• Sonuç bulunamadı

2.1 Hannon ve Periplus’u Özelinde Periplus Yazım Geleneği

2.1.2 Kartacalı Hannon ve Eserine Genel Bakış

Kartaca’nın geçirmiş olduğu bu tarihsel süreçte, MÖ VI. yüzyıl sonu - V. yüzyıl başı arasındaki bir zaman dilimi içerisinde Hannon (Ἅννων) ve onun Herakles Sütunları’nın (αἱ Ἡράκλειοι στῆλαι, günümüzdeki adıyla Cebelitarık Boğazı) ötesine, Kuzeybatı Afrika sahili istikametinde157 düzenlemiş olduğu seyri sefer (περίπλους158) ve bu yolculuğun seyir kayıtları, tıpkı diğer seyir tutanakları gibi159, günümüzdeki coğrafi keşiflerin tarihine ve de gelişimine ışık tutar niteliktedir. Kayıt altına alınan bu keşif seferi günlüğü de, diğer

periplus’lara benzer şekilde, entelektüel gemiciler tarafından oluşturulmuştur. Zira bu tür

çalışmalar antikçağda genellikle okuma yazma bilmeyen gemici-tüccarlardan ziyade denizcilik konusunda eğitimli ve de okuma yazma bilen elit denizciler tarafından gerçekleştirilmekteydi160. Bunlar çoğunlukla liman kitapçıkları ya da kılavuz niteliğindeki fasiküllerdi161. Diğer bir deyişle, açık deniz gemicilerine öncelikle rotaları ve bunun yanında da kıyı kentleri ve de limanlar arasındaki mesafeler, önemli nehirler ve bu nehirlerden iç kesimlerdeki kentlere ulaşılabilirlik, iklimsel faktörler, denizlerdeki yerel özellikler ve demir atılabilecek güvenli bölgeler gibi başlıklar hakkında ihtiyaç duydukları bilgileri detaylı bir şekilde sunabilen belgelerdi162. Buna ek olarak denizcilik faaliyetleri astronomik gözlemler açısından da önemliydi, zira geceleyin yürütülen seyrü seferler esnasında gemicilerin gökyüzüne yönelik sürdürdükleri gözlemler de astronomi bilimi ve bu bilimin alt çatısı altında       

157 Güneybatı doğrultusunda, günümüzdeki coğrafi dizininde sırasıyla: Fas, Batı Sahra, Moritanya, Senegal,

Gambia, Gine-Bissau, Gine, Sierra Leone sahil hattı boyunca. L. Casson (19792, 63)’de ise bu keşif seferinin

Sierra Leone’den daha da ileriye gitmediği görüşünü savunmaktadır. Ancak bazı araştırmacılara göre de (örn. Roller 2006, 31) söz konusu bu keşif yolculuğu daha da ileriye, Liberya, Fildişi Sahili, Gana, Togo, Benin, Nijerya, Kamerun ve Ekvator Ginesi kıyı şeridini kapsayacak bir rota istikametinde ilerlemiştir. Keşif yolculuğunun güzergâhı hakkındaki farklı görüşler ve tartışmalar için ayrıca bk. Lipiński 2004, 436; Asente 2015, 99. Keşif seferindeki rotaya yönelik her iki görüşü de tamamıyla kapsayan harita için bk. res. 1.

158 Hannon’a ait periplusun tam başlığı kaynak metninde Ἄννωνος Καρχηδονίων βασιλέως περίπλους τῶν ὑπὲρ

τάς Ἡρακλέους στήλας Λιβυκῶν τῆς γῆς μερῶν olarak verilmektedir. Metin içerisinde ise bu başlık kısaltılarak kullanılmış ve kontekst bütünlüğüne uygun olarak periplus terimine yer verilmiştir.

