• Sonuç bulunamadı

KÜBA KRİZİ’NİN TÜRKİYE’DEKİ SONUÇLARI

D- KRİZİN SONA ERMESİ

III- KÜBA KRİZİ’NİN TÜRKİYE’DEKİ SONUÇLARI

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ndeki gazeteler, ABD’nin Sovyetler Birliği’ni mat ettiğini büyük puntolarla okuyucularına bildiriyordu. Hatta Cumhuriyet gazetesinde yazan Kayhan Sağlamer, bu havayı şöyle yansıtıyordu: Küba meselesinin kriz mahiyetine bürünmesinin altıncı gününde Küba’daki Sovyet füzelerine karşılık Türkiye’deki Amerikan füzelerinin trampa edilmesi istenmişti. Nihayet Washington’un daha da sertleşmesi üzerine Kremlin, büsbütün yumuşamıştı...Sağlamer, Kruşchev’in, Amerika’nın keskin dişlerini

göstermesi karşısında gerilediğine dikkat çekerken, Kruschev’in niçin geri adım attığına da şu açıklamayı getiriyordu: “Washington’un gerektiğinde bir nükleer savaşı göze almaya cüret edebileceğini ispat etmesi bir sürpriz olmuş ve Kremlin’i gafil avlamıştı”1. Bu arada Dışişleri

Bakanı Feridun Cemal Erkin de, krizin sona ermesinin verdiği rahatlık içinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Dışişleri Bakanı Erkin, Türkiye’deki ABD üslerinin kaldırılması için önce Türkiye’yi çevreleyen komünist üslerinin kaldırılması gerektiğini savundu. Üslerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti için hem tehlike hem de garanti teşkil etmekte olduğunu belirten Dışişleri Bakanı Erkin, Sovyet Rusya’nın da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı üslerinin olduğunu belirtti2.

2 Kasım 1962 tarihinde Küba’daki Sovyet füzelerinin sökülmesiyle kriz sona erdi3. Dünyada çıkması muhtemel olarak değerlendirilen nükleer bir savaş tehlikesi artık sona erdi. Küba’daki “Ekim Füzeleri Bunalımı”4 uluslararası ilişkiler açısından çok önemli sonuçlar doğurmuş bir olaydı. Her şeyden önce Küba Krizi soğuk savaşın doruk noktasına vardığı bir dönemde yumuşama havası yarattı5. Nükleer savaş uçurumunun yanına geldiklerini anlayan

1Cumhuriyet, 3 Kasım 1962. 2 Hürriyet, 29 Ekim 1962. 3 Akşam, 2 Kasım 1962.

4 Oral Sander, Siyasi Tarih, AÜSBF yay., Ankara, 1984, s.538.

5A. Suat Bilge, Güç Komşuluk Türkiye Sovyetler Birliği ilişkileri, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1996, s.11;

taraflar, bundan sonra uçurumla aralarına güvenli bir aralık koymaya çalışacaklardı. Böyle bir yumuşamanın ilk belirtiler, Kruschev’in Berlin konusundaki sert tutumundan vazgeçmesi ve ABD’nin Türkiye’deki Jüpiter füzelerini sökmeye başlamasıydı6.

Krizin ikinci sonucu, NATO’nun Avrupa ortaklarının, böylesine büyük bir bunalımda, kendi görüşlerinin alınmayacağını açıkça görmüş olmalarıydı. Kriz NATO üyeleri arasında yeni gerginlikler yaratmışsa da, temelde askeri nitelikte olan bir ittifak içinde, siyasal sorunlara ortakların dikkatini çekti7. Kruschev’in füzeleri sökme kararı, NATO’da büyük bir rahatlıkda yarattı. Çünkü 28 Ekim tarihli NATO Konseyi Toplantısı’nda, ABD Küba’yı işgal hareketine girişirse, NATO’nun savaşa sürüklenebileceği ve karşılık olarak en başta Türkiye’nin bir Sovyet işgaline uğrayabileceği belirtilmişti. Konseydeki bazı delegeler, ABD’nin, Küba’yı işgal etmeyeceği güvencesini vermesini istedi, Amerikan delegesi de bu güvenceyi vermekten kaçındı8. Bu yüzden Khruschev’in Türkiye’ye hiç atıfta bulunmadan füzeleri sökme kararı, konseyde büyük bir rahatlık yarattı.

