• Sonuç bulunamadı

İtme-Çekme Kuramı

4. YÖNTEM ve VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ

3.4. İtme-Çekme Kuramı

İtme-çekme kuramı 1966 yılında Everett S. Lee tarafından “Göç Teorisi” (A Theory Of Migration) adlı makalesinde geliştirilmiştir. Onun kuramına göre hem yaşanan yerde hem de göç edilecek yerde itici ve çekici faktörler vardır.49

Lee bir kişinin göç etme kararına neden olan ve göç sürecine giren faktörleri dört başlık altında özetlemiştir: Kaynak bölge ile ilişkili faktörler, hedef bölge ile ilişkili faktörler, engeller, kişisel faktörler.50

Lee, her alanda insanları belirli bir yerde tutmayı ya da başka bir bölgeye çekmeyi sağlayan ve onları itmeye etki eden sayısız faktör olduğunu belirtmiştir.

Belirtilen faktörlere göre itici faktörler “-”, çekici faktörler “+” , kayıtsız kalınan durumlar ise “0” şeklinde gösterilmiştir. Bazı faktörler çoğu insanı aynı şekilde etkilerken bazı faktörler de farklı insanları başka şekillerde etkilemektedir. Örneğin;

iyi iklim şartları herkes için çekici, kötü iklim şartları ise herkes için iticidir. İyi bir eğitim sistemi çocuk sahibi bireyler için çekici faktörken, bekar bir kimse için vergi yükümlülüğü nedeniyle itici faktör olabilmektedir.51

Bazı kişilere göre itici olan şartlar diğerlerine göre çekici olabilmektedir.

Yüksek gelir, yüksek yaşam standardı, kaliteli eğitim ve sağlık hizmetleri gibi çekici faktörler insanları göç etmeye teşvik ederken; düşük gelir, düşük yaşam standardı, yetersiz eğitim ve sağlık imkanları gibi faktörler insanları o bölgeden göç etmeye teşvik etmekte ve o şehre yeni göçmenlerin gelmelerini de engellemektedir.52 Bunun en sık karşılaşılan örnekleri bazı ülkelerde gelişmemiş bölgelerden gelişmiş bölgelere göç ve gelişmemiş ülkelerden gelişmiş ülkelere göç olarak verilebilir. Son dönemde Balkanlardan Almanya, Avusturya, İsveç gibi gelişmiş ülkelere yapılan göçler de bu kapsama girmektedir.

48 Petersen, “A General Typology of Migration”, s. 259-263.

49 Adıgüzel, Göç Sosyolojisi, s. 27.

50 Everett S. Lee, “A Theory of Migration”, Demography, C. 3, S. 1 (1966), s. 50.

51 Lee, “A Theory of Migration”, s. 50.

52 Özyakışır, İç Göç Hareketleri Ve Geriye (Tersine) Göçün Belirleyicileri: Tra 2 Bölgesinden (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) İstanbul’a Gerçekleşen Göç Üzerine Bir Saha Araştırması, s. 46.

Lee göç yoğunluğu ile ilgili altı kural ortaya koymaktadır:

1) “Belirli bir bölgedeki göç hacmi, o bölgedeki alanların çeşitlilik derecesine göre değişir.

2) Göç hacmi insanların çeşitliliğine göre değişir.

3) Göç hacmi, araya giren engelleri aşmanın zorluğu ile ilgilidir.

4) Göç hacmi ekonomideki dalgalanmalara göre değişmektedir.

5) Ciddi kontroller yapılmadığı sürece hem hacim hem de göç hızı zamanla artma eğilimindedir.

6) Göç hacmi ve oranı, bir ülke veya bölgedeki ilerleme durumuna göre değişmektedir”.53

Küreselleşme ve diğer faktörler göç olgusunu etkilemekte ve değiştirmektedir.

