• Sonuç bulunamadı

John Wycliffe ve Dilenci Keşişler (Friar)

BÖLÜM 2: JOHN WYCLIFFE’İN HAYATI

2.3. John Wycliffe ve Dilenci Keşişler (Friar)

İngiltere’de din adamları seküler (ruhban olmayan) ve regüler (ruhban olan) olmak üzere ikiye ayrılıyor, regülerler de kendi aralarında keşiş ve dilenci keşiş diye ikiye ayrılıyordu. Keşişler kısa süre sonra tembelleşerek dünya zevklerine dalmışlar, kendileri çalışmadıkları için insanlardan bağış adıyla altın, para ve hatta toprak almaya başlamışlar ve böylece kısa süre içinde büyük zenginliklere ulaşmışlardı.80

Ortaçağ’da Oxford üniversitesi altı civarında fakülteden oluşan genellikle asil ve soylulardan oluşan bir eğitim kurumuydu. Seküler din adamları81 için ayrılan bu altı fakülteden hariç, keşiş ve dilenci keşişlerin eğitimi almaları için gönderildikleri evler (house) vardı. Önceleri felsefe ve hukuk gibi alanlara mesafeli duran friarlar82 daha sonra bu tutumlarından vazgeçerek, zamanla üniversite hayatında etkin bir konuma sahip olmuşlardır. 1360 senesinde üniversitede seksen tanesi öğrenci olmak üzere ortalama 270 tane olan dilenci keşişler Wycliffe’in sonraki dönemlerde mücadele edeceği entelektüel muhaliflerindendi.83 Oxford Üniversitesi’nin Avrupa’da tanınmasına vesile olan Roger Bacon, Duns Scotus ve William Ockham gibi isimler hep dilenci keşişlerdendi.84

Bilindiği üzere dilenci keşişler papalık siyasetinin ürünü olarak ortaya çıkarlar. Manastırların bozulmaya başladığı bir dönemde papalık tarafından kurulan ve bir döneme damgasını vuran dilenci keşişler, İngiltere’de ilk olarak 1221 senesinde görülürler. Hıristiyanlığın ilk dönemindeki saf haline dönüşü ve züht hayatını temsil etmek üzere tasarlanan bu kurumla papalık, bozulan itibarını düzeltmeye çalışmış,

79

The life and opinions of John Wycliffe, s. 314 80 Tytler, Life of John Wickliff, s. 14

81 Seküler rahip: Hıristiyanlıkta keşiş olmayan rahip. Regüler rahip olarak bilinen ruhbanlar ve keşişlerden farklı olarak, bir tarikat disiplin kurallarına bağlı olmayan rahipler seküler rahipler olarak adlandırılır. (Din ve İnanç Sözlüğü, s. 335)

82 Dilenci keşiş: Fakirliği ve Hıristiyanlığın yayılmasını temel ilke edinen Hıristiyan keşiş.( Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 134) Çalışmamızın bundan sonraki kısmında dilenci keşiş ve mendicant dilenci keşiş anlamında, normal keşişlerden ayırt etmek için dilenci keşiş ismini kullanacağız.

83

Mendicant dilenci keşiş(keşiş): Hıristiyanlıkta bir manastıra bağlı olmayan ve geçimlerini sağlamak için çalışan ya da dilenen gezgin keşiş tarikatları mensupları. (Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 255)

kendisine yönelik eleştirileri bertaraf etmek istemiştir. Yaşadıkları züht hayatı ile de ilk zamanlar bozulmuş bir sisteme taze kan taşır gibi kendilerinden bekleneni yerine getirerek her alana nüfuz etmişler, keşişlerden daha fazla itibar görür olmuşlardır. Papazlık görevleri, üniversite işleri derken toplumun her alanına yayılmışlar, zamanla o denli güçlenmişler ki, onları var eden papalığın bile otoritesini tehdit eder hale gelmişlerdir.85 Maddi varlığın yıkıcı etkilerinden sözüm ona kendilerini ayrı tutmaları ve insanlara vaaz konusundaki gayret ve yetenekleri sebebiyle, dönemin aranan adamları haline gelmişlerdi. Bu sınıfa itibar edenlerin başında Lincoln Piskoposu Grossteste gelmekteydi. Ancak bir dönem Grossteste’nin gözüne giren bu grup daha sonra, Grossteste’nin vefatından önce, en acı tenkitlerine maruz kalacaklardır.86 Wycliffe’den önce yaşayan Lincoln Piskoposu Grostesste, dilenci keşişlerin ilk kuruldukları zaman onları desteklemesine rağmen, yıllar geçtikçe onların da bozulduğunu ve dünyaya meylettiklerini gördüğünde yaptıklarına karşı çıkarak, dilenci keşişlerin insanlara lanse ettikleri züht hayatının, aslında sahtekarlıklarını örtmek için bir bahane olduğunu söyler. Çünkü dilenci keşişler İngiltere’de ortaya çıkışlarını takip eden yirmi sene içerisinde çok büyük bir zenginliğe sahip olmuşlardır. Ölmek üzere olan asil ve soyluların başucunda bekleyip onları ölüm sonrası karşılaşacakları cezalar ile tehdit ederek insanlardan zorla miras payı alır hale gelmişlerdi.87 Grossteste, dilenci keşişleri, sahtekârlıklarını ve tecavüzlerini örtmek için Dominiken ve Fransiskenler tarafından icat edilmiş bir meslek olarak nitelemektedir.88

