• Sonuç bulunamadı

B- KONSİLLERİN DÜZENLENMESİNDE DEVLETİN ROLÜ

2. II. Efes Konsili (449)

I. Efes Konsili sonrasında, İmparator II. Theodosius’un girişimiyle İskenderiye ve Antakya Kiliseleri arasında sağlanan uzlaşma ortamı Cyrillus’un 444 yılında ölmesiyle sona ermiş ve teolojik tartışmalarda yeni bir dönem başlamıştır. Bu teolojik ihtilaf ve tartışmalar ise yeni bir konsilin toplanmasına sebep olmuştur.269

2.1. Konsilin Düzenlenmesine Neden Olan İhtilaflar

V. yüzyılın ilk yarısında İstanbul’daki bir manastırda baş keşiş olan Eutyches, Cyrillus’un görüşlerini daha da ileri götürerek, İsa Mesih’te ilahi ve insani tabiatın birleşmesinden sonra sadece ilahi tabiat bulunduğuna ilişkin fikirlerini yaymaya başlamıştır.270 Bu durum, Antakya çevresindeki Hıristiyan din adamlarını harekete geçirmiştir. Antakya çevresinin önde gelen entelektüeli Theodorethus ve Urfa piskoposu İbas İsa’nın iki tabiatı bulunduğunu daha etkin bir biçimde savunmaya

266 Bu mektup Kilise tarihi literatüründe “birlik formülü” adıyla anılmaktadır (Kaçar, “Eskiçağ Hıristiyanlığında Yol Ayrımı: Kadıköy Konsili ve Mirası”, 84).

267 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 146.

268 Tarakçı, “Nestorius ve Kristolojisi”, 222.

269 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 146.

270 Tarakçı, “Nestorius ve Kristolojisi”, 223. (İskenderiye piskoposu Cyrillus’un fikirlerini bir adım öteye götüren Eutyches, İsa’nın iki tabiatının, insan olduktan sonra tek ve ilahi tabiat haline geldiğini, İsa’nın insani tabiatının ilahi tabiatı içerisinde tamamen eridiğini ileri sürmüştür. Ona göre, İsa’nın insani tabiatı, okyanusta bir damla sirkenin kaybolması gibi ilahi tabiatı içerisinde tamamen erimiştir. Cyrillus tarafından başlatılan ve Eutyches tarafından sistemleştirilen bu görüş etrafında toplananlar, İsa’da tek tabiatı kabul etmelerine atfen “Monofizit” (tek tabiatçı) olarak nitelendirilmişlerdir. bkz. Eroğlu,

“Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış”, 313).

başlamış, hatta Nestorius’un aklanması gerektiğini savunmuşlardır. Theodorethus ve İbas’ın fikirleri, Suriye’de yaşayan, kurtuluşu İsa’nın tam tanrılığıyla mümkün gören ve Cyrillus’u aziz olarak kabul eden keşişler arasında tepkiyle karşılanmıştır.271

Tartışmalar devam ederken İstanbul patriği Flavianus, 448 yılında İstanbul’da toplanan bir konsilde, 433 yılında sağlanan uzlaşmanın bozulmasını istemeyen İmparator II. Theodosius’un arzusu hilafına Eutyches’i aforoz ederek tartışmaları bir krize dönüştürmüştür.272 Patrik Flavianus tarafından aforoz edilen Eutyches, Roma ve Kudüs gibi önemli merkezlerin piskoposlarına mektupla müracaat ederek durumunun genel bir konsilde yeniden görüşülmesini talep ederken, başta Khrysaphius olmak üzere saraydaki taraftarlarıyla da konsil hususunda imparatoru ikna etmeye çalışmıştır. Patrik Flavianus’un tavrından rahatsız olan imparator Eutyches’in taraftarlarının da etkisiyle İskenderiye patriği Dioscorus’un başkanlığında Efes’te yeni bir konsil düzenlenmesine karar vermiştir.273

Efes’te yeni bir konsil kararının alındığı süreçte imparatorluğun doğu eyaletlerinin keşişleri arasında İbas ve Theodorethus’a karşı yoğun bir tepki oluşmuştu.

Bu tepkiler Antakya Kilisesi’nin ilahiyat alanındaki etkinliğini azaltmak ve Antakya piskoposu Domnus’u itibarsızlaştırmak isteyen İskenderiye piskoposu tarafından da körükleniyordu. Bu kışkırtmaların da etkisiyle özellikle Urfa’da çıkan kargaşayı çözmek için gönderilen imparatorluk temsilcisi İbas aleyhine düzenlenen yoğun gösterilerle karşılaşmıştır. İmparator bu tepkiler sebebiyle Urfa piskoposu İbas’ın yargılanmasını emretmiş, Theodorethus’un ise bulunduğu şehirden ayrılmasını yasaklamıştı.

