• Sonuç bulunamadı

Bu çalışma iki farklı kültür ürünü üzerine yapılacak bir incelemeyi içereceğinden kültürel farklılıklara da değinmek gerekmektedir. Kültürler arasında, ya da diğer bir ifadeyle, farklı toplumlar arasındaki bu farklılıkların nedenlerine ilişkin çok sayıda araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmalar içinde Geert Hofstede’nin kültürel farklılıklar üzerinde gerçekleştirdiği çalışma geçmişten günümüze değin, en kapsamlı ampirik çalışma olarak değerlendirilmektedir. Kültürle ilgili geleneksel bilgiler Hofstede’nin geliştirmiş olduğu “soğan kabuğu” kuramının yansımasıdır. Hofstede, kültürü; “bir grubun üyelerini ya da insan kategorisini diğerinden ayırt eden aklın toplu programlaması” şeklinde tanımlamaktadır (Hofstede, 2001:9-24). Hofstede’e göre değerler ise; sembolleri, kahramanları ve ritüelleri içeren kültürel pratikler aracılığıyla manifesto edilen kültürün görülmeyen yanıdır. Hofstede, kültür kavramını, “zihinsel programlama” adını verdiği bir yaklaşımla ifade etmektedir. İnsanların bilgisayarda olduğu gibi bir tür zihin programlamaya tabi olduklarını söylemektedir. İnsanların çocukluklarından itibaren belirli bir sosyal çevre içinde duygu, düşünce ve davranışlarının oluştuğunu ifade ederek, kültürün sosyal kalıtımın bir ürünü olduğunu kabul etmektedir.

28

Kültürel farklılıklar aynı bilginin farklı biçimlerde işlenmesine yol açmaktadır. Her kültür kendine özgü gelenekler, törensel davranışlar, simgeler ve değerlere sahiptir.

İnsanlığın “ortak özelliklerine”, ya da başka bir ifadeyle, “evrenselliğe” hitap etmek, zorunlu kültür farklılıklarının inkar edilmesidir (Tomlinson,1999:87). Bu cümleden iki anlam çıkarılabilir: Birincisi, kültürlerarasında “ortak bir anlayış” mevcuttur, dolayısıyla da hepimiz aynı şeylere güleriz. İkincisi, kültürel emperyalizm ihtimali inkar edilmektedir; çünkü bu görüş temel kültür farklılıklarını inkar eder: Böylece kültürel bir biçimin yaygınlığı tahakküm sorunlarından ayrılmaktadır çünkü daima evrensel çekicilik iddiasına başvurulabilmektedir.

Kültürlerarası iletişim üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde karşımıza bazı kültür modelleri çıkmaktadır. Örneğin; Buzdağı Modeli: Kültürde görünür kısımlar vardır: Mimari, sanat, yemek, müzik, dil bunlardan yalnızca ilk anda sayılabilecek birkaçıdır. Ancak kültürün, kültürün sahibi olan grubun tarihi, normları, değerleri, mekân, doğa ve zaman hakkındaki temel varsayımları gibi güçlü temellerinin farkına varılması çok daha zordur. Buzdağı modeli de kültürün görünür bölümlerinin görünmeyen bölümlerinde yer bulduğunu belirtmek için kullanılır. Aynı zamanda farklı kültürel geri planlardan gelen insanları anlamanın zorluklarına da işaret eder: “Buzdağının” görünür kısımları fark edilir, ancak bu kısımların dayandığı temeller hemen görülemez. Geert Hofstede’nin Kültürel Boyutlar Modeli: Hofstede kültürü “beynin insan gruplarını birbirinden ayırt edecek şekilde kolektif programlanması” olarak tanımlamaktadır. Kültürdeki farklılıkları dört temel boyuta indirgemektedir. Bütün diğer farklılıklar bu dört temel boyutun bir ya da birkaçına dayandırılabilmektedir (Hofstede, 2001:9-24).Hofstede, belirlediği dört boyuta güç uzaklığı, bireycilik/grupçuluk, erillik/dişillik ve belirsizlikten kaçınma adlarını vermektedir. Güç uzaklığı bir toplumun, kurumlar ve örgütlenmeler içindeki etkin bireyler arasında eşitsiz dağılımının kabul derecesini gösterir. Güç uzaklığı hiyerarşiyle, örneğin bir gençlik örgütü içindeki karar mekanizması ile ilgilidir. Belirsizlikten kaçınma bir toplumun kuşku uyandıracak durumlar karsısında kendini tehdit altında hissetme ve kurallar ve diğer güvenlik önlemleri yoluyla bunları engelleme çabalarının derecesini gösterir. Bireyselcilik/grupçuluk bir toplumun ilişkilerinin

