• Sonuç bulunamadı

D) Zaruret İçin Mülk Satma

V. KÖLE SATIŞI VE AZÂDI

Savaşlarda elde edilip esir olarak kullanılan veya başka bir yolla ele geçirilip satın alınan erkeklere köle, aynı durumdaki kadınlara da câriye denilmekteydi. Köle ve câriyeler hürriyetlerine sahip olmayan, başkasının tasarrufu altında bulunan, para ile alınıp satılan kişilerdir290.

Köle ve câriyelerin sahipleri, kendi hüküm ve tasarrufu altında bulunan köleleri istedikleri gibi kullanma hakkına sahiptiler. Sahibinden izinsiz bir köle hakkında işlem yapmak neredeyse olanaksızdı291.İncelediğimiz sicilde kölelerin ticari bir eşya gibi pazarlarda

satıldığını görmekteyiz. Bu konuyla ilgili kusurlu olduğu iddia edilen köle satışı da‘vâsı dikkatimizi çekmektedir. ‘Abdul‘azîz adlı kişi mezbûre Ulu Kadın üzerine da‘vâ edip

281 KŞS 5 / 70-5. 282 KŞS 5 / 69-3. 283 KŞS 5 / 69-15. 284 KŞS 5 / 70-12. 285 KŞS 5 / 78-1, 286 KŞS 5 / 67-2. 287 KŞS 5 / 68-2. 288 KŞS 5 / 70-21. 289 KŞS 5 / 55-4, 80-1, 89-5, 94-1. 290 Özpolat, s.56. 291 Akbaş, s.84.

43

bindokuzyüz akçaya yüz elli gün va‘de ile bana sattığı ‘Arab’ın ‘ayb-ı çıkması üzerene red etdi didikde mezkûre Ulu Kadın zikr olan ‘Arab’ı sana ‘aybı ile sattım eyledim demiştir. Bu inkâra karşı Göçeri Pîrî ve Pîrî bin Emrullah şehâdetleriyle ‘aybı ile satıldığı sâbit olup kaydedilmiştir292.

İncelediğimiz belgelerde çeşitli sebeplerden dolayı sahibinin yanından kaçan kölelere de rastlanmaktadır. Bu köleler belgelerde ‘abd-ı âbık (kaçak köle) olarak geçmektedir. Kaçan köleler yakalandığında mahkemeye çıkarılıp, kendisinin azatlı veya kaçak olduğu tespit edilene kadar sâhibi zuhûr edip müddet-i ‘örfîyesi temâm oluncaya kadar emânet vech-i üzere yakalayan kişiye nafakası ile birlikte teslîm edilmiştir293. Karye-i Dîvânlar’dan Bekir bin İsmâ‘îl meclis-i şer‘a mîr-livâ-i Konya Kâsım Beg hazretlerinin âdemlerinden Mustafâ bin ‘Abdullah nâm kimesneyi bir ‘Arab ile meclis-i şer‘a ihzâr idüp üzerine da‘vâ idüp işbu ‘Arabı Sultân Bâyezîd seferinde Erzingân’da bir konak yerinde mülkümden kaçırdım hâliyâ elinde buldum taleb iderim deyüp ‘akîbe’l-inkâr ahrâr-ı müslimînden Hüdâvirdi Beg bin Seydî Ahmed ve Mustafâ bin ‘Îsâ Çavuş müdde‘î-i mezkûr Bekir Beg’in da‘vâsına mutâbık şehâdet idüp didiler ki işbu ‘Arab Sultân Bâyezîd seferinde Erzingân’dan bir konak yerde mezkûr Bekir Beg’in mülkünden kaçdı mülküdür şâhidleriz şehâdet dahî ideriz didiklerinde şehâdetleri kabûl olmuş ve deftere kaydedilmiştir294.