İskenderiye Kilisesi’nin imparator eliyle Nestorius taraftarı ve İskenderiye karşıtı iki önemli kişiyi, konsilden önce bu şekilde devre dışı bırakması İskenderiye’nin gücünü

271 Kaçar, “Eskiçağ Hıristiyanlığında Yol Ayrımı: Kadıköy Konsili ve Mirası”, 84-85.

272 Kaçar, Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık, 147.

273 Kaçar, “Eskiçağ Hıristiyanlığında Yol Ayrımı: Kadıköy Konsili ve Mirası”, 84-85.

77

bir kez daha ortaya koymuş ve II. Efes Konsili’nin sonucu hususunda önemli bir ipucu teşkil etmiştir.274

2.2. Konsilin Toplanışı ve Sonuçları

Yüz otuz civarında piskoposun katıldığı II. Efes Konsili, 8 Ağustos 449’da İskenderiye piskoposu Dioscorus’un başkanlığında toplandı ve ilk oturum, imparatorun mektubunun okunmasıyla başladı. Konsilin başkanlığını yürüten Dioscorus, Eutyches’i korumak amacıyla ona karşı olduğunu tahmin ettiği Papa Leo’nun mektubunun okunmasına bile izin vermedi. Böylece konsilin Eutyces’i aklayacağı ve ona karşı olanları da aforoz edeceği açık bir biçimde ortaya çıktı. Nitekim konsil sonucunda Eutyces aklandı. İstanbul’daki toplantıda onun itham ve aforozuna öncülük eden İstanbul piskoposu Flavianus ile Eskişehir (Doryleum) piskoposu Eusebius ve konsile katılmayan İbas ve Theodorethus ile onların destekçisi konumundaki Antakya piskoposu da aforoz edildi. Bunların yerine ise İskenderiye’nin başkentteki temsilcisi Anatolius İstanbul piskoposu ve yine İskenderiye’nin desteğini alan Maximus Antakya piskoposluğuna atandı.275

II. Efes Konsili, İskenderiye Kilisesi’ne, İstanbul Konsili’nin 3. maddesini tanımadığını ve doğu Hıristiyanlığının lideri olduğu iddiasını bir kez daha ilan etme imkânı sundu. İskenderiye Kilisesi’nin elde ettiği bu başarı, I. Theodosius’un Hıristiyan dünyayı ve Kilise’yi İstanbul Kilisesi üzerinden kontrol etme ve bu yolla denetim altına alma ülküsünün hezimete uğraması anlamına geliyordu. Zira başlangıçta onun bu mirasına sadık kalacağı izlenimini veren II. Theodosius, I. ve II. Efes Konsilleriyle, İskenderiye Kilisesi’nin üstünlüğünü ve doğu Hıristiyanlığının lideri olduğu iddiasını kabul etmiş oldu. Öte yandan, Papa Leo’nun II. Efes Konsili’ni tanımayı reddetmesi, I.

274 Kaçar, “Eskiçağ Hıristiyanlığında Yol Ayrımı: Kadıköy Konsili ve Mirası”, 86.

275 Kaçar, “Eskiçağ Hıristiyanlığında Yol Ayrımı: Kadıköy Konsili ve Mirası”, 86-87.

Efes Konsili’nde ittifak halinde olan İskenderiye ve Roma Kiliseleri arasında da ayrılık tohumları ekti. Sonuç olarak; büyük Kilise merkezleri arasındaki doğu Hıristiyanlığının liderliğini üstlenme mücadelesi, Hıristiyanlıkta kalıcı ayrılıkların doğmasına zemin hazırladı. Kiliseler arasındaki bu çekişmelerin ayrılıkla sonuçlanmasını önlemeye siyasi otoritenin de gücü yetmedi. II. Efes Konsili doğudaki Kiliseler ve bu Kiliselere mensup din adamları arasında gerilimlere neden olmanın yanında Roma Kilisesi’ni de rahatsız etti. Papa Leo, II. Efes Konsili’ni, “Latrocinium” yani “Haydutlar Konsili” olarak adlandırdı. Papa, II. Efes Konsili’nin ortaya çıkardığı sorunları çözmek maksadıyla İtalya’da yeni bir konsil düzenlenmesi talebinde bulundu, II. Theodosius ise bu talebi reddetti.276 Ancak imparator II. Theodosius’un reddettiği bu konsil talebi onun 450 yılında ölümü ve kız kardeşi Pulcheria’in general Marcianus ile evlenerek tahta geçmesiyle birlikte gerçekleşme imkanı buldu ve Kadıköy Konsili’ne giden yol açılmış oldu.277