Sonraki dönemlerde bu keşişlerin, üniversitedeki gençlerin dinlerini değiştirmeleri (o dönemde tarikat değiştirme din değiştirme olarak da adlandırılıyordu) konusundaki çalışmaları, kendilerine karşı şüphe ve hoşnutsuzluk duygularının yoğunlaşmasına sebep olur. 1333 yılında Oxford Üniversitesi rektörü olan Fitzralph, dilenci keşişlere karşı, bölge Kiliselerinin ve dolaysıyla din adamlarının görev sahalarına tecavüz ederek hak ihlalinde bulundukları gerekçesiyle etkin bir muhalefete girişmiştir. Dilenci keşişlerin züht hayatı konusundaki tavırlarını da eleştiren Fitzralph’ın onlarla olan mücadelesinin temelinde, gelecek vaat eden üniversite öğrencilerini tarikatlarına çekerek onları üniversiteden uzaklaştırmaya çalışmalarıdır. Dilenci keşişler bu

85

C.W.Le Bas, Life of Wiclif, s. 105

86Robert Vaughan, Tracts and Treatises of John Wycliffe, s. 14 87 Thomas Murray, Life of John Wycliffe, s. 38

teşebbüslerinde belli oranda başarılı olmuşlardır. Çünkü onların üniversite öğrencilerini üniversiteden alıkoyarak keşiş yaptıkları söylentileri yayılarak velilere kadar gitmiş, çocuklarının akıbetinin manastırda bir keşiş olarak son bulmasını istemeyen velilerin öğrencilerini üniversiteden çekmesiyle, otuz bin civarında olan Oxford mevcudu altı bine kadar düşmüştür.89 Bu konudaki şikâyetlerini 1357 senesinde Avignon’daki papaya sunan Fitzralph’ın çabaları, üç sene sonra vefat etmesiyle neticesiz kalmıştır.90

Fitzralph’in dilenci keşişlerle yarım kalan mücadelesini, Wycliffe sürdürmüştür. Wycliffe’in dilenci keşişlerle yaşadığı bilinen tartışmaların başlangıç tarihi 1360 senesine tekabül etmektedir. Bu seneye kadar kuruluş amaçları doğrultusunda bir görünüm sergileyen dilenci keşişler, o sıralarda Oxford’da büyük güç ve nüfus sahibiydiler ayrıca içlerinde devrin en kabiliyetli isimleri mevcuttu. Artan güçlerinin etkisiyle üniversiteye saldırarak orada verilen eğitimin saçma olduğunu ilan etmeye başladıklarında Wycliffe’in hayatı boyunca dilenci keşişlere karşı sürdüreceği sert mücadelesi başlamış oluyordu.91 Wycliffe’in o tarihten itibaren son nefesine kadar gözü her daim bu insanlar üzerinde olmuş, onlara yönelik eleştirilerden geri durmamıştır. Saf dinin düşmanları ve toplumun belaları olarak nitelediği dilenci keşişlere karşı Wycliffe “Dilenci Keşişlere İtirazlar” “Objections to Mendicant Friars” adlı bir de risale kaleme almıştır.92

Wycliffe’in dilenci keşişlere yönelik eleştirilerini birkaç noktada toplamak mümkündür. Evvela bu kurumun İncil’e göre bir dayanağı olmadığını, İncil’in gelişimi ve yayılmasını engellediklerini, ahlaki açıdan son derece kusurlu olduklarını, kendi tarikatları dışında irşat faaliyetlerinde bulunanları yakalayıp cezalandırdıklarını, her ne kadar bilgili olursa olsun resmi idarelerden yetki almamış hiç kimsenin insanlar arasında serbestçe dolaşarak İncil’i vaaz etmelerine müsaade etmediklerini söyler. Gençleri kandırarak zorla kendi tarikatlarına bağlamaya çalışmalarını, insanlara züht hayatını telkin ederken kendilerinin lüks ve refah içinde yaşamalarını eleştirir. Ayrıca dilenci keşişlerin iddia ettikleri gibi papanın otoritesinin, İsa’ya giden yolda en yüksek

89 C.W.Le Bas, Life of Wiclif, s. 111 90

Vaughan, The Life and Opinions of John Wycliffe, s. 264

91 Thomas Vowler Short, Sketch of the History of the Church of England to the Revolution 1688, John W. Parker, London 1847, s. 62

basamak olduğu ve papanın kanunlarının ülke kanunlarında üstün olduğu iddialarını da reddediyordu.93

Wycliffe’in dilenci keşişlerle olan mücadelesini ve çabasını Fitzralph’inkinden ayıran birkaç hususiyet vardır. Wycliffe, eleştirdiği kötülüklerin temelinin, keşişlerin kendileri adına uymayı vaat ettikleri noktalar olduğunu iddia eder. Yani dilenci keşişlerin söyledikleri ile yaptıklarının çeliştiğini düşünür Wycliffe.94 Dilenci keşişleri eleştiren birçok kimse, bozuk noktaların ıslahı ve tadil edilmesine uğraşırken ve bununla yetinirken, Wycliffe, İncil’e aykırı olmaları ve Kilise’nin refahı ve uygulamaları ile çeliştikleri gerekçesiyle bu kurumların tamamıyla ortadan kaldırılması gerektiğini savunuyordu. Öte yandan bazılarının savunduğu gibi, keşişlerin varlığının birtakım iyiliklere vesile olabileceği fikrine karşın Wycliffe, kilise sistemindeki uyum ve güç birliğinin gerçekleşmesi için bu “mütecaviz, yabancı kişilerin” kesinlikle ortadan kaldırılmaları elzem olduğu kanaatindeydi. Wycliffe’in burada dikkat çeken diğer bir özelliği ise bu kurumları yani dilenci keşişleri eleştirirken, kurumlar ile gerçek şahıslar arsındaki ayırımı titizlikle yapmasıdır. Kurum içindeki hataları ve hatta gerektiğinde kurumları tamamen ortadan kaldırmayı savunurken kişileri ayrı tutarak onları “kurtarma” çabasındadır.95