• Sonuç bulunamadı

1.2.  DÜNYA’DA ENERJİ KAYNAKLARI

2.2.4. Jeotermal Enerji

Dünya anlamına gelen jeo ve ısı anlamına gelen termal kelimelerinin birleşmesiyle oluşan ve Yunan bir kavram olan jeotermal, topraktan üretilen ısı anlamında birleştirilmiştir. Yapılan tanımlara göre jeotermal enerji, yeraltında farklı derinliklerde bulunan ısının oluşturduğu, sıcaklığı atmosferik sıcaklığın üzerinde olan çeşitli tuzlar, gazlar, erimiş mineraller içeren sıcak su veya buhara verilen isimdir (Cengiz, 2017: 46).

Yenilenebilir kaynaklar arasında yer alan jeotermal enerji, içermiş olduğu farklı mineraller sonucu sıcak suyun ve buharın oluşmasını sağlayan bir enerjidir. Bu enerji türünün geçmişine bakıldığında fosil kaynaklar gibi sıkça kullanılmamaktadır. Fakat günümüzde enerjiye duyulan ihtiyacın artması üzerine, jeotermal enerjiye duyulan ihtiyaçta artmıştır.

Yerin derinliklerinde biriken ısının akışkanlar aracılığıyla depolanmasını sağlayan jeotermal enerji, ortaya çıkan buhar, sıcak su, kuru buhar sonucu elde edilen ısı enerjisine verilen isimdir. Sıcaklık, yeryüzünden dünyanın çekirdeğine inildikçe her 33 metrede 1°C artmaktadır (Albayrak, 2019: 24).

Yerkürenin doğal ısısı olan jeotermal enerji, yerkabuğunun derinliğinde biriken basınç altındaki sıcak akışkan ve kuru kayaların içermiş olduğu termal enerjiye denir. Jeotermal enerji elektrik enerjisi üretiminde, ısıtmada kullanılmaktadır (Koç ve Kaya, 2015: 41).

Elektrik enerjisi üretiminde önemli bir paya sahip olan jeotermal enerji, sıcak su ve buhar oluşturmasından dolayı, ısıtma amacıyla da kullanılmaktadır. Bu doğrultuda günümüzde kurulan jeotermal sayıları gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca eskiden yetersiz imkanlar nedeniyle jeotermal enerjinin kullanımı yaygınlaşmamıştır. Günümüzde ise yaşanan gelişmeler sayesinde jeotermal enerjiye verilen önem artmıştır. Böylece jeotermal enerji de kendi kendini yenilediğinden tükenmeyen kaynaklar arasında yer alarak elektrik üretimine katkı sağlamıştır.

1.2.2.2.5. Biyokütle (Canlı Kütle) Enerjisi

Bitkisel ve hayvansal maddelerden elde edilen ve karbonhidrat gibi bileşikleri içerisinde bulunan enerji kaynağı, biyokütle enerjisi olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde bu enerji kaynağı kullanılarak farklı yakıtların kazanılması sağlanmaktadır. Elde edilen yakıtlar arasında; biyogaz, biyoetanol, biyodizel gibi farklı yakıt türleri elde edilmektedir. Biyogaz genel olarak bitki ve hayvan atıkları, şehir ve endüstriyel atıkların oksijen olmadan fermantasyon sonucu oluşur. Biyodizel ve biyoetanol yakıtlar ise, bitkisel ve hayvansal yağların kullanılması sonucu üretilir (Koç ve Kaya, 2015: 41).

Günümüzde sanayileşmenin yaşanmasına ve nüfusun artmasına bağlı olarak birçok atık çeşidi oluşmaktadır. Bitkisel, hayvansal, endüstriyel, şehir atıkları gibi atıklar çevreye yayılarak insan sağlığını tehdit etmektedir. Yani oluşan atıkların çevreye ve insana zararı bulunmaktadır. Fakat atıklar biyokütle enerjisine dönüştürülerek enerjinin elde edilmesini sağlamaktadır. Özellikle organik maddeler sonucu biyogaz üretilmesi sayesinde enerji ihtiyacı karşılanmaktadır.

