• Sonuç bulunamadı

KÜRT DEVLETĠ HAYALĠNE KAPILAN KÜRTLER

1. Körfez SavaĢında Irak‟ın kuzey ve güneyindeki muhalifleri ümitlendirdi. Özellikle ABD‟nin desteğini arkalarında hisseden Kürtler, bir kez daha Kürt devleti hayaline kapılarak Irak Hükümetine isyan bayrağını açtılar.

Ancak bu olayların içinde fazla gündeme gelmeye bir aktör daha vardı: Kürt Devleti projesinin kadim destekçisi Ġsraildi. Körfez SavaĢı'nda olduğu gibi Kürt isyanında da ön plana çıkmadı.

Oysa Kürt isyanında, Körfez SavaĢı'ndaki etkisinden de büyük bir etkiye sahipti.

Dahası Ġsrail, 1975'ten 90' kadar uzanan uzun onbeĢ yıl boyunca, Raviv ve Melman'ın verdiği bilgiye göre, Kürtlerle olan dirsek temasını hiç kesmemiĢti.

Bu nedenle Ġsrailliler, Körfez Krizi sırasında Amerikalılar ile Kürtler arasında kurulan iliĢkilerde aracılık rolü üstlendiler. (Ġsrail'in sıkı sansürü nedeniyle bu konuda dıĢarı çok az bilgi sızmıĢtır.) Ayaklanma baĢladıktan sonra da, Kürtlerin hep önde gelen savunucusu oldular. Hatta Ġsrailliler, ABD'nin Kürt, ayaklanmasına yeteri kadar destek vermediğini

68 Cevat Eroğlu, İsrail’in Beka Stratejisi ve Kürtler, s.126,127,128)

düĢünüyorlardı. DıĢiĢleri Bakanı David Levy, Kudüs'te yaptığı ve Reuter Ajansı tarafından dünyaya geçilen konuĢmasında Kuzeyde ayaklanan Kürtler'e (yeterince) silah yardımı yapmadığı için ABD'yi eleĢtirerek, isyancı Kürtler'e silah verilmesini istemiĢti

Bu arada Ġsrail Barzani aĢireti ile olan kadim iliĢkilerini çoktan yenilemiĢti. Körfez SavaĢı'nın baĢından beri, MOSSAD' ın Mesud Barzani peĢmergelerine verdiği destek sürüyordu.

“AYAKLANIN, BU SEFER MÜTTEFĠKLER SĠZĠ YANLIZ BIRAKMAYACAKTIR !”

3 Ağustos 1990‟da Kürtler, körfez savaĢıyla ilgili tutumlarını Ģöyle açıklıyorlardı: “Bu istila hareketi yabancı ülkelerin müdahalesine yol açmıĢtır. Topraklarımızı ve bölgenin diğer ülke-lerini bu geliĢmenin korkunç sonuçları ile baĢ baĢa bırakan bu hareketin tek sorumlusu Irak yönetimidir”. 69

Hayret! Kürtler, Irak‟lı olduklarını hatırlamıĢlardı. Kasım ayı baĢında CIA ajanları ile Kürt yetkilileri ġam‟da buluĢtular. CIA ajanları, Irak‟a karĢı ayaklandıkları takdirde, Kürtlere ihtiyaç duyacakları her türlü silahı vereceklerini ve gerekli tüm maddi desteği sağlayacaklarını söylü-yorlardı.70

CIA tarafından kurulan VOFĠ Hür Irak'ın Sesi Radyosu'nun 1. Körfez SavaĢı sırasında Irak Kürtleri'ne yaptığı sözkonusu yayında Ģu tür cümleler kullanılıyordu: "Ayaklanın, zaman geldi. Bu sefer müttefikler sizi yalnız bırakmayacaktır... Her kalp atıĢınızda bizler yanınızdayız. Ne yaparsanız, neye karar verirseniz, sizi desteklemeye devam edeceğiz. 71