Günümüzde her ne kadar itme çekme faktörleri göç bağlamında mevcut olsa da Lee’nin kuramında bahsedildiği gibi itme çekme faktörlerini her sınıf için ayrı olarak hesaplamak çok daha da zordur. Çünkü bu dönemde sınıf yapısı ve içeriği tartışmalı hale gelmiştir ve söz konusu bu yapı üzerinde net tespitler yapılabilmesi zorlaşmıştır.54

3.5.Ağ (Network) Kuramı

“Ağ” kavramı göç olgusunu açıklamak için sosyolojide 1990’lı yıllarda kullanılmaya başlanmıştır.55 Douglas S. Massey ve arkadaşlarına göre göç ağları;

göçmenleri ve eski göçmenleri menşe ve varış bölgelerinde akrabalık, arkadaşlık ve ortak topluluk kökenli bağlar aracılığıyla birbirine bağlayan kişiler arası bağlardır.

Onlar uluslararası hareket olasılığını arttırırlar, çünkü hareketin maliyetlerini ve risklerini azaltır, beklenen net göç getirilerini yükseltirler. Ağ bağlantıları, insanların dış istihdama erişimi elde etmek için kullanabileceği sosyal bir sermaye biçimidir.56

Massey ve arkadaşları ağ kuramıyla ilgili azalan maliyet ve azalan risklerden bahsetmektedir. Azalan maliyet konusunda yeni bir bölgeye ilk defa göç eden Değerlendirme", Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, C. 2, S. 4 (2012), s. 72.

56 Douglas S. Massey, Arango Joaquin, Hugo Graeme, Ali Kouaouci, Adela Pellegrino, J. Edward Taylor, "Theories of International Migration: A Review and Appraisal", Population and Development Review, C. 19, S. 3 (1993), s. 448.

ayrıldıktan sonra geride kalan arkadaşları ve akrabaları için göç masrafları büyük ölçüde azalır. Dolayısıyla akrabalık ve dostluk yapılarının doğası nedeniyle, her yeni göçmen gidilecek bölgeyle sosyal bağları olan bir dizi insan yaratır. Azalan riskler konusunda Massey ve arkadaşları uluslararası ağların göçü risk çeşitlendirme stratejisi olarak cazip hale getirdiğini açıklamaktadır. Göçmen ağları iyi geliştiği zaman bir iş çoğu topluluk üyesinin kolay ulaşılabileceği bir yere konur, göç güvenilir ve güvenli bir gelir kaynağı olur. Her yeni göçmen ağı genişletir ve ilişkili olduğu herkes için hareket riskini azaltır.57

Göçmen ilişki ağları uslararası göçü hızlandırmakta ve kolaylaştırmaktadır.

Dolayısıyla göçün maliyet ve risklerini azaltan bu ağlar ne kadar çoğalırsa göçmenlerin gidecekleri ülkeler ve çalışabilecekleri alanlar da o kadar artmaktadır.58

4.GÖÇÜN BİREY VE TOPLUM HAYATINA ETKİSİ

Bireyin doğduğu ve büyüdüğü mekanla olan bağını koparma nedenlerinden biri olan göç, insanların sahip olduğu inançlar, alışkanlıklar, düşünce ve davranışlar üzerinde de etkilidir. İnsan bir şekilde yaşadığı çevreyi değiştirdiğinde gerilim, stres ve psikolojik travma yaşayabilmektedir. Dolayısıyla göç, toplumların ve ülkelerin yaşadığı birçok sorunu hızlandırıp derinleştirmekte, hatta siyasal alandaki rekabette kutuplaşma ve radikalleşmeye sebep olmaktadır.59

İnsan göçü psikolojik, siyasal, ekonomik ve kültürel etkilere yol açan sosyal bir olgudur. Son yıllarda göç hareketleri küreselleşme süreci içerisinde ekonomik bir boyut da kazanmıştır.60 Bu bağlamda göçün birey ve toplum hayatına etkisi psikolojik, toplumsal, ekonomik, kültürel ve dini boyutlarda değerlendirilmektedir.

4.1.Psikolojik Etki

Göç, sosyal bir olgu olarak birey ve toplum üzerinde psikolojik etkileri de beraberinde getirmektedir. Psikolojik etkiler göçe sebep olan şartlara bağlıdır. Bazı bireyler düşük gelirden bazıları ise savaş tehlikesi ya da tehcirden dolayı göç

57 Massey ve arkadaşları, “Theories of International Migration: A Review and Appraisal”, s. 449-450.

58 Adıgüzel, Göç Sosyolojisi, s. 33.

59 Süleyman Ekici, Gökhan Tuncel, "Göç ve İnsan", Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, C. 5, S.

1 (2016), s. 19.

