• Sonuç bulunamadı

Đndoller ve oksimler, sürekli yenisi sentezlenen geniş bileşik grupları olup başlıca sağlık alanı olmak üzere çok farklı disiplinlerde çalışılan bileşiklerdir. Son yıllarda dioksim ve kompleksleriyle birlikte Đndol türevlerinin antitümör, antiviral antibakteriyel gibi biyolojik özellikleri ile ilgili çalışmalar hızla artmaktadır. Buna paralel olarak klinikte kullanılan oksim ve indol bileşiklerine yenileri eklenmektedir. Bunun yanında furazanlar da ilginç özellikleri ile farmasötik kimyacıların dikkatini çekmektedir. Bu tez kapsamında bazı biyolojik özellikler gösteren 30 yeni bileşik sentezlenmiş ve literatüre kazandırılmıştır. Bu bileşiklerin tasarlanması, sentezlenmesi ve biyolojik özelliklerinin araştırılması aşamalarında yol gösterici olan literatürlerin bir kısmı aşağıda özet halinde bahsedilmiştir.

Tron ve ark. 2005 yılında yaptıkları çalışmada, sitotoksik etkili furazanlar sentezlemişlerdir. Afrika söğüt ağacı türü olan Combretum caffrum’dan izole edilen antitümör etkili kombretastatin A-4 (CA-A4) bileşiği çıkış maddesi olarak seçilmiş ve bu bileşiğin furazan analoğu sentezlenmiştir. CA-A4 bileşiği ilk olarak diketona yükseltgenmiş ve daha sonra dioksime çevrilmiştir. CA-A4’ün dioksim türevleri de ilk defa gerçekleştirilen Mitsunobu reaksiyonu ile furazanlara dehidre edilmiştir. Böylelikle cis-kilitli combretafurazan sentezlenerek in-vivo ortamda karşılaşılan bazı olumsuzluklar giderilmiştir. Elde edilen combretafurazanın SH-SY5Y nöroblastoma hücrelerine 4 kat daha sitotoksik olduğu bulunmuştur.

Richardson ve ark. 2002 yılında sentezledikleri 3,4-di(2-pyridyl)-1,2,5- oksadiazol ile kompleks çalışmaları yapmışlardır. Furazanların metallerle olan bileşiklerinin 2002 yılına kadar sadece bir literatürde geçmesi çalışma ve sonuçlarını ilginç hale getirmiştir. Çalışmada 2-2’-Pyridil’in dioksimi hazırlanmış ve bu dioksimin su kullanılarak, 185°C de dehidrasyonu ile furazan sentezlenmiştir. Beş üyeli Furazan halkası içeren bu ligandın Rutenyum komplekslerinin özellikleri, 6 üyeli şelatların özellikleri ile karşılaştırılmıştır.

Kusurkar ve ark. 2005 yılında yüksek enerjili ve yüksek yoğunluklu bileşiklerin sentezinde anahtar rol oynayan diaminofurazanın (DAF) mikrodalga sentezini gerçekleştirmişlerdir. Mikrodalga ışınları ile yapılan ilk ve tek furazan sentezi olması çalışmayı ön plana çıkarmıştır. DAF sentezi iki ayrı yoldan mutfak tipi mikrodalgada gerçekleştirilmiştir. Đlk metot da glioksim 3 dakikada diaminoglioksime (DAG) çevriliyor daha sonra DAG’den 20 dakikada DAF sentezleniyor. Đkinci metot ise,

glioksimin direk 30 dakika civarında DAF’a dönüşümünü içeriyor. Reaksiyonun açık kapta yapılması ve karışımın hızla kaynama sıcaklığının üstüne çıkması, 30 saniyelik periyotlarla mikrodalga uygulanmasını gerektirmiştir. Bu çalışma kontrolü zor ve güvenliksiz bir metot olsa da mikrodalga furazan sentezinin ilk örneğidir.

Mono sübstitüe glioksimlerin geometrik olarak dört izomeri bulunmaktadır. Strelenko ve ark. 1990 yılında monosübstitüe metil- , fenil- ve kloroglioksimin izomerlerini 1H-, 13C- ve 15N- NMR spektroskopik verileriyle aydınlatmışlardır. Bu çalışma glioksimler ve izomerlerinin karekterizasyonu için yararlı spektroskopik veriler içermektedir.

1,2-Diketon dioksimlerin geçiş metalleri ile şelat oluşturma yetenekleri uzun yıllardır bilinmektedir. Bu amaç doğrultusunda birçok ligand sentezlenmiştir. Gök ve ark. 1999 yılında 4,4’-dimetil benzil’den çıkarak hem geçiş metalleriyle hem de alkali ve toprak alkali metaller ile kompleks oluşturacak çift çekirdekli ligand sentezlemişlerdir. Potansiyel olarak hem krown eter hem de dioksim metal merkezi içeren 4,4’-bis[4-fenoksi (15-krown-5) methyl benzil dioksim, amidoksim içermeyen diketon türevi dioksimlere güzel bir örnektir.

