• Sonuç bulunamadı

3.2. Ahlâk Terbiyesinde Kullanılan Usuller

3.2.3 Kıssa ve Hikâyelerle Eğitim

Ahlâk terbiyesinde önemli unsurlardan bir tanesi de ibret ve öğüt verici hikâyelerden faydalanılmasıdır. Özellikle anne-babalar çocuklarına ahlâkî faziletleri öğretirken, başta ibret dolu kıssalar olmak üzere hikâyelerden faydalanmalıdırlar. Ahlâkî değerlerin muhataplara hikâye ve masal yoluyla kazandırılması hedefi, ahlâk eğitiminde önemli bir açılımdır. Bu yöntemde, olayların akışı içerisinde olumlu ve olumsuz eylem ve tutumlar, çocuğa somut örnekler üzerinden kalıcı bir şekilde öğretilmek-tedir. Hikaye ve kıssalar, anlatılmak istenen konuların daha rahat anlaşılmasını ve zihinlerde kalıcı olmasını sağlar. Konuyu monotonluktan kurtararak zihinlerin dağılmasını engeller. Hi-kaye ve kıssaları okuyan ya da dinleyen kimse, kendini

65 Arakel Efendi-Muallim Naci, Ta'lim-i Kıraat İkinci Kısım: Tezhib-i Ahlâk ve Islah-ı Nefs, s. 8-9.

de geçen kahramanların yerine koyarak, empati yapmaya çalı-şır.

Bütün bunlarla beraber, anne-babalar, hikâyelerde yer alan öğelere dikkat etmek suretiyle hikâyelerin doğruluk üzere olmasına, hikâyelerde kötüye özendirecek temaların olmaması-na dikkat etmelidirler. Yani her hikâyeyi değil, seçtiği hikâyele-ri kullanmalıdır. Örneğin, çocuğu terbiye etmek için masallar-daki ‚umacı geliyor‛ türünden çözüm yollarına başvurulma-malıdır. Bunun yerine anne-baba, çocuk büyüdükçe gerekli gördüğü pedagojik yöntemlerden faydalanarak, dinin kuralla-rını, ahlâkî reziletlerin fenalıklakuralla-rını, ahlâkî faziletlerin güzellik-lerini yavaş yavaş anlatmalıdır.66

Örnek olması hasebiyle, Talim-i Kıraat’te geçen birkaç hikâyeyi konunun genel işlenişi ile beraber vereceğiz. Talim-i Kıraat’te okumanın yani ilim öğrenmenin gerekli olduğu ve ilim öğrenmenin yaşının olmadığı hakkındaki Okumak Arzusu baş-lıklı konuda Arakel Efendi ve Muallim Naci konu ile ilgili önce bilgi vermişler, daha sonra ise bir örnek hikâye ile konunun zihinlerde kalıcı olmasını hedeflemişlerdir diyebiliriz. Konunun eserdeki işlenişi şöyledir:

Okumak Arzusu

Avrupa’nın az müddet zarfında kesb-i terakki etmiş ol-ması Avrupalıların maarife olan rağbetleri sayesinde olduğu inkâr edilemez.

Okumak arzusu Avrupa’da o dereceye varmıştır ki, so-kaklarda hamalların, arabacıların ellerinde bile kitap ve gazete görülür.

Avrupa’da tahsil-i ilim yalnız mekteplere mahsus olma-yıp hariçte dahi bir adam hocasız olarak kendi say ve gayretiyle pek çok şeyler tahsil edebilir. Bir adamın kendi say ve

66 Mehmet Faik, Saadet-i Aile, s. 82–83; Ahmet Rıfat, Bergüzar, s. 42–43.

le tahsil ettiği şeyler zihninde daha ziyade yer edeceği cihetle mektepten ziyade müstefid olur.

Avrupa’da mektepte görülen dersler hariçte dahi ikmal edilir. Avrupa’nın en âlim ve hâkim adamlarına, ne cihetle il-min o derecesine vasıl oldukları sual olunacak olsa, cümlesi gayretlerinden başka bir sebep vasıta göstermezler. Meşahir-i hükemadan Buffon67 dirayet ve malumat, uzun müddet çalış-mak ve mütevaliyen (aralıksız) idman etmekten ibarettir, de-miştir.