Şer‘iye sicillerinde kölelerin genellikle Allah rızası için azad edildikleri görülmektedir. Bu azad “hasbeten lillâhil azîm” şeklindedir. Azâd belgelerinde kölelerin boyları, ten rengi, göz rengi, kaşının açık veya çatık olması, saç-sakal rengi, varsa yarası ve beni, milliyeti gibi özelliklerinin yanında nadir olarak da yaşı belirtilerek bir karışıklığa sebep olmamaya çalışılmaktadır295. Defterde 1 adet köle azâdı ile ilgili kayıt bulunmaktadır296.

Ayrıca 1 adet de köle mülkiyeti ve azâdı ile ilgili kayda rastlanılmıştır. Hüdâverdi adlı kişi merkûm İskender’i ihzâr idüp senün zabtın olan Bilâl benüm mülk ‘arabımdır memlaha emîni Hızır ve havâlesi ‘Alî ikrâhaı benden döğe döğe aldılar benüm mülkümdür şer‘le taleb iderim didikde merkûm İskender zikr olan ‘arabı Ahmed Çelebi’den satun aldım senün alduğun bilmezin didikde mezkûr Hâcı Hüdâverdi’den beyyine taleb olundukda ahrâr-ı müslimînden Pîr Gâzî bin Hâcı Evliyâ ve Hâcı Yûsuf bin Arslan ‘arab mezkûr

292 KŞS 5 / 80-1. 293 Akbaş, s.86. 294 KŞS 5 / 94-1. 295 Özpolat, s.57. 296 KŞS 5 / 55-4.

44

Hüdâverdi’nindir mezkûru zorla aldılar deyu şehâdet etdiklerinde şehâdetleri kabûl oldukdan sonra zikr olan ‘arab mezbûr Hâcı Hüdâverdi’ye hükm olunup defter olundu297.

297 KŞS 5 / 89-5.

45 SONUÇ

Osmanlı Devleti’nin sosyal, idarî, ekonomik, hukukî yapıları ve şehir hayatı hakkında aydınlanmamız sağlayacak arşiv malzemeleri bulunmaktadır. Şüphesiz bu arşiv malzemeleri içerisinde kendisine özgü yapısıyla en önemli olanları Şer‘iye Sicilleri’dir.

Şer‘iye Sicilleri farklı türden davaların yer aldığı mahkeme kayıtlarıdır. Bu kayıtlar içinde hem kadıların kendi tuttukları kayıtlar hem de padişah tarafından gönderilen fermânlar bulunmaktadır. İncelediğimiz defterde bulunan gerek fermânlar, gerek beratlar, gerekse mirâs davaları, mülk satışları, boşanma davaları ve nikah kayıtları Osmanlı Devleti’nin yaşantısı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Bu nedenle özellikle Osmanlı şehir hayatı üzerine çalışacak olanlara yol göstermesi açısından bu defterler önemli bir yere sahiptir.

5 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili Defteri Hicri 970-1213 / Miladi 1562-1798 yıllarına aittir. Defterin ilk sayfalarında karşımıza en çok çıkan belge türü padişahlar tarafından kadılara gönderilen fermânlardır. Hicri 1213 yılında Mısır Seferi yaşandığı için fermânların bir kısmı bu sefer için yazılmıştır. Mısır seferi dışında çeşitli konularda yazılmış fermânlar da bulunmaktadır. Surre-i Hümâyûn gönderilmesi ve muhafazası hakkında yazılmış olan fermân dikkat çekmektedir. Fermânlar dışında kazâsker, defterdar ve şeyhülislam tarafından çeşitli konularda yazılan mektûblar da bulunmaktadır.