Bis-indolmaleimidler farklı biyolojik özelliklere sahip ilginç bileşiklerdir. Đlk olarak deniz canlılarından izole edilen maleimidlerin çok farklı türevleri sentezlenmiş ve farmokolojik özellikleri incelenmiştir. Bazı türevlerinin Protein kinaz C enzimini seçimli olarak inhibe ettiği bulunan bu bileşiklerin mono veya bis-indol oksimleri Prudhomme ve ark. (1999) tarafından sentezlenmiştir. Đndolglioksailklorürden çıkarak bir deniz süngeri türünden (Smenospongia sp.) izole edilen 1,2-bis(1H-indol-3-yl)etan- 1,2-dion sentezlenerek bu diketonun mono ve dioksimleri sentezlenmiştir. Sentezlenen bileşikler, protein kinaz C’ye karşı inhibitör aktivite göstermezken, antimikrobiyal etki göstermişlerdir.

Deniz canlılarından izole edilen bis-indol alkaloitlerine bir başka örnek de nortopsentin bileşikleridir. Diana ve arkadaşlarının 2007 yılında yaptıkları çalışmada nortopsentinlerde bulunan imidazol halkası yerine tiyazol, primidin, pirazin, pirazinon ve tiyofen halkaları içeren analogları ve onların sitotoksik etkilerinden bahsedilmektedir. Bu çalışmada sentezlenen pirazol türevlerinden 3 tanesi kanser enstitüsü (NCI, Bethesda, USA) tarafından bir dizi insan kaynaklı kanser hücreleri üzerindeki etkileri araştırılmış ve mikromolar düzeyinde etki gösterdikleri bulunmuştur. Nortopsentinler ile karşılaştırıldığında pirazol halkalı analogların benzer sitotoksik etkiler gösterdikleri bulunmuştur.

Millich ve Becker 1958 yılında bazı indol bileşiklerinin infrared spektrumlarını incelemiştir. Çalışma dört tanesi yeni olmak üzere birçok indol türevinin infrared değerlerini ve sentez metotlarını içermektedir. Bu çalışmayla ilk defa 1,2-bis(1-metil- indol-3-yl)etan-1,2-dion bileşiği, oksail klorür ve 1-metil indolden sentezlenmiştir. Oda şartlarında kolayca gerçekleşen bu reaksiyon herhangi bir katalizöre gerek duymadan farklı indol-diketonların eter ortamında sentezini sağlamıştır.

Kolotaev ve ark. 2006 yılında simetrik ve asimetrik indol diketonlar sentezlemişler ve bu diketonların hidrazinlerle reaksiyonlarını incelemişlerdir. Simetrik diketonlar, oksail klorürün eterli çözeltisinin 1,2-dimetil indol ve 2-metil indol ile reaksiyonundan elde edilmiştir. Asimetrik diketonlar ise 3-indolglioksail klorürlerin indol, tiyofen ve benzotiyofen türevleriyle Friedel-Crafts reaksiyonuyla elde edilmiştir.

Đndollerin N-alkilasyonu indol türevlerinin sentezlenmesinde önemli bir prosestir. Jiang ve ark. (2001) yeni ve çevreci bir N-metilleme metodu geliştirmiştir. Şimdiye kadar kullanılan toksik metil iyodür ve dimetil sülfat yerine daha çevreci, daha az toksik etkili dimetil karbonat kullanılmıştır. Bu pratik metotla 1-metil indol dâhil olmak üzere farklı fonksiyonel gruplu birçok N-metil indol bileşiği sentezlenmiştir.

Furazanların biyolojik aktiviteleri üzerine çalışmalar son yıllarda artmıştır. Bunlardan bir tanesi de Yadav ve ark. (2007) yaptıkları çalışmadır. Bu çalışmada bir dizi benzil dioksim sentezlenmiş ve bunların furazan ve furoksanlara dönüşümü gerçekleştirilmiştir. Dioksimler, sübstitüe benzillerin hidroksilamin hidroklorürle piridin ortamında yedi saat kaynatılmasıyla elde edilmiştir. Furazanlar ise dioksimlerin süksinik anhidrit ile 180-185 °C de 10 dakika ısıtılmasıyla elde edilmiştir. Elde edilen furazan ve furoksanların in-vitro siklooksijenaz (COX-2, COX-1) inhibitör aktiviteleri ve in-vivo antiinflamatuar etkileri araştırılmıştır. 3,4-di(4-metoksifenil)-1,2,5-oksadiozol bileşiği diğer furazanlar içerisinde (% 53, 88 µmol/L) değeri ile en iyi COX-1 enzim inhibisyon aktivitesi göstermiştir. Yine aynı bileşik in vivo antiinflamatuar etki testinde (% 71, 25 mg/kg) değeriyle diğer bütün bileşiklerden hatta kontrol maddesi Celecoxib’den (% 48, 12,5 mg/kg) daha etkili çıkmıştır.

Benzer Belgeler