• Sonuç bulunamadı

I. KLASİK FİZİK’İN OLUŞUMU

I.III. Johannes Kepler

XVII. yüzyılın başlarında, astronomideki Kopernik’ci devrimin üzerinden elli yılı aşkın bir süre geçmişti. Belki de Kopernik’in De

reolutionibus orbium coelestium adlı kitabı elli yaşını aşmıştı demek daha doğru olur. Kitabın bir devrime yol açacağı henüz belli değildi, ancak bilimsel kariyerlerinin ilk basamaklarını güçlükler içinde tamamlayan iki adam, bunu gerçekleştirecek öncüler olacaklardı. Hem Johannes Kepler (1571-1630) hem de Galileo Galilei, Kopernik’i ustaları olarak benimsediler ve her ikisi de astronomi teorisinde onun başlattığı devrimi doğrulamaya kariyerlerini adadılar. Bu yolda her ikisi de çok temel katkılarda bulundu.229

Kepler, önce teolojiye yönelir; ancak üniversite öğreniminde bilim ve matematiğin büyüleyici etkisinde kalır; sonunda Kopernik sistemini benimsemekle kalmaz, sistemin doğruluğunu ispatlamak tutkusu içine girer. Dinsel çekişmeler sebebiyle yaşadığı kenti terk etmek zorunda kalan Kepler, işsiz kalmıştır, ama bu ona meslek yaşamının belki de en büyük şans kapısını açar; öteden beri çalışmalarına hayranlık duyduğu Danimarka’lı ünlü astronom Tycho Brache’nin asistanı olur. Gerçi kişilik yönünden ustası ile uyum kurması kolay olmayacaktı; üstelik Tycho, Tanrı’sal düzene aykırı saydığı güneş-merkezli sisteme karşıydı. Ancak çok geçmeden ustası yaşamını yitirir. Kepler, gözlemeviyle birlikte, yılların yoğun emeğiyle toplanmış son derece güvenilir gözlem ve ölçme verilerine sahip çıkar.230

Kepler’e gelinceye dek Kopernik sistemine dayanaksız bir hipotez, ya da, işe yarar matematiksel bir araç gözüyle bakılıyordu. Kepler, sistemin kimi düzeltmelerle bilimsel doğruluğunu kanıtlamakla kalmadı, astronomiye mekanik bir kimlik de kazandırdı. Gençlik coşkusuyla işe koyulduğunda amacı mistik inancı doğrultusunda, ‘göksel alemin müzikal uyumunu’

229 Westfall, Modern Bilimin Oluşumu, s. 1. 230 Yıldırım, Bilimin Öncüleri, s. 93.

geometrik olarak belirlemekti; çalışmasını noktaladığında, astronomi matematiksel düzenlemenin ötesinde fiziksel bir gerçeklik kazanmıştı.231

Kepler, evrensel tertibin bir ‘ilâhi plan’ olduğunu, uzunca düşüncelerden sonra bulmuştu.232 O, Pythagoras ve Platon'dan beri, Tanrı'nın evreni yaratırken ve kanunlarını düzenlerken bu ölçülere ve boyutlara göre hareket ettiğinin bilindiğini kaydetmektedir.233 Kepler’in Phythagorascı* bir düşünür olması, olayları matematik bağıntılarla açıklamaya çalışmasında önemli bir rol oynamıştır.234 Kepler, uzay fiziğinde sonraki kimi önemli buluşların ipuçlarını da ortaya koymuştu.

