• Sonuç bulunamadı

1.3. KADININ KALKINMADAKİ ROLÜ

1.4.1. Kadınların Ekonomik Statüsünü Etkileyen Faktörler

Sürdürülebilir büyüme ve kalkınma, toplumların ayakta kalması ve istikrarı için oldukça önemlidir. Ülkelerin kalkınmışlık seviyelerinin belirlenmesinde birçok faktör bulunmakla birlikte ekonomik anlamda kalkınmanın yönünü ve hızını belirleyen en önemli faktör insan gücüdür. Söz konusu gücün yaklaşık yarısı ise kadınlardan oluşmaktadır. Kadınların ekonomik statüsünün belirlenmesinde işsizlik oranları, milli gelirden aldıkları pay, istihdam ve işgücüne katılım oranları gibi faktörler oldukça önemlidir.

1.4.1.1. İşsizlik

Ülkeler açısından sosyo-ekonomik sorunların en başında işsizlik gelmektedir. Bu durumdan en fazla etkilenen kesimin de kadınlar olduğu görülmektedir. Toplumsal ve ekonomik açıdan erkeklerle karşılaştırıldığında, kadınların daha düşük konumda görülmeleri bu durumun temel nedenidir. İşgücü piyasasında kadına uygun görülen iş/mesleklerin sayıca sınırlılığı, ücretlerinin düşüklüğü, kadınların iş bulmalarını zorlaştırmakta; işe alımlarda erkeklere öncelik tanınmakta ve kriz dönemlerinde önce kadınlar işten çıkarılmaktadır (Aşkın ve Aşkın, 2017:21). İşsizlik oranları cinsiyet, eğitim, yaş ve beceriler gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterse de, ataerkil düşünce yapısına dayanan toplumsal cinsiyet rollerinin de özellikle kadın işsizliğinde rolü oldukça fazladır. Toplumun kadına yüklediği roller, kadını işgücü piyasasından uzaklaştırmaktadır. Dünyadaki bazı grup ülkelerinin 2019 yılına ait ortalama işsizlik oranları Şekil 1’de verilmektedir.

19

Şekil 1: Cinsiyete Göre 15 Yaş Üstü İşsizlik Oranları (2019) Kaynak: https://www.ilo.org sitesinden alınan verilerle oluşturulmuştur.

Şekil 1 incelendiğinde; 2019 yılı için kadın ve erkeklerde 15 yaş üştü işsizlik oranları arasındaki en fazla fark MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) ülkelerinde görülmektedir. MENA bölgesi hem stratejik konumu hem de sahip olduğu doğal kaynaklar nedeniyle dünyada ekonomik ve siyasi yönden önemli bir yere sahiptir. Fakat petrol geliri zengini olarak algılanan bölge ülkeleri küreselleşme ile başlayan ekonomik büyüme ve gelişmenin gerisinde kalmıştır. Bölgedeki siyasi yapı, güven sorunları ve istikrarsızlık başlıca nedenler olarak gösterilmektedir (Metin ve İspiroğlu, 2017:24-26). 1960’lı yıllardan itibaren dalgalı bir büyüme süreci içinde olan MENA ülkeleri iktisadi açıdan önemli yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Yüksek işsizlik oranları, kadınların iş gücüne katılım oranlarının düşük olması, gelir dağılımında adaletsizlik, özel sektörün ekonomideki payının düşük ve buna karşılık kamunun ekonomideki payının yüksek olması ve bunun özel sektör yatırımlarını dışlaması, zayıf kamu ve özel sektör yönetimi politikaları bu başlık altında sayılabilir (Acaravcı, Bozkurt ve Erdoğan, 2015:122). Ayrıca bu bölgenin önemli özelliklerinden biri de hızlı nüfus artışıdır. Bu nedenle emek arzı oldukça yüksektir. Bu durum da ciddi bir istihdam sorununu ortaya çıkarmaktadır. Gelişmiş ülkelere bakıldığında, cinsiyet eşitliğine verilen önem dolayısıyla kadın ve erkek işsizliği fazla yüksek olmamakla birlikte oransal olarak birbirine yakındır.

