• Sonuç bulunamadı

4 12 Katılımcıların Fiziksel Aktivite Düzeylerinde Baba Eğitim Durumu Değişkenine Dayalı Farklılıklara İlişkin Bulgular

Katılımcıların fiziksek aktivite düzeylerinin babalarının eğitim durumuna göre anlamlı düzeyde farklılaşıp farklılaşmadığı ANOVA testi ile incelenmiştir. Sonuçlar Tablo 13’de özetlenmiştir.

Tablo 13. Fiziksel Aktivite Düzeyinde Baba Eğitim Durumuna Dayalı Farklılıklar

Betimsel İstatistikler ANOVA Sonuçları Anlamlı

Fark Anne Eğitim N Ort. Varyansın Kaynağı KT Sd KO F p

1.Okuryazar değil 38 1766,61 Gruplar arası 5.78 5 1.16 3.4 8 .00 4 3>2, 4>2, 5>2, 6>2, 2.Okuryazar ilkokul mezunu değil 88 1567,98

Tablo 13’ün devamı

Betimsel İstatistikler ANOVA Sonuçları Anlamlı

Fark Anne Eğitim N Ort. Varyansın Kaynağı KT Sd KO F p

3.İlkokul

mezunu 284 2207,46 Gruplar içi 3.1 7 952 3331169. 70 4.Ortaokul mezunu 286 2259,32 5.Lise mezunu 188 2463,80 Toplam 3.2 3 957 6.Yüksekokul/ Fakülte 76 2346,99 *p <0.05 **p<0.01

Tablo 13’te görüldüğü üzere öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin babalarının

eğitim durumuna göre anlamlı düzeyde farklılaştığı bulunmuştur (F5,957=3.48, p<.01).

Farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için Tamhane's T2 testi yapılmıştır.

Elde edilen bulgulara göre babalarının eğitim durumu ilkokul, ortaokul, lise ve

fakülte/yüksekokul mezunu katagorisinde yer alan katılımcıların fiziksel aktivite düzeylerinin baba eğitim durumu okuryazar ilkokul mezunu değil kategorisinde yer alan katılımcılardan daha yüksek olduğu görülmektedir.

Bu bölümde elde edilen bulgular ile birlikte incelenen literatür tartışılıp yorumlanmıştır. Bu araştırma beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının fiziksel aktivite düzeylerinin akademik başarı ve çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmada öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerini belirlemek amacıyla Uluslararası Fiziksel Aktivite Değerlendirme Anketi Kısa Formu kullanılmış ve bunun yanında akademik başarılarını ölçmek amacıyla akademik not ortalamaları istenmiştir.

Araştırmanın birinci alt problemi ‘’Beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının fiziksel aktivite düzeyleri nasıldır?’’ şeklindedir. Yapılan Frekans analizi sonucunda katılımcıların 285’i (%29,7) inaktif, 340’ı (%35,5) minimal aktif, 333’ü (%34,8) çok aktif fiziksel aktivite düzeyine sahiptir (Tablo 3).

Türkiye’de Fiziksel aktivite düzeyini inceleyen çalışmalar az olmakla birlikte son yıllarda bu çalışmalara önem vermeye başlanmıştır (Arslan, Koz, Gür ve Mendeş, 2003). Çalışmada incelenen öğrencilerin bulundukları bölüm fiziksel aktivitenin yoğun olduğu uygulama dersleri içermesine rağmen denekler inaktif, minimal aktif, çok aktif katagorilerinde hemen hemen eşit dağılmışlardır.