Defterde konu olarak en çok karşımıza çıkan ise mülk satış hüccetleridir. Mülk satışlarında her türlü taşınmaz malın satışı yapılmıştır. Ev, bağ, bahçe arsa gibi. Ev satışlarında günümüzdekine benzer şekilde kaç oda olduğu bahçeli olup olmadığı zikredilmiştir. Bu davaların çoğu şahısların belli bir para karşılığı mülklerini sattığını alıcının da bunu kabul ettiği şeklindedir. Mülk davalarından sonra en çok karşılaşılan dava türü mirâs davaları olmuştur. Mirâs davaları gerek mirâs paylaşımı, gerekse mirâsçıların mal paylaşımı sırasında yaşadığı anlaşmazlıklardan dolayı birbirlerini dava etmeleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Defterde diğer önemli olarak karşımıza çıkan konu vasî ta‘yîni olmuştur. Ölen kişilerin küçük çocuklarının mirâs taksimini yapacak, bakımını üstlenecek vasî ta‘yînleri yapılmıştır. Ve bu durum mahkeme ile güvence altına alınmıştır. Çalışma sırasında gayrimüslim vasî ta‘yîni dikkatimizi çeken konulardan biri olmuştur. Gayrimüslimlerdeki vasî ta‘yîni işlemlerinin Müslümanlarla aynı olduğu anlaşılmıştır.

Defterin bir kısmını nikâh akidleri oluşturmaktadır. Osmanlı Devleti’nde nikâh akidlerinin çoğu da devlet kontrolünde gerçekleştirilmiştir. Bu şekilde kadının birtakım hakları da güvence altına alınmıştır. Evliliklerin kayıt altına alınması boşanma meydana

46

geldiğinde kadın mehirden yararlanabilmesine olanak sağlamıştır. Kadın mahkemeye başvurarak hak talep edebilmiştir. Nikâh akitlerindeki mehir miktarları dikkat çekicidir. Bu da dönemin sosyal ve ekonomik yaşantısı hakkında bilgi vermektedir.

Defterde hırsızlık, darp ve haneye tecavüz ile ilgili kayıtlar da bulunmaktadır. Ancak bu kayıtların sayısı oldukça azdır. Bu durumun sebebi ise devletin suçlulara bir takım yaptırımlar uyguladığı güvenliği elden bırakmadığı şeklinde yorumlanabilir.

Defterde en çok işlenen konulardan bir diğeri de para vakıflarından borç alınmasıdır. Para vakıfları paraların vakf edilmesiyle kurulan vakıflardır. Bu vakıflardan belli oranlarda borç alınmış ve bu borç karşılığı ev, bağ, bahçe gibi gayrımenkuller ya satılmış ya da rehin olarak bırakılmıştır.

Ayrıca defterdeki kayıtlardan Konya’daki mahalle isimlerine, erkek ve kadın isimlerine de ulaşılabilmektedir. Bazı mahalle isimleri şunlardır: Biremani, Eymir, Piri Paşa, İç Kale, Karakaş, Haşhan, Turşucu, Kalenderhane, Öylebanladı… Bazı erkek isimleri şunlardır: Sunullah, Şa‘bân , Hüsâm, Nuh, Abdulkerim, Himmet, Halîl, Emrullah, Mustafâ, Mehmet, Ahmet, Yahya… Bazı kadın isimleri şunlardır: Banu, Ümmü, Aişe, Esma, Fatma, Asiye, Şehribani, Sâliha, Rukiyye…

Sonuç olarak insanların toplu olarak yaşadığı yerlerde olumlu- olumsuz durumların olması muhtemeldir. Şer‘iye sicilleri de insanların yaşadığı bu durumları içeriğinde barındırmaktadır. Bu yönüyle Osmanlı döneminin şehir hayatı açısından oldukça önemli kaynaklardır.

47 KAYNAKÇA

AKBAŞ, Emrah, 13 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (1087-1088 / 1676-1677), “Değerlendirme ve Transkripsiyonu”, (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2018.