60 Nas, “Göç ve Göçün Yol Açtığı Sorunlar”, s. 73.

etmektedir. Bunun bir sonucu olarak göç eden bireylerde ruhsal sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz bir sondur.

Göç, farklı kültürlerden gelen bireylerin etkileşimiyle ortaya çıkan kültürel uyum sorunlarıyla sonuçlanmaktadır. Göçmenler göç ettikten sonra ailenin parçalanması, sosyal ağın azalması ve psikososyal stres yaşayabilmektedir. Göçün sonucu olarak yeni kültür ile uyum sağlama sorunundan kaynaklı yaşanılan stres anksiyete ve depresyonun görülmesine neden olmaktadır.61 D. Bhugra “Göç ve Ruh Sağlığı” (Migration And Mental Health) adlı makalesinde göç sürecini üç döneme ayırmıştır:

1) Göç öncesi dönem (Göç edecek bireyin kişiliği ve göç motivasyonu, yani isteğe bağlı ya da zorunlu göç)

2)Göç deneyimi (Sosyal desteğin kaybolması, kayıp duygusu, kopuşla gelen üzüntü, göç sürecindeki travmatik yaşantılar ve travma sonrası stres bozukluğu)

3) Göç sonrası deneyim (Yaşanan kültür şoku, algılanan ayrımcılık, maddi sıkıntılar ve özlem).62

Göçe yol açan hazırlıklar ve göç sürecinde meydana gelen stres her bireyi farklı şekillerde etkilemekte ve bu etkiye bireyler faklı şekillerde yanıt vermektedir. Kişinin göçe hazırlık aşamasında gösterdiği esneklik ve değişen beklentileri onun alıcı kültüre geçişi yönetmesine yardımcı olmada etkin bir role sahiptir.63

Göç sosyal bir kriz olarak düşünülmelidir, çünkü globalleşme devletler arası sınırları aşıp bir şekilde yeni sınırları oluşturmaya devam etmektedir. Göç öncesi ve sonrası süreç birçok stres faktörünü içinde bulundurmaktadır. Göçmen toplumlarda çocuk, kadın ve yaşlılar daha büyük risk altındadır. Yaşanılan ortamların sağlıksız oluşu, düşük gelir, sigortasız çalışma, beslenme yetersizlikleri, dil engelleri, hizmet alabileceği kurumları bilememe, yoğun stres, sosyal destek azlığı, önyargılar, yanlış anlamalar, kültürel şok ve bunlara bağlı olarak yaşanan yalnızlık, yabancılık,

61 Ayla Tuzcu, Kerime Bademli, "Göçün Psikososyal Boyutu", Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, C. 6, S. 1 (2014), s. 57.

62 Dinesh Bhugra, Harry Minas, “Migration and Mental Health”, Acta Psychiatrica Scandinavica, S.

109 (2004), s. 244.

63 Bhugra, Minas, “Migration and Mental Health”, s. 244.

ötekileştirme, damgalanma gibi duygusal problemler göç sürecinde karşılaşılan en önemli zorluklardır.64

4.2. Toplumsal Etki

Göç, bireyleri etkilemesi yanında bireylerden oluşan toplumsal yapıyı da etkilemektedir. Hem göç veren hem de göç alan ülke ya da bölgenin toplumsal yapısı göç olgusuyla değişebilmektedir. Bir bölgeyi çok sayıda insanın terk etmesi bazı mesleklerin ve belirli yaş gruplarının özellikle de genç nüfusun azalmasına sebep olmaktadır. Göç alan ülkeler açısından ise farklı kültür ya da ırka mensup insanların nüfusa dahil olarak orayı kozmopolit bir yer haline getirmesi gibi etkiler söz konusudur.