Fiziksel aktivite düzeyindeki artış bireylerin yaşayabileceği birçok hastalığın önlenmesinde önemli bir etkisi vardır (Kriska ve Caspersen, 1997b). Bireylerin fiziksel aktivite düzeylerinde olan genel artış onların genel sağlıklarındada etkili olacaktır. Yapılan bir araştırmada üniversitede öğretim üyesi olan bireylerin fiziksel aktivite düzeyi ile sağlık problemleri arasındaki ilişkiyi araştırmış ve fiziksel aktvite yapma oranlarının yetersiz olduğunu tespit etmiş en fazla katılım gösterilen yürüme aktivitesine bile %48 gibi düşük bir oran ile katılım sağlandığını, bunun yanında sağlık problemi yaşayan öğretim üylerininde %80’inin de sağlık problemleri ile sıkça karşılaştığını tespit etmiştir (Arslan vd., 2003). Öğretim elemanları üzerinde yapıtığı bir araştırmada ergenlik çağdaki fiziksel aktiviteleri ile yetişkinlikteki fiziksel aktiviteleri karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak katılımcıların %69,5’i hiçbir fiziksel aktivite yapmadığı (inaktif), %16,5’i orta şiddette fiziksel aktivite yaptığı (minimal aktif), %14’ü ise yüksek düzeyde fiziksel aktivite yaptığını ( çok aktif) ve fiziksel aktivitenin çocukluk dönemlerinden başlayarak yetişkinliğe kadar düşerek bu sonuca ulaştığını tespit etmiştir (Memiş, 2003).

Yayımlanan bir rapora göre ABD’de yaşayan yetişkinlerin %25’inin yüksek şiddette egzersiz ile uğraştıkları, %15’inin orta ve düşük düzeyde egzersiz yaptığı %40’ının ise egzersiz yapmadığı sonucuna varılmıştır (USDHHS, 1996).

Çalışmada incelenen öğrencilerin bulundukları bölüm fiziksel aktivitenin yoğun olduğu uygulama dersleri içermesine rağmen denekler inaktif düzeyde fziksel aktivite yapan bireylerin sayısı azımsanmayacak kadar fazladır.

Araştırmanın ikinci alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının fiziksel aktivite düzeyleri ile akademik başarıları arasındaki ilişki incelenmiştir. Katılımcıların akademik not ortalamaları yapılan Anova analizi sonucunda fiziksel aktivite düzeyine göre anlamlı şekilde farklılaştığı bulunmuştur (S(2,957)=539,562, P<0,005). Daha sonra yapılan post hoc testi yapılmış olup bu elde edilen farklılığın hangi gruptan olduğunu tespit etmek için çoklu karşılaştırma analizi yapılmıştır. Bu analiz sonucunda minimal aktif olan grubun inaktif ve çok aktif olan grublara göre akademik başarılarının istatiksel olarak pozitif yönde yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu anlamlı farklın öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin bilişsel süreçlere olan olumlu etkisinden kaynaklandığı düşünülmektedir (Tablo 4).

Akademik başarı ve fiziksel aktivite arasında güçlü bir etkileşim olduğu

düşülmektedir (Shephard ve Curricular, 2007). Yapılan bir araştırmada 147 8. sınıf öğrencisinin fiziksel uygunluk ve akademik başarılarını incelenmiş ve bu iki değişken arasındaki ilişkinin düşük yönde pozitif olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Bilgin, 2017). Fiziksel aktiviteye katılımın zekâ düzeyi ile akademik başarıya olan etkisinin değerlendirildiği bir çalışma fiziksel aktivite yapma oranlarının zekâ ve akademik başarıya olumlu yönde etkisi olduğunu tespit etmiştir (Makrygianni ve Reed, 2010). Bunun yanı sıra fiziksel aktivite yönünden aktif olan öğrencinin okuma puanlarının, matematik puanlarının daha yüksek olduğu ve dil becerilerinin diğer akranlarına göre daha iyi olduğu tespit etmişdir (Hines, 2001).

