• Sonuç bulunamadı

2.2. Öykülerde Yapı

2.2.4. Öyküyü Anlamlandıranlar: Kişiler

2.2.4.1. Kadınlar

2.2.4.1.1. Genel Olarak Kadınlar

Orhan Duru‟nun öykülerinde bulunan kadınlara baktığımızda düşük bir sayı karşımıza çıkmaktadır. Özellikle 1990‟lı yıllara gelinceye kadar yayınladığı öykülerinde kadın neredeyse hiç yer almaz. Öykülerde yer alan kadınlar ise olayların içinde aktif bir role sahip değildir. Daha çok figüratif olarak öykü içinde bulunurlar. Bu durum yazarın annesini küçük yaşta kaybetmesi, babasının bir başka kadınla yeniden evlenmesi ve yanında kaldığı teyzesinin garip bir kadın olması gibi durumlardan kaynaklanabilir.

Orhan Duru‟nun özellikle ilk dönemlerde yazdığı öykülerinde kadınlar karşısındaki erkeğe ihanet içinde bulunmaktadır ya da kötü yola düşmüş, yaşamını fahişelik yaparak kazanmaktadır. Bunun dışındaki öykülerde ise kadın oldukça silik bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Bu durum Duru‟nun kişinin ruh dünyasının biçimlenmesinde önemli etkilere sahip olgulara yönelmesinden ve cinsellik gibi kolay ele alınamayan bir konuyu rahatlıkla ele almasından kaynaklanır.

Orhan Duru, “Tutanaklar” adlı öyküsünde kadına olan bakışını şu cümleyle adeta gözler önüne serer: “Yazmak için bir masa, yatmak için bir kadın gerek insana.”

(Denge Uzmanı:45) Bu cümleden hareketle kadın, yazarın gözünde cinsel bir objedir. Ayrıca kadına dair cinsel bir açlık da hissedilmektedir. Bazı öykülerde erotik bir anlatım da dikkati çekmektedir: “Gül yatıyordu yanında küçük göğüsleri ve kocaman kalçalarıyla. Daha önce kestane rengi saçları, hafif çekik gözleri, çıkık yanakları, dolgun dudaklarıyla karşılaştığında, kentin insanı sürekli uyarıcı nitelikteki kalabalığı arasında, birdenbire sarmaş dolaş olmuşlardı kahkahalarla gülerek, birbirlerine anlamsız öyküler anlatarak ve niye birbirlerini istediklerini bilerek.” (Şişe:8)

Sonuç olarak Orhan Duru öykülerinde genellikle kadına cinselliğin esas teşkil ettiği bir pencereden bakılır. Kadın şehvet yüklü bir canlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışındaki kadınlar öykülerde genellikle silik karakterlerdir. Ancak kadınlar “hayatı ve erkeği tamamladıkları gibi, hikâyedeki olayların da daha iyi yorumlanmasına yardımcı olurlar.” (Korkmaz, 1997:188) Bu nedenle öykü içindeki varlıkları boşa değildir ve buna göre değerlendirilmelidir.

2.2.4.1.2. Kadının Adı Yok

Herhangi bir sanat eseri mutlaka bir karakter ya da karakterler yelpazesi hakkında olacak ve onlarla aslını bulacaktır. Bir yazarın bütün kahramanlarına aynı derecede vurgu yapmasını beklemek mümkün değildir. Nitekim, Orhan Duru‟nun öykülerinde de kadınlar önemsiz bir pozisyondadır. Duru‟nun çoğu öyküsünde ya kadın kahraman hiç yoktur ya da sadece adı geçer ve silik bir biçimde karşımıza çıkar. Daha çok bir erkek öykücüsü olarak karşımıza çıkan Duru‟nun öykülerinde kadınlar daha çok olumsuz tipler olarak öykülere yerleştirilmiştir. Bunun dışında öykülerde yer alan kadınların olaylarda işlevsel bir fonksiyonu yoktur. Bununla beraber kadın, olumlu özellikleri bünyesinde toplamış bir varlık olarak öykü içinde belirse bile Duru‟nun öykülerinde hiçbir zaman sözün emanet edildiği noktaya oturtulmamıştır.

