÀn dedeye getüreyim didügi gibi kÀfire olur. Tecdìd-i (4) ìmÀn tecdìd-i nikÀó gerekdir.

Mes’ele: NamÀzda dil ile (5) niyet eylesen ammÀ úalbüñde olmasa cÀyiz degildir.

Mes’ele: RamaøÀnda (6) aòşÀmdan olan niyet yeter. Eger unudursa irte (7) úuşluàa degin cÀyizdir. Eger úullıú úuşlıúdan ãoñra (8) òÀùıra28 gelse cÀyiz olmaz. Ol

gün yimez. NihÀyet üç kez radde (9) ãoñra úaøÀ ider. Eger eñ ãoñ niyeti unutmışsa şimden (10) ãoñra ise niyet olmaz deyüp yise kefÀret lÀzım olur.

(11) Mes’ele: Òatib òutbeye çıúıcaú ayruú namÀz úılınmaz zìra ki; (12) CehÀris’e úıldırmadılar.29

RivÀyet olunur. Saúif ùÀifesi (13) Rasÿl èaleyhi’s-selÀm óaøretine gelüp didiler ki: “Bizden [12b] (1) èöşür alma ve namÀzda rukÿè itdürme ve aúçamuz murabaóaya (2) virelüm. ÓarÀmdur, dime! Ve bizden murÀbaóa isteyene óarÀmdır, (3) alma di! Ve bizüm bir ãaórÀmuz vardur. Vec dirler. Ger ol ãaórÀ (4) úaèbe gibi olsun kimse anı incitmesün. Eger böyle (5) iderseñ müslimÀn olalım” didiler. Rasÿl èaleyhi’s-selÀm da (6) buyurdılar ki: “AllÀh’u TaèÀlÀ buyurmayınca ben úÀdir degülem. (7) Óaú TaèÀlÀ buyurdı ki: “Óabìbim eger bunlaruñ (8) cevÀbına nola öyle olsun, deyü dil ile degül úalbüñe (9) gelmiş olay-ıdı. Saña iki úat èaõÀb dünyÀda, iki úat (10) èaõÀb aòiretde iderdüm” didi.

“30 ْتاَمَمْلا َفْع ِض َو ِةوٰيَحْلا َفْع ِض

28 Metinde: ه ر ِطا ح 29 Metinde: َْر ليِد م ْرِدْل ق

(11) buyurdı. İmdi insÀn hÀy şöyle olsa (12) hÀy böyle olsa dimemek gerekdür. Ve Rabbimüz her ne ki (13) emir etmişdür. Başımuz üzere diyendür insÀn.

Mes’ele: Rasÿllerden [13a] (1) bir rasÿle ne iòtilÀm olmışdur ve ne

Benzer Belgeler