***

Almanyalı Peşrav nam tabip on sekizinci asrın en meşhur hekimlerinden biri olup kırk yaşını tecavüz ettiği (ulaştığı) hal-de ilm-i tıbbı tahsil etmek merakına düşerek ol mertebe ilerle-miş ki zamanında bulunan bi’l-cümle tabiplere tefevvuk (üstün gelmiş) ve tababeti pek çok ıslah etmiştir.

Tahsile başladığı sırada bir takım cahiller ile ehıbbasından (dostlarından) bazıları kendisini tezyif ederek (alaya almak, eğlenmek) Peşrav kırkından sonra hekim olacak ama yazık ki bizi tedavi etmeyecek, zira o vakte kadar kim ölür, kim kalır?

derler idi. Fakat az müddet zarfında öyle bir tahsil etti ki, cüm-lesini hayrette bıraktı ve tahsilin özel bir yaşı olmadığını fiilen ispat eyledi. Sonra dostları çok memnun ve mesrur olarak öyle bir tabibin dostu olmuş olduklarından dolayı kendilerini bahti-yar addettiler. Zira pek çoğunu düçar oldukları illetlerden kur-tardı.

İşte ilm ve hünerlerine hayran olduğumuz Avrupalılar bu suretle medeniyetin şimdi bulunduğu mertebesine vasıl olmuş-lardır.68

67 Georges-Louis Leclerc, Comte de Buffon, ( 7 Eylül 1707 – 16 Nisan 1788) Fransız natüralist, matematikçi, kozmolog ve ansiklopedi yaza-rı.

68 Arakel Efendi-Muallim Naci, Ta'lim-i Kıraat İkinci Kısım: Tezhib-i Ahlâk ve Islah-ı Nefs, s. 19-21.

Arakel Efendi-Muallim Naci’nin ibret başlığı altında pay-laştıkları başka bir hikâye ise şu şekildedir:

Krallardan biri kendisine mutemet ve riyasız bir müşavir ve musahip intihap etmek üzere atide yer alan tecrübeyi tasav-vur ve icra etmiştir.

Bir akşam payitahtında en zeki ad olunan beş zatı huzu-runa çağırıp sol elinin beş parmağında parlayan beş adet yüzü-ğü göstererek der ki; Hakikati benden saklamayıp doğruyu söyleyeceğinizi ümit ettiğim için beşinizi de buraya topladım.

Bu kıymetli elmas yüzükleri görüyorsunuz ya! Hakikati riya-sızca söyleyecek olursanız mükâfat olarak bunları size verece-ğim. Şimdi söyleyiniz, benim hal ve şanımı, hal ve hareketimi nasıl bulursunuz?

Bunların dördü birbirini müteakip, elmasların büyüklük-lerine ve parlaklıklarına kapılarak her biri krala hoş görünmek ve onların bir tanesini ele geçirmek ümidiyle yekdiğerinden ziyade müdahene (dalkavukluk) ve riyakârlık etmeye başladı-lar. Şöyle ki, kralın şan ve şöhretini göklere çıkardıbaşladı-lar. Medh ve sena yolunda yekdiğeriyle müsabaka ederek tarihte benzeri olmadığını, bi’l-cümle akranından üstün bulunduğunu iddia ettiler. Fazilet ve kemalatını o kadar övdüler, yükseğe çıkardılar ki Cenab-ı Hakk’ın tavsifi için başka tabir bırakmayıp cümlesini krala yakıştırdılar. Hükümdar yüzüklerden dördünü onlara verip bunların gitmelerinden sonra beşincisine hitaben; ‚Sen niçin sükût ediyorsun? sen de bir şey söylesen ya, bu babda senin düşünce beyan etmeni arzu ediyorumˮ demesi üzerine o zat da cevabında ‚Eğer öyle adamların safsata ve müdahenele-rini dinler iseniz, memalikinizi az bir zamanda bitirecekleri derkardır. Fakat herhalde ihtiyar yedd-i iktidarınızdadırˮ dedi.

Bunun üzerine, kral ‚Sana elmas yüzüğü değil, benim emniyet ve muhabbetimi vereceğim, benimle birlikte kal, muradıma muvafık bir refik olacak seni buldumˮ diyerek o zata iltifat etti.