“Madam Frankenstein” adlı öyküde kadın ihanet içinde bulunan, olumsuz bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır. Kiracı olarak kaldığı evin sahibi olan Madam Frankenstein‟la evlenme kararı alan ben anlatıcı, Madam‟ın ihanetiyle hayal kırıklığına uğrar. Ben anlatıcı, kadının ihanetini okuyucunun gözleri önüne serer:

“…Baktım, birlikte balkonun parmaklıklarına yaslanmışlar gökte perçinlenmiş gibi duran ortalığa solgun bir ışık saçan aya bakıyorlardı. Biraz daha dikkatle bakınca birbirlerine fazla yakın olduklarını gördüm. Bacakları iyice değiyordu. Arkaları dönük

92

oldukları için beni görmüyorlar. Sonra birbirlerine sarıldılar, yapıştılar, öpüştüler.” (Bırakılmış Biri:64)

Kadının ihanetinin ve ahlaksızlığının gözler önüne serildiği bu öykü dışında aynı durum “Denge Uzmanı” adlı öyküde de görülmektedir. Öyküde karısının ihanetine uğrayan kişi lunaparkta çalışan Ahmet‟tir. Öyküde Ahmet‟in karısıyla ilgili fiziksel ve ruhsal bir bilgi yoktur. Anlatıcı sadece kadının sadakatsizliğini okuyucuya nakleder:

“Karısı aldatıyordu Ahmet’i bir bakkal çırağıyla ve Ahmet de biliyordu karısının kendisini aldattığını. Açamıyordu derdini kimseye, öldürmek istiyordu karısını ve o bakkal çırağını işkenceyle.” (Sarmal:92)

Duru‟nun öykülerinde kadının ihaneti sadece eşine karşı değildir. Erkeğin zaafından yararlanarak onu kullanan ve çıkarı için ihanet eden kadınları da görmek mümkündür. “Gerçeküstü Bir Film İçin Sinopsis” adlı öyküde uzaya gönderilen bir kapsül yörüngeden çıkarak Türk sularına düşer. Houston Uzay Merkezi bu durumu gizlemeye çalışır. Houston Uzay Merkezi‟nin yetkili isimlerinden Mr. Edgar, gazeteci Miss Pickwick‟in cazibesine karşı koyamaz ve ona her şeyi anlatır. Ertesi gün haber bütün gazetelerde yer alır. Miss Pickwick, kadınlığını çıkarıyla birleştirerek Mr. Edgar‟a ihanet etmiştir.

Duru‟nun öykülerinde hayat kadınları da yerlerini almıştır. “Karabasan”,”Bat”, “Elvan Anahtarını Nasıl Düşürdü?” öykülerinde adı verilmeyen kadınlar, “Yukarıdaki Adam” öyküsünde Melahat, “BÜYÜK GECE ya da küçük harflerle küçük gece” öyküsünde Türkan ve “Ernesto” öyküsünde Cemile kötü yola düşmüş kadın kahramanlar olup geçimlerini bu yoldan sağlayarak yaşamlarını sürdürmektedirler.

Duru‟nun kadın karakterleri içinde yabancı kadınlara rastlamak mümkündür. “Kadınlar Ölüsü” öyküsünde İzabel, “Gerçeküstü Bir Film İçin Sinopsis” öyküsünde Miss Pickwick, “Yoksullar Geliyor” öyküsünde Anuk, “Kibele” öyküsünde Erika, “Medya Canavarları” öyküsünde İva, “Adolf” öyküsünde Liza, “Bin Yılbaşı” öyküsünde Nora, “Yorgun” öyküsünde Mona yabancı kadın karakterler olarak karşımıza çıkmaktadır. “Kadınlar Ölüsü” öyküsünde İzabel ve “Adolf” öyküsündeki Liza dışındaki yabancı kadınların sosyo-psikolojik duruşları sağlam bir görüntü çizer. Bu kadınlar yaptıkları iş ya da ellerindeki maddi güç nedeniyle ayakları yere sağlam

basan bir karakter özelliği göstermektedirler. Ancak bu durum yine de öyküde sadece figüratif bir rolleri olduğu gerçeğini değiştirmez.

Duru‟nun öykülerindeki kadın fenomeni ya cinsel ya da olaylar ve durumlar karşısında silik bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Benzer Belgeler