• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III. ERTELEME TALEBİ ÜZERİNE ALINABİLECEK TEDBİRLER

3.1.2.4. Kayyımın Ücret Hakkı

Kayyımı atayan mahkeme tarafından belirlenen ve yukarıda incelediğimiz görevlerini yerine getirmesine karşılık, yine aynı mahkemenin kararı ile takdir edilen ücrete kayyımlık ücreti adı verilir316.

Atama kararını kabul edip etmeme konusunda serbest olan kayyımın vereceği kararda kayyımlık ücretinin miktarı önemli bir yer tutacaktır317

. Ancak kayyımlık ücretinin miktarının nasıl belirleneceği hususunda açık bir yasal düzenleme 311 Ermenek, s.388; Öztek, s.125; Türk, s.347 312 Akil, s.246; Kayar, s.1914,1923 313 Çetin, s.148 314 Kayar, s.1923 315 Tanrıver-Konkordato, s.251

316 Atalay-Borca Batıklık, s.143; Özekes, s.3278; Öztek, s.140; Pekcanıtez, s.348; Tanrıver-Konkordato, s.144; Türk, s.356

317

bulunmamaktadır. Bu konuda takdir yetkisine sahip olan mahkeme somut olayın özelliklerini, kayyımın harcayacağı emek ve mesaiyi göz önüne alarak kayyıma ödenecek ücreti belirlemelidir. Belirlenen bu rakam, mahkemenin atama kararında belirtilmelidir. İflasın ertelenmesi süresinin uzatıldığı durumlarda da, göreve devam edecek kayyımın ücreti konusunda tekrar bir karar verilmeli ve uzatmaya ilişkin kararda kayyıma takdir edilen ücret miktarı belirtilmelidir318

.

Kayyım kendisi için belirlenen ücreti uygun bulmazsa görevinden istifa edebilir. Haklı sebeplerin bulunması halinde görevinden her zaman istifa etme hakkı bulunan kayyımın kendisi için belirlenen ücreti yetersiz bulması haklı bir sebep olarak kabul edilir. Kayyımın istifası, ancak istifanın mahkemece kabul edilip, yerine yeni bir kayyım atanmasından sonra hüküm ifade edecektir. Bu uygulamanın amacı, iflasın ertelenmesi prosedürünün sağlıklı ve kesintisiz bir biçimde yürütülmesini sağlamaktır319

.

Borçlu sermaye şirketi veya kooperatif tarafından ödenmesi gerektiği konusunda tartışma bulunmayan, erteleme talebi üzerine atanan kayyıma ödenecek ücretin320

ödenmemesi durumunda kayyımın ücretinin ödenmesini kimden talep etmesi gerektiği hususunda doktrinde görüş ayrılıkları bulunmaktadır.

Doktrinde ileri sürülen bir görüşe göre; kayyımın yerine getireceği görevlere karşılık takdir edilen kayyımlık ücretinin borçlusu sermaye şirketi veya kooperatif olduğu için, bu ücretin ödenmemesi durumunda kayyımın talepte bulunması gereken yer de borçlu sermaye şirketi veya kooperatif olmalıdır. Bu görüşü savunanlara göre; kayyım, ücretinin ödenip ödenmeyeceği konusunda şüpheye sahipse, henüz göreve başlamadan önce ücreti konusunda sermaye şirketi veya kooperatiften kendisine avans olarak ödemede bulunulmasını veya bir teminat gösterilmesini talep edebilir. Hatta kayyım, talep ettiği avans miktarı ödenmeden veya ücretine ilişkin bir teminat gösterilmeden kayyımlık görevini kabul etmekten kaçınabilir321.

Doktrinde ileri sürülen bir diğer görüşe göre ise; her ne kadar kayyıma ödenecek ücretin borçlusu, borçlu sermaye şirketi veya kooperatif olsa da; bu ücretin ödenmemesi durumunda kayyımın başvuracağı merci mahkeme olmalıdır. Zira kayyım ile borçlu sermaye şirketi veya kooperatif arasında hiçbir sözleşme ilişkisi bulunmadığı gibi;

318Ermenek, s.322 319

Tanrıver-Konkordato,s.147-149

320 Erteleme talebi üzerine İİK m.179/a gereğince mahkeme tarafından alınan erteleme tedbirlerine ilişkin masrafların da borçlu sermaye şirketi veya kooperatif tarafından ödenmesi gerektiği konusunda tartışma bulunmamaktadır.