Biyokütle enerjisi genel tanımla; odun, akaryakıt ürünlerinin, tarımsal ve hayvansal ürünlerin, endüstriyel ürünlerin bulundukları halde başka bir hale geçerek dönüşüm geçirmeleri sonucu elde edilen enerjidir. Biyoenerji de denilen bu enerjinin yapısında güneş enerjisi yer almaktadır. Çünkü kalıntıların vücutlarında güneş enerjisi depolanmaktadır. Biyokütle enerji kaynakları, sürdürülebilir enerji kaynakları arasında yer almaktadır (Türköz, 2020: 18).

Biyokütle enerji kaynaklarının tükenemeyen enerji kaynakları arasında yer almasının nedeni, günümüzde yaşanan sanayileşme, nüfus artışı gibi nedenlerden dolayı çok sayıda atığın bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden fosil kaynaklara oranla biyokütle kaynaklar yenilenebilmektedir. Enerji kaynakları sorununun yaşanmasına karşın ideal bir çözüm olan ve sürdürülebilirlik kapsamında önemini koruyan biyokütle enerji kaynakları sayesinde atıklar yoluyla da enerji elde edilmektedir.

1.2.2.2.6. Hidrojen Enerjisi

Nüfus artışının hızlı bir şekilde artması ve sanayileşme sürecinin yaşanmasıyla birlikte enerji ihtiyacı da artmaya başlamıştır. Enerji ihtiyacının karşılanması sadece yenilenemeyen yani fosil yakıtlardan yapıldığı için fosil kaynakların tükenme riski oluşmuştur. Bu yüzden alternatif olan enerji kaynaklarının kullanımına özen gösterilmektedir. Ülkeler artık yenilenebilir enerji kaynağı arayışına girerek dengeyi korumaya ve enerji ihtiyacını karşılamaya çalışmıştır. Enerji ihtiyacının karşılanması için kullanılan enerji kaynakları arasında hidrojen enerjisi yer almaktadır.

Hidrojen enerjisi dünyada en çok bulunan ve en basit şekilde olan bir elementtir. Evrenin temel enerji kaynağı olan hidrojen enerjisi, bütün yakıtlar içerisinde oldukça yüksek enerji içeriğine sahiptir. Hidrojen enerjisi; kokusuz, renksiz, havadan hafif ve zehirsiz bir gazdır. Ayrıca hidrojen enerjisinin kullanımı kolay olduğundan enerji için kullanılmaktadır. Hidrojenden enerji sağlanması, sırasında su buharı dışında çevreyi kirleten ve sera etkisini arttıran herhangi bir zararlı kimyasal madde üretilmemektedir (Aracı, 2013: 22).

Hidrojen, 21. Yüzyılın enerji taşıyışını şeklinde isimlendirilmektedir. Fosil yakıtlar, su gibi hammaddelerden üretilen bir yakıt özelliğine sahiptir. Diğer yakıtlara göre pahalı olması nedeniyle günümüzde kullanımı yaygınlaşmamıştır. Fakat gelişen teknoloji doğrultusunda gelecek yıllarda hidrojen enerjisinin kullanımı artacaktır (Şeker, 2010: 41).

Enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla hidrojen enerjisine ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Sınırsız kaynağa sahip olan hidrojen, herhangi bir kimyasal madde üretmediğinden diğer enerji kaynaklarına göre oldukça temiz bir kaynaktır. Hidrojen enerjisinin diğer enerji türlerine göre daha fazla bulunması nedeniyle evrenin enerji kaynağı olarak nitelendirilir. Ayrıca kokusuz bir özelliğe sahip olan hidrojen enerjisi, zehirsiz olduğundan kolay bir şekilde kullanılarak enerji elde edilmesini sağlar. Fakat hidrojen enerjisi pahalı olmasından dolayı, bu enerjinin kullanımı diğer enerji kaynaklarına göre oldukça azdır.