Ertesi gün, diğer dördü tekrar gelip kemal-i teessüfle

‚Efendim, ihsan buyurduğunuz elmaslar sahte olup, bunları

size satan mücevherci zatınızı aldatmışˮ dediler. Bunun üzerine kral gülerek ‚Acayip, ben onların sahte olduklarını bilmiyorum mu zannedersiniz. Sahte medhiyelerinize mukabil size bu sahte mükâfatları verdimˮ diyerek dördünü de mahcup eyledi.69

Çeviri olması hasebiyle eserlerde geçen hikâyelerin kah-ramanlar ve bazen taşıdıkları kimlikler (papaz gibi) Osmanlı toplumuna yabancıdır. Hikâyelerde örnek alınması için rol mo-del olarak sunulan bu şahsiyetlerin çocuklar üzerinde İslâmî anlamda olumsuz etkiler bırakması mümkündür. Bunun yerine İslâmî referansların ön plana çıkartıldığı ve rol model olarak Halid b. Velid ve Hz. Ömer gibi Müslüman şahsiyetlerin su-nulmasının daha doğru olacağı açıktır. Bununla birlikte eserle-rin musahhihi olan, Muallim Naci’nin evrensel ahlâkî ilkeleeserle-rin yer aldığı bu tür hikâyelerin kahramanlarına ve orijinalliklerine pek dokunmadığını görmekteyiz. Aynı şekilde, benzer düşün-ceden hareketle bazı hikâyelerde yer alan Kitab-ı Mukaddes’ten yapılan alıntılara da dokunulmamıştır.

Bu örneklerde olduğu gibi ahlâkî değerlerin, zaman za-man hikâye yolu ile öğretilmesi muhatabın zihninde daha kalıcı etki bırakarak söz konusu davranışın daha kolay içselleştirilme-sini sağlar. Çünkü bu tür eğitim, kalp, zihin, göz, kulak gibi çok sayıda duyu organına hitap ettiğinden daha etkili ve kalıcıdır.

Eğitimde ne kadar çok duyu organına hitap edilirse başarı o nispetle artar. Ahlâkî faziletlerin sadece anlamlarının öğretil-mesinden ziyade, asıl önemli olanın bu faziletlerin davranış haline getirilmesi olduğu unutulmamalı ve farklı eğitim-öğretim metotlarına yer verilmelidir.70

Sonuç

Muallim Naci, özellikle edebiyat çalışmaları ile tanınan, genç yaşında Varna’da yapmış olduğu öğretmenlik görevi ile

69 Arakel Efendi-Muallim Naci, Ta'lim-i Kıraat Birinci Kısım: Ma'lumat-ı İbtidaiye ve Nesâyih-i Nafia, İstanbul 1325, s. 68-70.

70 Umut Kaya, a.g.e, s. 174-175.

derin izler bırakan bir şair ve ediptir. Kendisi, o zamanki hayat şartları içerisinde örgün eğitim sistemi içinde düzenli bir eğitim alma imkânına sahip olamamasına rağmen, kendisini geliştir-miş ve birçok eksiğini kısa sürede kapatmıştır. Onda var olan bu çalışma azmi ve istidat sayesinde kısa sürede çevresinin de dikkatini çekmiştir. Said Paşa’nın teklifi ile girmiş olduğu me-muriyet, hayatında da derin izler bırakmıştır. Said Paşa’nın himayesinde süren bu memuriyet hayatında Muallim Naci’nin vazgeçmediği bir tutkusu vardı. O da yazmak. Bu tutku ileriki yıllarda onun Said Paşa’nın yanından ayrılıp kendisini sadece yazmaya vermesine neden olacak tutkuydu aynı zamanda.

Başta şiir olmak üzere hatıra, hikâye, sözlük, biyografi, tercüme gibi birçok alanda eser veren Muallim Naci’nin gazete-lerde yazmış olduğu yazılarla da birçok kimseyi etkilemiştir.