321

kayyımın atanması konusunda borçlu sermaye şirketi veya kooperatifin hiçbir söz hakkı veya takdir yetkisi bulunmamaktadır. Kayyımı atayan merci mahkemedir. Dolayısıyla tıpkı bilirkişiye ödenecek ücret konusunda olduğu gibi, kayyıma ödenecek ücreti teminat altına alması gereken merci de mahkemedir. Mahkemenin kayyıma ödenecek ücreti teminat altına almaması nedeniyle kayyımlık ücretinin ödenmesi konusunda bir olumsuzluk meydana gelmesi durumunda kayyımın ücreti mahkeme tarafından ödenmelidir. Mahkeme ise kayyıma ödemede bulunduktan sonra kayyımlık ücretinin nihai borçlusu olan sermaye şirketi veya kooperatife rücu edecektir. Aksi takdirde, yani kayyımın ücretinin ödenmediği her zaman borçlu ile muhatap olmak zorunda bırakılması durumunda kayyımlık görevinden istifa edilmesi yaygınlaşacak ve böylece iflasın ertelenmesi prosedüründen beklenen fayda sağlanamayacaktır. Kayyımın, yerine getirdiği görevin kamu görevi niteliğinden dolayı Anayasa m.128 anlamında kamu görevlisi sayılması da, kayyıma ödenecek ücretin devlet teminatı altında olmasını gerektirmektedir322.

Kayyımın mahkeme tarafından denetimle görevlendirildiği durumlarda kendisine yüklenen görevin niteliği gereği kayyımlık ücretinin ödenmemesi durumunda dahi kayyımın borçluya başvurması beklenemez323

. Ancak kayyımın borçlu sermaye şirketi veya kooperatifin yönetim kurulunun yerine geçtiği, yani yönetim kayyımının söz konusu olduğu durumlarda, kendisini atayan mahkeme tarafından özel olarak yetkilendirilmiş olmak koşuluyla, kayyım ücretini kendi yönetimine bırakılan malvarlığından alabilecektir. Ancak mahkeme tarafından böyle bir yetkilendirilme yapılmayan durumlarda yönetim kayyımı da, ücreti ödenmemesi durumunda mahkemeden talepte bulunacaktır324

.

ÖZTEK’ göre ise; kayyıma ödenecek ücretin, iflasın ertelenmesinin talep edilmesi ile birlikte düzenlenecek bütçeye dâhil edilmesi gerekir. Fakat şirket aktiflerinin alacaklılar yararına korunması ilkesi gereği şirkete taze para girmeden yönetimi kayyıma bırakılan şirket malvarlığından kayyıma ödemede bulunulması doğru değildir. Dolayısıyla, kayyımın yönetim kayyımı olarak atandığı durumlarda da şirketin aktifinde hiçbir çoğalma gerçekleşmeden, şirket malvarlığından kayyıma ödeme yapılması düşünülemez325

.

322 Ermenek, s.322-323 323 Ermenek, s.322

324 Atalay-Borca Batıklık, s.143; Ermenek, s.323; Özekes, s.3278; Türk, s.356 325

Kayyımlık ücreti konusunda doktrinde tartışmalı olan bir başka husus ise; iflasın ertelenmesinin başarısız olması halinde kayyımlık ücretinin masa alacağı sayılıp sayılmayacağına ilişkindir. Bu konuda doktrinde açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bazı yazarlar kayyımlık ücretinin masa alacağına dâhil olduğunu kabul etmişlerdir326

. Bu görüşü savunanlara göre; kayyımlık ücreti iflas masasından öncelikli olarak ödenecek borçlardandır.

Doktrinde ileri sürülen bir diğer görüşe göre ise; kayyıma ödenecek ücret iflas tasfiyesinin başlamadığı bir döneme ilişkin olduğu için masa alacağı olarak kabul edilemez327.

Kanımızca; iflasın ertelenmesinin başarısızlıkla sonuçlanarak iflasa karar verilmesi durumunda, kayyımlık yaptığı sermaye şirketi veya kooperatiften ücret alacağı bulunan kayyımın alacağı da masa borcu olarak kabul edilmelidir.