• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

3.3. Kastamonu’nun Sosyal Yapısı

Bölgenin coğrâfi durumu, iklim yapısı ve toprak verimliliği ile ilgili bilgiler elde etmemiz açısından; bölgede yetişen tarım ürünleri ve tüketilen gıda maddeleri bize değerli bilgiler vermektedir. Örneğin sicilde kivi, marul, pamuk, incir, muzgibi tarım ürünlerine dair tek bir kayıt dahi yoktur. Bu durum bizim; bölgenin tarım ticareti açısından en azından bölgede yetişmeyen ya da alım ve satımı yapılmayan ürünlerin bilgisini elde etmemizi sağlayabilir. O dönemde tüketilen besin ürünlerine bu sicilden ulaşabiliriz. Sicilde geçen tarım ürünleri ve gıda maddeleri şu şekildedir; Et, Ekmek (Nan), Ham Kuyruğu, Koyun Eti (Lahm-İ Ğanem), Baş Maa Paça, Sığır Eti (Lahm-İ Bakar), Biryan, Börek, Helevacıyan ( Tatlıcılar), Arpa, İç Yağ, Çeltük-İ

55

Ekmeği, Ruğan-İ Zeyt, Lahm-İ Çerkeçi, Saz Princi, Kuru Üzüm, Üzüm Balı, Soğan, Asel-İ Musaffa, Ruğan-İ Bezir, Leblebi, Taze Soğan, Fındık, Badem, Bağ, Kozlu Helva, Kişniş, Eşcar-İ Elma, Nişasta, Erik, Dut, Eşcar-İ Şeftali, Hüda-İ Nabit Kiras, Eşcar-İ Kiras, Taze Üzüm

3.3.2. Hayvan İsimleri

Sicilde adı geçen hayvan isimleri ve yetiştirilen hayvanlarda göze çarpmaktadır. Bölgenin coğrâfi yapısı gereği yetiştirilebilen hayvanlar sınırlıdır. Her ne kadar büyük baş hayvancılık yetiştirildiği göze çarpsa da buda sınırlı anlamda vardır. Sicilden anlaşıldığı üzere Sicilde yer alan hayvan isimleri şöyledir;

Davar, Katır

Bu iki hayvan ismi birçok sicilde geçmektedir geçen hususlar ise şu şekildedir;

114/2- Karadan kendir nakli için istihdam edilecek katır tedâriki yapılmış yiyecekleri, ücretleri ve yol güvenliği gibi hususlarda alınması gereken önlemler alınmış Kastamonu, Çorum, Sivas, Tokat kazalarında toplam 5650 katır tedârik edilmesi emri gelmiştir.

115/1- Sefer için lâzım olan bakır madeninin Küre’den İstanbul’a karadan nakli için istihdam edilecek katır(davar) tedâriki.

119- Sivas, Kastamonu, Çorum vilayetlerinden tersaneye kendir nakli için katır ve deve tedâriki.

Gene 122/1- 133/1- 214/1- sicilde de kendir nakli için katır tedâriki yapılmış.

Bu nedenledir ki bu hayvanlar o dönemde genel bir ihtiyaç olup taşımacılıkta önemli bir yere sahip olmuşlardır. O yüzden de oldukça önemlidir.

anlamda büyük baş hayvancılık taşımada daha çok işe yarıyor küçükbaş hayvancılık ise daha çok etinden ve yününden faydalanılıyordur. Arı ise sadece bir sicilde göze çarpar oda 149/1 deki belgede görülen mahkemede tarafların anlaşmazlıkları nedeni ile bir tarafın diğerine “sen benim arımı çaldın” tabirini kullanmasıdır. Bu belgeden de anlaşılacağı üzere o dönemde az da olsa arı yetiştiriciliği de yapıldığı göze çarpmaktadır.

3.3.3. İsimler, Sülale İsimleri, Soy ve Lakaplar

Kastamonu Tarihi değerlendirilirken, sicil tarihi itibariyle bölgede yaşayan insanların isimleri, soy ve nüfus bilgilerini elde etmek açısından lakapları, adı geçen insanların isimleri, sülale ve soy isimleri önemlidir. Sicilde geçen isim, lakap, sülale ve soy isimleri şöyledir;

3.3.3.1. İsimler

İsmail, Ömer, Hüseyin, Abdülfettah, Halil, Osman, Mustafa, Mehmed, Hasan, İbrahim, Abdülcebbar, Dursun, Hamid, Ferhad, Ahmed, Tahir, Adil, Muzaffereddin, Yusuf, Hilmi, Muhlis, Ali, İdris, Emin, Abdullah, Recep, Şaban, Abdi, Alpaslan, Seyyid, Mahmut, Abdurrahim, Süleyman, Salih, İshak, Âlişân, İvaz, Veli, Abdurrahman, Abdülbaki, Kasım, Şahin Ebubekir, Mirza, Musa, Abdülkadir, Serdar, Hamza, Himmet, Abdülhay, Emrullah