Eserlerinin bir kısmını yayınlayan Kitapçı Arakel Efendi ile tanışması ise, Muallim Naci’nin ahlâk terbiyesi ile ilgili görüşle-rinin ortaya çıkması bakımından önem arz etmektedir. Zira Arakel Efendi tarafından tercüme ve tertip edilen, Mekteb-i Edeb, Talim-i Kıraat ve Vezâif-i Ebeveyn yahud Lahika-i Ta'lim-i Kıraat ve Mekteb-i Edeb isimli üç eser Muallim Naci tarafından tashih edilmiştir. Muallim Naci’nin buradaki tashih görevinin sınırlarının iyi bilinmesi gerekmektedir. Zira eserlerden anlaşıl-dığı kadarı ile Muallim Naci eserleri sadece okuyup düzeltme-miş, aynı zamanda eserlerden çıkarttığı ve eklediği kısımlarla birlikte bu kitaplara yön vermiştir, diyebiliriz. Bu bakımdan eserlerde, Muallim Naci’nin görüşlerine ters düşen ya da Mual-lim Naci’nin arkasında durmayacağı fikirlerin olduğunu söy-lemek hatalı olacaktır. Bu açıdan eserler aynı zamanda Muallim Naci’nin görüşlerini de yansıtması bakımdan önem arz etmek-tedir.

Arakel Efendi tarafından tercüme ve tertip edilip Muallim Naci tarafından tashihi yapılan bu eserlerin, çocuklara yönelik ahlâk eğitimi hususunda döneme bir yenilik getirdiklerini söy-leyebiliriz. Bu eserlerin çocukların talim ve terbiyelerine, fikirle-rinin gelişmesine, ahlâklarının güzelleşmesine, adalet,

hakkani-yet, medenihakkani-yet, insanihakkani-yet, vatan sevgisi gibi konularda çocukla-rın görev ve sorumluluklaçocukla-rının farkında olmasına çok katkısı vardır.

Talim-i Kıraat adlı eserde, eserlerin kısımları arasında hem içerik hem de kullanılan metinler açısından sadelik farkı vardır.Birinci kısımdan dördüncü kısma doğru ilerledikçe me-tinlerin zorluk derecesinin artması eserlerde konuların çocukla-rın yaş durumuna göre işlenildiğini göstermesi bakımından önemlidir. Eserlerde genel olarak modern eğitim ve öğretim metot ve tekniklerinin de kullanıldığını görmekteyiz. Bunlar-dan nasihat ile eğitim, zıtları ile eğitim ve hikâye yolu ile eğiti-min ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Özellikle hikâye, ahlâk terbiyesinde çok etkili olan bir yöntemdir. Hikâye, öğrenilenle-rin bilgi düzeyinden davranış düzeyine geçmesinde çok önemli bir rol oynar. Hikâye yolu ile muhatapların önüne, kazandırıl-mak istenen ahlâkî faziletlerle ilgili örnek şahsiyetler konulkazandırıl-mak suretiyle, kazandırılmak istenen konu somutlaştırılmış ve zihin-lerde kalıcı hale getirilmiş olur.

Sonuç olarak, yazıldıkları dönem için okulda okutulan derslere yeni bir usul getiren bu eserlerde kullanılan yöntem ve teknikler hala geçerliliği ve önemini korumaktadır. Özellikle, hikâyenin ahlâk terbiyesinde kullanımı sadece çocuklara has bir usul değildir. Yetişkinler üzerinde de etkili bir yöntemdir.

Kur’an-ı Kerim’de geçen kıssalar da bunun en önemli delilidir.

Kaynaklar

a) Matbu Kaynaklar

‚Varna’da Muallim Naci Mektebi‛, Mahfil, İstanbul 1343, c. V, sy. 54.

Ahmet Mithat, Ana Babanın Evlat Üzerindeki Hukuk ve Vezâifi, İstanbul 1317.

Ahmet Rıf‘at, Bergüzar, Girit, 1291.

Akseki, Ahmet Hamdi, Dinî Dersler, İstanbul 1968.

Arakel Efendi – Muallim Naci, Mekteb-i Edep, İstanbul 1304.

Arakel Efendi – Muallim Naci, Vezâif-i Ebeveyn yahud Lahi-ka-i Ta'lim-i Kıraat ve Mekteb-i Edep, İstanbul 1304.

Arakel Efendi, Muallim Naci, Ta'lim-i Kıraat Üçüncü Kı-sım: Tenvir-i Efkar ve Tefhim-i İnsaniyet, İstanbul 1303.