Kürtlerin ġam‟da verdikleri sözü tutarak bir kere daha ülkelerine ihanet etme zamanı gel-miĢti. 15 ġubat 1991‟de BaĢkan Bush yaptığı konuĢmada, Saddam Hüseyin‟i devirme çağrı-sında bulundu. BaĢkan Bush‟un çağrısına Kürtler ve ġiiler vakit kaybetmeden uydular. Ameri-ka‟nın çağrısı ile baĢlayan bu ayaklanma, Irak‟ın güneyinde ġii grupların, kuzeyinde ise Kürt-lerin isyana katılmaları sonucunda kısa sürede büyümüĢ, özellikle Irak‟ın kuzeyinde denetim Kürt isyancıların eline geçmiĢti. Saddam‟a bağlı CahĢ diye anılan Kürt aĢiretlerinin de silahla-rını Irak ordusuna çevirmeleri ile hızla yayılan isyan esnasında sırası ile Türkmen Ģehri Ker-kük ve Erbil, Kürtlerin yoğun yaĢadığı Dohuk ve Süleymaniye isyancıların kontrolüne girmiĢti.

Musul ve Kerkük petrollerinin, kurulacak bir Kürt devleti için vazgeçilmez derecede hayati bir kaynak olduğunu, petrolsüz devleti yaĢatamayacaklarını bilen Kürtler, Musul‟u ve Kerkük‟ü ele geçirmekte ısrarlı davranıyorlardı.72

Irak ordu birlikleri, Musul‟a saldıran Kürt isyancılara karĢı kuvvetli bir direniĢ sergiliyordu.

Mesud Barzani‟nin KDP‟si, Celal Talabani‟nin KYB‟si ve onlara bağlı Kürt grupları 17 Mart 1991 tarihinde Kerkük‟e girerek Ģehri iĢgal ettiler. Kürtlerin ilk yaptıkları iĢ, devlet dairelerini ve hükümet konağını iĢgal etmek olmuĢtu. Kürtler ele geçirdikleri devlet dairelerinde mevcut olan ve bölgede Türk varlığının kanıtları durumundaki belgeleri ele geçirerek yakmaya çalıĢı-yorlardı. Kürtlerin yaptığı bu talan ve yağmadan, Emniyet Müdürlüğü, Nüfus Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü baĢta olmak üzere devletin hemen hemen bütün kurumları nasibini almıĢtı.

Irak ordusu 26 Mart 1991‟de Türk ilçesi Tuzhurmatu ve Türk kasabası Tazehurmatu‟ya ulaĢmıĢ, isyan edenlere değil de yüzlerce Türkmeni isyancı oldukları bahanesiyle katletmiĢ-lerdir. Kürtler, kendilerini kıĢkırtmıĢ olan ABD'yi yardıma çağırdılar. Fakat BaĢkan Bush sözlerinin yanlıĢ anlaĢıldığını, kendisinin Kürtleri ayaklanmaya kıĢkırtmadığını söyledi.

Amerika'nın askeri müdahalede bulunmayacağı, ayaklanan Kürtlere yardım sağlamayacağı anlaĢılınca; Kerkük‟e yönelen Irak ordusu ve orduyu gören yağmacı Kürtler Ģehri boĢaltarak kuzeye kaçarlarken Türklerle Arapları karĢı karĢıya bırakmıĢlardır. Halkın bir kısmı da Ģehri boĢaltarak kuzeye Türkmen Ģehri Erbil‟e doğru kaçmaya baĢlamıĢtır. Aynı gün Irak ordusu Kerkük‟ü top ateĢine tutarak bombalamıĢtır. 27 Mart‟ta Irak ordusu Ģehrin kontrolünü ele

69 Ümit ÖZDAĞ, Türküye, Kuzey Irak ve PKK. S.64

70 Serbesti, Sayı:3 ġubat 1999 s.64

71 Turan Yavuz, ABD’nin Kürt Kartı, s.141

72 Ümit ÖZDAĞ, Türkiye-Kuzey ırak ve PKK s.65

geçirdi. Irak ordusu 28 Mart‟ta Türkmen ilçesi Altunköprü‟ye girer ve Altunköprü‟de topladığı yüzün üstünde genç, yaĢlı, kadın, erkek, çocuk ayaklanmaya karıĢtı gerekçesiyle, sorgusuz sualsiz bir saat içinde kurĢuna dizildiler. „Altunköprü katliamı „ olarak tarihe geçen bu olayda Irak ordusu sanki Kürtlerin acısını Türkmenlerden çıkarıyor gibiydi73.