İKİNCİ BÖLÜM

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

2.1. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI

Enerji kaynakları, günümüz nüfusunun ihtiyacını karşılama da hayati önem taşımaktadır. Her geçen gün artan nüfus nedeniyle, ihtiyaçların karşılanması da zorlaşmaya başlamıştır. Bunun için her ülke kendi çapında gerekli önlemler alarak nüfusun ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadır. Özellikle enerji konusunda ihtiyacın karşılanması ve enerji de sürdürülebilirliğin sağlanması için, kapsamlı projeler uygulanmaya çalışılmaktadır.

Enerji kaynakları yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır. Geçmişten günümüze kadar kullanılan ve halen de kullanılmaya devam eden enerji kaynağı, yenilenemez diğer ifadeyle tükenebilir enerji kaynaklarıdır. Fosil kaynaklar olarak da bilinen yenilenemez enerji kaynaklarının tükenme sorunu ortaya çıkmaya başlamıştır. Yenilenemez enerji kaynaklarının tükenme sorununa karşı yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının sağlanması amaçlanmaktadır.

Yenilenebilir enerji kaynakları farklı amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır. Güneş enerjisinden ısıtma, tuz elde etme, akarsulardan elektrik etmek ve daha birçok enerji için yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmaktadır. Fosil kaynaklara alternatif olarak kullanılan yenilebilir enerji kaynakları jeotermal, güneş, rüzgar, gel-git, biyomas, deniz, dalga enerjisi gibi enerji kaynaklarından oluşmaktadır. Fakat dünya genelinde tüketilen enerji miktarı göz önüne alındığında enerji miktarı yetersiz kalmaktadır (Akova, 2004: 57).

Dünya genelinde enerji tüketimi göz önüne alındığında geçmiş yıllara oranla günümüzde enerji tüketimi artmıştır. Yaşanan gelişmelere paralel olarak artan enerji ihtiyacının karşılanması için, yenilenebilir enerji kaynaklarına da ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı çok fazla gelişmediğinden günümüz enerji ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalmaktadır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarına olan talebin gelecek yıllarda daha fazla artacağını söyleyebiliriz. Fakat yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımı, pahalı olduğundan çok fazla yaygınlaşmamıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının pahalı olması ve yeterince kullanılmaması, bu enerji kaynaklarının dezavantajlı olduğunu gösterir. Fakat çevreye vermiş olduğu zararlar açısından fosil kaynaklarla kıyaslandığında, yenilebilir enerji kaynakları çevre kirliliği oluşturmaması nedeniyle avantajlı olduğu görülmektedir.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının avantajları ;

• Çevre dostu olması: Ekolojik dengenin bozulmaması için üretim ve tüketimin dengeli olması gerekir. Ekonomik odaklı olarak yalnızca üretime odaklanılması hem çevre hem de doğal kaynaklar üzerinde olumsuz etkiler oluşturur (Önder ve Ocak, 2018: 904).

• Küresel ısınmayı ve hava kirliliğini önlemesi: Enerji üretiminde büyük bir paya sahip olan fosil kaynaklar, atmosferde karbondioksit, metan gazı, kükürt dioksit şeklinde zararlı gazlar bulundurarak iklim değişikliğine yol açmaktadır. Gerekli önlemlerin alınmaması, dünyanın yaşanabilir olmaktan çıkmasına yol açar. Yaşanan sorunların engellenebilmesi için sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerekir (Önder ve Ocak 2018: 904-905). • İnsan sağlığına zarar vermemesi: Fosil kaynaklar kalp hastalığı,

romatizma, nefes darlığı, zehirlenme gibi hastalıklara da yol açmaktadır. Bu yüzden yaşanan sorunların engellenmesi için güneş ve elektrik enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi gerekir (Önder ve Ocak 2018: 905).

