• Sonuç bulunamadı

KAFKASYA’NIN JEOPOLİTİK KONUMU

Belgede Gürcistan Türkiye ilişkileri (sayfa 44-49)

Kafkasya; Avrupa, Asya, Afrika kıtalarının buluşma noktasındaki menteşe ve bu menteşe üzerine vurulmuş kilit ve de kilidi açan anahtar değerindeki Anadolu’nun bir uzantısı ve bütünleyicisi konumundadır. Kafkaslar, kıtaları kapsayan coğrafya bütününün kuzey-güney bağlantılarından biridir. Kafkasya; Karadeniz yolu ile, Avrupa içlerine; Hazar Denizi yolu ile, Asya içlerine ulaşma imkanı verir. Böylece sadece kuzey- güney istikametinde değil, doğu-batı arasında da bağ oluşturur.

Bölgeyi, Kafkasya ötesi (Transkafkasya ve Güney Kafkasya) ve Kuzey Kafkasya’ya bölen Kafkasya Dağları, ekseri Pirene Dağları ile

karşılaştırılmaktadır. Pireneler’de olduğu gibi, Kafkasya’da da ulaşım zordur. Bu özelliği ise; buradaki halkların izolasyonda kalmasına, dolayısıyla yerli halkların yabancılara karşı güvensiz davranmalarına sebep olmuş ve bu özellik düşmanlar tarafından işgalini zorlaştırmıştır.6

40. boylamla 46. boylam arasında yer alan ve 1100 Km. uzunluğunda olan Kafkas Sıradağları, batıda Karadeniz’in Azak Denizi’ne çok uzak olmayan Novorossisk Limanı’ndan, doğuda Hazar Denizi kıyısındaki Derbent’e kadar yayılır. Merkez bölümünde 5000 metreden yüksek bir çok tepe vardır. Rusya’nın uçsuz bucaksız ovalarını Gürcistan, aynı zamanda daha güneydeki Azerbaycan ve Ermenistan’ın sert topraklarından ayıran bu dağ kütleleri, Avrupa ile Asya arasında yükselen çok büyük bir duvar oluştururlar.7

Kafkasya’nın coğrafi konumuna bakıldığında, buranın Avrupa-Afrika- Asya ana kolları arasına girmiş olan ve 5000 Km. uzunluğundaki, Akdeniz- Ege Denizi-Boğazlar ve Marmara Denizi-Karadeniz-Azak Denizi gibi birbirine bağlı iç denizlerin oluşturdukları bir su koridorunun doğu ucunda bulunan; aynı zamanda Hazar Denizi ile de doğuya sokulmuş ve bağlanmış bir konumda olduğu görülür.

Ayrıca, Fırat ve Dicle ırmakları da; bu koridoru ortaya çıkaran Hazar Denizi ile Karadeniz ve Akdeniz’in Hint Okyanusu’na kolaylıkla bağlanmalarını sağlayacak bir vaziyet ve istikamete haiz bulunmaktadır. Bu durumda Kafkasya kuzey-güney ve doğu-batı yollarının birleştiği bir bölgede olduğu tespitini yapmak mümkündür.

Kafkasya özellikle üç nedenden ötürü önemlidir:

• Jeostratejik anlamda; Orta Asya’ya giriş kapısıdır,

• Orta Asya bakımından; Batı pazarlarına açılan bir geçittir,

6 Hakan Kantarcı, a.g.e., ss.58-59

7 Ali Faik Demir, SSCB’nin Dağılmasından Sonra Türkiye Azerbaycan İlişkileri, Değişen

• Orta Asya ile bir bütün olarak ele alındığında ise; bölge önemli miktarda petrol ve doğalgaz rezervlerine sahiptir.

Bölgedeki, yedi özerk cumhuriyet RF’na bağlı bulunmaktadır. Türkiye’nin de küçük bir bölümü Kafkasya sınırları içinde kalmaktadır. Bu duruma göre; Rusya ile Türkiye, Kafkasya’ya hem komşu, hem de bir bölümleri ile birer Kafkas ülkeleridirler. Kafkasya; coğrafi konumunu özelliği ve sahip olduğu stratejik kaynaklar tekeliyle evrensel güçlerin de öncelikli ilgi alanı içerisinde bulunmaktadır. Bu bölgeye hakim olmak; Asya, Avrupa ve Orta Doğu ekseninde önemli bir üs edinmek demektir.

