• Sonuç bulunamadı

Kazanım: Türk Cumhuriyetleri, komşu ve diğer ülkelerle olan kültürel, sosyal, siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz

Atatürk’ün milli dış politika anlayışı açısından değerlendirir (MEB, 2005) kazanımları sınır ve sınır komşularımız kavramlarının

kullanıldığı ve kazandırıldığı kazanımlardır.

Görüşme formunda kişisel bilgi olarak cinsiyet belirlenmesinin yanında 7 tane açık uçlu soru ve 1 tane Türkiye dilsiz haritasında komşularımızın konumlarını işaretlemeye yönelik uygulama sorusu bulunmaktadır.

İçerik analizi için ilk genel okuma yapılmış olup veriler düzenlenerek sınıflandırılmıştır. Fakat henüz kategoriler oluşturulmamıştır. Kesin bulgular olmamakla birlikte ilk göze çarpan sınır denildiğinde öğrencilerin çoğunlukla aklına çizgi kavramı gelmiştir. Hudut, vatan, komşu kavramları da peşi sıra kullanılmıştır. Öğrenciler sınır komşularımızı yazarken hep kara sınır komşularımız üzerinde durmuş, nadiren deniz sınır komşularımıza değinilmiştir. Kara sınırımız bulunan ülkelerden Nahcivan'ı çoğunlukla unutan öğrenciler dilsiz haritada yerleştirme konusunda da sıklıkla Irak ile İran'ın yerlerini karıştırmıştır. En önemli sınır komşumuzun kim olduğu sorusuna ise farklı gerekçeler ile farklı devletler yazılmıştır. Azerbaycan ırk birliği, Suriye en uzun kara sınıra sahip olma ve sığınmacı sorunu, İran din birliği, Irak Musul ve Kerkük dolayısıyla en önemli sınırlarımız olarak ifade edilmişlerdir. Sınırımızdaki en önemli sorunların ise sınır geçirgenliği, ege adaları ve su

paylaşım sorunu olduğunu öğrenciler belirtmiştir. Analizler tamamlandığında tablolar ve grafikler yardımıyla bulgular

sonuçlandırılacaktır.

Anahtar Kelimeler : Coğrafya öğretimi, sınır, sınır komşusu, ilköğretim 8. sınıf, öğrenci görüşleri Kaynakça

Cohen, L. , Manion, L. ve Morrison, K. (2007). Research methods in education (6th ed.) New York, NY: Routledge.

Deniz, T. (2013). Sınırlar, Sınır Ticareti ve Sınır Ticaret Merkezleri. The Journal of Academic Social Science Studies. Volume

6 Issue 4, p. 351-370, April 2013.

Gümüşçü, O. (2010). Siyasi Coğrafya Açısından Sınırlar ve Tarihi Süreç İçinde Türkiye’de Sınır Kavramı. bilig, Kış / 2010,

Sayı 5, Sayfa: 79-104.

Karabağ, S. (2011). Küresel Çağda Sınırlar. Türk Yurdu. Sayı:291, Sayfa:243-249.

Karagel, H. (2012). Mülki İdare Sınırlarının Belirlenmesi ile İlgili Kuramsal Yaklaşımlar ve Türkiye’deki Geçerli Uygulamalar. Ankara Üniversitesi, Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi (AÜ. TÜCAUM),VII. Coğrafya

Sempozyumu (18-19 Ekim 2012), Bildiriler Kitabı, s.96-106.

MEB (2005). Sosyal Bilgiler Öğretim Programı 4, 5, 6 ve 7. (Erişim: 2016) http://ttkb.meb.gov.tr/program2.aspx. Özey, R. (2007). Dünya ve Türkiye Ölçeğinde Siyasi Coğrafya. Aktif Yayınları, İstanbul.

TDK. (2014b). Genel Tükçe Sözlük. (Erişim: Kasım, 2014).

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.548feb9a8bca31.14152133. Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2008). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Seçkin Yayıncılık: Ankara.

