• Sonuç bulunamadı

Bir aktin ihtiva ettiği hükümlerin bir kısmı geçersiz olurken diğer kısmı da geçerliliğini muhafaza edebilir. Borçlar Kanunu’nun md. 20/ II ye göre, eğer akdin sakat kısmı olmadan da taraflar söz konusu hukuki işlemi gerçekleştirme yönünde iradelerini ortaya koyuyorlarsa bu durumda akit kısmi butlanla sakat addedilecektir. Başka bir ifadeyle, butlan sebebi akdin yalnız bir bölümünü batıl kılıyor, buna karşılık diğer bölümleri geçerliliğini koruyorsa, kısmi butlan söz konusu olur. Kısmi

68 Poroy’a göre: “Kanuna aykırılıktan”, “yokluk ve butlan halleri” dışındaki hükümlere aykırılık”ı

anlamak gerektiğini, başka deyimle “batıl” ve “iptal edilebilir” kararlar arasındaki sınırın, “o kararın emredici ve yorumlayıcı bir kanun hükmüne aykırı olması” ile çizilmediğini, “batıl kararlar sınırlı olarak tespit edildikten sonra, bunlar dışında kalanların iptal edilebilirlik grubuna girdiğini beyan etmektedir.” Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 416.

butlanın söz konusu olabilmesi için tarafların farazi iradesinin bu yolda olmasına bağlıdır. Buna karşılık taraflar sakat kısımlar olmaksızın sözleşmeyi yapmayacak ise akdin tümü batıldır. Buradan da anlaşılacağı üzere Borçlar Kanunu tarafların farazi iradesine önem vermiş bulunmaktadır.70

Kısmi butlanın söz konusu olabilmesi için ayrıca objektif ve sübjektif olmak üzere iki şartın gerçekleşmesi gerekir.

1. Objektif Şart

Objektif şart, akdin bazı bölümlerinin hukuka veya ahlaka aykırı olması ya da imkânsız olmasıdır. Burada “bazı bölümlerden” anlaşılması gereken nedir ya da bu nasıl tespit edilir? Bu soruya cevap verebilmek için akdin bölünebilir ya da bölünemez nitelikte olduğuna bakmak gerekir. Eğer akit, bölünemez nitelikte ise tüm kısımları ile bir bütün teşkil ettiği için kısmi butlanın uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Akit bir bütün olarak ya vardır ya da yoktur. Çünkü akit bölümlere ayrıldığı takdirde geriye kalan bağımsız bölümler tek başlarına bağımsız bir hukuki işlem niteliğini haiz olmazlar. Bunun aksine bölünebilir edimlerde akdin bir bölümünün geçerli, diğer kısmının da batıl olarak kabul edilmesi mümkündür. Başka bir ifadeyle bu tür muamelelerde batıl kabul edilen hususlardan geriye kalan kısımlar, bağımsız bir hukuki muamele olarak işlevi haizdirler.

2. Sübjektif Şart

Kısmi butlanın sübjektif şartı ise taraf iradesidir. Bu irade gerçek irade olabileceği gibi farazi irade de olabilir. Eğer taraflar akdi yaptıkları esnada sözleşmenin bazı bölümlerinin batıl olduğunu baştan biliyorlar veya en azından

70 B.K. 20/II özel bir koruma fonksiyonuna sahiptir. Federal mahkemeye göre bu hüküm, sadece akdin

kısmi butlanı halinde bundan zarar görecek tarafı koruma amacını gütmekte ve bu nedenle zarara maruz kalacak taraf akde değişik muhtevasıyla bağlanmak, onu bul şekliyle muhafaza etmek istiyorsa, tam butlanla karar verilmesini yasaklamaktadır. Bu itibarla, borç ilişkisinde yükümlü olan taraf, akdin tam veya kısmi butlanı hakkında karar vermek zorundadır. Eren, F. s. 409 vd.

bunun geçerliliğinden şüphe ediyorlar ise gerçek irade söz konusu olacaktır. Bu durumda zaten Borçlar Kanunu’nun 20 maddesinin ikinci fıkrasının uygulanması söz konusu olmayacaktır. Buna karşılık taraflar önceden ve bilerek akdin batıl kısmını arzu etmemişler ve akdi yalnız diğer kısımlar üzerinden kurmak istemişler ise akit yalnız bu kısımlarla kurulmuş olur. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken, diğer kısımlar bu haliyle bir akit niteliğini taşımalıdır. Başka bir deyişle, tarafların farazi iradesi buna elverişli olduğu zaman söz konusu olacaktır. Bunun sonucunda da kısmi butlanın kabul edilebilmesi için tarafların farazi iradelerinin bu yolda olması, yani tarafların iradelerinin söz konusu kısım olmadan da akdin yapılacağı merkezinde olması gerekir. Bu durumda tarafların iradesinin objektif değerlendirmelere göre araştırılıp bulunması gerekir.71

Sonuç olarak Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinin ikinci fıkrası emredici değil, düzenleyici bir hüküm olması hasebiyle taraflar, aralarında yapacakları butlan anlaşmasında, akdin bir kısmı batıl olması halinde tamamının batıl sayılmasını yahut da yalnız o kısmın batıl sayılıp diğer kısımların geçerli olmasını kararlaştırabilecekleri gibi batıl kısmın, yedek bir kısımla değiştirilerek akdin geçerli tutulmasını da öngörebilirler. Böyle bir anlaşmanın söz konusu olmadığı durumlarda ise Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinin ikinci fıkrası uygulanır ve bunun sonucunda da akdin ya sadece sakat olan kısmı ya da tümü batıl olarak kabul edilir. Bu durumun ise yukarıda izahını yapmaya çalıştığımız objektif ve sübjektif şartlar çerçevesinde değerlendirilerek karara bağlanması gerekir. Bir zararın söz konusu olması durumunda ise, kusurlu tarafın zarar görenin zararlarını tazmini etmesi gerekmektedir.72

Buraya kadar açıkladığımız hususlar ışığında genel kurul kararlarının kısmi butlana tabi olabilmesinin ana şartı, genel kurulun iradesine göre bir bütün teşkil eden ve kısımları arasında bir “ iç bağlantı” bulunan kararın meydana getirdiği

71 Kısmi butlanı, akdin bir bölümünün ortadan kalkmasından zarar görecek taraf ileri sürebilmeli, diğer

tarafa böyle bir imkân tanınmamalıdır. Federal Mahkeme de yeni bir kararında bu görüşü isabetli bir şekilde hükme bağlamıştır. Yüksek Mahkeme’ye göre, kısmi butlandan zarar görecek taraf akdin diğer kısımlarının muhafaza edilmesinde ısrar ederse, hâkim hiçbir şekilde tam butlana hükmedemez. İspat yükü akdin tamamının butlanını iddia eden tarafa düşer. Davacı, butlanı bilselerdi tarafların akdi hiç yapmayacaklarını ispat zorundadır. Eren, F. s. 414 vd.

hukuki sonuçların bölünebilir nitelikte olması gerekliğidir. Bu hususun ise karar metninden ve amacından yararlanarak saptanması gerekir.73

Benzer Belgeler