29

insanların daha çok kendilerinin ve birinci dereceden yakınlarının geçimiyle ilgili olduğu gevşek bir toplumsal çerçeve içinde mi, yoksa kişilerin grup içi ve dışı insanlar arasında ayrıma giderek grup içi üyelerin kendilerine bakmalarını beklediği sıkı bir toplumsal çerçeve içinde mi örüldüğünü gösterir. Erillik/dişillik cinsiyetin toplumda erkeklerin ve kadınların oynadığı rolleri ne kadar belirlediğini gösterir. Bir ülke kültürünün feminen veya maskülen eğilimler sergilemesinin saptanması bakımından Hofstede’in araştırması ilginç açınımlar sergilemektedir. Maskülen özellikler gösteren kültürlerde maddi başarılar, para, mal – mülk, birinci olmak, en iyi olmak ön plana çıkmaktadır. Çalışmak için yaşanmakta, sermaye, başarı, bireysellik ve rekabetçilik vurgulanmaktadır. Kararlı, gerektiğinde yumruğunu masaya vuran yöneticiler beğenilmektedir. Güçlü olan, kazanan, kahraman olan sempati toplarken, zayıflar sempatik bulunmamaktadır. Feminen özellikler gösteren ülke kültürlerinde ise tam tersine maddi başarılar yerine toplumsallık, başkalarını düşünme ve koruma önemsenmektedir. İnsanlar ve ilişkilerin sağlığı birinci planda tutulmakta, en iyi olmaktansa ortalama olmak, grubun dışında, uç noktalarda kalmamak, takım üyesi olmak, grubun havasını bozmamak önemli unsurlar olarak görülmektedir. Feminen toplumlarda yaşamak için çalışılmakta, eşitlik, birlik, yaşam kalitesi vurgulanmaktadır. Fikir birliği sağlayarak karar alan yönetici beğenilmekte ve çatışmaların uzlaşma ile çözümlenmesine sıcak bakılmaktadır. Güçlüler, kahramanlar, kazananlar itici; zayıflar, ezilenler, kaybedenler sempatik bulunmaktadır. Zaman oryantasyonu (pragmatizm)bir toplumun kararlarını gelenek ve geçmişteki olaylara, kısa dönemli, şimdiki zaman kazançlarına ya da gelecek için yararlılık algılarına ne kadar dayandırdığını göstermektedir.

Dünya kültürlerinde “anlamlar atlası” oluşturma çalışması yapan Osgood, “kaza, evlilik, erillik, dün, genç, kahraman, ustalık” gibi 620 kavram üzerinde, kültürlerarası farklara dikkat çekmiştir. Farklı kültürlerin haftanın belli günlerini kutsal gün ya da iyi gün olarak değerlendirmeleri (cumartesi, pazar, cuma günleri, farklı kültürlerce iyi günler olarak görülmektedir) gibi soyut değerlendirmeler dışında, daha somut olması gereken değerlendirmelerde de farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin, teenage (on üç- on dokuz yaş arası gençlik dönemi) Japon kültüründe güçlülük, aktiflik simgesiyken, Amerikalılar

30

için oldukça kötü, oldukça zayıf ancak çok aktif bir dönem olarak görülmektedir (Osgood’tan akt. Özerkan, 2001: 95).