159 Antikçağda seyir tutanakları olarak adlandırılabilecek eserler περίπλους (periplus), ἀνάπλους (anaplus) ve

περιήγησις (periegesis) terimleriyle başlıklandırılmaktaydılar. Bu terimlerden periplus ve anaplus genel anlamı doğrultusunda deniz üzerinden gerçekleştirilen ve özelde kıyı hatları boyunca gerçekleştirilen seferlerin kayıtlarını kapsarken periegesis terimi ise hem karasal ve hem de sahil kesimlerine odaklı seyir hareketlerinin kayıtlarını içermekteydi.

160 Conner 2012, 223. 161 Börstinghaus 2010, 18. 162 Shahar 2004, 40.

 

ilerleyen diğer bilim disiplinleri açısından kıymet arz etmektedir163. Antikçağ boyunca, denizciliğin ve de deniz ticaretinin evrimiyle orantılı olarak (söz konusu bu yaygın kullanım sahası kapsamında) Periplus yazımı edebi bir yazım geleneği olarak hızlı bir şekilde yayıldı. Akabinde de bu gelenek Fenikeliler, Kartacalılar, Etrüskler, Hellenler ve de Romalılar başta olmak üzere denizcilik konusunda deneyim kazanmış ve ayrıca kabiliyet-yetkinlik sahibi halklar ya da kavimler tarafından ivedi bir biçimde geliştirildi164. Öyle ki Hellenistik Dönem’in sonlarına gelindiğinde, Akdeniz’den165 Ege166 ve Karadeniz’e167, Kızıldeniz’den168

      

163

  Örnek olarak Romalı doğa gözlemcisi ve aynı zamanda da amiral kimliğine sahip olan Yaşlı Plinius, denizcilik ve astronomi örgüsü arasındaki bağlantılara yönelik bazı bilgilendirmelerde bulunur. Bu bilgilendirmeler kapsamında (nat. II. 71) gök cisimlerinin devinimlerinin en kusursuz biçimde deniz seyahatları esnasında tespit edilebileceğini belirtir. Buna ek olarak, gece saatlerinin başlangıcıyla yerkürenin kıvrımı arkasında kalmış olan yıldızların, tıpkı denizin içinden yükselirmiş gibi, aniden görünür olduklarını aktarmaktadır.    

164 Periplus yazımının özellikle Hellen ve Fenike kökenli denizciler tarafından geliştirilmesinin diğer bir önemli

nedeni de söz konusu iki uygarlığın MÖ 750-550 yılları arasındaki Büyük Kolonizasyon Dönemi esnasında özellikle deniz yolları üzerinden yoğun bir yayılma politikası uygulamış olmalarıdır. Gerçekleştirilen kolonicilik faaliyetleri sonrasında ulaşılan destinasyonlara ait verilerin bir sonraki koloninin kurulmasında rehber olarak kullanılabilecek belgelere işlenmesi gerekmekteydi ve bu ihtiyaç da mevcut seferler süresince tutulan notların periplus olarak adlandırılan belgelere aktarılması suretiyle giderilmiş oluyordu. Konu hakkında ayrıca bk. Blomquist 1979, 55.