Johannes Kepler, ilk profesyonel çıkışını Mysterium Cosmographicum (Kozmografik Gizler) adlı eserinin 1596 yılında yayınlanışından dört yıl önce yaptı. Bu eserin önemi Kepler’in çalışmalarının pek çoğunu aydınlatmasıdır. ”Kopernik’ciliğini apaçık ortaya seren kitap, gezegen sayılarından güneş-merkezli sistemin geçerliliğini göstermekle başlar. Batlamyus sisteminde ay, bir gezegen olarak düşünüldüğünden, Kopernik sistemi –yedi yerine altı tane- bir eksik gezegenlidir. Kepler, Tanrı’nın neden altı gezegenli, yani güneş-merkezli bir evren yaratmayı yeğlediğini gösterme işini yükümlendi.”235 Kepler, Tanrı’nın seçimini de şöyle izah eder; Satürn’ün yarıçapı ile tanımlanan bir kürenin içine bir küp çizildiğinde, bu kürenin yarıçapı, Jüpiter’in yarıçapı olur ve böyle devam eder. Sonuçta, beş düzgün cisim, altı küre arasındaki bölgeleri tanımlar ve yalnızca beş düzgün cisim varolduğu için yalnızca altı gezegen vardır.

231 Yıldırım, Bilimin Öncüleri, s. 92.

232 Kline, Morris, Mathematics: A Cultural Approach, Addison - Wesley Publishing Company, 1963, s. 255.

233 Kline, Morris, Mathematics in Western Culture, Oxford University Press, New York, 1953, s. 113.

* Phythagorascılar, fizik dünyada matematik bağıntılarla ifade edilebilecek bir uyumun olduğu düşüncesindedirler.

234 Özemre, A. Y., “Kepler’de Pitagorcu Düşüncenin Evrimi Üzerine Bir Deneme”, Felsefe Arkivi, sayı: 21, İstanbul, 1978, s. 55 vd.

Kepler, Rönesans neoplatonizminden oldukça etkilenmiş ve evrenin geometrik ilkelere göre yapıldığı ilkesini kabul etmişti. Kepler, Kopernik’in ulaştığı geometrik basitlik idealine ulaşmıştı. Bundan da öte, Kopernik sisteminin nerede başarısız kaldığını görme perspektifine sahipti. Onun çalışması, Kopernik astronomisinin neoplatonik ilkelere göre yetkinleştirilmesi idi.

Kepler, 1609’da yazdığı “Astronomia Nova” (Yeni Astronomi) isimli eserinde gezegenlerin elips şeklinde bir yörünge üzerinde hareket ettiklerini bulmuştur. Gezegenlerin gözlenen hız değişmelerini ve dolanım periyotlarını “Kepler Kanunları” adı altında ifade etmiştir.236 İlk yasa, gezegenlerin, merkezinde güneş olan eliptik yörüngeler çizdiğini anlatır. İkinci yasaya göre, her gezegen kendisini güneşe birleştiren yörünge üzerinde eş zamanda eş alanı geride bırakır. Üçüncü yasa, gezegenlerin dönüşü üzerine. Dönüş zamanının karesinin, gezegenin güneşten ortalama uzaklığının küpüyle orantılı olduğunu öğretir.237 Kepler, gezegenlerin dolanım periyotları ile ilgili olan üçüncü kanunu, 1618 yılında yazdığı “Harmonie Mundi” isimli eserinde matematik bir dil kullanarak ifade edebilmiştir. Bu açıklama bilim tarihinde son derece önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü artık bilimsel kanunlar nitel bir dil ile değil nicel bir dil kullanılarak ifade edilmiş olmaktadır.238

Johannes Kepler, önce doğa güzeldir, uyumludur, bunu da sağlayan matematik orantılardır diyen estetik bir doğa tasarımı ile çalışmış; sonra bu

animist görüşü bırakarak mekanist doğa anlayışına geçmiştir. Bu döneminde artık her yerde “fizik nedenler” aramış, ‘devindiren ruhlar’ yerine ‘güç’ü koymuş; doğada her yanın geometrik orantılarla örülü olduğunu ileri sürmüştür. Bu anlayışla da Kepler, modern matematik fiziğin kurucularından biri olmuştur.239

236 Bell, Arthur E., Newtonian Science, Edward Arnold Pub. Ltd. London, 1961, s. 33. 237 Russell, Batı Felsefesi Tarihi, c. II, s. 278.

238 Ural, Bilim Tarihi, c. III, s. 22. 239 Gökberk, Felsefenin Evrimi, s. 47.