(8056) Coğrafya Konularının Öğretiminde Bir Ders Materyali Olarak Küçük Prens'in Kullanımı Üzerine Öğretmen Adaylarının Görüşleri

Çağrı Öztürk DEMİRBAŞ

Ahi Evran Üniversitesi

ÖZET

Coğrafya öğretimi yerelden başlayarak ulusal ve küresel ölçekte coğrafi bilinç kazandırmayı hedeflemektedir. Bu bilince erişen bireyler içinde yaşadığı çevrenin doğal yapısını, bu doğal yapı ile insan arasındaki etkileşimi, bu etkileşim sonucunda doğan beşeri ve ekonomik süreçleri nedensellik, ilgi ve dağılış prensipleri çerçevesinde yorumlayabilir. Özçağlar (2012) coğrafyanın insanların yeryüzündeki faaliyetlerini ve yaşam biçimlerini düzenleyerek, yaşadıkları mekânlar hakkında bilgi edinmelerini ve bu alanlardan üst düzeyde yararlanmanın yollarını öğrettiğine vurgu yapmaktadır. Yaşam tarzları ve yaşam alanları bir mekânda gerçekleşmektedir. Mekânın özellikleri ise öğrencilere betimleyici ve açıklayıcı metinler aracılığıyla aktarılır. Coğrafya eğitimi tüm insan yaşamının temelini oluşturan mekânın boyutlarıyla birlikte öğrencilere aktarılmasını ve karar alma süreçlerinde doğru mekânsal kararları nasıl uygulayacaklarını öğretmek amacını taşır (Öztürk, 2015). Coğrafyada mekânın tasviri ve tanıtımında edebiyattan; edebi metinlere konu olan mekânların sahip olduğu özelliklerin insanlığa aktarımında ise coğrafya bilgisinden yararlanılır (Özçağlar, 2012). Örneğin Tanpınar eseri Huzur'da yaşamlarımız ve mekân arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için okuyucuya içgörüler sağlar. Kadim İstanbul mekânları olan Kapalı Çarşı, türbeler, Beyazıt Sahaflar Çarşısı, Boğaz ve kır kahveleri gibi yerlerde kahramanını gezdirir. Çünkü yazar yaşadığımız mekânı tanımadan kendimizi de tanıyamayacağımızı kahramanına söyletir (Öztürk, 2015). Yaşam alanlarımız ve bu alanlarla kurduğumuz ilişki hem coğrafyanın hem de edebiyatın vazgeçilmez veri kaynaklarıdır. Dolayısıyla ne coğrafyacılar edebiyattan yararlanmadan bir eser yazıp bir mekânı aktarabilirler, ne de edebiyatçılar coğrafyadan ve coğrafi ortamdan yararlanmadan edebi ürünlerini ortaya koymaları mümkün değildir (Özçağlar, 2012).

Edebi ürünler yalnız edebiyat, Türkçe ve dil öğretiminde değil diğer disiplinlerin öğretimlerinde de kullanılmaktadır. Yapılandırmacılık kuramına göre hazırlanan matematik, fen, coğrafya ve tarih kitaplarında anı, öykü, şiir, şarkı, vb. edebi ürünler kullanılmıştır (Öztürk, 2007; Uysal, 2010). Edebiyat ve sosyal bilgiler ilişkisi ilköğretim düzeyindeki çocuklar için oldukça yararlı görünse de planlı eğitimin her kademesinde kullanılmaya uygundur. Hatta lise ve üniversite öğrencilerinin yanı sıra özellikle öğretmen yetiştiren okullarda disiplinlerin edebiyat ile ilişkilendirilerek bireylerin bakış açılarının genişletilmesi çok daha önemlidir (Çuhadar, 2007; 5).

