2. CUMHURİYET ÖNCESİ OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN EKONOMİK
3.2. İzmir İktisat Kongresi
3.2.3. İzmir İktisat Kongresinin Yapıldığı Tarihi Dönem
İktisat Kongresi, Cumhuriyet’in henüz ilan edilmediği 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihinde toplanmıştır. Bu esnada Lozan Konferansı kesintiye uğramıştır.
Kurtuluş Savaşını başlatan Amasya Tamimi nasıl “savaş süresince güdülen amaç ve esasların” hukuki bakımdan temelini oluşturmuş ise İzmir İktisat Kongresi de, 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilecek olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin temel yapısını oluşturacak olan Devrimlerin temelini oluşturmuştur. Aslında, Lozan Konferansı esnasında, bu konferansa katılanlar tarihi kökleri itibariyle çok eskilere dayanan bir milletin siyasî-hukukî şeklinin devamı olarak ortaya çıkan yeni bir devletin kurtuluş savaşı ortamında oluşumunu görmüşlerdir. Bu devletin siyasî, iktisadî ve sosyal yapısının ne olacağı ve nasıl şekilleneceği sorusu Lozan Konferansına katılan Avrupalı devlet adamlarının zihinlerini işgal etmeye başladığı esnada daha ziyade ortaya çıkan belirsizlikten yararlanmak isteyen savaşı kaybeden devletler “baskın çıkmaya” çalışmışlardır.
Lozan Barış Antlaşması çerçevesinde “Sınırlar, Boğazların Statüsü, Ekonomik ve Mali Hükümler ve Azınlıkların Statüsü” karara bağlanmıştır. Bu anlaşma gereğince Mali Hükümler kapsamında, Kapitülasyonların bütün sonuçları ile kaldırılmasına
karar verilmiştir. Ancak bazı Avrupalı uzmanların Türk adliyesini iktisadî açıdan düzenlemek amacıyla 5 yıl süre ile Türkiye’de danışmanlık yapmasına izin verilmiştir. Osmanlı Devletine ait borçların, Osmanlı Devletinden ayrılmış olan devletler arasında paylaşılmasına ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin hissesine düşen borçların geri ödenebilmesi için belirlenecek sayıda taksitlere bağlanmasına karar verilmiştir. Yunanistan’dan savaş sonrası istenen tamirat için gerekli bedelin karşılığı olarak Karaağaç Türkiye’ye verilecektir.
Osmanlı ülkesinin sahip olduğu zenginlikleri ile birlikte paylaşılmak istendiği bir ortamda gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’nin başlıca iki amaç doğrultusunda toplandığı ifade edilebilir. İlkini, sanayici, işçi, tüccar ve çiftçi kesimlerinin kendi meslek yapıları içinde ortaya çıkmış olan problem ve bu çerçevede oluşan isteklerin belirlenmesi ve bu kesimlerin siyasî yönetim ile bütünleşmesini sağlayabilmek şeklinde özetlemek mümkündür. İkincisi ise, sermaye sahiplerine ekonominin gelecekte alacağı şeklin açıklanması oluşturmuştur (Kepenek ve Yentürk, 1995: 32).