Göçün etkileri onun gerekçelerine bağlı olarak farklılaşmaktadır. İstemli olarak gerçekleşen göçlerde entegrasyon ve bütünleşme konusunda bireyler daha kolay uyum sağlamaktadır. Zorunlu göçlerde ise bireyler duruma hazırlıksız yakalandıkları için uyum ve entegrasyon konusunda sorun yaşamaktadırlar. Dolayısıyla böyle göçler toplumsal yapıyı olumsuz yönde etkilemektedir.65

Göçmenler göç hareketi ile sadece yer değiştirmezler, aynı zamanda yerleştikleri yeni yerlerde sosyokültürel etkileşimler de yaratırlar. Yani coğrafi ve kültürel olarak birbirinden kopuk toplumlar arasında temaslar kurulması ve iletişim sağlanması söz konusudur.66 Farklı kültür ve etnik yapıya mensup göçmenler, göç ettikleri yerlerde kendilerine ait kimlik arayışları karmaşıklaştığında insanlarla sosyal bütünleşme yerine çatışmayı yani kendi kimliklerini kabul ettirme savaşına giden olumsuz bir süreci de yaratabilmektedir.67

Göçün önemli ölçüde aile üzerinde etkisi vardır. Özellikle şehirlere göç eden ailelerde kadınlar da çalışmaktadır. Göç ile birlikte aile yapısı da bir şekilde değişmektedir. Yapılan araştırmaların neredeyse tamamı köylerde bulunan geleneksel

64 Cansu Solgun, Gülgün Durat, "Göç Ve Ruh Sağlığı", Journal of Human Rhythm, C. 3, S. 3 (2017), s.

142.

65 Mim Sertaç Tümtaş, Cem Ergun, “Göçün Toplumsal Ve Mekânsal Yapı Üzerindeki Etkileri”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. 21, S. 4 (2016), s.

1348.

66 Tümtaş, Ergun, “Göçün Toplumsal Ve Mekânsal Yapı Üzerindeki Etkileri”, s. 1352.

67 Buket Akıncı, Ahmet Nergiz, Ercan Gedik, “Uyum Süreci Üzerine Bir Değerlendirme: Göç ve Toplumsal Kabul”, Göç Araştırmaları Dergisi, C. 1, S. 2 (2015), s.76.

geniş aile yapısının kentlere göç edildikten sonra çekirdek aileye dönüştüğünü göstermektedir. Kırdan kente göç sosyal ilişkiler bağlamında değerlendirildiğinde akrabalık ilişkilerinin devam ettiği, fakat bu ilişkilerin boyut değiştirdiği görülmektedir. Çünkü kente göç eden aileler zamanla kentsel yaşam tarzına uymaya başlamaktadır. Dolayısıyla bu değişim aile yapısını ve akrabalık ilişkilerini etkilemektedir. İnsanlar geleneksel akrabalık ilişkilerini terk etmiş, endüstriyel çalışma ve kent yaşamı aile bütünlüğünün bozulmasına sebep olmuştur. Bazı göçmenlerin iş için tek başına göç etmeleri de ailelerin parçalanmasına sebep olabilmektedir.68

Bazı iş yerlerinde liberal davranışlar, aile yapısına aykırı ve aile dışı ilişkilerin normal gibi sunulması, evlilik dışı doğan çocukların kimlik kazanmaları gibi etkiler aile hayatındaki değerlerin zayıflamasına neden olmaktadır. Göçün yoğun olduğu yerlerde boşanma ve aile içi şiddetin arttığı da gözlemlenmektedir. Yani kırsal kesimden gelip şehirlere yerleşen aileler sosyal kontrol mekanizmalarından uzaklaşarak ekonomik ve sosyal problemlerle birlikte şiddetin artmasına neden olmaktadır.69

Göç şehir hayatına hem olumlu hem de olumsuz etki etmektedir. Olumsuz şartlar olarak şehirlerin fiziksel ve kültürel açıdan daha çok köye benzemesi, suç oranlarının artması, belediye ile ilgili sorunların çoğalması ve sağlık hizmetlerine olan ihtiyacın artması sayılabilir. Olumlu şartlar ise resmi nikahların artması, ülkede sosyal uyum ve sosyal bütünleşmenin sağlanması ve şehirleşmeye katkı olarak zikredilebilir.70

4.3.Ekonomik Etki

Göç olgusu toplumsal yapıyı ne kadar etkiliyorsa bir şehrin, bölgenin veya ülkenin ekonomisini de o kadar etkiler. Uluslararası göç bir ülkenin ekonomisinde hem

68 Halis Başel, “İç Göçün Sonuçları ve İşgücüne Etkileri”, Journal of Social Policy Conferences, S. 51 (Ekim 2010), s. 300-303.

