• Sonuç bulunamadı

Jeokimyasal Kirlilik Çalışmaları

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI

2.4. Jeokimyasal Kirlilik Çalışmaları

Dünyanın bir çok bölgesinde maden yataklarının işletilmesi ve metallerin üretilmesi esnasında gerek söz konusu maden yatağının jeolojik, mineralojik ve jeokimyasal özellikleri gerekse metalurjik işlemlerde kullanılan kimyasallar nedeniyle büyük ölçekli çevresel kirlilikler belirlenmiştir (Ellis, 1940; WHO, 1988; Horowitz ve Elrick., 1988; Johnson ve ark., 1990; Bender, 1991; Prusty ve ark., 1994; Sahu ve ark., 1994; Lottermoser ve ark., 1998; Keller, 1999; Zar, 1999; Grosbois ve ark., 2001; Krüger ve Gröngröft, 2003; Yokel ve Delistraty, 2003; Camm ve ark., 2004; Fordyce, 2004; Komatina, 2004; Selinus ve ark., 2004; Smedley ve Knniburgh, 2004; Romero ve ark., 2007).

Selinus ve ark. (2004)’ne göre çevre ve toprak kirliliğine neden olan başlıca insan aktiviteleri; madencilik (üretim, sondaj, maden zenginleştirme, eritme, izabe ve arıtma işlemleri), enerji üretimi (fosil yakıt, nükleer, jeotermal ve hidroelektrik çalışmaları), diğer endüstriyel ve üretim faaliyetleri (metalurji ve kimya sanayi, tuğla ve boru imalatı, çimento üretimi, seramik ve cam sanayi, plastik ve boya üretimi ve gübre üretimi), evsel atıklar (çöp, kül, kanalizasyon), tarımsal faaliyetler (gübre fosil yakıt

kullanımı), ulaşım (motorlu araç kullanımı), içme-kullanma suyu temini (arıtma ve dağıtım) olarak sayılmaktadır.

Keller (1999); suların madencilikten kaynaklanan kirlenmeye karşı hassas olduğunu ve yüzey drenajının maden sahalarında çoğunlukla değişikliğe uğradığını belirtmektedir. Yazar yağıştan kaynaklanan yüzeysel akışın iz elementler ve mineralleri yıkayarak atık malzemenin içinden süzülebileceğini ve maden atıklarından süzülerek gelen ve suların, toprak ya da bitkileri olumsuz etkilediklerini ifade etmektedir. Böylece sularda yoğunlaşan bazı iz elementlerin bu suya maruz kalan bitkilerde de zenginleşebileceğini ve bu bitkileri tüketen veya toprağı kullanan insan ve hayvanlarda toksik olabileceğini belirtmektedir.

Civa da dahil olmak üzere ağır metaller genellikle çevreye dağıldıklarında uzun yıllar giderilemeyecek kirliliklere neden olmaktadır. Civa konsantrasyonu daha çok terk edilmiş metalik maden sahalarında, sanayi bölgelerinde ve bunların boşaltıldığı akarsu, göl ve deniz ortamlarında artmaktadır. (Abboat ve ark., 2003; Abderahman and Abu- Rukah, 2006; Abu-Rukah, Y., 2001; Al-Aasm ve ark., 1998; Borrego ve ark., 2002; Chang ve ark., 2005, Clark ve ark., 2001, Diawara ve ark., 2006).

Kim ve ark., (2003), Seul’deki (Güney Kore) 8 farklı bölgeden aldıkları toprak örnekleri içindeki ağır metal konsantrasyonlarını incelemişlerdir. Ölçümler sonucunda; Cu ve Cd’un şehir merkezindeki topraklarda, Pb’nun ise benzin istasyonu çevresindeki topraklarda diğer bölgelere nazaran fazla olduğunu tespit etmişlerdir.

Ülkemizde de çevresini olumsuz etkileyen birçok maden yatağı bulunmakta olup sularda As, Pb, Zn, Cd kirliliği, asit-maden drenajı gibi çalışmalara konu olmuştur (Arık ve Nalbantçılar, 2004; Güven ve ark., 2004; Korkusuz ve ark., 2004; Arık ve Nalbantçılar, 2005a; Atabey, 2005, Arık ve ark., 2009; Arık ve Yaldız, 2010; Özmen ve ark., 2011).