Kafkasya’nın jeopolitik konumu; soğuk savaş döneminde ve soğuk savaş sonrasında büyük ölçüde farklıdır. Soğuk savaş sonrasında dağılan SSCB’nin çevresinde üç büyük boşluk oluşmuştur. Bunlar; Doğu Avrupa, Orta Asya ve üçüncüsü de Türkiye bağlantılı olarak Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’yu kapsayan bölgedir.

Kafkaslar üzerinde üç geçit vardır. Bunlar; Hazar Denizi sahil yolu ve Nalçik-Tiflis (askeri) yoludur. Hazar Yolu üzerinde Çeçenistan, Karadeniz sahil yolu üzerinde Abhazya, Nalçik-Tiflis yolu üzerinde Kuzey ve Güney Osetya sorunlu bölgelerdir. Kafkasların diğer bir jeopolitik özelliği, sahip olduğu petrol ve doğalgaz kaynaklarıdır. Ayrıca Kafkasya; Orta Asya petrol ve doğal gaz yataklarının batıya gidiş yolu üzerinde bulunmaktadır. Kafkaslar; Orta Asya’nın sadece petrol değil, Türkistan’ın büyük ihtiyacı olan denizlere açılma zorunluluğunu karşılayabilecek, Hazar Denizi’nden en yakın ve kısa istikamet üzerindedir.

Jeopolitik yönden Kafkasya’nın coğrafi konumu, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının arasına girmiş olan ve 5 bin kilometre uzunluğunda bulunan Akdeniz-Ege Denizi-Boğazlar ve Marmara Denizi-Karadeniz-Azak Denizi gibi birbirlerine bağlı iç denizlerin vücuda getirdikleri bir su koridorunun ucunda,

aynı zamanda Hazar Denizi vasıtasıyla da doğuya ve Orta Asya’ya bağlanmış vaziyettedir.

Bu koridorun şu özelliği vardır: Bu koridor; kuzeyde Hazar Denizi’ne akan Volga (İdil) Irmağı ve Karadeniz’e akan Don, Dinyeper, Dinyester ırmakları; batıdan yine Karadeniz’e akan Tuna Nehri vasıtasıyla Avrupa’nın, güneyde Akdeniz’e akan Nil Nehri vasıtasıyla Afrika’nın kara kısımlarının içlerine bağlanmaktadır. Bu durumda Kafkasya; kuzey-güney, doğu-batı yollarının birleştiği bir bölge özelliği kazanmaktadır. Kafkasya’nın bu coğrafik konumu etnolojik oluşmalara ve gelişmelere, tarihin akışına çok etkili olmuştur. Bu sebepten dolayı Kafkasya önemini her devirde korumuştur.8

Dünyanın çatısı olarak görülen Kafkasya bu deyimi sadece coğrafi değil, aynı zamanda ekonomik, politik, stratejik nedenlerle de hak etmiştir. Soğuk savaşın sona ermesinden bu yana yaşanan gelişmeler, Avrasya Coğrafyası’nda istikrarın ve dünya barışının Kafkasya’da atılacak adımlarla mümkün olacağını kanıtlamıştır. Çünkü, yeni dünya düzeninin temel sorunları olarak görülen etnik ve dini ayrımcılık, devlet-kamu ilişkilerinde dengesizlik, sivil toplumun örgütlenememesi, dönüşümünü tamamlayamayan statükocu devlet yapısının ekonomi ve siyasette gelişimin önünü kapaması, ülke gelirinin tabana yayılmaması, uluslar arası işbirliği, sınır anlaşmazlıkları ve milletlerin kendi gelecekleriyle söz sahibi olamaması gibi meseleler en ağır şekilde Kafkasya’da yaşanmaktadır.

