6. İZMİR ALSANCAK LİMANI
6.6 İzmir Alsancak Limanı durum analizi (SWOT)
6.6.3 İzmir Alsancak Limanı için liman senaryoları
Ege Bölgesi neredeyse 40,000,000 ton’a yaklaşan ticaret hacmi ile Türkiye’nin ekonomisi için
önemli bir potansiyeldir. Bu büyük potansiyele rağmen Ege Bölgesi’ndeki liman sayısı ve
kapasiteleri yetersiz kalmaktadır.
İzmir Alsancak Limanı, geniş hinterlandı ile hemen hemen Ege Bölgesi’nin tamamının ve
kısmen de diğer bölgelerin ticaret yükünün geçiş yaptığı bir limandır. Liman, yukarıda
bahsedildiği gibi mevcut durumuyla fiziksel sınırlarına erişmiştir ve gerek yanaşma yerlerinde
gerekse depolama alanlarında acilen yeni düzenlemelerle iyileştirmeye ve kısa sürede 2. kısım
inşası ile genişletilmeye ihtiyaç duymaktadır. 2. kısım inşaatının tamamlanması ile birlikte
konteyner yük trafiğinde yaklaşık % 50 oranında bir artış meydana gelmesi beklenmektedir
(Deniz Ticaret Odası, İzmir Şubesi, 2002).
Çalışmanın bu kısmında, İzmir Alsancak Limanı’nda yaşanan tıkanıklık nedeniyle hinterlant
yükünün başka limanlara kaymasının önlenebilmesi, bölge ihtiyacının karşılanabilmesi ve İzmir Alsancak Limanı’nın stratejik coğrafi konumunun sahip olduğu avantajlardan daha fazla yararlanabilmesini sağlayacak değişik senaryoların oluşturulması düşünülmüştür.
Senaryo 1:
İzmir Alsancak Limanı, mevcut durumuyla kapasitesinin üzerinde hizmet vermektedir. 2.
kısım inşaatının tamamlanması, gerekli düzenlemelerin yapılması, derin suyolu taramasının
kaydırılması ile birlikte 3. kuşak gemilerinin de limana girmesi sağlanabilecek ve kazanılacak olan saha, yük artışına cevap verebilecek duruma gelebilecektir. 7–9 numaralı rıhtımlar ile 13–17 numaralı rıhtımlar arasında kalan su alanı da doldurularak depolama alanının
genişletilmesi de mümkündür. Liman çevresinin yapılarla çevrelenmiş olması nedeniyle,
sınırlarının dışında genişlemesine olanak yoktur. Limanın tüm bu düzenlemeler ve
genişlemeler yapıldıktan sonra elde edilecek olan kapasitesi, çalışmanın başında hedeflenen uluslararası aktarma yükünden bir miktar pay almasına yardımcı olacak olsa da ileriki yıllarda
öngörülen dünya ticaret hacimlerindeki artışa cevap veremeyebilir ve Ege Bölgesi’nde
Akdeniz hattına konumu olarak uygun olabilecek yeni bir liman tasarlanması gerekebilir. Böylelikle, Ege Bölgesi’nin bölgesel konteyner trafiği ile aktarma yük taşımacılığına cevap
verebilecek iki limanı olacaktır. Derin suyolu taraması sırasındataranması planlanan yaklaşık
6,000,000 m3 malzemenin bertaraf edilme veya kullanılma problemi ortaya çıkacaktır zira taranan malzeme taşıma gücü son derece az olan sedimentlerden (siltli kil, kil) meydana
gelmektedir. Bu malzemenin liman sahasında kullanılması söz konusu olacak ise
iyileştirilmesi zorunludur (Oksan, 2001). Taranacak olan malzeme, içerdiği kirlilik nedeni ile
gerek tarama sırasında, gerekse taranan malzemenin boşaltıldığı yerde kirlenmelere neden
olabilmektedir (Oksan, 2001). Bu nedenle denizde veya karada çevresel etki değerlendirme çalışmaları da yapılmalıdır.