Kantomaa ve diğerleri (2013) akademik başarıyla çocukluk çağında olan motor becerilerin ilişkilerini inceleyen 16 yaşındaki çocukların incelendiği çalışmaya 8.061 çocuk katılmıştır. Deneklerin 8 yaş motor becerileri ailelerinden ve sınıf öğretmenlerinden alınmıştır. Çalışmanın örneklemini oluşturan çocukların fiziksel aktivite düzeyleri ve akademik başarıları ise araştırmacılar tarafından ölçülmüştür. Fiziksel aktivite düzeyleri tespiti için bisiklet ergonemetresi kullanılmış akademik başarıları ise ders notları ile tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda ise çocukluk döneminde motor becerileri yüksek olan deneklerin akademik başarılarıda yüksektir ayrıca diğer bir sonuç ise fiziksel aktivite düzeyi yüksek olan çocukların akademik başarılarını da yüksek bulmuşlardır.

Fiziksel aktivite ve spor teknolojik gelişmelerle hareketsiz bir yaşama sürüklenen bireyler için çok önemli bir işleve sahiptir. Bu yüzden bireylerin fiziksel aktivite düzeylerinin ve spor alışkanlıklarının artırılma yönünde yapılan çalışmalar yoğunlaşmıştır. Dünya genelinde birçok ülkede bireyler yeterli düzeyde fiziksel aktivite ve spor yapmaması

önemli bir sorundur. Bu nedenle ulusal ve uluslararası düzeyde halk sağlığı koruması için çalışan kurumların önemli bir işlevini ortaya çıkarmıştır. Amerikan Spor Hekimleri Birliği’ne (ACSM) göre her yetişkin günlük ortalama orta şiddette 30 dakika süre ile fiziksel aktivite yapması gerektiğini savunmuştur (Savcı, Öztürk, Arıkan, İnce ve Tokgözoğlu, 2006).

Kesitsel ve boylamsal yönden incelenen Fiziksel aktivite ve akademik başarı arasındaki ilişkinin incelendiği birçok çalışmada araştrma sonuçlarında pozitif yönde ilişki bulunsa da (Morales, Gonzalez, Guerra, Virgili ve Unnithan, 2011; Reed vd., 2010) daha çok detay içeren içeren ve daha iyi analiz edilmiş çalışmalara ihtiyaç vardır. Literatürde denek gruplarının rastgele seçildiği çalışmaların yokluğu, çalışmada yer alan kontrol ve deney grubunda yer alan deneklerin sayısının yetersiz olması örneklem grubun veya katılımcı grubun özelliklerinin yeterince iyi analiz edilmemesi gibi yetersizlikler bulunmaktadır. Fiziksel aktivite düzeyleri bireylerin gelişimlerine büyümelerine, vucut

genel sağlığına, olan etkisi yapılan araştırmalarca bulunmuş ayrıca bilişsel düzeye ve

fonksiyonlara yaptığı pozitif yönlü etki tespit edilmiştir. Bunlara rağmen yapılan araştırmalarada fiziksel aktivite düzeyinin, sıklığının, süresinin ve gerçekleştiği zamanın akademik başarıya etkisi henüz net değildir. Bu konuda yapılan araştırmalarda üzerinde durulması gereken çok fazla etkileyici etmen vardır. Çünkü bu etkileci etmenler aktivite düzeyini etkileyebileceği gibi akademik başarı düzeyinide etkileyecektir. Bu etmenler, yaş, cinsiyet, sosyo ekonomik durum vb. etmenlerdir (Davis vd., 2011). Fiziksel aktivite düzeyinin akademik başarıya olan etkisi daha fazla ayrıntıyla araştırılmalıdır. Literetür incelendiğinde yüksek fiziksel aktivite düzeyinin öğrenme yaşantılarına, bilişsel fonksiyonlara ve akademik başarı düzeyine olumsuz etkisi olduğunu gösteren bir çalışma yoktur.

Ayrıca düzenli egzersizin gençler ve çocuklar üzerindeki etkisini inceleyen bir araştrmada ise katılımcıların öz saygılarının, stress ve kaygı bozukluklarının fiziksel akiviteleri ile aralarında ilişki olduğunu tespit etmiş ve bu parametrelerinde akademik başarıyla olan ilişkisine vurgu yapmıştır (Ekeland, 2004). Diğer bir araştırmacı ise okul müfredatlarında bulunan beden eğitimi ve spor dersinin sınıf notları ile pozitif yönde ilişki olduğunu savunmuştur (Shepard, 1996). Araştırmamız bu çalışmalar ile paralellik göstermektedir.