Kürtler, 1975‟te olduğu gibi yine ABD‟nin ihanetine uğramıĢlar ve Saddam‟ın insafına bırakıl-mıĢlardı. Nitekim güvendikleri Amerikan kuvvetlerinden en

küçük bir yardım alamayan isyancı Kürtler, askeri helikop-ter desteği ile saldıran Irak ordusu tarafından imha edilmiĢ-lerdir. Büyük hayallerle baĢlatılan ayaklanma, çok kısa bir zamanda bastırılmıĢtır.

Nisan ayı ortalarında Irak hükümeti ile Kürt isyancılar ara-sında görüĢmeler baĢladı. Utanma duygusundan yoksun Kürt aĢiret reisleri Celal Talabani ve Mesud Barzani, Sad-dam Hüseyin‟le Bağdat‟ta milyonlarca TV seyircisi önünde öpüĢüp, koklaĢıp barıĢtılar.

IRAK'TA NGO'LAR VE ĠġGAL HUKUKUYLA DEMOKRATĠKLEġME

Ġnsan hakları savunuculuğunu yapan NGO‟lar (Non-Govermant Organization / Hükümet DıĢı Örgütler) "güçlerini çoğunlukla merkezi ülkelerin çıkarlarına uygun davranmaktan" alıp insan haklarının siyasi ve kültürel hakları boyutunu ön plana çıkarır, ekonomik ve sosyal haklar boyutunu bilinçli olarak geri plana iterler.

Irak‟ın, Amerikan askerlerince iĢgal edilip sözde etnik devletler kurmak yoluyla bir çok NGO bu süreçte etkin rol oynamıĢtır ve oynamaktadır. "Uluslararası NGO‟ların Kürtlerle yakın iliĢki içinde çalıĢmaları, uluslararası arenada Kürtlerin sorunlarının temsili için önemli fırsatlar yaratmakta, bu NGO‟lar sorunların / konuların BirleĢmiĢ Milletlerde gündeme getirilmesine aracılık etmekte ve uluslararası medya aracılığıyla sorunlarını dile getirebilmektedir" NGO‟lar en çok ihmal edilmiĢ, yoksun kalmıĢ ve cahil toplumları seçmekte, böylelikle tıbbi, eğitimsel ve ziraî yardımlar sayesinde onlara kur yapabilmektedirler. Aynı zamanda misyonerlik faaliyetlerini de yerine getirmeye çalıĢırlar. Böylece hedef toplumun kültür ve inancına yavaĢ yavaĢ zarar verirler. Dolayısıyla, "devlet, küçük, minimal, sınırlı, az yer kaplayan bir noktaya çekilmektedir.

"Batılı ülkelerin NGO‟larına finans sağlamasının yanı sıra sınırsız operasyonel olanak da sağladığı görülmektedir.

STK‟lar, kendilerini "kalkınmacı sivil toplum kuruluĢları" ya da "uluslararası alanda hükümet dıĢı kuruluĢlar" adı altında farklı biçimde tanımlamaya baĢlanan bu kuruluĢlar, ulus devletlere karĢı uluslararası sivil toplumun temsilcileri olarak sunulmaktadır."