Milli Eğitim Bakanlığı 100 Temel Eser Dünya Edebiyatı listesinde yer alan Küçük Prens Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry tarafından 1943 yılında yayımlanmıştır (Wikipedi, 2016). Ülkemizde farklı yayınevleri tarafından basılan kitabın bu çalışmada Cemal Süreya ve Tomris Uyar'ın çevirisi kullanılmıştır (Saint-Exupéry, 2015). Mirzaoğlu ve Akın (2015) 5. sınıf düzeyi için yaptıkları bir çalışmada Küçük Prens için okunabilirlik puanını 86,57; okunabilirlik düzeyini ise kolay düzey olarak bulmuşlardır. Sosyal bilgiler dersi 6.sınıf Yeryüzünde Yaşam Ünitesi'nde geçen coğrafya ağırlıklı konuları destekleyici metin olarak kullanılabilirliği düşünüldüğünde bu yaş grubu için kolay okunabilir bir metin özelliği taşıdığı söylenebilir.

Küçük Prens, çocuk gözü ile büyüklerin dünyasına bakışı anlatır. Sahra çölüne düşen pilotun burada Küçük Prens ile karşılaşmasıyla hikâye başlar. Küçük Prens altı farklı gezegeni dolaşarak yedinci gezegen dünyaya döner. Her gezegende yetişkin biriyle sohbet eder. Altıncı gezegende bir coğrafyacı ile karşılaşır ve ona ne iş yaptığını sorar. Aldığı yanıt manidardır: “Coğrafyacı, denizlerin, ırmakların, kentlerin, dağların ve çöllerin yerlerini bilen bilgine denir." (Saint-Exupéry, 2015: 63). Bu çalışma Küçük Prens kitabının öğrencilerin bazı coğrafya konularını öğrenmesine katkısına ilişkin sosyal bilgiler öğretmen adaylarının görüşlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ek olarak sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kitabın okumasına ilişkin tasarladıkları "çalışma yaprağı" örnekleri içerik analizine tabi tutularak nihai bir çalışma yaprağı önerilecektir.

Bu çalışma nitel araştırma yöntemi ile tasarlanmıştır. Araştırmanın verileri üç aşamada toplanmıştır. Birinci aşamada Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği öğrencilerine yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak Küçük Prens kitabının öğrencilerin sosyal bilgiler dersinde geçen bazı coğrafya konularını öğrenmesine katkısına ilişkin görüşleri toplanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşmeler, sahip olduğu esneklik ve standartları dolayısıyla doldurmaya dayalı anketler ve testlerin ortaya çıkardığı sınırlılıkları yok ederek araştırılan konu hakkında derinlemesine bilgi edinmeyi sağladığından sıklıkla araştırmacılar tarafından tercih edilir (Yıldırım ve Şimşek, 2008). Araştırmaya sosyal bilgiler öğretmenliği 3.sınıf okuyan 72 öğrenci katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin aynı yayın evine ait Küçük Prens kitabını okuyarak görüşmeye katılmaları sağlanmıştır. Öğretmen adaylarından toplanan veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizi; yazılı, görsel ya da sözel materyallerin sistematik ve nesnel olarak incelenmesi olarak ifade edilen bir yaklaşımdır (Tavşancıl ve Aslan, 2001). Toplanan verileri açıklayabilecek kavram ve ilişkilere ulaşmada kullanılır (Yıldırım ve Şimşek, 2008; 227). Bu analizde sırası ile toplanan

veriler düzenlenir, düzenlenen veriler sınıflandırılır ve sınıflandırılan veriler karşılaştırılarak sonuca ulaşılır (Cohen, Manion ve Morrison; 2007).

Çalışmanın ikinci aşamasında ise görüşmeye katılan sosyal bilgiler öğretmen adaylarından Küçük Prens kitabının ortaokul öğrencileri tarafından okunmasına ilişkin çalışma yaprağı tasarlamaları istenmiştir. Öğretmen adaylarının tasarladığı çalışma yaprakları da içerik analizine tabi tutulmuş ve kategoriler oluşturularak tablolar yardımıyla yorumlanmıştır. Sonuç bölümünde öğretmen adaylarının oluşturduğu çalışma yaprağından yola çıkılarak coğrafya konularının öğretimine destek olması açısından Küçük Prens kitabına ilişkin bir çalışma yaprağı önerisinde bulunulmaya çalışılmıştır.

Son aşamada ise Küçük Prens kitabında kullanılan coğrafya ile ilişkili kelimelerin betimlenmesi yapılmış okuyucuya kitaptaki coğrafya izleği ortaya konmaya çalışılmıştır.