Kafkasya ayrıca, birbirinden farklı çıkarları olan önemli bölgesel ve global aktörlerin de etki ve ilgi menzili içerisindedir. Kafkasya’ya tarihsel perspektiften bakıldığında bu topraklarda yaşayan milletlerin farklı rejimlerin ve büyük aktör devletlerin etkisiyle birbirlerinden ve kendilerinden başkalaştıkları görülmektedir. Kafkasya’da bağımsız Azerbaycan,

Ermenistan ve Gürcistan’ın yanı sıra Rusya Federasyonu sınırları içerisinde Adigey, Çerkes-Karaçay, Kabarday-Balkar, Kuzey Osetya, Çeçenistan, İnguşya ve Dağıstan bulunmaktadır. Gürcistan’da da Abhazya, Acara ve Güney Osetya bölgeleri yer almaktadır. Küçük bir toprak parçasına bu kadar milletin sıkışması ve Sovyet Rejimi’nin takip ettiği siyaset, dünyanın en önemli kaynaklarına ve nakil yollarına sahip Kafkasya’yı dünyanın en büyük sorunu haline getirmektedir.

Kafkasya’da halen Karabağ’daki Ermeni işgalinin yanı sıra Zengezur, Göyçe ve Nahcivan dolayısıyla Azerbaycan ve Ermenistan, Şaumyani ile Ahıska arasında kalan bölge yüzünden Ermenistan ve Gürcistan, yine Şaumyani nedeniyle Gürcistan ve Azerbaycan, Tazekend yüzünden Gürcistan ve Abhazya, Gürcistan ve Güney Osetya, Gürcistan ve Acara, Soçi nedeniyle Gürcistan ve Rusya, Kuzey Osetya ve Kabartay-Balkar, Çeçenistan ve Kabartay-Balkar, Krasnodar yüzünden Adigey ve Rusya, Çeçenya ve Dağıstan ile İnguşya ve Dağıstan ihtilaflıdır.

Ayrıca İnguşya, Çerkez, Karaçay ve Kabarday-Balkar’da bağımsızlık yanlısı hareketler güçlenmektedir. Bunun yanı sıra; Çerkezler Krasnodar, Adigey, Kabartay-Balkar ve Çerkez’i içeren bir Birleşik Çerkez Cumhuriyeti kurulmasını talep etmektedir. Diğer taraftan; Çeçenistan, İnguşya, Kabarday- Balkar, Kuzey Osetya ve Çerkez’de bağımsız ve birleşik bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti kurulması yönündeki arzu şiddetlenmektedir.

Sivastopol ve Krasnodar bölgelerinde de Kossakların, Krasnodar’da Rumların ve Almanların, Stavropol’da Türkmenlerin ve Nogayların, Kuzey Dağıstan’da da Almanların etnik ve kültürel otonomi talepleri sürmektedir. Kuzey ve Güney Osetya’da da birleşme arayışları devam etmektedir. Azerbaycan’daki Lezgiler ve Avarlar otonomi talebinde bulunmaktadır. Çeçenistan’daki savaş durumu ise geçen yıllara rağmen sürmektedir. Bunlar bölgedeki anlaşmazlıkların sadece en önemlileridir.

Söz konusu ihtilafların kökleri çok eskilere ve büyük ölçüde önyargı ile müzakereye konu yapılması zor dini ve milli esaslara dayansa da SSCB’nin dağılmasından bu tarafa, herhangi bir ortak çıkarın geliştirilememiş olması en önemli etkendir.

Kafkasya probleminin temelinde bölgenin pek çok ülkeye bölünmüş olması değil tam tersi, daha önce de olduğu gibi 1990’lı yıllarda da bölgenin Rusya gibi bir egemen ülkenin tiranlığı altında yaşamaya mecbur edilmesi yatmaktadır.

Nihayetinde tarihin başlangıcından bu yana birbiri ile komşu olan Kafkas Ülkeleri, birbiri ile uzlaşma sağlanmasının yolu, taraflar arasında bir al-ver dengesinin kurulmasına bağlıdır. Aksi halde bölgenin ekonomi bakımından geri kalmışlığı ve itibari dezavantajı devam edecektir. Bu nedenle Kafkasya’daki “istikrarlı istikrarsızlığı” aşmak gerekmektedir.9

Belgede Gürcistan Türkiye ilişkileri (sayfa 44-49)

Benzer Belgeler