ACAR H. İbrahim, “Nişan”, DİA, C.33, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2007, s.152-154. AKGÜNDÜZ Ahmet, “İslâm Hukukunun Osmanlı Devleti’nde Tatbiki: Şer‘iye Mahkemeleri

ve Şer‘iye Sicilleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S.17, Konya 2009, s.13-48. ________, “Osmanlı Hukukunda Vakıflar, Hükümleri ve Çeşitleri”, Türkler, C.X, Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.447-460.

AKTAN, Hamza, “Mirâs”, DİA, C.30, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2005, s.143-145. AKYEL, Salih, “1831-1837 (H.1247-1252) Tarihli Eğin Şer‘iye Sicilinin Tanıtımı ve

Fîhristi”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.14, S.1, Elazığ 2004, s.219-221. AYDIN, Mehmet Akif, “Mehir”, DİA, C.28, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2003, s.389-

391.

BABA, Yasemin, “Klasik Dönem Osmanlı Hukukunda Hırsızlık Suçunun Hüküm ve Sonuçları”, İÜHFM, C. LXXI, S.1, İstanbul 2013, s.79-106.

BOSTAN, İdris, “Salyane”, DİA, C. 36, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2009, s.59-60. CİN Halil - AKGÜNDÜZ Ahmet, Türk Hukuk Tarihi, C. II, S.Ü. Yayınları, Konya 1989. ÇETİN, Cemal, “Osmanlı Devleti’nde Ulaşım ve İletişimin Örgütlenmesi”, Tarihin Peşinde

Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, S.5, Konya 2001, s.17-38.

ÇOLAK, Kamil, “Mısır’ın Fransızlar Tarafından İşgali ve Tahliyesi (1798-1801)”, SAÜ Fen Edebiyat Dergisi, S.II, Sakarya 2008, s.141-183.

EKİNCİ, Ekrem Buğra, Osmanlı Hukuku, Arı Sanat Yayınevi, İstanbul 2008.

ERBAY Celal, “Nafaka”, DİA, C.32, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2006, s.282-285. ERDEM, Suat, “İslam Hukukuna Göre Tarafların Haklarının Korunması Açısından Nikâhta

İki Şahidin Gerekliliği” , İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S.23, Konya 2014, s.25- 44.

GÜNAY, Hacı Mehmet, “Vakıf”, DİA, Diyanet Vakfı Yayınları, C.42, İstanbul 2012, s.475- 479.

GÜVEN, Mehmet Ali, 33 Numaralı Konya Şer‘îye Sicili (Değerlendirme ve Transkripsiyon), S.Ü. , SOSBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2006.

48

HALAÇOĞLU, Yusuf, “Menzil”, DİA, Diyanet Vakfı Yayınları, C.29, Ankara 2004, s.159- 161.

İNALCIK, Halil, “Osmanlılarda Ra’iyyet Rüsûmu”, Belleten, C. XXIII. , S.92, Ankara 1959, s.575-611.

KARAMAN Hayreddin, BARDAKOĞLU Ali, İlmihal İslam ve Toplum, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.II, Ankara 2010.

KAVUNCU Mualla, “Osmanlılarda Aile ve Kadın”, Dini Araştırmalar Dergisi, Mayıs- Ağustos 1999, C. 2, S. 4, s.143-168.

KÜÇÜK, Fatih, 14 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (1080-1081 / 1669-1670), (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2013.

KÜTÜKOĞLU, Mübahat, “Berat”, DİA, C.5, Ankara 1992, s.472-473.

________, “Buyruldu”, DİA, C.6 , Türk Diyanet Vakfı Yay. İstanbul 2001, s. 478-480. ________, “Mektûp”, DİA, C.29, Türk Diyanet Vakfı Yay. , Ankara 2004, s. 18-21.

MAYDAER, “Saadet, Klasik Dönem Osmanlı Toplumunda Boşanma (Bursa Şer‘iye Sicillerine Göre)”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C.6, S.1, Uludağ 2007, s.299-320.

ORBAY, Kayhan, “Vakıfların Bazı Arşiv Kaynakları”, Vakıflar Dergisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, S.29, Ankara 2005, s.27-42.