İzmir İktisat Kongresi, Türk özel girişimciliğin canlandırılmasında ve bunun için gerekli kredi olanaklarının, eğitim, iletişim, ulaştırma gibi teknik hizmetlerin ve alt yapının devlet tarafından sağlanmasını, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını öngörüyordu. Kongreye, kaza birimi temel alınarak, her kazadan bir tüccar, bir zanaatkar, bir amele, bir şirket, bir banka ve üç çiftçi temsilcisi olmak üzere sekiz kişi katılmıştır. Kongrede buradan da anlaşılacağı gibi ülke içindeki dört farklı üretim kesimi temsilcilerinin bir araya toplanarak, karşılıklı ekonomik görüş alışverişi sonucunda, bundan sonra uygulanacak ekonomi politikasının saptanmasına katkı sağlamaları amaçlanmıştır. Birleşimler sonucu Kongrenin dört ayrı üretim kesimi için kabul ettiği esasları inceleyecek olursak (Koçaşlı, 2017: 144-145);
Çiftçi Grubunun Temel İstekleri Asayişin sağlanması
Reji idare ve usulünün kaldırılarak tütün ekiminin ve ticaretinin yapılmasının serbestçe olması
Zirai eğitim alanına yönelik yeni okulların açılması
Milli ürünlerin nakledilmesinde kullanılacak asgari bir deniz ve kara taşıma ücretinin tespit edilmesi
Tarımda makineleşmenin sağlanabilmesi için tarım alanında kullanılacak olan araç ve gereçlerine gümrük muafiyeti getirilmesi
Aşarın kaldırılması
Ormanların korunması ve geliştirilmesi
Ziraat Bankası’nın geliştirilerek köylü için daha faydalı bir hale getirilmesi
Hayvancılığın geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması
Tüccar Grubunun Temel İstekleri
Gümrükler üzerinde bulunan yabancı devletler tarafından uygulanan kısıtlamalarının ortadan kaldırılması
Kabotaj hakkı ve kullanılması esnasında devletin olduğu gibi şahısların da ayrıcalıklarının tanınmaması
Yabancı sermaye sahiplerinin ülkeye zararlı olmayacak bir biçimde girmesinin sağlanması
Yabancı sermaye sahiplerine, devlet ile ortak olsa bile, hiçbir şekil ve suretle tekel ve ayrıcalığın verilmemesi
Dış ticaretin, millileştirilmesi için devletin de sermayesine ortak olacağı Türk şirketleri bünyesinde örgütlenmesi
Milli bir emisyon bankasının kurulması
Ticaret ve sanayi odalarının yeniden düzenlenmesi
Temettü vergisinin değiştirilmesi
İşadamı ve işçi yetiştirilmesine yönelik yeni okul ve kursların açılması
Malî ve iktisadî kararlarda ihtisas kuruluşlarının ve meslek sahiplerinin görüşlerinin alınması
Sanayi Grubunun Temel İstekleri
Teşvik-i sanayi kanunun yeniden düzenlenmesi
Gümrüklerde yabancı sanayiciler karşısında Türk sanayicilerinin korunmasına yönelik gerekli önlemlerin alınması
Sanayi sektörüne hizmet verecek bankaların kurulması
Sanayi için eleman yetiştirilecek okulların açılması
İşçi Grubunu Temel İstekleri
Amele kelimesi yerine işçi kelimesinin kullanılması
Asgari ücret ödemelerinin sendikaların faaliyete geçeceği ana kadar belediye meclisleri tarafından belirlenmesi
Grev Kanunu’nun işçiler lehine yeniden düzenlenmesi
Mesleki temsil yönteminin belediye ve milletvekili seçimleri esnasında kullanılması
Ülkede ki tüm işgücü açığının Türk işçiler aracılığı ile karşılanması
Tarım alanında çalışanların dışında günlük çalışma süresi olarak sekiz saat süresinin benimsenmesi
İşyerlerinin sağlık açısından denetimi
Haftada bir gün tatil edilmesi
1 Mayıs’ın işçi bayramı olması
İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresi süresince kabul edilmiş olan ekonomik ilkeler genel itibariyle dileklerden oluşmasına karşın, bu döneminin egemen iktisadî felsefesi ve görüşlerini başlangıçtan itibaren ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Genel açıdan bakıldığında kalkınmayı benimseyen, yerli ve yabancı sermaye ile birlikte piyasanın ihtiyaçlarına göre çiftçiyi özendirerek iktisadî hayatın denetiminde milli unsurlar ön plana çıkmasına yardımcı olacak ve ılımlı olacak şekilde korumacılığı benimseyen görüşlerin tercih edildiği anlaşılmaktadır (Korkut, 1990: 34).
Kongrede alınan kararlar 1930’lu yıllara kadar uzanacak olan uzunca bir dönemin ekonomi politikalarını önemli derecede belirlemiş ve yönlendirmiştir. Bu yönlendirmede liberal unsurlar etkili olmuş, uygulanacak ekonomi politikasının hem devlet hem de özel girişime yer vere karma bir sistem olacağı kongrede dile getirilen istek ve kararlarda ifadesini bulmuştur(Erim, 1998: 2).