• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

4.18. Kelime Öğretiminin Önemi

Kelime, Korkmaz (1992: 100), tarafından “Bir veya birden çok ses öbeğinden oluşan, aynı dili konuşan kişiler arasında zihinde tek başına kullanıldığında belli bir kavrama karşılık olan somut veya belli bir duygu veya düşünceyi yansıtan dil birimi” şeklinde ifade edilmiştir.

Bireylerin iletişim kurduğu insanları anlamasında ve kendini ifade edebilmesinde kelimeler büyük rol oynamaktadır. Bireyin bildiği kelime sayısı ve öğreneceği her kelime iletişimi hem kolaylaştıracak hem de daha etkili hale getirecektir.

Ana dili öğretimi “insanın yaşamı boyunca içinde yaşadığı topluma göre biçimlenen, başta beyindeki dil merkezinin olgunlaşmasına karşılık olarak, sosyokültürel etkileşimlerle gelişen, değişken bir göstergeler dizgesidir” şeklinde tanımlanmıştır (Çelebi, 2006). Yabancı dil öğretimi, ana dilden farklı yapı, kavram ve dil bilgisi kuralları olan başka bir dilin öğretilmesi sürecidir (Özdemir, 2003).

Herhangi bir dilin öğrenilmesinde ihtiyaç duyulan gramer kurallarının en fazla birkaç yüzü ve buna karşılık kelimelerin sayısının en az birkaç bini bulduğu dikkate alınırsa, dil öğretiminde sürenin kısalmasının, kuraldan ziyade öğrenilecek kelimeler arasında seçim yapmak suretiyle gerçekleşebileceği şeklinde bir hüküm verilebilir. Esasen yabancı dil öğretimi, dildeki kuralların kelimelere göre daha az olmasından dolayı büyük ölçüde kelime öğretimi demektir. Bir çocuğun konuşma denemeleri görüldüğünde onun için “konuşuyor” hükmü verilmektedir. O halde konuşma demek evvelinde kelimeleri doğru kullanmak demektir. Bir yabancı dili konuşmak için o dilin kelimelerini doğru kullanmak ve anlamak gerekir. Bir dilin ses ve cümle yapısı çok iyi bilinse bile, eğer kelimeler bilinmiyorsa, o dilde söyleneni anlamak ve dolayısıyla anlaşmak mümkün değildir (Adıgüzel, 2001).

Çotuksöken(1991), bir dilin kurallarını bilmenin o dili güzel konuşmak için yeterli olmadığını, böyle olması durumunda, dilbilimcilerin, kendi dillerini en iyi konuşan kimseler olacağını ifade eder. Bu sebepten dolayı Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde, sözcüklerin cümle içinde söylenişinin, vurgulanışının üzerinde durulması gerektiğini belirtir. Konuyla ilgili olarak Sever (2000: 13), öğrencilerin okuduklarını veya dinlediklerini tam ve doğru olarak anlamasını, anladıklarını söz ve yazıyla etkili bir biçimde anlatmasını kelime servetinin zenginliğine bağlamaktadır.

Türkçe Eğitim ve Öğretim Kılavuzu (1986: 29)’nda “Kelime hazinesinin genişliği, kişiye konuşma kolaylığı, akıcılığı ve cesareti sağlar. Bu sebeple, güzel konuşmak için kelime hazinesini geliştirmek gereklidir” şeklindeki ifade kelime öğrenmenin gerekliliğini ve kelime öğrenmenin sağlayacağı faydaların altını çizmektedir.

Yabancı dil öğretiminde hangi sözcüklerin öğretilmesi gerektiği konusu üzerine ilk çalışmanın 17. yüzyılda Komenyüs tarafından yapıldığını biliyoruz. O, “ilk olarak sık karşılaşılan sözcüklerin öğretilmesinin gerekli olduğu”nu söylemiştir (Demircan, 1983). Sık kullanılan sözcüklerin tespiti için eser taraması yeterli olmayacaktır. Çünkü

konuşma dili ile yazı dili farklılıklar gösterir. Mesela, iletişim kurmada sıkça kullanılan kalıplaşmış ifadeler (n’aber!, görüşürüz, Güle güle!, Hayırlı işler! vb.) yazılı metinlerde sıklık taraması yapıldığında ilk sıralarda görülmeyebilir.