Literetürde fiziksel aktiviteyle ile bireylerin enerji mekanizmaları arasıda olan ilişkinin yanı sıra bilişsel düzey ve beyin fonksiyonlarını arttırdığını tespit eden çalışmalarda yer almaktadır (Coe vd., 2006; Cotman ve Berchtol, 2002; Hilman vd., 2008).

Fiziksel aktivite düzeyi ve akademik başarı arasındaki ilişkiyi inceleyen çeşitli araştırmalarda ise ilişki bulunamamıştır (Dağlı, 2012). Raustorp, Pangrazi ve Stahle (2004) yapmış oldukları ‘’Güneydoğu İsveç'te Okul Çocukları Arasındaki Fiziksel aktivite

Seviyeleri ve Beden Kitle İndeksi’’ isimli çalışmada 7-14 yaş aralığındaki çocukları incelemişler pedometre ölçümleriyle alınan fiziksel aktivite düzeyleri ile Beden Kitle Endeksi (BKI) karşılaştırılmış ve aralarında bir ilişki bulamamışlardır (Raustorp, Pangrazi ve Stahle, 2004).

1999 yılında New Jersey de 177 ilköğretim öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada 15 dakika süren fiziksel aktivite sonrasında uygulanan ders sonunda yapılan dikkat test puanları karşılaştırıldığında 2. ve 3. sınıf öğrencilerinin test puanlarının üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını gözlemişlerdir (McNaughte ve Gabbara, 1999). Yaptığımız araştırma bu çalışmalar ile paralellik göstermemektedir.

Araştırma sonuçlarındaki bu tutarsızlığın ise bireylerin bilinçsizce spor yapmasından, ölçüm araçlarından sosyo ekonomik durumdan, bireylerin psikolojilerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Litereatürde bulunan birçok çalışma sporun okul başarısına etkisi olduğunu tespit etmiş ve yapılan bu spor aktivitelerinin ne düzeyde yapılması gerektiğini etkinlikler yapılırken hangi şiddette olması gerektiğine dair hiçbir veri bulunamamıştır. Fiziksel aktivite düzeyi minimal düzeyde olan beden eğitimi öğretmen adayalarının akademik başarılarının artacağı düşünüldüğünden KPSS sınavından atanma oranlarının da artacağı da düşünülmektedir. Ayrıca Akademik başarıları yüksek beden eğitimi öğretmenlerinin okullarda verdiği eğitim kalitesinin artacaği düşünülmektedir.

Araştırmanın üçüncü alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının

"cinsiyet" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki incelenmiştir. Yapılan t

testi sonucunda iki grup arasında gözlenen bu farkın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu bulunmuştur (t=5.38, p<.001). Bu sonuç erkek beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının kadın beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarına oranla daha fazla fiziksel aktivitede bulundukları tespit edilmiştir (Tablo 5).

‘’7-11 yaş arası çocuklarda sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etmek için okul temelli müdahalenin etkisi’’ isimli çalışmada erkek çocukların fiziksel aktivite düzeyi adımlarını ile, kız çocukların fiziksel aktivite düzeyi adımlarını karşılaştırdıklarında erkeklerin kızlardan daha yüksek bir değere sahip olduğu tespit etmişlerdir (Gorely, Nevil, Morris, Stensel ve Nevill, 2009). Diğer bir çalışmada ise ilköğretim çağındaki çocuklarda erkeklerin günlük yaptıkları fiziksel adım düzeyleri kızların günlük fizikksel adım düzeylerinden daha yüksek bulunmuştur (Cox, Schofield, Greasley ve Kolt, 2004). Leslie ve diğerleri (1999) Avustralya’da yaptıkları 2729 üniversite okuyan öğrenci üzerinde çalışılan araştırmada aktif olmayan kız öğrenci oranının (%47) aktif olmayan erkek öğrenci (%32) oranından daha yüksek bulunmuştur.