69 Kazım Yıldırım, “Göçün Aile Üzerindeki Etkisi,” Https://Www.Ayk.Gov.Tr/Wp-

Content/Uploads/2015/01/YILDIRIM-Kaz%C4%B1m-G%C3%96%C3%87%C3%9cn-A%C4%B0le-%C3%9czer%C4%B0ndek%C4%B0-ETK%C4%B0s%C4%B0.Pdf (Erişim Tarihi 23/03/2020).

70 Recep Özkan, “Göç Olgusu ve Toplumsal Yapıya Etkisi”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 33, S. 47 (2019), s. 139

olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Bu etkiler en çok iş göçüyle alakalı yapılan tespitlerde ortaya çıkmaktadır.

Göçün birey üzerinde ortaya çıkan etkilerinden biri istihdam ve işgücü yapısı alanında görülmektedir. Göç, istihdamı iki şekilde etkilemektedir. Birincisi işgücünün kentsel alanlardaki etkisidir. Yani göçlerin sebebi ekonomik olduğu için göçmenlerin hedefi iş bulmaktır. Dolayısıyla kentlerde işsizler için rekabetin artması iş piyasasında çalışma koşullarını olumsuz şekilde etkilemektedir. Bunun sonucu ise ücretlerin düşmesi ve kayıt dışı çalışmaların artmasıdır. İkincisi ise toplumsal etkidir.

Göçmenlerin tarımsal işgücü yapısından kentsel işgücü yapısına geçmelerinin sonucu bütün hane halkını etkilemektedir. Dolayısıyla göç sadece erkek işçi nüfusunu değil ailenin diğer bireylerini de etkilemektedir. Çünkü kentte yaşamın daha maliyetli olması diğer aile bireylerinin de çalışmasını zorunlu kılmaktadır.71

Göçün istihdam üzerindeki bir diğer etkisi de formel sektörde iş bulamayan göçmenlerin kayıt dışı çalışmaya yönelmesidir. Bu tarz bir çalışma birçok ülkenin sorunudur.72 Bazı ülkelerde hızlı nüfus artışı ve dış göç yoğunluğu kayıt dışı çalışmaların artmasının nedenlerinden biridir.

Neo-klasik ekonominin makro göç kuramına göre ülkelerin çalışma ücreti farklılığından kaynaklı olarak düşük ücretli işçiler yüksek ücretli ülkelere göç etmektedir. Ülkeler arasında işgücü piyasalarındaki dengesizlik ve ücret farklılıkları fakir ülkelerden zengin ülkelere göçe neden olmaktadır. Bu durum fakir ülkelerde işgücünün azalarak ücretlerin yükselmesi, zengin ülkelerde de işgücünün artıp çalışma ücretlerinin düşmesi ile sonuçlanmaktadır.73

Bir ülkenin uluslararası iş göçü almasının olumlu etkileri arasında sermayenin tam kapasiteyle çalışması, yatırım hızının yükselmesi ve iktisadi refahın artması gibi durumlar sayılabilir. Mesela İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı ülkelerinin işgücünü dışarıdan almaları ekonomilerine büyük katkı sağlamıştır. Olumsuz etki ise, iş gücünü

71 Başel, “İç Göçün Sonuçları ve İşgücüne Etkileri”, s. 308-309.

72 Başel, “İç Göçün Sonuçları ve İşgücüne Etkileri”, s. 312.

73 Güllüpınar, “Göç Olgusunun Ekonomi-Politiği Ve Uluslararası Göç Kuramları Üzerine Bir Değerlendirme,” s. 57-59.

dışarıdan alan ülkeye daha yüksek maliyetler çıkmasıdır. Örneğin nüfusun artması yol, konut, hastane ve diğer ihtiyaçların da artmasına neden olmaktadır.74

Göç sadece göç edilen yerleri değil göç veren yerleri de etkilemektedir.

Ekonomik açıdan bakıldığında göç veren ülkeler insan gücü kaybı, kırsal alanların boşalması ve kalkınmanın yavaşlaması, pazarın dağılması gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Göç veren ülkeler sadece üretim faktörünü değil bölge ekonomisinin avantajlarını da kaybetmektedir.75

Çoğu ampirik çalışmaya göre gelişmekte olan ülkelerde göç, kişilerin ailelerinin sosyal ve ekonomik statülerini geliştirmek amacıyla yapılmaktadır.