165 Akdeniz tarihsel dönemlerde bölgede dominant olarak varlık gösteren güçlerle beraber farklı adlandırmalara

sahip olmuştur. Bu adlandırmalar arasından en bilinen örnekler olarak, Arkaik-Klasik ve Hellenistik Dönemlerde μεγάλη θάλασσα (Büyük Deniz), Roma İmparatorluk Dönemi’ndeki Mare Nostrum (Bizim Deniz), Doğu Roma Dönemi’ndeki Mare Internum (İç Deniz), Selçuklu Dönemi’ndeki Derya-yı Diyar-ı Mağrib (Akdeniz) ve Osmanlı Dönemi’ndeki Bahr-ı Sefid (Akdeniz) adlandırmaları gösterilebilir. Akdeniz için günümüzdeki kartografi çalışmalarında kullanılan terimse The Mediterranean Sea (Kıtalar Arasındaki Deniz)’dir. Söz konusu terimin ilk kullanımı hakkında ayrıca bk. dn. 1. Akdeniz’in antikçağ özelinde genel itibariyle belirlenebilen hinterlandı ise Kıta Hellas’ın Güney Doğu ve Küçük Asya’nın Güney kıyıları ile Kıbrıs, Girit ve Rhodos adalarının periferilerinde bulunan karasularıdır. Karasularına ait bu alanlar kronolojik perspektifte göreceli değişimlere uğramış olsa da, temel sınırlar sabit kalmıştır. Bu sınırlar içerisinde düzenlenen keşif seferlerine ait raporların en bilinenleri ise MÖ IV. yüzyılda Pseudo-Skylaks tarafından yazıya geçirilen Periplus ve MS II-III. yüzyıllar arasında anonim olarak kayda geçirilen Stadiasmus Maris Magni’dir. İki eser de kapsadıkları temel coğrafi alan olarak Akdeniz kıyılarına odaklanmaktadır. Söz konusu peripluslara ait edisyon ve çeviri çalışmaları hakkında bk. Skylaks periplus; Peripl. m. m.

166 Αἰγαῖον πέλαγος olarak bilinen ve bir iç deniz niteliğine sahip olan Ege Denizi Strabon’a göre (II. 5. 21)

4.000 stadia uzunluğundaki (ca. 708 km) ve 2.000 stadia genişliğindeki (ca. 354 km) bir karasuyu alanına sahiptir. Temel olarak İkaria Adaları’nın da içerisinde bulunduğu bir oluşum havzası genelinde Hellas’ın Doğu kıyıları ile Küçük Asya’nın Batı kıyılarını kapsamaktadır. Bu doğrultuda Akdeniz genelinde kaleme

 

Hazar Deniz’ine169, Marmara Denizi’nden170 Adriyatik ve Tiren Denizlerine ve Hint Okyanusu kıyılarından171 da Atlas Okyanusu sahillerine172 kadar bilinen dünyanın bütün       

alınmış periplus’lar içerik olarak Ege Denizi’ne ve kıyılarına ait verileri de bünyelerinde barındırmaktadır. Bk. ve krş. dn. 165. Ege Denizi hakkında ayrıca bk. Kal 1996, 314.

167 Karadeniz, antikçağ boyunca belirli aralıklarla farklı isimlerle anılır olmuştur. Bunlar arasında en bilinenleri

ve önem arz edenleri, ῎Αξενος / ῎Αξεινος Πόντος (Misafir Sevmez Deniz) ve daha sonra da, özellikle büyük kolonizasyon hareketlerinin hız kazanması ve bu kapsamda sahillerinin de Hellenler tarafından keşfiyle birlikte kullanılmaya başlayan Εὔξενος / Εὔξεινος Πόντος (Misafir Sever Deniz) adlandırmalarıdır. Zira Karadeniz, antikçağ boyunca bölge üzerinde hüküm süren sert iklim şartları ve genellikle seyre elverişsiz deniz koşulları sebebiyle yılın büyük bir bölümünde mare clausum (kapalı deniz; terimin detaylı tanımı hakkında bk. Beresford 2013, 1 vd.) olarak addedilmiş ve yıl içerisinde oldukça kısa bir süreliğine mare liberum (seyredilebilir deniz) statüsüne sahip olmuştur (mare clausum ve mare liberum terimlerine yönelik karşılaştırma ve detaylı değerlendirme için ayrıca bk. Theutenberg 1984, 481-492). Karadeniz kıyıları hakkında direk bilgi veren Periplus’lar arasında en önemlisi Lucius Flavius Arrianus Ksenophon (MS ca. 86-180) tarafından yazılan Periplus Ponti Euxini=Karadeniz Seyahati’dir. Hellence yazılan bu eser MS 131 yılında Roma’nın Kappadokya Eyaleti’ne vali olarak atanan Arrianus’un görevine başlamadan önce dönemin imparatoru Hadrianus’a yazdığı bir mektubun içeriğini oluşturmaktadır. Karadeniz (= Pontos) isminin kökeni ve semantiği hakkında ayrıca bk. Arslan 2006, 75-87; 2007, 1-15; Kınacı 2015, 181-184. Arrianus’un hayatı ve eserinin içeriği hakkında ayrıntılı bilgi için ayrıca bk. Arr. Periplus; Arslan 2005, XII-XII.