Bir diğer çalışma ise 23 ülkede okuyan üniversite öğrencisi üzerinde yapılmış ve erkek öğrencilerin fiziksel aktivite düzeyleri kadın öğrencilerin fiziksel aktivite

düzeylerinden yüksek olduğu bulmuşlardır (Haase, Steptone, Sallıs, Wardle, 2004). Erkek katılımcıların tüm eğitim dönemlerinde bayanlara göre düzenlenen spor faaliyetlerine daha fazla katıldığını tespit etmiş, ayırca ilköğretim, lise ve üniversite okudukları dönemlerde de erkek katılımcıların bayanlara göre daha fazla spor aktivitelerine katıldıklarını tespit edilmiştir (Memiş, 2003). Rowe, Van Der, Schuldheisz ve Fox (2004) yaptıkları bir araştırmada lise düzeyinde okuyan erkek öğrencilerin aynı düzeyde olan bayan öğrencilere göre daha fazla okul dışı sportif faaliyetlere katıldıklarını tespit etmişlerdir.

Japonya, Çin ve Singapur'dan gelen araştırmacılar, uluslararası ergen yaşam kalitesini (QOL) karşılaştırmak amacıyla ortak bir proje başlattılar. Ergenler için 70 maddelik Yaşam Kalitesi Anketi (QOLQA) Japonya ve Çin'de geliştirildi ve değerlendirildi. Toplamda, 12-15 yaşları arasındaki 1114 Japon ve 613 Çinli ortaokul öğrencisi anketi tamamladı. Çalışma sonuna göre erkek katılımcıların fiziksel aktivite oranları bayan katılımcıların fiziksel aktivite oranından yüksek olduğu tespit edilmişlerdir (Wang,

Matsuda, Ma ve Shinkfuku, 2000). Trakya Üniversitesi Öğretim Elemanlarının Sağlıkla

İlintili Yaşam Kalitesi isimli çalışmada 560 öğretim elemanı incelenmiş olup çalışma sonunda erkek öğretim elemanlarının fiziksel aktivite yapma oranları kadın öğretim elemanlarının fiziksel aktivite yapma oranından yüksek olduğu tespit etmiştir (Musaoğlu, 2008). Tudor-Locke, Aninsworth, Adair ve Popkin (2003a) 14-16 yaş aralığındaki gençler üzerinde yaptığı bir araştırmada okul dışında erkekler kızlara oranla daha fazla spor ve egzersiz yaptıklarını tespit etmişleridir. Çalışmamız bu çalışmalarla paralellik göstermektedir.

Ayrıca ‘’Çocukların sağlıkla ilgili fiziksel aktiviteleri’’(Riddoch ve Boreham 1995), ‘’Okul Çocuklarında Fiziksel ve Sedanter Aktivite 5-8. Sınıflarda: Bogalusa Kalp Çalışması’’ (Myers, Strikmiller, Webber ve Berenson, 1996), ‘’Gençlik Cinsiyetinde ve Sınıf Düzeyinde Değerlendirmelerde Fiziksel Aktivite Yoğunluğu Öz-Raporu’’ (Crocker ve Faulkner, 1999), ‘’Yetişkinlerin Fiziksel Aktiviteye Katılımı: Gözden Geçirme Ve Güncelleme’’ (Trost, Owen, Bauman, Sallis ve Brown, 2002) çalışmaları ile aynı doğrultudadır.

Araştırmanın dördüncü alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "yaş" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Yapılan analiz sonucunda yaş grupları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (F(3, 957) =.675, p =.568).

Hallal, Victora, Wells ve Lima (2003) yaptıkları UFAA’yı kulandıkları çalışmada 20- 70 yaş aralığında 3182 kişiyi incelemişler ve çalışmaya katılanların %41’inin inaktif olduğu ve bu grubun %38’ini 20-29 yaş aralığında kişiler oluşturmuştur.

