• Sonuç bulunamadı

2.1. Yaşadıkları Sosyo-Ekonomik Çevreye Göre Kadınlar

2.1.1. Köy/Kasaba Çevresinde Yaşayan Kadınlar

2.1.1.5. Anneler

2.1.1.5.2. Kaçakçı Anneleri

Kaçakçılık ve töre cinayetlerinin birlikte işlendiği Akyavuz adlı öyküde, babası gibi kaçakçı olan Akyavuz'un annesi Mekke kadın, norm karakter yer alır. Oğlu Akyavuz'un kaçakçılıktaki hünerinin ve korkusuzluğunun rahmetli babasına çekmesiyle gurur duyar:

"Atlar gelip geçmişti bazı çalıların üzerinden. Seyrek geçen, ama korkulu insan yüreği taşıyan atlar…Akyavuz'du önde giden. Babasından yadigardı bu işin ona. O bilirdi, hem yolun kısasını hem hükümetsiz olanını. Korku çoğaltmamış yürek, yalana dönmemiş dil ondaydı." (BT:22)

Mekke kadın, oğlunun kaçağı ihbar edeni bulup kafasını kesmesini töreye uygun bulur:

"Mekke kadın, oğlunun saçlarına el attı. Bir güzel okşadı onları.

'Oh yavrum,' dedi. 'Eline sağlık.' Desene obamızda hemin kara, hemin ak bayram var. Babana rahmet yağacak, sudan bol… "(BT:26) Mekke kadın'ın, eski bir kaçakçı karısı

olarak kaçakçılığın kurallarına sıkı sıkı bağlı olduğu, bunu bir anne olarak oğluna aktardığı görülür.

Bir geçim tarzı haline gelen kaçakçılığın neticesinde, mayın tarlalarında son bulan gencecik hayatların anlatıldığı Çiçeksiz Mezarlar adlı öyküde, on üç yaşında kaçakçılık yaparken sınıra döşenmiş mayın tarlasında can veren İdan'ın annesi Hamise Ana yer alır:

"Oğlunun mezarı başına çöktüğünde, ter içindeydi. Mayınlı tarlayı aşıp ölümün arasından, ömürü ayıklayabilmişti. Gücünü ana yüreğinin sevgisi ile kumandan öfkesinden almıştı. Elleri titriyordu. Güneşe rastlamadan Suriye'yi geçmesi gerekiyordu. Suriye ile Türkiye… Şu tel örgüler, şu tapular, tapular… Mezarı, üzerindeki taşlardan ayıklamaya başladı… Tazeydi mezar…" (DB:78) Bir anne olarak Hamise Ana, oğlunu kendinden

ayıran sınırlardan ve sınırların bekçisi jandarmalardan nefret eder. Oğlu ile arasına giren her türlü engele düşman olması, genlerine işlenmiş annelik duygusundan kaynaklanır.

2.1.1.5.3. Maraba Anneleri

Obaların Yasası adlı öyküde, Zoro'nun yaşlı annesi Fenkli Sultan vardır:

"Fenkli Sultan'ın gözleri kapalıydı henüz. Ama kulakları, horozların sesiyle gagalanınca, gözleri yeni güne karşı daha fazla duramadı. Açıldı yavaş yavaş.Tek göz damda, oğluyla birlikti o. Az ötesine baş uzattı. Zaro uykudan sıyrılamamıştı daha.'Kalk oğlum' dedi, Fenkli Sultan. 'Düven seni bekler.' (S:55)

"'Töbe de yavrum' dedi. 'Ağaya küsmek olur mu? Neredeyse kapımıza dayanır. Şeytana uyma." (S:57) Fenkli Sultan, hayatı boyunca ağa emri altında çalışmış, ağayı veli

nimeti olarak bilmiştir. Oğluna da bu yönde telkinlerde bulunur.

2.1.1.6. Yaşlı Anneler

Büyük Yas adlı öyküde Şehmuz'un annesi ismi söylenmeden yer alır:

"Gülsün, çevresine bakındı. Şehmuz'un anasıyla bakışları birleşti. İhtiyar kadının konuşacak dermanı yoktu. Ancak gözlerini kırpıp başını hafifçe öne eğdi." (KŞ:52)

Şehmuz, köyde yapılan bir düğünde arkadaşı tarafından öldürülür. Yaşlı kadın, oğlunun en yakın arkadaşı tarafından öldürülüşü karşısında büyük bir hüzün yaşar.