168 Antikçağda Ἐρυθρὴ θάλασσα (Kızıl Deniz) adıyla bilinir; günümüzde coğrafi tanımlanmasından farklı olarak

Antikçağ boyunca göreceli olarak Pers ve İran Körfezleri ile Doğu Asya’nın Hint Okyanusu kıyılarını da kapsar. Herodotos tarafından da (Hdt. I. 1; 180; 189; III. 30; 93; IV. 37; VI. 20) sıklıkla anılır. Ancak, Herodotos günümüzdeki Kızıldeniz'i kastetmek istediğinde, onu Hint Okyanusu'ndan ayırabilmek adına, Ἀράβιος κόλπος (Arap Denizi) terimini kullanır (Hdt. II. 11; 102; 158; IV. 39; 42). Denize adını veren kızıl (ἐρυθρός) sıfatıysa denizin dip yapısında bulunan kırmızımsı renkteki mercan resiflerinin deniz suyuna karışarak renklerini bırakması veya Arap-Mısır coğrafyası boyunca akan ırmak-derelerin ya da esen rüzgârların çöl kumullarını ve de bölgede yaygın olarak gözlemlenen kırmızımsı toprağı denize taşıması sonucunda deniz yüzeyinde oluşan kızılımsı renge bağlanmaktadır. Kızıldeniz hakkında ayrıca bk. Treidler – Brentjes 1998, 106-107; Cohen 2006, 14-15. Erythre Denizi hakkında yazılmış periplus’lar da mevcuttur ve bunlar arasında en bilinenleri ise MÖ ca. 215-145 yılları arasında yaşamış olduğu düşünülen Knidos’lu Agatharkhides tarafından kaleme alınan ve ayrıca da anonim olarak (Casson’a [1989, 7] göreyse Mısır’da yaşamını sürdüren bir Hellen tarafından) yazılmış olan ve MS I. yüzyıla tarihlendirilen Periplus’lardır. Periplus Maris Erythraei ve içeriği hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Agath. de mar. Eryth.; peripl. m. r.; Casson 1983, 164-165; 1989, 3-10; Vansina 1997, 393; Seland 2005, 271-272. Söz konusu periplusun tarihlendirilmesi hususunda ayrıca bk. Sidebotham 1986, 187-188.

169 Antikçağda Ὑρκανία θάλασσα ya da Κασπία θάλασσα olarak bilinen Hazar Denizi, suyu herhangi başka bir

kaynağa boşalmayan (devir daim olmayan) yeryüzü üzerindeki en büyük tuz gölüdür. Yüzölçümü ise yaklaşık 371.000 metre karedir, ebatlarıysa kuzeyden güneye 1210 km. uzunluğunda ve batı doğu ekseninde 201-436 km. genişliğinde olmakla birlikte göl içerisinde irili ufaklı yaklaşık elli adet ada bulunmaktadır. Bir

 

      

iç deniz olarak batı tarafından Kafkas dağları, doğusundan İran stepleri, güneyinden Elburz dağ hattı ve kuzeyinden Rusya bozkırları ile sınırlanır. Volga (Tanais), Ural, Terek (Atrek), Sulak ve Kura gibi nehirler de bu denize dökülür. Kaspia denizi hakkında detaylı bilgi için ayrıca bk. Hermann 1919, 2275-2290.