ÖZCAN, Ruhi, 17.Yüzyılda Konya'da Mülk Satışları ve Fiyatları (1640–1665), SOSBE (Basılmamış Doktora Tezi), Konya 1993.

ÖZCAN, Tahsin, “Muhallefât”, DİA, Diyanet Vakfı Yayınları, C.30, İstanbul 2005, s.406- 407.

ÖZPOLAT, Leyla, “1 numaralı Konya Şer‘iye Sicili (970-1019/ 1563-1610), Değerlendirme ve Transkripsiyonu”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2016.

ÖZTÜRK, Nazif, “İslam ve Türk Kültüründe Vakıflar”, Vakıflar Dergisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, S.29, Ankara 2005, s. 7-20.

PAÇACI, İbrahim, “Sosyal Hayattaki Değişim Sürecinde İslam Aile Hukuku (Evlenme ve Boşanma Örneği)”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S.11, Konya 2008, s.59-92.

49

SAK İzzet, “Osmanlı Toplumunda Namzedin (Nişanın) Bozulması ve Sonuçları: Konya Örneği (18. Yüzyılın İlk Çeyreğine Ait Konya Şer‘iye Sicillerine Göre)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.16, Konya 2006, s. 493-523.

________, “Şer‘iye Sicilleri Işığında Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Aile Hayatı: Konya Örneği (1700-1725”), Tarihin Peşinde Uluslar Arası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, S. 7, Konya 2012, s. 117-135.

________, Kadı Sicilleri Işığında Konya’da Yapılan Vakıflar (1650-1910), Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Konya 2012.

________, 37 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (1102-1103 / 1691-1692), Konya Ticaret Odası Yayınları, Konya 2010.

________, 47 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (1128-1129 / 1716-1717), Tablet Kitabevi, Konya 2006.

SAK İzzet - Cemal Çetin, 45 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (1126-1127 / 1714-1715), Selçuklu Belediyesi Kültür Yayınları, Konya 2008.

SEVİCİ, Hatice, “54 numaralı Konya Şer‘iye Sicili’nin (1-190) Değerlendirme ve Transkripsiyonu (H.1150-1152 / M.1738-1740)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2011.

SOYSAL, İsma‘îl, “Türk-Fransız İlişkileri”, DİA, Diyanet Vakfı Yayınları, C.13, İstanbul 1996, s.181-184.

TEKİN, Nursen, “228 numaralı Urfa Şer‘iye Sicili’nin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, (H.1288-1289 / M.1871-1872)”, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Şanlıurfa 2016.

TOPALOĞLU, Bekir, “Kayyûm”, DİA, C.25, Ankara 2002, s. 108-109.

UĞUR, Yunus, “Şer‘iye Sicilleri”, DİA, C.39, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2010, s.8-11. YEDİYILDIZ, Bahaeddin, “Vakıf”, DİA, Diyanet Vakfı Yayınları, C.42, İstanbul 2012, s.479-

486.

YÖRÜK, Doğan, 3 Numaralı Konya Şer‘iye Sicili (987-1330 / 1579-1912), Palet Yayıncılık, Konya 2012.

ZUHAYLÎ, Vehbe, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi (Çev: Ahmet Efe, Beşir Eryarsoy, H. Fehmi Ulus, Abdurrahim Ural, Yunus Vehbi Yavuz, Nurettin Yıldız), C.9, Risale Yayınları, İstanbul 1994.