• Ekonomik büyümeyi desteklemesi: Enerji kaynakları, ülkelerin kalkınmasını ve büyümesini sağlar. Milli hasıla arttığı sürece enerji tüketimi de artmaya devam eder. Artan enerji ihtiyacına rağmen enerji üretimi konusunda sorun yaşanması, ülke ekonomileri açısından risk oluşturmaktadır. Yaşanan riskin ortadan kalkması için, yerli enerji üretiminin desteklenmesi gerekir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının benimsenmesi, ülke ekonomisini canlandırır (Önder ve Ocak 2018: 905).

• Rekabet gücünü artırması: Fosil enerji kaynaklarının sıkça kullanılması ve bu kaynakların bazı ülkelerde bulunması, piyasa koşulları üzerinden rekabet durumunu engeller. Yaşanan sorunun kaldırılması için yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmeye başlanması gerekir. Tükenmez enerji kaynaklarının tercih edilmesi rekabet gücü artırır (Önder ve Ocak 2018: 905).

Yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil kaynaklara göre avantajlı olması sayesinde ülke ekonomisi de canlanmaktadır. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil kaynaklar gibi kısıtlı ülkelerde bulunmaması ve her ülkenin kendine ait yenilenebilir enerji kaynağı olması nedeniyle, ekonomik büyüme de desteklenmektedir.

Yenilenebilir enerji kaynakları fosil kaynaklar gibi kolay ulaşılabilir kaynaklar olmadığından, bu kaynakların seri bir şekilde kullanılması ülkelere oldukça avantaj sağlayacaktır. Rekabet gücünü artırması, insan sağlığına zarar vermemesi, çevreyi kirletmemesi, küresel ısınmayı engellemesi ve çevre dostu olması nedeniyle yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması konusunda ciddi çalışmaların sürdürülmesi gerekir.

Alternatif enerji kaynaklarının sağlamış olduğu avantajlar sayesinde artık her ülke kendi enerjisini üretebilme imkanına sahip olmuştur. Böylece fosil enerji kaynaklarına sahip olan ülkelerden diğer ülkelere ihracatın yapılması ve diğer ülkelerin fosil kaynaklara sahip ülkelere muhtaç konumda olması, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla son bulacaktır.

Tükenmez enerji kaynakları sayesinde artık her ülke farklı yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ihtiyaçlarını karşılamaya başlayacaktır. Böylece enerji kaynakları konusunda ithal etmek yerine rekabet ortamı oluşmaya başlayacaktır. Rekabet ortamının oluşması da ülkelerin ekonomik açıdan kalkınmalarını sağlayacaktır. Özellikle hava kirliliği oluşturmayan alternatif enerji kaynakları sayesinde artık fosil kaynaklar sonucu ortaya çıkan hastalıklarda yenilenebilir enerji kaynakları sayesinde azalmaya başlar. Böylece hem insan hem de çevre sağlığı korunur.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının sağlamış olduğu avantajların yanında dezavantajları da bulunmaktadır. Yenilenebilir kaynakların dezavantajları arasında;

• Güneş, rüzgar, deniz dalgaları, jeotermal enerji gibi kaynakların kurulum aşaması için yüksek sermayeye ihtiyaç duyulması,

• Hidrolik enerji için kurulan barajların kaplamış oldukları alanlardaki biyolojik çeşitliliğe zarar vermesi,

• Güneş enerjisinden yararlanmak için kurulan güneş panellerinin görüntü kirliliği oluşturması,

• Rüzgar enerjisinden enerji elde etmek için kurulu olan panellerden çıkan seslerin gürültü kirliliğine neden olması,

• Yapılacak yatırımların diğer enerji kaynaklarına göre pahalı olması gibi dezavantajları da bulunmaktadır (Çukurçayır ve Sağır, 2008: 260).

Tükenmez kaynakların diğer dezavantajı da kaynakların kullanımı konusunda yeteri kadar desteğin sunulmaması yer almaktadır. Yeterince desteğin verilmemesi, yenilenebilir enerjiye geçişi zorlaştırır. Ayrıca tükenmez enerji kaynaklarının kullanımı konusunda henüz uzmanlaşma seviyesine gelinememiştir (Yılmaz, 2018: 38).