170 Antikçağda Προποντίς adıyla bilinen, coğrafi olarak Akdeniz’in bir uzantısı olan ve Ege Denizi ile Karadeniz

arasında yer alan Marmara Denizi’nin günümüzde de kullanım görmeye devam eden adı söz konusu denizdeki en önemli adalardan biri olan Prokonnessos Adası’na özgü meşhur mermerden (=μάρμαρον) kaynaklanmaktadır. Marmara Denizi 225 km. uzunluğa sahip olmakla birlikte (en geniş bölümünde) 64 km. genişliktedir. MÖ VII. yüzyılla birlikte Miletoslular Propontis kıyılarındaki ilk kolonilerin kurulmasına öncülük etmişler ve ilerleyen yüzyıllarla birlikte Megaralı kolonistler ile rekabet içerisinde bulunmuşlardır. Bu kolonicilik yarışı süresince de Marmara Denizi kıyılarında Byzantion, Kalkhedon, Selymbria, Perinthos, Kyzikos, ve Nikomedia gibi önemli kentler kurulmuştur. Aisopos, Rhyndakos, Granikos ve Megistos gibi önemli nehirler de güney istikametinden Marmara Denizi’ne dökülmektedir. Antikçağ boyunca Propontis’in asıl önemi Karadeniz’den Roma ve Hellas’a yapılan tahıl ticareti kapsamında sahip olduğu geçit özelliğine bağlıydı ve bu süreçte de bu denizin daima kontrol altında tutulması gerekiyordu. Marmara Denizi ile ilgili direk olmasa da bölgesel olarak bilgi veren Peripluslar da mevcuttur. Bunlar arasında en önemlisi ve en bilineni MS II. yüzyılda yaşayan Dionysios Byzantinos tarafından kaleme alınan Ανάπλους Βοσπόρου = Bosporos (Sahillerinin) Seyri Seferi isimli eserdir. Eser antik dönemde Byzantion kenti ve sahilleri etrafında yapılan gemi yolculuğunun kayıtlarını içeren bir sefer raporu niteliği taşımakta ve Marmara Denizi (İstanbul kıyıları özelinde) hakkında da oldukça önemli bilgiler sunmaktadır. Dionysios Byzantios ve eserinin içeriği hakkında ek bilgi için ayrıca bk. Dion. Byz. Anap.; Yavuz 20132, 23-25. Propontis kelimesinin kullanımı

hakkında bk. Aiskh. Per. 875-877; Hdt. IV. 85; Polyb. IV. 39; Apol. Rhod. Argon. I. 936; Strab. II. 5; Plin. nat. IV. 76; Amm. Marc. XXII. 8. 5; Marmara Denizi kıyılarındaki kolonizm hareketlerinin gelişimi hakkında ayrıca bk. Arslan 2010, 17 dn. 53.

171 Hint Okyanusu sahillerine düzenlenen en önemli keşif seferi raporu Büyük İskender’in Pers Seferi’ne katılan

ve en önemli kurmaylarından biri olan Giritli Nearkhos (doğum ve ölüm tarihleri net olarak bilinememekle birlikte MÖ ca. 360-300 yılları arasında yaşadığı düşünülmektedir) tarafından yazılmış periplustur. Söz konusu deniz yolculuğu Indus Nehri deltasından başlayarak Hint Okyanusu kıyılarının neredeyse tamamını kapsar ve Euphrates (Fırat) Nehri’nin sularının döküldüğü Basra Körfezi’nde son bulur. Nearkhos MÖ 334/333 yılında Büyük İskender tarafından Lykia-Pamphylia satraplığına atanmış ve bu tarihten MÖ 328 yılına kadar sahil kesimlerinde ve akarsu kıyılarında birtakım gözlemlerde bulunarak denizcilik konusundaki tecrübe ve yetkinliklerini arttırmıştır. Sahip olduğu tecrübe ve yetkinlikleri doğrultusunda da MÖ 326 yılında vuku bulan Hydaspes Nehri Savaşı’nda İskender’in oluşturmuş olduğu filoya amiral olarak tayin edilmiştir (Arr. Ind. XVIII. 10). Nearkhos’un deniz yolculuğu hakkında detaylı bilgi için bk. Arr. Ind. XX. 1 - XLII. 10; Cary – Warmington 1929, 62-66; Hekel 2006, 171-173. Nearkhos söz konusu eserini İskender’in MÖ 323 yılındaki ölümünden hemen önce, Makedon kralın hasta yatağına düştüğü sırada kendisine bizzat okumuştur. Konu hakkında bk. Plut. Alex. 76; Heckel – Yardley 2004, 274. Hint Okyanusu’nun keşfi açısından önem arz eden diğer bir Periplus ise MÖ II. yüzyılda yaşadığı düşünülen Hellen kökenli denizci- tüccar Eudoksos ve onun gemisinin dümencisi (κυβερνήτης) ve aynı zamanda da deniz(ler)in mevcut durumu (σχῆμα τῆς θαλάσσης) hakkında bilgi sahibi bir rehber olduğu belirtilen Hippalos’a atfedilendir. Söz konusu