Çalışmanın nihai sonuçları olmamakla birlikte ilk okuma ve düzenlemeler sonunda çalışmaya katılan sosyal bilgiler öğretmen adaylarının çoğunluğu Küçük Prens için sosyal bilgiler programında yer alan coğrafya konularını destekleyici bir öğretim materyali olarak kullanılabileceğini görüşündedirler. Öğretmen adayları kitabın sosyal bilgiler içinde geçen dünyanın dönüşü, şekli, günün oluşumu, gün süresi, dünya üzerinde güneşin önce ve sonra doğduğu ülkeler, dünya nüfusu, gezegenler, bazı bitkilerin yetişmesi gibi konularda düşündürücü ve merak uyandırıcı özellik taşıdığını vurgulamışlardır. Kullanılamayacağını söyleyen öğretmen adayları ise kitabın bütünlüklü olarak düşünüldüğünde ana temasının büyüklerin dünyasına eleştiri olduğu, coğrafya kavramlarının kullanılmasının ise daha geri planda olduğunu vurgulamışlardır. Kitapta dikkatlerini çeken coğrafya ile ilişkili konu ve kavramların neler olduğu sorusuna ise coğrafyacı, çöl, gün ve gece oluşumunun aktarıldığı fenerciler, kutuplarda tek bekçinin olması, günün önce hangi ülkede doğduğu, yerleşim coğrafyası, baobab ağaçlarının yetişme koşulları vb. başlıkların öne çıktığı görülmektedir. Öğretmen adaylarının hazırladıkları çalışma yapraklarında ise farklı soru tipleri kullandıkları göze çarpmaktadır.

Anahtar Kelimeler : Coğrafya eğitimi, edebi metin kullanımı, Küçük Prens, sosyal bilgiler öğretmen adayları Kaynakça

Cohen, L. , Manion, L. ve Morrison, K. (2007). Research methods in education (6th ed.) New York, NY: Routledge. Çuhadar, A. (2007). Sosyal Bilgilerde Sözlü ve Yazılı Edebiyat İncelemesi Ders Notları. Çukurova Üniversitesi. Adana. Mirzaoğlu, V. ve Akın, E. (2016). 5.Sınıf Türkçe Ders Kitabındaki Metinlerin Okunabilirliği Üzerine Bir İnceleme. Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi. Sayı:4, Sayfa:167-176.

Özçağlar, A. (2012). Edebiyat Coğrafya İlişkisi. II. Uluslararası Edebiyat ve Bilim–I Sempozyumu Bildirileri Kitabı. Sayfa: 97-

117.

Öztürk, Ç. (2007). Coğrafya Öğretiminde Edebi Metinlerin Kullanımı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 24,

(2007) 70- 78.

Öztürk, M. (2015). Değişen Dünyada Coğrafya Eğitimi. Turkish Journal of Geography Education, 1(1): 21-28. Saint-Exupéry, A. (2015). Küçük Prens. Can Çocuk Yayınları. 7. Baskı: İstanbul.

Tavşancıl, E. ve Aslan, E. (2001). İçerik analizi ve uygulama örnekleri. Epsilon Yayınları: İstanbul.

Uysal, B. (2010). Literary Texts as Teaching Tools and an Investigate on “Bilmece” International Online Journal of Educational

Sciences, 2 (3), 883-904.

Wikipedi.(2016). Küçük Prens. https://tr.wikipedia.org/wiki/Kücük_Prens. (Erişim: 17 Ocak 2016).

Yavuz, N. (2016). Cengiz Aytmatov'un "Beyaz Gemi" Adlı Eserinden Hareketle Halk Anlatılarının Çocukların Bilişsel ve Duyuşsal Gelişimine Etkisi. Başkent Üniversitesi Journal of Education. 3(1), 53-57.