0 5 10 15 20 25

AB G7 MENA OECD DÜNYA

Kadın (%) Erkek (%)

20

1.4.1.2. İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranı

İlkçağlardan itibaren kadın toplumun yapılanmasında dolaylı veya dolaysız biçimlerde rol oynamıştır. Küresel ekonomik dönüşüm ile birlikte dünya genelinde kadınların işgücüne katılım oranında da artış gözlenmiştir. Bu artış her ne kadar niceliksel olarak büyük görülse de bu istihdamın belirli işler ve sektörler etrafında yoğunlaştığı gözlenmektedir. Kadınların istihdam edildiği alanların çoğunu; düşük beceri gerektiren işler olarak görülen hizmet sektörü, düşük teknoloji ve makineleşme gerektiren emek yoğun üretim sektörleri oluşturmaktadır (Yücel, 2016:89-90). Ayrıca yaşlı/çocuk bakımı, ev hizmetleri gibi alanlarda da kadın çalışan sayısı oldukça fazladır. Bununla birlikte çoğu zaman yüksek işsizlik oranlarına sahip az gelişmiş ülkelerden, gelişmiş ülkelere veya büyük şehirlere göç eden kadınlar bahsedilen sektörlerde çalışmaktadır. Günümüzde kadınların işgücüne katılım oranları, geçmişe oranla yükselmiştir. Ancak bu artış niceliksel olarak büyük görünse de erkeklerin gerisinde kalmaktadır. 2019 yılına ait verilerle oluşturulan cinsiyete dayalı işgücüne katılım oranları Şekil 2’de görülmektedir.

Şekil 2: Cinsiyete Göre İşgücüne Katılım Oranı (2019) Kaynak: https://www.ilo.org sitesinden alınan verilerle oluşturulmuştur.

0 10 20 30 40 50 60 70 80

AB G7 OECD MENA DÜNYA

Kadın Erkek

21

Dünyadaki bazı grup ülkelerinin 2019 yılına ait işgücüne katılım oranlarının ortalamalarının yer aldığı Şekil 2 incelendiğinde; kadın ve erkeklerin işgücüne katılım oranları arasındaki en fazla fark MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) ülkelerinde görülmektedir. MENA ülkelerinin gelir kaynağı yer altı zenginlikleri olup, petrol üretimine dayalı bir ekonomik yapıları bulunmaktadır. Doğal kaynak zenginliği dışında bu ülkelerinin bir diğer özelliği ise, hızlı nüfus artışı nedeniyle emek faktörünün bol olmasıdır (Eren, 2019:107). Emek arzının yüksek olması istihdam sorununu artırmaktadır. İşgücüne katılım oranında kadın ve erkekler arasındaki en az fark ise gelişmiş ekonomiler olarak tanımlanan G71 ülkelerinde görülmektedir. Kadınların

istihdam edilmeleri, onların ekonomik bağımsızlığa kavuşmalarını sağlarken hane içi karar alma süreçlerindeki güçlerini artırmaktadır. Kadınların istihdam edilebilirliği, kadın ve erkek eşitliğinin sağlanmasının da önemli koşullarından biridir (Yılmaz ve Zoğal, 2015:7).

Kadının çalışma yaşamına katılımının artması, iktisadi büyümeyi arttırırken kadının toplum ve aile içindeki statüsünü de olumlu yönde etkileyerek ülkenin sosyal ve kültürel gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır (Parlaktuna, 2010:1217). Ancak geçmişte kadının iş hayatından uzunca bir süre izole edilmesiyle iş koşulları çoğunlukla erkeklere göre şekillendirilmiştir. Bu durum da iş hayatına dâhil olmak isteyen kadınların karşısında bazı engeller oluşturmaktadır.

Benzer Belgeler