Dil gelişimi araştırmalarında sözcük hazinesi gelişimi araştırmaları önemli bir noktadır. Ders kitaplarının yazımında da sıklık taraması çalışmaları oldukça önemlidir. Çünkü elde bir sözcük istatistiği olmadığı takdirde okuma kitaplarının yazarları bir sözcüğü eserine alıp frekansı çok daha yüksek olan bir başka sözcüğü ihmal ederek çocukların zamanında fikri, zihni olgunluğa ulaşmasına ket vurabilir (Açık, 2013). Kelime sıklığı taramaları sayesinde öğretilmesi öncelikli kelimeler öğretilerek bir yandan dil öğretimi daha verimli hale gitirilebilirken öte yandan zamandan tasarruf edilebilir.

Yabancı dil olarak Türkçenin öğretiminde, hedef kitleye temel düzeyde kaç sözcük verilebilir ya da verilmelidir? Bunları belirlerken ölçütlerimiz ne veya neler olmalıdır? Bütün bu soruların cevapsız kalmaması ve temel söz varlığının belirlenmesine yönelik çalışmaların, dil öğretiminde bir işlevinin olabilmesi için öncelikle Türkçenin hedef kitleye hangi seviyelerde ve niçin öğretileceğinin iyi belirlenmesi gerekir. Bu belirlemeler için de ihtiyaç analizi yapılmalıdır. Eğer, amacınız bir yabancının Türkiye’de lisans veya lisansüstü öğrenim görebilmesini sağlayabilecek düzeyde bir dil öğretiminin yapılması ise belirlemeleriniz farklı, ev hanımı, turist, işadamı vb. kişilerin ihtiyaç veya meraklarını karşılayabilecekleri düzeyde Türkçe edindirmekse belirlemeleriniz farklı olacaktır. Fakat bu farklılık temel seviyede değil orta ve ileri seviyelerde olmalıdır (Açık, 2013). Derslerde öğretilmesi planlanan kelimeler işlenecek konuyla ilgili ve dil öğrenicisinin ihtiyacına yönelik olmalıdır.

İletişimin temeli dil olduğuna göre, temel söz varlığını belirlemede doğal dil esas alınmalıdır. Özellikle yabancılara Türkçenin öğretimi konusunda hazırlanan kitapların birçoğunda, ya yapay bir dil kullanımını ya da ana dili Türkçe olanlara Türk dilinin öğretiminde kullanılabilecek metinlere yer verildiği görülmektedir. Ayrıca dilimiz toplumsal, ekonomik, siyasal nedenlere bağlı olarak çok değişik yönlerde ve hızda değişim yaşamaktadır. Bu nedenle sıklık araştırmalarının, hem konuşma dilinde hem de yazılı dilde belirli aralıklarla yapılması ve Türkçenin öğretimi ile ilgili uygulamalarda hedef kitlenin durumu da dikkate alınarak belirlenmiş olan sözcüklerin kullanılması şarttır (Açık, 2013).

Ana dili-amaç dili arasındaki benzerlikleri dikkate alarak sözcük öğretimi yapılmalıdır. Yani başka dillerden Türkçeye geçmiş olan sözcüklerin öğretiminden başlayarak sırasıyla biçimi benzer ama anlamı değişik olan sözcükler; anlamda benzer, biçimde değişik olan sözcükler; yapı açısından değişik sözcükler; temel anlamda benzer, ama değişik çağrışımları olan sözcüklerin öğretimi şeklinde devam edilmelidir (Açık, 2013). Ana dili-amaç dili arasındaki benzerliklerden yararlanmak dil öğrenicisine rahatlık sağlayacaktır. Kendi dilinde olan bir kelimeyle Türkçe’de karşılaşması ve benzer yanları bulması Türkçeyi öğrenmesi adına psikolojik olarak yardımcı olacaktır.

Benzer Belgeler