Yaş değişkeni açısından değerlendirildiğinde fiziksel aktivite düzeyi yaşam kaygısı, sağlık problemleri, sosyo ekonomik, durumlar gibi faktörlerden pozitif yönde etkilenerek genelde üniversite çağında bulunan 20’li yaş gruplarında daha fazla görülmektedir. Çalışmamızın araştırma grubundaki katılımcıların yaş aralığı bu grupta yer aldığından anlamlı düzeyde farklılık çıkmadığı tespit edilmiştir.

Araştırmanın beşinci alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "ikamet yeri" değişkenine göre fiziksel aktivite arasındaki ilişki incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda fiziksel aktivite düzeyi ve ikamet yeri arasında anlamlı bir ilişki tespit

edilmiştir (F3,957=3.88, p<.01). Hangi gruplar arasında ilişki olduğunu tespit etmek için

Tamhane's T2 testi kullanılmıştır. Sonuç olarak ailesinin yanında kalan beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının fiziksel aktivite düzeyleri devlet yurdunda ve özel yurtta kalanlara oranla anlamlı düzeyde daha yüksekolduğu tespit edilmiştir. Bu farklılığın ailelerinin yanında yaşayan öğretmen adaylarının sosyo ekomik durumlarının devlet yurtlarında ve özel yurtlarda kalan öğrencilere göre daha yüksek olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir (Tablo 7).

Araştırmanın altıncı alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "sınıf" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Met-

dakika puanlarının sınıf düzeyinde anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı tespit edilmiştir (X2=

3.603, p>.05). Bu sonuca göre beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının sınıfsal düzeyde benzer fiziksel aktivite oranlarına sahip oldukları söylenebilir (Tablo 8).

Yapılan bir başka araştırmada ise üniversite öğrencilerinin fiziksel aktiviteye katılımlarının iletişim becerisi ve yaşam tatminleri arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışmada 4. Sınıftaki üniversite öğrencilerinin fiziksel aktivitelerinde düşüş olduğu sonucuna varılmış ve bunun nedeni ise öğrencilerin hazırlandıkları KPSS olduğu dair vurgu yapılmıştır (Fişne, 2009). Çalışmamız bu çalışma ile paralellik göstermemesinin nedeni araştırma grubunun beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümünde okuyan öğrencilerden oluştuğundan kaynaklandığı düşünülmektedir.

Araştırmanın yedinci alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "branş" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Fiziksel

aktivite düzeyinin branşlarına göre anlamlı düzeyde farklılaştığı bulunmuştur (X2=89.745,

p<.001). Bu analizlerin sonuçlarına göre futbol branşındakilerin fiziksel aktivite düzeyleri branşı olmayanlara (t=8.01, p<.001) ve voleybol branşındakilere (t=2.67, p<.01) kıyasla anlamlı düzeyde daha yüksektir. Hentbol branşındaki öğrencilerin fiziksel aktivite düzeyleri branşı olmayan (t=7.97, p<.001) öğrencilerin yanı sıra voleybol (t=3.89, p<.001), atletizm (U=546.50, p<.01) ve diğer (t=3.24, p<.01) branşlardaki öğrencilerden daha yüksektir. Bunların yanı sıra branşı olmayan öğrencilere kıyasla voleybol (t=4.14 p<.001), atletizm

(U=1245.50, p<.01), basketbol (t=4.90, p<.001) ve diğer branşlardaki (t=7.58, p<.001) öğrenciler daha yüksek fiziksel aktivite düzeylerine sahiplerdir (Tablo 9).