Bozkır Gelini adlı öyküde, Atiye başlık parasına Hamza adında kendinden yaşça büyük biri ile evlendirilir. Hamza'nın annesi hasta ve yatalaktır. Oğlunun kendinden yaşça çok küçük bir kızı alıp eve getirmesine ses çıkarmaz. Atiye'nin, oğlu Hamza'dan korkmaması için sözler sarfeder:

"Ben eve gideceğim,' diyor Atiye sonunda.'Evin burası oldu,' diyor koca adam. 'Sen karımsın. Ben kocanım. Ama söz olsun, büyüyünceye kadar sürmem elimi sana… Sürmem elimi… Bana karılık değil, anama hizmet işin…'Yatalak kadın, yorganın bir ucunu titreyen elleriyle güçlükle açıyor.'Gel kızım,' diyor. 'Koynuma gel. Yat benimle birlikte. Ne zaman ki büyürsün, o zaman girersin Hamza oğlumun koynuna." (BG:14)

Ölü Bohçası adlı öyküde başkişi Atiye Ana'nın, oğlunun yolunu gözlerken yaşadıkları anlatılır:

"Atiye Ana gözlerini açtığında, oda ışıksızdı. Hayatı boyunca hiç saati olmamıştı onun. Zamanı ya ezan sesiyle, ya da ışıklarla ölçüp biçmişti hep. Gözlerini yumdu. Işıksız, ezan sessiz odası, dünyanın çok uzağındaydı sanki. Kapattığı gözleri, yüreğindeki sevinci, korkuyu dindiremedi ama. Bu sevinç, bu korku, yüreğini bir kabartıp bir söndürdükçe, yatağı dar geldi ona. (..) Bugün geliverir oğlum.' Gözleri sulandı. Ağlıyordu. 'Ya gelmezse? Ya, o gelmeden ölürsem ben? " (BG:97) "Ölü bohçasına doğru emekledi. Sıvası dökülmüş, yer yer çatlamış, dört duvarın örttüğü odasında, bohçasını aradı. Bu ölü bohçası, onun en değerli varlığıydı. Kendisinden, hayatından bile değerliydi. Ölüsünün kurtuluşu olacaktı bu bohça." (BG:98) Artık son günlerini yaşayan bir anne olarak en

büyük arzusu öldükten sonra adetlere uygun olarak gömülmektir. Bunun için "Ölü Bohçası" denilen bohçayı hazırlamıştır.

2.1.1.7. Mevsimlik İşçiler

Kara Vagon adlı öyküde mevsimlik işçi olarak iç göçe mecbur kalan insanlar anlatılır. Bu insanların içerisinde kadınlar da bulunur:

"Kadınlar, kadının başına dikildi."… "Kadınlar meseleyi kavradı. Sıklaştılar." (KV:32)"Bir erkek bağırdı:'Sen misen avrat? Kız Ayşo!...Kadın sesi aldı, hemen cevapladı:'He…Doğuruyam!..." (KV:32-33) Hamile olan Ayşo, diğer kadınların yardımı

ile çocuğunu doğurur.

2.1.1.8. Ebeler

Kuyu adlı öyküde, mesleği ebelik olan Rabia Bacı adında bir kadın vardır:

"Doğurmadı avrat. Sancılanmış…Daha bir kaç gün çeker.''Ne biçim ebesen? Çek al… Bilmisen mi, biye para lazım…"(KV:109)"Yan odada su ısıtan kadının yumuşak sesi duyuldu:'Rabia Bacı, haberin olsun, oğlan doğarsa iki misli para alacağsan." (KV:112)

Öyküde norm karakter olarak yer alan Rabia Bacı, oğlunun kumar bağımlılığı karşısında çaresiz kalmış kendi oğlunun elinde can vermiştir.

2.1.1.9. Ölü Yıkayıcılar

Ölü Bohçası adlı öyküde ölüm döşeğindeki Atiye Ana, ölü yıkayıcısı olarak Sultan kadından bahsettikten sonra, onun armağanının para olarak mutlaka verilmesi gerektiğini söyler:

"Kim kaldıracak bu ölüyü?...Konu komşu…Kim yıkayacak bu kadını?... Ölü yıkayıcısı… Sultan kadın, ölü yıkayıcısı…Hani onun armağanı? Para ister ölü yıkayıcı…" (BG:100) Fon karakter olarak öyküde yer alan ölü yıkayıcısı kadın konuşturulmayıp

sadece isim olarak öyküde geçer.