Arakel Efendi-Muallim Naci, Ta'lim-i Kıraat Birinci Kısım:

Ma'lumat-ı İbtidaiye ve Nesayih-i Nafia, İstanbul 1325.

Arakel Efendi-Muallim Naci, Ta'lim-i Kıraat İkinci Kısım:

Tezhib-i Ahlâk ve Islah-ı Nefs, İstanbul 1325, 21. Baskı.

Aydın, Mehmet Zeki - Gürler, Şebnem Akyol, Okulda De-ğerler Eğitimi, Nobel Yayıncılık 2012.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), MF. MKT (Maarif Mektubî Kalemi) 762/32

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), MF.MKT, (Maarif Mektubî Kalemi) 780/17.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA,) MF.MKT, (Maarif Mektubî Kalemi) 752/47

Birinci, Ali, ‚Kitapçılık Tarihimizden Bir İsim: Kaspar Efendiˮ, Kebikeç, 1995, sy. 1, ss. 27-33.

Çevik, Âdem, Edebiyatçılarımızdan İtiraflar, İstanbul 2005.

Demir, Hiclal, ‚Muallim Naci, Eski mi Yeni mi?‛, Türkbi-lig, 2010/19, ss. 176-185.

Ebu’l-Muammer Fuad, Vezâif-i Aile, Dersaadet 1328.

Günaltay, M. Şemseddin, Zulmetten Nura, haz. Musa Alak, İstanbul 1996.

İçelli, Abdullah Şevket, Ahlâk-ı Dinî, İstanbul 1328.

Kaya, Umut, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Osmanlı’da Ahlâk Eğitimi, İstanbul 2013.

Kazım Nâmî, Mekteplerde Ahlâkı Nasıl Telkin Etmeli?, İs-tanbul 1343.

M. Sadık Rıfat Paşa, Risale-i Ahlâkiye, İstanbul 1863.

Mehmet Faik, Askerin Ahlâk ve Evsafı, İstanbul 1324.

Mehmet Faik, Saadet-i Aile, İstanbul 1316.

Mehmet Said, Vezâifü’l-inâs, İstanbul 1311.

Mermer, Kenan, ‚Batılılaşma Serencamında Bir Olanı Kavramak: Muallim Naci’nin Tevhid’i‛, Sakarya İlâhiyat Fakülte-si DergiFakülte-si, c. XIV, sy. 26, y. 2012, ss. 75- 90.

Muallim Naci, Edep Eğitimi - Mekteb-i Edeb, haz., M. Necip Yılmaz, İstanbul 2016.

Muallim Naci, İstanbul Âlem Matbaası 1311.

Muallim Naci, Ömer’in Çocukluğu, Parıltı Yayıncılık, İs-tanbul 2013.

Muslihiddin Adil, Malûmât-ı Ahlâkiyye ve Medeniye, İstan-bul 1334.

Satı Bey, ‚Telkin ve Terbiye ˮ, Muallim Dergisi, yıl: 1, sy. 3, (15 Eylül 1332), ss. 71-74.

Selâhi, Muallim Naci, İstanbul 1310 (Artin Asaduryan Şir-ket-i Mürettibiye Matbaası).

Süleyman Paşazade Sami Bey, İlm-i Terbiye-i Etfâl, Dersa-adet 1328.

Tahirü’l-Mevlevi, ‚Muallim Naci‛, Mahfil, İstanbul 1340, c. II, sy. 22, ss. 186-187.

Taner, Ali Haydar, Telkin ve Eğitim, İstanbul 1950.

Tansel, Fevziye Abdullah, ‚Muallim Naci’nin Dinî Eserle-ri‛, Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi, 1961, ss. 161-177.

Uçman, Abdullah, ‚Muallim Naciˮ, DİA, XXX/ 2005.

Zübde-i İlm-i Ahlâk, tarihsiz, Mekteb-i Harbiye-i Şahane Matbaası.

b) İnternet Kaynakları

http://kitapeki.com/turkiyenin-ilk-yayinci-katalogu-arakel-kitaphanesi-esami-i-kutubu/ (05.09.2016)

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse-hur/verba-volant-scripta-manent-soz-ucar-yazi-kalir-1284150/ (05.09.2016)

Benzer Belgeler