50 METİN

1 Haleb’e Gidecek Ordunun Ta‘yinâtı Hakkında Fermân

Mefâhirü’l-kuzât ve’l-hükkâm me‘âdinü’l-fezâ’il ve’l-kelâm İznik’den Haleb’e varınca yol üzerinde vâki‘ menzillerin zahîresi tertîb olunan kazâların kâdıları zîde fazluhum ve mefâhirü’l-emâcid ve’l-a‘yân İznikmid’den Haleb’e varınca yol üzerinde vâki‘ menzillere zahîre cem‘ine me’mûr zîde mecdûhum ve mefâhirü’l-emâsil ve’l-akrân kethüdâ yerleri ve yeniçeri serdârları ve a‘yân-ı vilâyetin iş erleri zîde kadruhum tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olacak ma‘lûm ola ki işbu sene-i mübârekede ordu-yı hümâyûn nusret makrûnumun esnâ-yı râhda mûrûr nüzul ideceği menzillerde dâ’ire-i sadr-ı a‘zam ve ahâli-i divân ve ocaklarım halkının ta‘yînât-ı rûz-ı merreleri içün İznikmid’den Haleb’e varınca esnâ-yı râhda vâki‘ menzillere siz ki mübâşir-i mûmâ-ileyhimsiz ma‘rifetiniz ile ba‘zı kazâlardan mübâya‘a ve nakli fermânım olan ecnâs-ı zehâyirin tekmîl olunduğu haberi henüz vürîd eylemeyüp el- hâlet-i hâzihi iktizâ-yı vakt hâle göre ordu-yı hümâyûn zafer makrûnumun bi-‘inâyetullahi te‘âlâ karîben Haleb cânibine hareket ve ‘azîmeti mukarrer olduğuna binâ’en i‘lâm-ı hâl ve tekîd ve isti‘câl için işbu emr-i şerîfî ‘âlîşânım ısdâr ve hâlâ nüzul emîni Mustafâ zîde mecdûhunun âdemi ile irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde ibtidâ-i emrde cem‘ine me’mûr olduğunuz ecnâs-ı zehâyirden şimdiye değin ne mikdâr mübâya‘a ve nakl olmuş ise mikdârları tasrîh ile der-devlet medârıma ‘arz ve i‘lâm eylediğinden sonra kat‘â te’hîr ve tevakkufa ruhsat ve cevâz göstermeksizin kusûrlarını cem‘ ve tahsîl ve ordu-yı hümâyûnum varmazdan mukaddem tekmîl eylemeye mezîd-i ihtimâm ve dikkat eyleyesiz ve siz ki kuzât-ı mûmâ-ileyhim ve kethüdâ yerleri ve yeniçeri serdârları ve a‘yân-ı vilâyet ve iş erlerisiz menâzil-i mezbûre için kazâlarınızdan mübâya‘a ve nakli tertîb ve fermânım olan zehâyirden gayrı ez-teslîm ne mikdâr kalmış ise mu‘accelen yerlü yerinden cem‘ ve tahsîl ve menâzil-i mezbûreye nakl ve mübâşirlerine teslîm eylemekde bezl ve sa‘y ve kudret eyleyesiz şöyle ki ordu-yı hümâyûn nusret makrûnumun karîben hareketi muktezî ve hareket olunması dahî zikr olunan menzillerin zahîresi tekmîline mevkûf olduğu zâhir ve celî olup tekrâr isti‘câline dahî vakt ve zamânın müsâ‘adesi yoğiken ma‘azallahu te‘âlâ bu maddede her kim rehâvet ve betânet ve yahut ‘inâd ve muhâlefet misillü harekete tesaddî ile ordu-yı hümâyûnum nüzulünde zarûret ve müzâyakaya bâ‘is ve bâdî olur ise sonra kendi içün selâmet-i hâl mutasavver olmayacağı muhakkak olmağla encâm-ı kâri bir hoşça mülâhaza iderek bu emr-i mühim-i lâzımü’t-takrîrin izâle ve tehiyyesine cümleniz ‘ale’l-ittifâk mezîdi sa‘y ve dikkat ve hilâf-ı fermân vaz‘ ve hareketden gâyetü’l-gâye hazer ve mücânebet eylemeniz bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle (boş) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şerefyâfte-i sudûr olan işbu vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzimü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at makrûnuyla ‘âmil olup hilâfıyla vaz‘ ve hareketden gâyetü’l-gâye tevakku ve mücânebet eyleyesiz şöyle bilesiz ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız tahrîren fî’l-yevmi’r-râbi‘ min Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene sitte ve hamsîn ve mi’e ve elf (4 Şa‘bân 1156/ 23 Eylül 1743).