 

karasularına keşif-araştırma seyahatlari düzenlenmiş173 ve bu denizler-okyanuslar hakkında oldukça önemli periplus’lar kaleme alınmıştı. Bunlara ek olarak irili ufaklı yüzlerce çay, dere, ırmak ve akarsular; göletler, lagünler ve göller; adalar, yarımadalar, koylar, körfezler, kıstaklar, boğazlar ve kanallar da bu keşif gezileri sırasında göz ardı edilmeyerek seyir tutanaklarına işlenmiştir. Denizcilik konusunda yukarıda belirtilen bu yarar ve önemlerine karşın Antikçağdan günümüze oldukça az sayıda periplus kalmıştır; ancak var olanların       

periplus’a ait bilgi MS I. yüzyıla tarihlendirilen Periplus Maris Erythrae (peripl. m. r. LVII) vasıtasıyla edinilmektedir. Konu hakkında ayrıca bk. Habicht 2013, 197-206; Cataudella 2015, 115-131.

172 Hannon ve Himilko dışında Marsilya’lı astronomi ve coğrafya bilimcileri Euthymenes (Εὐθυμένης ὁ

Μασσαλιώτης) ve Pytheas (Πυθέας ὁ Μασσαλιώτης) tarafından gerçekleştirilen deniz yolculukları da Atlantik Okyanusu kıyılarının keşfi açısından oldukça önemli niteliğe sahiptirler. Marsiyalı kâşiflerden ilki Euthymenes tarafından MÖ VI-V. yüzyıllarda Kuzeybatı Afrika sahillerine yönelik bir keşif seferi düzenlenmiş olduğu bilinmektedir. Onun bu keşif seferi sırasında yazmış olduğu periplus her ne kadar günümüze ulaşamamış olsa da antik yazarların eserin varlığına yönelik yaptıkları atıflar ve de içeriğindeki bilgilere yönelttikleri eleştiriler vasıtasıyla keşif seferi hakkında önemli birtakım bilgilere sahip olunabilmektedir. Bu bilgiler içerisinde en önem arz edeni Euthymenes’in seferinin sonlarına doğru ulaştığı ve sularının Atlantik Okyanusu’na boşaldığını belirttiği bir nehri (muhtemelen Senegal Nehri) Nil Nehri sanmış olmasıdır. Buna ek olarak Euthymenes Nil Nehri sandığı bu nehrin sularının bölgede kuvvetli bir biçimde esen Etesian rüzgârlarının etkisiyle ters akıntı oluşturduğunu ve bu suretle de (sözde) Nil Nehri’nin kabarma ve taşkınllarının Okyanus sularının taşmasından kaynaklandığını ileri sürmektedir. Bir diğer Marsiyalı kâşif Pytheas’ın MÖ ca. 325 yılında gerçekleştirmiş olduğu deniz seferi ise ana hatlarıyla Avrupa’nın kuzey batı sahillerini ve Britanya Adası kıyılarını kapsamaktadır. Kendisinin Περὶ Ὠκεανοῦ = Okyanus Üzerine adlı bu eseri de günümüze ulaşamamıştır ancak yine Pytheas’tan alıntı yapan yazarlar ya da eserinin günümüze ulaşabilmiş olan fragmanları vasıtasıyla seferin içeriği hakkında önemli veriler elde edilebilmektedir. Euthymenes hakkında bk. Branigan 1994, 1-3; Brodersen 1998b, 318-319. Euthymenes’in periplus’unda geçen (sözde) Nil Nehri hakkındaki bilgilerin antik yazarlarca eleştirilmiş olması hususunda örnek olarak ayrıca bk Sen. Nat. IV A. 22-25. Pytheas’ın seferi hakkındaki ek bilgi, görüşler ve de içeriğindeki bilgilerin geçerliği hakkındaki tartışmalar ve eleştiriler için ayrıca bk. Plin. nat. II. 77; II. 99. 217-118; Strab. II. 4. 1-2; Mills 2003, 536-537; Conner 2012, 221-222; Irby 2012, 98-99.