Yenilenebilir enerji kaynaklarının her ne kadar dezavantajları bulunsa da bu kaynakların fosil kaynaklar gibi çok fazla dezavantajı bulunmamaktadır. Tükenmez enerji kaynaklarına yapılan teşviklerin artırılması konusunda sürdürülen çalışmaların artırılması gerekir. Böylece hem doğal denge sağlanmış olur hem de insan sağlığı korunma altına alınır.

Yenilenebilir enerji kaynakları maliyet açısından her ne kadar dezavantaja sahip olsa da kullanılmaya başlandıkları andan itibaren ülke ekonomisi canlanmaya başlayacaktır. Bunun için yenilenebilir enerji kaynaklarının dezavantajı olan maliyet konusunda devlet desteğinin verilmesi gerekir. Bu yüzden yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik bir an önce iyileştirilmelerin yapılarak kullanımının yaygınlaştırılması gerekir.

2.2. DÜNYA’DA YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ KULLANIMI

2.2.1. Hidrolik Enerji

Hidrolik enerji, hareket halinde bulunan akışkanın kinetik enerjiden faydalanması sonucu elde edilen enerji türüne denir. Hidrolik enerji üretiminin sağlanması için Hidroelektrik Santralleri diğer ifadeyle HES’ler kullanılmaktadır. Hidroelektrik santraller hareket halinde bulunan akışkanın kinetik enerjisini ilk olarak mekanik enerjiye daha sonra elektrik enerjisine çevirir (İnan, Akbulut ve Aslan, 2018: 32).

Yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alan hidrolik enerji, geleceğe yönelik enerji ihtiyacını karşılama konusunda etkili bir enerji türüdür. Bu enerji türü sayesinde her ülke rekabet ortamı içerisinde elektriklerini üretmektedir. Ekonominin canlanmasını sağlayan hidrolik enerji, santraller yardımıyla elektrik enerjisinin elde edilmesini sağlar.

Şekil 1.4. Hidrolik Enerji Üretimi Akış Şeması

Kaynak: https://encazip.com/hidroelektrik-enerjisi.

Sudaki enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren hidrolik enerji, teknik ve ekonomik bakımdan enerjinin üretimine uygun olan yenilenebilir kaynaklar arasında

yer almaktadır. Hidroelektrik santrallerinin kurulumu ilk defa 1882 yılında Amerika’da gerçekleşmiştir. Barajlardaki suyun sistemli bir şekilde aşağıya düşürülerek türbinlerin döndürmesi sonucu oluşan hidroelektrik santraller büyük, küçük, mini ve mikro olmak üzere dört şekilde sınırlandırılır. Büyük santraller ulusal şebekelerde, mini ve mikro santraller de kırsal kesimlerde ve çiftliklerde kullanılır (Yılmaz, 2018: 40).

Barajlarda biriken sulardan elde edilen enerji sayesinde elektrik ihtiyacı karşılanmaktadır. Ulusal şebeklerde genel olarak büyük santraller kullanılmaktadır. Fakat enerjinin olmadığı yerlerde yani kırsal alanlar ve çiftlik gibi yerlerde de mini ölçekli santraller kullanılarak enerji ihtiyacı karşılanmaktadır. Ekonomik açıdan oldukça avantajlı olan hidrolik enerji, ülkelerin ekonomilerinin canlanmasını sağlar.

Yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alan hidrolik enerjinin çok olmasa da dezavantajları bulunmaktadır. Hidrolik enerjinin dezavantajı arasında enerjinin sağlanması için kurulmak istenen barajların çevreye zarar vermesidir. Fosil kaynaklar gibi olumsuz etkisi bulunmasa da hidrolik enerji kurulduğu yerde bitkilere zarar verebilmektedir. Fakat enerji elde etme bakımından oldukça avantajlı bir kaynaktır.