Irak‟ın kuzeyinde tasarlanan etnik temelli devlet ve Türkmen nüfusunun hiçe sayılarak demografik yapının etnik kimliklerin lehine dönüĢtürülmesi üzerine çabalarıyla NGO‟ların analizi de yer almakta: "1991 yılındaki 1. Körfez SavaĢı‟nın ardından Irak‟ın kuzeyine gelen yaklaĢık 100 NGO‟nun insani amaçlı görünmekle birlikte, bir çoğunun ülkelerin bölgeye iliĢkin politikalarına hizmet ettiği gözlenmiĢtir. Bu kuruluĢların bölgede bir Kürt devleti kurulmasının fiziki alt yapısının oluĢumunda önemli bir rol oynamaktadır. Irak‟ta faaliyet gösteren NGO‟lar kendi devletlerince ulusal çıkarlarını ve dıĢ politika hedefleri doğrultusunda: stratejik

istihbarat temini, diplomasiyi etkileme, misyonerlik ve dönüĢtürme faaliyetleri, sosyal, kültürel ve etnik yapıyı çözümleme, ideolojik taĢıma, kültür aktarımı, yer altı ve yer üstü kaynakları saptama, kitleleri etkileme ve yönlendirme amaçları için kullandıkları bilinmektedir." Irak‟ın kuzeyinde faaliyet gösteren NGO‟lar Ģöyledir: Amerika BirleĢik Devletleri: Assyrian Aid Social Society, Asian Volunteers Network, Concern For the Kids, Care For The Kurds, Global Development Cehtre, Global Partners, Horizonsinternational, Ġnternational Catholic Migration Commission, Impact Teams Ġnternational, Kurdish Human Right Watch, Nortwest Medical Teams Ġnternational, US Office Foreing Disaaster Assistance, Servant Group Ġnternational,

73Erşat HÜRMÜZLÜ, Türkmenler ve Irak, s.40

Mesud Barzani ve Saddam Hüzeyin’in samimi bir fotoğrafı

Wells of Life; Hollanda: A Community Oriented Rehabilitation Network, Dutch Consortium;

Ġtalya: Assocation for Participation Ġn Development; Fransa: AIDE Medicale Ġnternationale, Equlibre, MEdecine Du Monde, Mission Enfance, Pharmaciens Sans Frantier; Almanya:

Arbetier Samortier Bund, Children‟s Relief Assaciation, Center For Development And Peace, Humanitarian Aid Development Cooperation, Heildelberg Ġnternational, Help, Medico

Ġnternational, Solidaritat Komite, Kurdistan, Voluntary Relief Doctors, Wadi; Belçika:

Broederlijk Delen, Handicap Ġnternational; Ġngiltere: Christian AID, Iraq Trust, Kurdish life AID, Minas Advisory Group, MiddleEast Development Services, Response, RElief,

Resettlement Rehabilitatio, Save The Childiren FUNK; Danimarka: Danish Church AID;

Ġsveç: Diakonia, Opontion Marcy, The Qandil Project, SAve The Childiren FUND, Swedish Red Cross, Avrupa Birliği: Europen Community Humanıtarion Office; Ġsviçre: Emergency, Ġnternetional Commite Of The Red Cross, Resource Development Services; Norveç:

Norwegian People‟s AID. GeliĢmiĢ zengin merkezi ülkelerin hükümetleri, uluslararası mali kuruluĢlar ve bunlarla iç içe olan bir çok NGO ve diğer iĢbirlikçiler bu sistemin bir parçası olarak çalıĢmakta ve adil olmayan serbest pazarın devam etmesi için vaazlarını

sürdürmektedirler. Irak‟ta ya da dünyanın herhangi bir yoksul, geliĢmemiĢ ülkesinde sözde

"demokratikleĢme"yle iĢgal edilen, yerinden yurdundan edilen, çocuk, kadın, yaĢlı tüm dezavantajlı kitleleri dünyanın sınırlı su, petrol, enerji kaynaklarından daha fazla pay almaya odaklanmıĢ geliĢmiĢ ülkelerin çıkarları doğrultusunda hiçe sayan bir anlayıĢ görünür kılındığı gibi bu faaliyetleri NGO‟lar aracılığıyla yapmaktadır. Yine söz konusu NGO‟lar, insan hakları, kültür, ekonomi, eğitim, sağlık gibi temel konularda çıkarlarına uygun olmadığı yerlerde hiç de insaf ölçülerini düĢünmemektedir.74