‘’Yaygın Olan Spor Branşlarının Seçilme Nedenlerini Etkileyen Faktörler’’ isimli çalışma da katılımın daha fazla olduğu branş futbol olarak tespit etmiştir (Ateş, 2012). Branşlaşma düzeyinde öğrencilerin fiziksel aktivite düzeyleri incelendiğinde futbol ve branşlarında fiziksel aktivite düzeyin yüksek derecede pozitif çıkmasını katılımın en çok sağlandığı branş olması sporda meslek gruplarından ülkemizde ve dünyada en çok tercih edilen branş olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Araştırmanın sekizinci alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "milli olma" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Milli sporcu olan ve olmayan katılımcıların fiziksel aktivite düzeylerini karşılaştırmak için yapılan t testi sonrasında, mili olan ve olmayanların fiziksel aktive düzeylerinin birbirinden anlamlı düzeyde farklılaştığı bulunmuştur (t=3.06, p<.01). Buna göre milli olanların fiziksel aktivite düzeyleri (ort.=2770.19) milli olmayanlardan (ort.=2136.67) daha yüksektir. Dolayısıyla, milli sporcuların milli olmayan akranlarına kıyasla yaptıkları işin profösyonel spor olmasından ötürü daha fazla fiziksel aktivitede bulundukları ifade edilebilir (Tablo 10). Araştırmanın dokuzuncu alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "aylık gelir durumu" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin gelirlerine bağlı olarak anlamlı

düzeyde farklılaşmadığı bulunmuştur (F4,957=1.68, p>.05). Bu sonuçlar, farklı gelir

seviyesindeki öğrencilerin fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı, başka bir anlatımla öğrencilerin fiziksel aktivitede bulunma düzeylerinin gelirlerine bağlı olarak değişkenlik göstermediği tespit edilmiştir (Tablo 11).

Araştırmanın onuncu alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "anne eğitim durumu" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin annelerinin eğitim durumuna göre

anlamlı düzeyde farklılaştığı bulunmuştur (F5,957=4.34, p<.01). Buna göre, anne eğitim

durumuna göre gözlenen bu farklılık anneleri ortaokul, lise ve yüksekokul/fakülte mezunu olan öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin anneleri okuryazar olmayan öğrencilerden daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Elde edilen bu sonuça göre eğitim seviyesi yüksek anneler çocuklarını spora yönlendirdiği düşünülmektedir (Tablo 12).

Araştırmanın onbirinci alt probleminde beden eğitimi ve spor öğretmen adaylarının "baba eğitim durumu" değişkenine göre fiziksel aktivite düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin babalarının eğitim durumuna göre

anlamlı düzeyde farklılaştığı bulunmuştur (F5,957=3.48, p<.01). Elde edilen bulgular göre

düzeylerinin babaları okuryazar olup ilkokul mezunu olmayan öğrencilerden daha yüksek olduğunu göstermektedir. Elde edilen bu sonuça göre eğitim seviyesi yüksek babalar çocuklarını spora yönlendirdiği düşünülmektedir (Tablo 13).

Yapılan araştırmalar fiziksel aktivite düzeyinin akademik başlarıyla ilişkili olduğundan bahsetmekte fakat fiziksel aktivitenin hangi düzeyinin etkili olduğuna dair yeterli araştırma yoktur. Literatürdeki söz konusu eksikliği beden eğitimi ve spor öğretmen adayları fiziksel aktivite düzeyleri ile ilişkisi incelendi.

Bu bölümde araştırmadan elde edilen bulgulara dayanılarak sonuçlar özetlenmiştir.

6. 1. Sonuçlar

1. Çalışma kapsamındaki Beden eğitimi ve spor Öğretmen adaylarının fiziksel

aktivite düzeyleri %29,7 inaktif, %35,5 minimal aktif ve %34,8 çok aktif olarak üç dağılım göstermiştir.

2. Katılımcıların BESYO’da okumalarına rağmen inaktif fiziksel aktivite düzeyine

sahip öğrenci oranı çok yüksektir.

3. Fiziksel aktivite düzeyi ile akademik başarı arasında ilişki vardır.

4. Fiziksel aktivite düzeyi minimal aktif (orta düzey) olan bireylerin akademik

başarıları daha yüksektir.

Benzer Belgeler