Be-makâmı konstaniyye el-Mahrûse.

Vasale fî 27 Şa‘bân sene 1156 (16 Ekim 1743).

2-1 Sefer İçin Anadolu’dan Menzillerde Çıra Hazır Edilmesi Hakkında Fermân Mefâhirü’l-kuzât ve’l-hükkâm Üsküdar’dan Haleb’e varınca yol üzerinde vâki‘ kazâların kadıları zîde fazluhum tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olacak ma‘lûm ola ki seferler vukuunda orduy-ı hümâyûnumda ikâd olunan meşâil için beher menzilde yirmi beşer kantar çıra ahâli-i kazâ taraflarından tedârîk ve lâzım gelen bahası taht-ı tahtü’l revâni bası (boş) zîde kadruhu yedinden verilmek üzere hâzır ve âmâde ittirilmek içün emr-i hümâyûnum verile geldiği hâzine-i âmirem defterlerinde mukâyyıd olmağla mûcibince emr-i şerîfîm verilmek

51

fermânım olmağın imdi siz ki kâdılarsız işbu sene-i mübârekede muhakkak olan sefer-i hümâyûn nusret makrûnum içün inşâ’allahü te’âlâ Üsküdar’dan Haleb’e varınca beher menzilde ol mikdar kantar çıray-ı ahâl-i kazâ taraflarından tedârîk ve hâzır ve âmâde ve tahtü’l revâni bası (boş) tarafından kabzına me’mûra teslîm ve teslîm oldukça lâzım gelen bahası merkûmun yedinden virdürdüb her menzilde ol mikdar çeray-ı fermân olduğu üzere ‘ala eyyi hâl temamen tedârîk ve teslîm ettirmekden ziyade ihtimam ve dikkat idüb yirmi beş kantardan noksan tedârîk ederiz deyü vesâir bahane ile bir ferde teâllül ve muhalefet ittirmemek bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfîmle (boş) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şerefyâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerif vâcibü’l- ittibâ’ımın mazmûn-ı itâ’at makrûnuyla ‘âmil olasız şöyle bilesiz ‘alâmet-i şerîfe i’timâd kılasız tahrîren fî’l-yevmi’l tâsî min Şa‘bân sene sitte ve hamsîn ve mi’ete ve elf (9 Şa‘bân 1156/ 28 Eylül 1743).

Be-makâm-ı Konstantiniyye el-Mahrûse. Vasale fî 25 Şa‘bân sene 56 (14 Ekim 1743). Kazık ve Tokmak emridir.