Arık ve Nalbantçılar (2004) Kütahya’nın batısındaki Köprüören havzasındaki yüzey ve yeraltı sularında başta As olmak üzere Pb, Zn, Cd ve bazı metaller bakımından ciddi zenginleşmelerin bulunduğunu ve bu suların biriktiği Enne barajındaki miktarın izin verilebilecek en yüksek sınır aştığını belirtmişlerdir.

Arık ve ark. (2009) Aliköy – Vakıf ve Köreken köyleri (Kütahya) arasındaki yüzey ve yeraltı sularında başta As olmak üzere Al, Mg, Br ve Sb’ın WHO, EPA ve ÇOB tarafından belirlenen kabul edilebilir sınırı geçtiklerini belirtmektedirler. Kanser vakalarının yoğun görüldüğü Dulkadir köyü civarında ise terkedilmiş Gözeçukuru Sb

yatağından ortaya çıkan pasa ve dekapaj malzemesinde yoğun olarak gözlenen arsenik minerallerine bağlanabileceğine işaret etmişlerdir.

Arık ve Yaldız (2011) ise Aliköy – Vakıf ve Köreken köyleri (Kütahya) arasındaki bölgede bitki ve topraklarda As, Cd, Tl, Cu, Mn, Ba ve Sr değerlerinin ülkemizde ve bazı ülkelerde kullanılan standart değerleri aşan bir zenginleşme gösterdiklerini belirtmişlerdir. Araştırmacılar bitki ve topraklardaki bu element zenginleşmelerinin Gümüşköy (Kütahya) civarındaki polimetalik Pb-Zn-Cu-Ag yatağı çevresinde yoğunlaştığını ortaya koymuşlardır.

Coşkun ve ark (2006); Trakya bölgesindeki topraklarındaki ağır metal miktarını tespit etmişlerdir. Ağır metal konsantrasyonunun sanayileşmeye ve antropolojik kökenli olduğunu belirtmişlerdir.

Canbay, (2010); İzmit yöresinde İzmit Atık Arıtma, Yakma Geri Dönüşüm Şirketi (İzaydaş) neden olduğu çevresel zararları belirlemek için, manyetik duyarlılık yöntemi 1 km2

bir alanda ağır metal konsantrasyonlarının saptanması için kullanılmıştır. Aktaş ve Kocabaş, (2010); Edirne civarında yol kenarlarından alınan toprak örneklerindeki ağır metal kirliliğini araştırmışlardır. Yılmaz ve Arıoğlu (2003) ise; İzmit bölgesi yüzey topraklarındaki ağır metal konsantrasyonları araştırmışlardır.

Kurt (2010); Deliçay ve Tarsus Çayı (Mersin) arasında kalan alandaki toprak profillerinin mineralojisi, toprak ve su kirliliğini araştırmış, tarım alanlarında yüksek As değerlerini tarım ilaçlarına ve gübrelere bağlamıştır. Öte yandan yüksek Ni miktarının jeolojik ve antropojenik nedenlere bağlı olabileceğini ileri sürmüştür.

Özmen ve ark. (2011) Kaman bölgesinde flüorit mineralizasyonuna bağlı olarak yeraltı sularınının kalitesini araştırdıkları çalışmalarında sulardaki florit konsatrasyonunun kurak ve yağışlı dönemlerde değişim gösterdiğini ifade etmişlerdir.

Dartan ve Toköz (2013); Güney Marmara bölgesinde tarım topraklarında ağır metal kirliliğinin araştırılması kapsamında, bulunan ağır metal konsantrasyon değerlerinin yüksek olmasının sebepleri irdelenmiştir. Bu anlamda, bölgede fosforik asit üretimi esnasında yan ürün olarak açığa çıkan fosfojipsin depolanması ve taşınmasının oluşturabileceği çevresel etkilerin yanısıra, gübre maksadıyla kullanılmış olmasının üzerinde yoğunlaşılmıştır.

Dünya genelince kentleşmeye bağlı kirlilikler ise araştırma aşamasında olup bir takım analizler ve yorumlamalar yapılmış olup ülke yönetimleri kirlilik kaynaklarına yönelik olarak düzenlemeler yapmaktadır (Kabata-Pendias ve Pendias, 2004; Komatina, 2004, Selinus ve ark., 2004; Mirsal, 2008; Berkowitz ve ark., 2008).

Benzer Belgeler