(4836) Annelerin Duygu Sosyalleştirme Davranışları İle Çocukların Benlik Algısı ve Sosyal Problem Çözme Becerilerinin İncelenmesi

Hurşide Kübra ÖZKAN Ayşe Belgin AKSOY

Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi

ÖZET

Duygu sosyalleştirme davranışları çocuk yetiştirme davranışlarından ayrı olmamakla beraber çocukların olumsuz duygular yaşadıkları durumlarda, anne ve babaların çocuklarının duygularına verdikleri tepkiler ve kurdukları iletişim olarak tanımlanmaktadır. Korku, kaygı, endişe ve üzüntü gibi olumsuz duygular yaşanılan anlarda anne-babaların çocuklarının duygularını nasıl anlamlandırdıkları, tepkilerinin uygunluğu, duygularına duyarlıkları ve ihmalleri çocukların gelişimini etkilemektedir. Duygu sosyalleştirme sürecinde anneler çocuklarına destekleyici ve destekleyici olmayan tepkiler gösterirler. Annelerin çocuklarının olumsuz duyguları karşısında gösterdikleri destekleyici tepkilerinin (probleme odaklı, duygu ifadesini cesaretlendirici, duygu odaklı tepkiler) çocuğun duygusal durumu ve sosyal yeterlilikleri üzerinde olumlu etkileri, destekleyici olmayan tepkilerinin (cezalandırıcı, küçümseyici tepkiler, ebeveynde sıkıntı) olumsuz etkileri vardır. Alan yazını incelendiğinde, çocuğun olumlu sosyal davranışlarının ve olumlu benlik algısının sosyal yeterliliğin önemli göstergeleri olarak ele alındığı ve çocuklarının sosyalleşme sürecinde annelerin sosyal dedektif görevi yaptığı belirtilmektedir. Çocukların benlik algıları ve sosyal problem çözme becerilerinin sosyal gelişimleri ile bağlantılı olduğu düşünüldüğünde, annelerin duygu sosyalleştirme davranışları ile ilişkilerinin belirlenme gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Araştırmada, annelerin duygu sosyalleştirme davranışları ile çocukların benlik algısı ve sosyal problem çözme becerilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca araştırmada; çocukların benlik algısı düzeyleri ile sosyal problem çözme beceri düzeyleri arasındaki ilişki betimlenmiştir.

Bu araştırma, nicel modelde olup ilişkisel desende tasarlanmış bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu, Kırklareli il merkezinde 2014-2015 eğitim-öğretim yılında okul öncesi eğitim kurumuna devam eden beş-altı yaş grubu 47’si kız 62’si erkek olmak üzere 109 çocuk ve anneleri oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak “Çocukların Olumsuz Duygularıyla Baş Etme Ölçeği (ÇODBEÖ)”, “Demoulin Çocuklar için Benlik Algısı Testi”, “Wally Sosyal Problem Çözme Testi (WSPÇT)” ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 20.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Annelerin destekleyici ve destekleyici olmayan duygu tepkilerinin çocukların cinsiyetine ve annelerin öğrenim durumuna göre farklılığı incelenirken normallik testi sonucuna göre ilişkisiz t-Testi, Mann Whitney U Testi ve Kruskal Wallis H-Testi kullanılmıştır. Çocukların benlik algıları düzeyini ve sosyal problem çözme becerilerini annelerinin destekleyici ve destekleyici olmayan duygu tepkilerinin ne derece açıkladığını belirlemek üzere çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Çocukların benlik algısı düzeyleri ve sosyal problem çözme becerileri arasındaki ilişkileri belirlemek için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı analizi yapılmıştır.

Araştırma sonucunda, çocukların benlik algısı toplam puanları ile sosyal problem çözme beceri toplam puanları arasında pozitif yönde yüksek düzeye yakın bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca değişkenler arası ilişkilere bakıldığında, çocukların hem akranlara hem de yetişkinlere yönelik sosyal problem çözme beceri puanları ile öz saygı ve öz yeterlilik puanları arasında pozitif yönde, orta düzeyde, istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, annelerinin destekleyici olan ve destekleyici olmayan duygu tepkilerinin istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde çocukların benlik algısını ve sosyal problem çözme becerilerini açıklayamadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Annelerin çocukların olumsuz duygularına yönelik destekleyici olmayan tepkilerinin ise çocukların cinsiyetine ve annelerin öğrenim durumuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur.