Suyun sahip olduğu potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye dönüştürerek enerjinin elde edilmesini sağlayan hidrolik enerji, alternatif bir kaynaktır. Hidrolik enerji, çevre kirliliğine yol açmayan, bakım masrafları az olan ve güvenilir bir enerji kaynağı olması bakımından hidrolik enerjiye verilen önem her geçen gün artmaya devam etmektedir (Altıntaş, 2012: 34).

Hidrolik enerji, genellikle nehirler üzerine barajların inşa edilmesi sonucu elde edilir. Oldukça avantajlı bir yöntem olan hidrolik enerji, çevreye zarar vermeyen bir enerji türüdür. Ayrıca oldukça güvenilir bir yöntem olan hidrolik enerjinin işletme masrafları da az olduğundan, hidrolik enerjiye verilen önem artmaktadır. Hidrolik enerjiye verilen önemin artması, gelecek yılların diğer enerji kaynaklarıyla birlikte güvence altına alınmasını sağlamaya başlamıştır.

Potansiyel açıdan oldukça geniş olan hidroelektrik enerji, oldukça eski kaynaklar arasında yer almaktadır. Suyun sahip olduğu potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüştürülerek elde edilen hidroelektrik enerji, büyük nehirlerden sağlanmaktadır. Büyük olan nehirler üzerinden akan sular, bol miktarda enerji taşıyarak enerjinin daha yüksek oranda elde edilmesini sağlar (Önder ve Ocak, 2018: 903).

Hidroelektrik enerjinin sağlamış olduğu avantaj sayesinde dünya piyasasında ekonomik bir gelişme yaşandığını söyleyebiliriz. Ayrıca bu durum küresel rekabetin oluşmasını da sağlar. Barajlardan elektrik enerjisi sağlanması sayesinde enerji potansiyelinde de artışların yaşandığını söyleyebiliriz. Ayrıca hidrolik enerjinin geçmişe oranına bakıldığında gelişen teknoloji ve altyapı hizmeti sayesinde günümüzde hidrolik enerji daha fazla kullanılmaktadır.

Dünya genelinde elektrik ihtiyacının yaklaşık olarak %20’si hidroelektrik enerjisi üzerinden sağlanmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler enerji ihtiyacı için hidroelektrik enerjisini kullanmaktadır. 20. Yy’da da inşa edilen barajların sayısı yaklaşık olarak 46.000 civarındadır. Fakat günümüzde de barajlar inşa edilmeye devam edilmektedir (Yılmaz, 2018: 43-44).

Dünya’da kurulan barajların sayısı eski yıllara göre artmaktadır. Barajların sayısı arttıkça, elektrik enerjisi elde etme oranı da artmaktadır. Bu yüzden her ülke daha fazla enerji elde etmek amacıyla baraj kurulumuna önem vermeye başlamıştır. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak barajların sayısının artması, enerji verimliliğini de artırmıştır. Fakat yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alan ve gelişmiş, gelişmekte olan ülkeler tarafından sıkça kullanılan hidroelektrik enerjisi diğer yenilenebilir enerji kaynakları gibi fosil kaynakların yerini tutmada yetersiz kalmaktadır.

2.2.2. Güneş Enerjisi

Yenilenebilir enerji kaynakları arasında güneş yer almaktadır. Güneşten enerjinin elde edilebilmesi için güneş panelleri kurularak ve gerekli önlemler alınarak güneşten yararlanılmaya ve enerji ihtiyacı karşılanmaya çalışılmaktadır. Güneş her gün kendi kendini yenileyebildiğinden dolayı, tükenmeyen bir enerji kaynağı olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden fosil kaynakların tükenme riskine karşılık olarak güneş alternatif enerji kaynakları arasında yer almaktadır.

Güneş yaklaşık olarak dünyaya 150 milyon kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Ayrıca 1.39 milyon kilometre çapında bulunan güneş, gazlardan oluşan bir kütledir. Güneşin sıcaklığı yaklaşık olarak 6000 oK olup güneş yüzeyinde hidrojen gazı helyuma dönüşmesi reaksiyonun gerçekleşmesini sağlar. Reaksiyon sırasında ortaya çıkan enerji radyasyonu yoluyla yayılır ve dünyaya kadar ulaşır (Bozkurt, 2008: 67-68).