Senaryo 2:
İkinci senaryo ise İzmir Alsancak Limanı’nın yolcu terminali hariç buradan tamamen
taşınmasıdır. Diğer bütün terminaller, yeni inşa edilecek olan limana kademeli olarak geçirilebilir. Limanın sadece yolcu terminali olarak kullanılması, diğer sahaların, istenildiği
gibi (turizmi canlandıracak ve turistler için daha cazip bir hale gelecek şekilde)
düzenlenmesini mümkün kılacaktır.
Ancak bu senaryo gündeme geldiğinde İzmir’in liman kenti olma özelliğini kaybedeceği
endişesi doğmuştur.
Senaryo 3:
Limanın tamamen kaldırılması ise bir diğer senaryodur. İzmir Alsancak Limanı mevcut
haliyle genişlemeye müsait bir konumda değildir. Gelişen ve değişen dünyada, ülkemizi daha
iyi bir konuma getirebilmek için limanların etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak bir zorunluluktur.
Ege Bölgesi’nde, hem 40 milyon ton’a yaklaşan hinterlant yükünü elleçleyebilecek hem de
aktarma konteyner trafiğinden pay alabilecek bir limana ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, su derinliğinin yetersiz olmasından kaynaklanan
sorunlar ortadan kalkacağı için tarama yapma gereği olmayacak, hem tarama sırasında hem de
taranan malzemenin bertaraf edilmesi veya değerlendirilmesi sırasında yaşanacak olan
sıkıntılardan tamamen kurtulmak mümkün olabilecektir. Ayrıca, taramanın yaratacağı
olumsuz etkilerden kaçınılmış olacak ve körfez kıyılarının başka amaçlarla kullanılma
olasılığı doğacaktır. Rekreasyon (dinlenme) alanı olarak düzenlenebilecek kıyılar sayesinde,
körfezin doğal güzelliğine kavuşturulması mümkün olabilecektir.
Her üç senaryo için de yeni bir liman inşası gerekli görülmektedir. Yeni inşa edilecek, her
türlü ekipmana sahip, gelişmiş teknoloji ile donatılmış olan liman, İzmir Alsancak Limanı’nın
alternatifi değil, ulusal ve küresel ölçekte artan yük ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte
olmalı, büyük ölçekli aktarma gemilerinin yüklerini boşaltabileceği, depolayabileceği modern
bir liman niteliği taşımalıdır. Daha küçük tonajlı gemilerin limana uğraması ile yükün çevre
merkezlere taşınmasını sağlayarak liman bir çeşit aktarma merkezi haline getirilmelidir.
Ayrıca bir limanın her türlü yük trafiğine verimli olarak cevap verebilmesi hinterlant
bağlantılarına da (iç bağlantı yollarının iyi düzenlenmiş olması) bağlıdır.
Yukarıda bahsedilen senaryoların üçü de , İzmir Alsancak Limanı için değişik çözümlerdir. O
halde ister liman yerinde kalsın, ister yeni bir limanın yapılması ile kademeli olarak taşınsın
her iki hal için de uzun veya orta vadeli stratejik planlar yapılması gerekmektedir.
Stratejik planlama işleminde, limanın vizyonu (uzgörüş) ve misyonu (özgörev)
tanımlanmalıdır. Yukarıda yapılmış olan durum analizi ile tespit edilen güçlü/zayıf yönler ve
fırsat/tehditler dikkate alınarak ve limanın belirlenmiş misyonu (özgörev) kullanılarak
stratejik amaçlar (hedefler) ve bunlara ulaşmanın yolları yani stratejileri (faaliyetleri) ortaya konulmalıdır. Hazırlanan stratejik planlar uzun dönemli olmalı ancak sabit olmayıp zamanla değişen ve gelişen şartlar için sürekli olarak yenilenebilir olmalıdır.