173 Söz konusu keşif seferlerinin düzenlenmesinde MÖ 750-550 yılları arasına tarihlendirilen Büyük

Kolonizasyon Dönemi oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Zira belirtilen yıllarda Hellenler Akdeniz, Karadeniz ve Marmara Denizi genelinde Platon’un da bahsettiği üzere (Phaedo 109B) “(Hellenler) bir havuzun kenarında yaşamlarını sürdüren karıncalar ve de kurbağalara benzer şekilde deniz kıyısında” yaşamaktaydılar. Ancak bu anekdot günümüzde bir çok bilim issanı tarafından farklı biçimde yorumlanmaktadır. Örneğin D. Braund’a (1997, 121) göre, Platon‟un söz konusu ifadesi, Cebelitarık (Herakles Sütunları) Boğazı’ndan Kolkhis’te yer alan Phasis (Rioni) Irmağı‟na kadarki bölgeyi kapsamaktaydı (ayrıca bk. King 2004, 26 dn. 3). S. Mitchell‟a (2002, 40) göreyse, bu ifade Akdeniz’den çok Karadeniz sahillerinde kurulan Hellen kolonilerine ilişkin olarak söylenmişti.

 

(oldukça yüzeysel bir şekilde olsa da) okuyucuya ulaşabilen fragmanları dahi antikçağ tarihi coğrafyası ve denizcilik tarihi açısından yüksek bir öneme sahiptir ve de kaynak belge niteliğindedir. Bunlar belli bir zaman diliminde ve belirli bir coğrafi bölgeye yönelik kaleme alınmışlardır. Buna ek olarak denizcilikle ilgili beşeri, kültürel ve de sosyo-politik bilgi birikimini bünyelerinde barındırdıkları gibi, bu bilgilerin derlenmesinde ve yeniden yorumlanmasında da önemli bir işleve sahiptirler.

Varlığı ilk olarak MÖ IV. yüzyılda yaşayan Kymeli Ephoros174 ve Aristoteles’in

ardıllarından175 biri (Pseudo-Aristoteles, olasılıkla MÖ II. yüzyıl) tarafından beyan edilen

anekdotlarla176 kanıtlanan söz konusu bu keşif seferinin düzenlenişinin ve akabinde bir

periplus formunda kayıt altına alınışının tarihlendirilmesi konusunda ilk ve en önemli bilgiyi

ünlü Romalı amiral ve aynı zamanda da doğa gözlemcisi bir yazar olan Gaius Plinius Secundus’tan (Plinius Maior=Yaşlı Plinius) öğrenmekteyiz. Plinius’a göre177 Kartacalıların refah ve zenginliğinin oldukça yüksek olduğu bir dönemde Hannon isminde Kartacalı bir

sufes178 Batı Afrika kıyılarının keşfedilmesi ve keşfedilen kıyılarda Kartaca hâkimiyetinde

      

174 Ephoros’tan alıntı yapan (FGrHist. 70. 53) Stephanos Byzantios (Steph. Byz. Ethnika. s.v. Καρικόν τεῖχος)

Hannon’un Periplus’unda geçen kentlerden biri olan Karikon Teikhos’a yönelik bilgilendirmede bulunmaktadır. Bu bilgilendirme kapsamında Ephoros’un söz konusu periplus’u okumuş ve de muhtemelen kullanmış olabileceğine yönelik (örn. bk. Roller 2006 dn. 62) görüşler mevcuttur.