Küba Krizi, her iki ittifak grubunda da, üyelerin stratejik değişiklerle başlayan yeni uluslararası ortama uyum gösterme özlemlerine hız kazandırdı. Doğu Bloku içinde, Çin- Sovyet anlaşmazlığı tümüyle açıklığa kavuştu9. Batı Bloku’nda General de Gaulle, iki süper devlet arasında denge kuracak bir Batı Avrupa Koalisyonu girişiminde bulundu ve ABD ile ilişkilerini gevşetme yolunda önemli adımlar atarak, kendi nükleer gücünü geliştirmeye başladı. ABD ile Sovyetler Birliği ise, Küba Krizi’nden sonra, nükleer silahların yayılmasını önlemek için Moskova’da 5 Temmuz 1963 tarihinde Nükleer Silah Denemelerinin Kısmi Yasaklanması Antlaşması’nı imzaladılar10. Bu anlaşma yeraltı nükleer denemeleri hariç dünyanın başka diğer alanlarında nükleer deneme yapmayı yasaklıyordu.

Amerika’nın Florida kentinin 90 mil güneydoğusunda, Küba Ada Devleti’ndeki bu kriz, bölgesel bir çatışmada, klasik silahların önemini artırdı. ABD çok kısa bir süre içinde

2001,s.271;ayrıca bkz. Haluk Gerger, Soğuk Savaştan Yumuşamaya, Türkiye İş Bankası Kültür yay., Ankara, 1980, s.58.

6 Mesut Hakkı Caşın, Çağdaş Dünyada Uluslar arası güvenlik Stratejileri ve Silahlanma, Başbakanlık

Basımevi, Ankara 1995. s.188.

7 Milliyet, 28 Kasım 1962.

8 George Mc. Ghee, ABD, Türkiye, NATO ve Ortadoğu, Cem yay., Ankara, 1993, s.227; ayrıca bkz. Fair

Armaoğlu, 20. yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası, Ankara, 1986, s.612; ayrıca bkz. Oral Sander, Siyasi

Tarih, AÜSBF yay., Ankara, 1984, s.539.

9 Oral Sander, XX. XXI. XXII. Kongreler ve Sovyet Dış Politikası, Sevinç Matbaa, Ankara, 1967, s.40. 10 Veli Yılmaz, Siyasi Tarih, Harp Akademileri yay., İstanbul, 1998, s.384.

yığınaklanmasını bu bölgeye kaydırdı. Bu krizden alınan dersle, ABD hem kendi geleneksel silahlarını artırmaya başladı, hem de Avrupalı müttefiklerinden aynı biçimde davranmalarını istedi11. Bu da NATO içinde yeni sorunlar ortaya çıkardı. Çünkü ekonomik kalkınmalarını ön plana alan ve güvenlikleri açısından ABD’nin nükleer silahlarına güvenen çoğu NATO ülkesi, ABD’nin istediği daha çok asker beslemeyi ve savunmaya daha çok ödenek ayırmayı kabule yanaşmadı. Ayrıca Küba Krizi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği açısından da büyük bir ders oldu ve kendi Karayipler Denizi saydığı Akdeniz’de klasik silahlar açısından daha güçlü bir duruma gelmenin avantajlarını anladı. Bu yönde faaliyetlere, Akdeniz’de güçlü bir donanama bulundurma çabalarına 1963 yılından sonra başlamışsa da, asıl 1967 Arap –İsrail Savaşı’ndan sonra istediğini gerçekleştirdi12. Böylece bu tarihten başlayarak, ABD’nin Akdeniz’deki 6. Filosunun karşısına bir de Sovyetler Birliği’nin Akdeniz Filosu çıktı. Ve bu durum 1967 sonrası Akdeniz gelişmelerini etkilemeye başladı.

Son olarak herhangi bir kriz sırasında ABD ile SSCB arasında doğrudan bir haberleşme hattının kurulmasının önemi açık bir biçimde ortaya çıktı. İki devlet başkanının gizli, çabuk ve doğrudan haberleşmeleri ile birçok yanlış anlamanın giderilebileceği anlaşıldı. Sonunda iki başkent arasında haberleşmeyi sağlayabilecek Kırmızı Hat diğer adıyla “Hot Line” kuruldu13.

Benzer Belgeler