Şekil 1.5. Güneşten Gelen Işınımın Dağılımı

Şekil 1.5’ten de anlaşılacağı üzere dünyaya oluşan ışınımın %30 civarı atmosferden geriye yansımaktadır. Ayrıca %20 kadarı da atmosfer ve bulutlarda tutulur ve %50’si de yeryüzüne ulaşır. Geriye kalan ışınımın %1’inden azı bitkiler tarafından fotosentez amacıyla kullanılmaktadır. Bunun dışında tüm enerji, ısıya dönüşerek uzaya geri çevrilmektedir (Bozkurt, 2008: 68).

Güneş insanlar için vazgeçilmez bir kaynaktır. Güneşten enerjinin elde edilmesi, eski çağlardan beri var olan ve insanlığın gelişmesiyle kendini koruyarak günümüze kadar gelen bir kaynaktır. Yani güneş, insanlık tarihi boyunca vardır. Bu yüzden güneşten enerji elde etmek için günümüzde farklı projeler uygulanmaktadır. Eskiden teknolojinin gelişmemesi nedeniyle yalnızca fosil kaynaklardan yararlanılırdı. Fakat günümüzde teknolojinin ve alt yapının gelişmesiyle birlikte artık paneller kurularak enerji farklı bir şekilde sağlanmaya çalışılmaktadır.

Güneş enerjisinin bol miktarda ve bedava olması ayrıca kendi kendini yenileyebilen bir enerji kaynağı olmasının yanında insan için önemli olan çevrenin de kirlenmesini engellemektedir. Yani güneş enerjisi çevreyi kirletici herhangi bir atık bulundurmamaktadır. Bu yüzden günümüzde güneş enerjisinden farklı şekillerde yararlanılmaktadır. Güneş enerjisinden yararlanılan alanlar arasında; konut ve iş yerlerinin ısıtma ve soğutma ihtiyacı, yemek pişirme, sıcak suyun temin edilmesini sağlama, yüzme havuzunun ısıtılmasında, tarım ürünlerinin kurutulmasında, sanayi, güneş ocakları, güneş pompaları, ısı borusu, ulaşım ve iletişim araçlarında, elektrik üretiminde güneşten yararlanılmaktadır (Varınca ve Gönüllü, 2006).

Güneş enerjisinin çevresel etkilerine bakıldığında herhangi bir zararı bulunmamaktadır. Güneş enerjisinin zararının bulunmaması ve bol miktarda enerji bulunması sayesinde günümüz enerji ihtiyacı için vazgeçilmez bir öneme sahip olmuştur. Ayrıca güneş enerjisini her ülke almış uygulamış olduğu projeler kapsamında kendisi elde edebildiği için dışa bağımlılık da azalmaktadır. Dışa olan bağımlılığın azalması sayesinde de ülkeler istedikleri kadar uygun alanlara paneller kurarak güneşten enerji sağlayabilme imkanına sahip olmuşlardır.

Fosil yakıtların çevreye vermiş olduğu zararları azaltmak ve insanların sağlığını korumak amacıyla ideal bir yöntem olan güneş enerjisi sayesinde artık enerji elde etmek diğer yöntemlere göre daha kolay olmuştur. Bu yüzden güneş enerjisinin yaygın bir şekilde kullanılması amaçlanmaktadır. Özellikle birçok alanda güneş enerjisinden yararlanılması ekonomik açıdan olumlu bir dönüş sağlamaktadır. Yani bedava olan ve yenilenebilir bir enerji kaynağı halinde olan güneş enerjisi sayesinde hem çevre sağlığı korunmakta hem de ülke ekonomisine katkı sağlanmaktadır.

Güneş enerjisinden düşük, orta ve yüksek sıcaklık olmak üzere üç farklı

Benzer Belgeler