Araştırma sonucunda, annelerin destekleyici ve destekleyici olmayan duygu tepkileri ile çocukların sosyal problem çözme ve benlik puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılık görülmezken, çocukların sosyal problem çözme ve benlik puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede ilişki bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, çocukların arkadaşlarıyla ya da çevrelerinde kendisine yakın bireylerle yaşadıkları problemleri uygun stratejiler kullanarak çözümlemeleri, benlik algılarına yönelik olumlu tutum geliştirmelerini sağlar. Bu çalışma nicel modelde yürütüldüğü için gelecekte daha kapsamlı bilgilere ulaşmak amacıyla nitel ve nicel yöntemlerin bir arada alındığı çalışmalar planlanabilir. Bununla birlikte, duygu sosyalleştirme süreci ile ilgili yapılacak çalışmalarda çocuğun mizacı, içinde yaşadığı sosyal bağlam, kültürel özellikler ve ailenin sosyo-ekonomik yapısı gibi değişkenlerin de incelenmesi alan yazına katkı sağlayabilir.

Kaynakça

D’Zurilla, T. J, Chang, E. C., & Sanna, J. L. (2003). Self-esteem and social problemsolving as predictors of aggression ın college students. Journal of Social and Clinical Psychology, 22, 424-440.

Eisenberg, N., Cumberland, A., & Spinrad, T. L. (1998). Parental socialization of emotion. Psychological Inquiry, 9, 241-273. Hamarta, E. (2009). A prediction of self-esteem and life satisfaction by social problem solving. Social Behavior and Personality:An International Journal, 37(1), 73-82.

Kayılı, G. & Arı, R. (2015). Wally sosyal problem çözme testi: geçerlik ve güvenirlik çalışması. Inesjournal Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi, 2(3), 51-60.

McElwain, N. L., Halberstadt, A. G., & Volling, B. L. (2007). Mother and father reported reactions to children’s negative emotions relations to young children’s emotional understanding and friendship quality.Child Development, 78(5), 1407-1425.

Nezu, A. M., D'Zurilla, T., & Nezu, C. M. (2012). Problem solving therapy: a treatment manual. New York: Springer Pub. Co. Rathus, S. A. (2006). Childhood voyages in development. Canada: Thomsom Wadsworth.

Turaşlı, N. K. (2014). Validity and reliability of the demoulin self-concept developmental scale for Turkish preschoolers. Eurasian Journal of Education Research, 55, 55-72.

Yağmurlu, B., & Altan, O. (2010). Maternal socialization and child temperament as predictors of emotion regulation in Turkish preschoolers. Infant & Child Development, 19(3), 275-296.

Yılmaz, E. ve Tepeli, K. (2013). 60-72 Aylık Çocukların Sosyal Problem Çözme Becerilerinin Duyguları Anlama Becerileri Açısından İncelenmesi. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 17 (2), 117-130.

Zahn-Waxler, C. (2010). Socialization of emotion: who influences whom and how. New Directions for Child and Adolescent

(5982) Sanat Eğitiminin Ergenlerin Mizah Tarzlarına ve Kişilerarası Problem Çözme Becerilerine Etkisinin İncelenmesi

Elifcan DİDİN Aysel KÖKSAL AKYOL

Isparta Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü Ankara Üniversitesi

ÖZET

Sanat, bireyin gelişimine etki eden ve duyarlılığını besleyen önemli bir kaynaktır. Bireyler zihinsel edinimleri eğitim sistemi içinde aldığı dersler ile geliştirebilir, ancak duygusal ve ruhsal deneyim gereksinimlerini dersler aracılığı ile gideremez (Mercin ve Alakuş, 2007). Güzel sanatlara ilişkin etkinlikler bütünü olan sanat eğitimi, duygu ve zevk eğitimine, güzel biçimlere duyarlık kazanmaya ve her türlü anlatım biçiminde estetik yaşantılar yaratmaya yöneliktir. Kendine güven, kendini bulma ve yaratabilme, elinde bulunanlardan amaçladığı yönde başka bir şey üretebilme, olaylar karşısında pratik çözüm yolları bulabilme yeteneği sanat eğitimi ile kazandırılabilir (Aral, 1999).