3.3.3.2. Lakaplar

Çavuş, Çelebi, Efendi, Bey, Hafız, Paşa, Ağa, El- Hac, Hacı, Veli, El- Hatib

3.3.3.3. Sülale – soy

Sicilde Kastamonu’daki mevcut sülaleler ile ilgili de bazı tespitlerde bulunulmuştur. Bu sülale adlarının günümüzde de hala aynı şekilde veya küçük değişikliklerle devam ettiği söylenebilir. Zade kelimesinin yerini oğlu kelimesinin aldığı; zaman içinde isimlerin sonunda bulunan zade-oğlu kelimelerinin düştüğü; ses benzeşmeleri sonucunda bazı değişikliklerin olduğu görülmüştür. Aynı zamanda sonu zade ve oğlu

zade ya da oğlu diye bitmiş soy isimlerinin sonları.

Eligüzelzade, Ketencizade, Destşirinzade, Çetinzade, Hindizade, Şehsuvarzade, Hacıseferzade, Tavşanzade, Karakülahzade, Hocazade, Kıbrisizade, Muratçavuşzade, Maktülzade, Hacırecebzade, Dursunzade, Eribzade, Şirindestzade, Şehresığmazzade, Abdullahzade, Kezbanzade, Ebubekirefendizade, Muharremzade, Maliyecizade, Himmetzade, Nimetizade, Vildanzade, Gubarizade, Şehresığmazzade, Eligüzeloğlu, Çavuşoğlu, Hasanefendioğlu, Kazaklıoğlu, Şehsuvaroğlu, Kazaklıoğlu, Şehsuvaroğlu, Mamalıoğlu, Hacıhasanoğulları, Abdülgaffaroğlu, Malazdedeoğlu, Gazibeşeoğlu, Çobancıoğlu, Şaklatoğlu, Gedikoğlu, Aliçelebioğlu, Hacımahmutoğlu, Tekeoğlu, Neyzenoğlu, Maktuloğlu, Cebecioğlu.

3.3.3.4. Vakıflar

Vakıf müessesi, asırlarca İslam devletlerinde büyük öneme sahiptir, sosyal ve iktisadi hayat üzerinde derin tesirler bırakmış dini-hukuki bir müessesedir. 56 Osmanlı sosyal ve iktisadi hayat üzerinde önemli etkileri olmuştur. Lügat da durdurmak, alıkoymak, anlamındadır. Bir inanç duygusuyla insanların ihtiyaçlarına ve halkın ibadet hizmetlerine adanmış bir kurumdur. Vakıf tahsis olunan şeyler olup, bu tabir cami, mescit, tekke, türbe, medrese, mektep, imaret gibi dini müesseselerle, hayır müesseselerinin masrafı karşılığı olarak muayyen bir mülkün veya paranın gelirini tahsis etmek manasına kullanılırdı. Vakfeden “vakıf”, vakıf edilen şeye de “mevkuf” denir. “Mütevelli” ise vakıf işlerini şerîat ve vakıf şartları dâhilindeyürüten kişiye verilen addır.57

Defterde vakıf ile ilgili 3 adet belge bulunmaktadır. İlki 130/. Belgede SULTAN BAYEZİD-İ VELİ EVKAFI ile ilgi Kuşkara ve çevresinde olan arazilerin öşrünün vakfa verildiğine ve diğer vergilerinden de muaf olunduğuna ve mültezim İdris Ağa olduğundan başka vergi istenmemesi emrine dair vakıf mütevellisine gönderilen

56Halaçoğlu, age, s.155.

57Said Öztürk, Onyedinci Asır Askerî Kasamsa Ait İstanbul Tereke Defterleri, (Sosyo-Ekonomik Tahlil),

oluşturulan mektuptur vakfa bağışlanan araziler söz konusudur.

İkinci vakıf ise; 145/3. Kısaca belgede İSMAİL BEY VAKFININ bulunan yöneticisine verilen yevmiyeden bahsedilir. Fakat detâyina inecek olursak yönetici Hacı Mehmed iken sadrazam Kethüdalığından emekli İbrahim Kethüda tarafından usulsüz olarak alınarak İbrahim Yazıcı adında birisini kendisine vekil etmiş fakat İbrahim yazıcı kendini asarak canına kıymaya teşebbüs edecek derece de akıl hastası olduğu ve vakfı idare etmekten aciz olduğu anlaşıldığında tekrardan Hacı Mehmed’e verilmiştir.

Son vakıf da; 153, 153/2.FERHAT PAŞA-Yİ ATİK EFKAFI VAKIF mütevellisinin usulsüzlük yaparak görevinin başkasına tevcihini bildirir.

Bu yapılar günümüzdede tarihi dokusunu muhafaza etmektedir.

3.5.Kastamonunun Ekonomik Yapısı

Benzer Belgeler