2-2 Sefer İçin Anadolu’dan Kazık ve Tokmak Hazır Edilmesi Hakkında Fermân Akzâ kuzâtü’l müslimîn(boş) Mevlânâ (boş)kâdısı zîdet fezâ’il vemefâhirü’l-kuzât(boş) Üsküdar’dan Haleb’e varınca yol üzerinde vâki‘ kazâların kâdıları ve mefâhirü’l-emâsil kethüdâ erleri ve yeniçeri serdârları ve a’yân-ı vilâyet iş erleri tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olacak ma‘lûm ola ki işbu sene-i mübârekede İran canibine müsemmem olan sefer-i hümâyûn nusret makrûnum için inşâ’allahü te’âlâ orduy-ı hümâyûnum Üsküdar’dan hîn-i hareketde Haleb’e varıncaya değin esnây-ı tarîkde nüzul olunacak menâzilde sadr-ı a‘zamı otağı lâzımesînden olan kazık ve tokmak ve çatal ve saman ve çıra tedârik ve hâzır ve âmâde ettirilmek mühîm ve mûktezi olmağla kazâlarımız ahâlileri taraflarından beher menzilde beş bin aded kazık ve altmış aded tokmak ve elli aded çatal ve iki kantar saman ve yarım kantar çıra tedârik ve hâzır ve mevcûd ettirilmek fermânım olmağın imdi siz ki kâdılar vesaîrleri mûmâ-ileyhimsiz işbu emr-i şerîf celilü’l kâdrim vusûlünde kat’a tehîr ve tevakkuf ettirilmeyüb orduy-ı hümâyûnum kazâlarımıza vasıl olmazdan mukaddem beher menzilde kazâlarımız ahâlileri taraflarından olmikdardadır kazık ve tokmak ve çatal ve saban ve çırayı bir an akdem tedârik ve hâzır ve âmâde ettirilmek cümleniz mezyîd-i ihtimâm ve dikkat eyleyesiz şöyle ki orduy-ı hümâyûnum kazâlarınıza dahîl oldukda mühimmat-ı mezkûr hâzır ve mevcûd bulunmadığı halde sonra irad eyleyeceğiniz âzar ve ehyeye bir dürlü itibar ve ıskâ olunmayub mes’ûl ve mu’âtıb olacağınızı mukarrer ve muhakkak bilub ona göre âmel ve hareket ve hilâfıyla va’z ve hareketden bekâyed tevakkî ve mücânebet olunmak bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-ü şerifîmle (boş) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şerefyâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf vâcibü’l-ittibâ’ ımın mazmûn-ı itâ’at makrûnuyla ‘âmil olup hilâfından be-gâyet ihtirâz ve ictinâb eyleyesiz şöyle bilesiz ‘alâmet-i şerîfe i’timâd kılasız hurrire fî şehr-i Şa‘bân sene sitte ve hamsîn ve mi’ete ve elf (Şa‘bân 1156/ Ekim 1743).

Be-makâm-ı Konstantiniyye el-Mahrûse. Vasale fî 25 Şa‘bân sene 56 (14 Ekim 1743).

3-1 Sefer İçin Askerin Diyarbekir’de Toplanması Hakkında Fermân

Mefâhirü’l-kuzât ve’l-hükkâm me’âdinnü’l-fezâil ve’l kelâm Adana ve Antakya ve Maraş(?) ve Konya ve (boş) ve (boş) ve (boş) ve (boş) kâdılarızîde fazluhum ve mefâhirü’l- emâsil ve’l-akrân serdâr vekîlleri ve ocak ihtiyarları ve a’yân-ı vilâyet zîde kadruhum tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olacak ma‘lûm ola ki bi-inâyetillahi’l meliki’l müteâl adây-ı bednihâdım

52

kahr ve tedmirleriyle şer’ ve mazzaratları ibâd ve bilâd üzerlerinden def’î ve ref’î olunmak üzere taraf taraf tertîb ve techîz ve ta’yîn ve ta’yîn olunan asâkir nusret şi’ârdan ma’adabu def’a âsitânede devlet âşiyanemden mühr-i hümâyûn nusret mevhûb ile vekîl-i saltanat seniyyem olan destûr ekrâm musırı efhem nizamü’l ‘âlem nazım’il menâzımü ümem vezirim Hasan Paşa edâmallahü te’âlâ iclâluhu ve za’afahu bit-te’yid-i iktidâruhu ve ikbâluhu ‘âle’l ûmûm dergâh-ı muallam ocakları vesâir tevâif-i nusret mevud ile ba hattı hümâyûn asâkir-i encem şımar tanzîm ve tertîb birle hareket ve azimet üzere olunduğunda naaşı esnây-ı rahda usret müşahade olunmamak içün ceste ceste ortalar vesâir bayraklar evvel ve be evvel ileriye

Benzer Belgeler