Mizah, toplumsal ve bireysel sorunlara, yaratıcılığın uyarılması sonucunda herkesçe kabul edilebilir çözümler üretilmesini sağlar. Özellikle köklü kültür ve medeniyet değişmelerinin yaşandığı, yeni çözüm yollarının ve sentezlerinin arandığı buhranlı dönemlerde mizah kullanım yoğunluğunun arttığı görülür (Ay ve ark., 2013). Günümüzde mizah, geniş bir biçimde oldukça istendik hatta üstün bir kişilik özelliği olarak kabul edilir ve yüksek mizah duygusuna sahip bireylerin yaratıcılık gibi olumlu bazı kişilik özelliklerine de sahip oldukları düşünülür (Yerlikaya, 2003, Yerlikaya, 2007). Mizah, insanların temel psikolojik gereksinimlerinden biri olan ait olma gereksinimlerini karşılamada etkili olmakta ve kişilerarası ilişkilerin gelişmelerine katkı sağlamaktadır (Erikson ve Feldstein, 2006). Yerlikaya (2007)’ya göre, mizah kişilerarası ilişkileri kolaylaştırmada, çatışmaları ve gerilimleri azaltma ve stresle başa çıkma stratejileri geliştirmede etkili rol oynamaktadır.

Günümüz insanı, giderek karmaşıklaşan toplum içinde kendini sürekli problemlerle karşı karşıya bulmaktadır. Karşılaşılan problemlerin nedenleri arasında hızlı kültürel değişim, bir yandan çağdaşlaşma bir yandan da geleneksel değer sistemlerinin olması, hızlı kentleşme, sanayileşme, teknolojinin ulaşılmaz hızı, genel eğitim yetersizlikleri, ülke içinde giderek artan ideolojik, dinsel, etnik çatışmalar, yolsuzluklar, aile bölünmeleri ve daha birçok neden yer almaktadır (Öztürk, 2004). Bireylerin karşılaştıkları problemleri çözüp, içinde yaşadığı toplumla uyumlu hale gelebilmesi, sahip olduğu problem çözme becerilerine bağlıdır. Literatürde problem çözmenin psikolojik sağlık ve uyum üzerinde anlamlı bir etkisi olan önemli bir başa çıkma stratejisi olduğu görülmektedir. Kişilerarası ilişkilerde bireyin kendini tanıması, karşısındaki kişileri anlaması, karşılaştığı problemlere etkili çözümler bulabilmesi gibi bir takım becerilere sahip olması gerekmektedir. Kendi kararlarını verebilen, eleştirel düşünebilen, karşılaştığı problemlerin üstesinden gelebilen bireyler sağlıklı ilişkiler kurabilirler.

Geleneksel eğitim sistemi içinde bireyin bilişsel becerileri desteklenirken duygusal becerileri üzerinde pek de durulmamaktadır. Sanat eğitimi ise kendine güven, kendini bulma ve yaratabilme, elinde bulunanlardan amaçladığı yönde başka bir şey üretebilme, olaylar karşısında pratik çözüm yolları bulabilme yetenekleri desteklenmektedir (Aral, 1999; Mercin ve Alakuş, 2007). Sanat alanlarından biri olan mizahın da kişilerarası ilişkilere olumlu yansımalarının olduğu bilinmektedir. Mizah kişilerarası ilişkileri güçlendirirken çatışmaların çözümünde de etkili olmakta ve ergenlerin aldıkları sanat eğitimin hem mizah hem de kişilerarası problem çözme becerilerinde etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Alanyazındaki araştırmalar kişilerin mizah aracılığıyla ihtiyaçlarını diğerlerine sosyal açıdan uygun bir biçimde iletme olanağı bulduğunu ve kişilerarası ilişkilerin

Benzer Belgeler