175 Aristoteles’in yaşarken kendisinin kurmuş olduğu Peripatos adlı okula mensup olan öğrenciler onun

ölümünden sonra Aristoteles’in öğretilerini benimseyerek geliştirmişler ve Aristoteles’e atfedilen birçok çalışma gerçekleştirmişlerdir. Hannon ve keşif seferi hakkındaki ilk aktarımların da bu öğrencilerden biri tarafından derlendiği düşünülmektedir. Pseudo-Aristoteles hakkında detaylı bilgi için bk. Howatson 2013, 83-90.

176 Aristot. mir. 833a 12.

177 Plin. nat. II. 168; …et Hanno Carthaginis potentia florente circumvectus a Gadibus ad finem Arabiae

navigationem eam prodidit scripto, sicut ad extera Europae noscenda missus eodem tempore Himilco = Kartaca’nın gücünün doruğuna ulaştığı zaman Hannon Gadiz’den Arabistan sınırına kadar sonucunu kaydedip yayınladığı bir seyri sefer gerçekleştirdi, (onunla) aynı anda Himilko’da Avrupa’nın dış sahillerini keşfetmek amacıyla (başka bir) seyri sefere gönderilmişti.

178 Sufes (plu: suffetes): Kartaca’nın yönetim mekanizmasının başında olan bu iki yöneticinin yetkileri

Sparta’daki iki krallı yönetim sistemine ve de Roma’daki iki konsüllü hiyerarşi düzenine benzemektedir. Söz konusu yönetim sisteminin başında yer alan iki sufes her yıl zenginlikleri ve kişisel erdemleri-meziyetleri göz önüne alınarak başa getirilmekteydi. Bunların yetkileri yönetimde oldukça aktif rol oynayan ve Kartaca’nın varlıklı tüccar zümresinden oluşan ihtiyar heyeti tarafından kontrol edilmekteydi. Kartaca’nın yönetim sistemi hakkında Aristoteles’in vermiş olduğu bilgi ve Kartaca ile Sparta yönetim sistemlerinin birbirleriyle mukayese edilmesi hakkında bk. Aristot. pol. 1272b. Isokrates ise Sparta ve Kartaca yönetim düzenleri hakkında bilgi verirken (Nik. XXIV: ἔτι δὲ Καρχηδονίους καὶ Λακεδαιμονίους, τοὺς ἄριστα τῶν ἄλλων

 

yeni koloni kentlerinin kurulması (apoikismos) ya da bölgede daha önceden de mevcut olan komelerin birleştirilmesi (synoikismos 179 ) amacıyla180 bir deniz yolculuğu yapmakla görevlendirilmişti181. Onunla aynı zaman diliminde Kartacalı diğer bir sufes Himilko da182 Herakles Sütunları’ndan kuzeye doğru, İber Yarımadası’ndan başlayarak Britanya Adası’na

      

[Ἑλλήνων] πολιτευομένους = Ve ayrıca Kartacalılar ve Spartalılar diğerlerine [Hellenlere] nazaran en iyi yönetilenlerdir) söz konusu iki ulusun rejiminden övgüyle bahsetmektedir. Benzer bir övgü Cicero tarafından da yapılmaktadır (rep. fr. I. 3; Nec tantum Karthago habuisset opum sescentos fere annos sine consiliis et disciplina=Kartaca (yönetimindeki) bilgelik ve disiplin olmaksızın tam tamına altı yüz yıl boyunca böylesine

Benzer Belgeler