Gönderilen paralar genelde ev gelirini ve yaşam standardını artırmak, beslenmeyi ve diğer ihtiyaçları karşılamak için iyi bir gelir kaynağıdır.Ulusal düzeyde bakıldığında gelişmekte olan ülkeler için işçi dövizleri daha az geçici ve daha güvenli bir para kaynağıdır. Fakat işçi dövizlerinin varlığı bir ülkede yoksulluğu azaltacağı anlamına gelmemektedir. Yoksullar bu gelen dövizlerinden konut, hizmet ve yerel ürünlere harcamalar yaparak faydalanabilirler.76 Böylece göç bazı ailelerin ekonomik koşullarını iyileştirmeye yardımcı olmaktadır.

4.4.Kültürel Etki

Göç, bireyler üzerinde sebeplerine göre farklı etkiler yaratabilmektedir.

Zorunlu göçe maruz kalanların durumu diğer göç tiplerinden farklıdır, çünkü büyük ölçüde olumsuz etkileri vardır. Göçmen göç ederken kendi kültürünü yabancı bir ülkeye götürüp orada farklı bir kültürle karşılaşmaktadır. Bir göçmenin yabancı bir ülkede bulunurken kendi kültürünü memleketindeki gibi yaşayamaması kültürel yaşamının bir şekilde değişime uğramasını kaçınılmaz kılmaktadır.

Göçmenler farklı bir kültürle ilk defa karşılaştıklarında kültür şoku yaşamaktadırlar. Bozkurt Güvenç kültür şokunu, “bir kültürden başka bir kültüre

74 Onur Çayan, Uluslararası İşgücü Göçü Ve İşsizlik Üzerine Etkisi: 2009-2015 Yılları Arası Türkiye İncelemesi, (Yüksek Lisans Tezi) Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018, s. 55.

75 Başel, “İç Göçün Sonuçları ve İşgücüne Etkileri”, s. 315-316.

76 Stephen Castles, Hein de Haas, Mark J. Miller, The Age Of Migration-lnternational Population Movements in the Modern World, New York: Paigrave Macmillan, 5. b., 2014, s. 75.

giden bireylerin, yeni kültüre uyum sağlamakta karşılaştıkları güçlükler, sıkıntı ve bunalımlar, gösterdikleri tepkiler”77 olarak tanımlamaktadır.

İnsanlar göç ettikten sonra, gittikleri yerlerde bazı inanç, yaşam biçimleri ve alışkanlıkları terk etmek ya da yeni yerin yapısına göre bunları gizleyerek yaşamak zorunda kalabilirler. Daha sonra kültürel etkileşime girebilirler.78 Göçmenler yeni çevrelerde değişime neden oldukları gibi gittikleri çevreler de kendilerinde bir nevi değişimler meydana getirmektedir. Ayrıca göç süreci sadece göçmenleri değil, göç edilen yerin yerli vatandaşlarını da köklü bir şekilde değiştirmektedir.79 Yani göç edilen bölgenin yerli vatandaşları göçmenlerle karşılaştıklarında olumlu ya da olumsuz bir tepki göstermektedirler. Bazıları göçmenleri hoşgörü ile karşılarken bazıları ise onlardan rahatsızlık duyabilmektedir.

Göçün bir sonucu olarak kültürel değişme bağlamında kültürleşme kavramı geliştirilmiştir. Kültürleşme, farklı kültürlere sahip olan grupların kendi aralarında sürekli bir etkileşim içerisinde olmaları nedeniyle kültürel değişikliklerin ortaya çıkmasıdır. Kültürleşme sürecindeki değişim hem göçmenlerde hem de göç edilen bölgenin yerli halkında görülmektedir. Faklı kültürlerde yetişen insanlar bir araya geldiklerinde onların kişilik, davranış, yaşam tarzı, inançları ve benzeri kültürel unsurları birbirlerinden etkilenmektedir. Göç olgusu kültürleşmenin en yaygın nedenlerinden biridir. Çünkü bir göçmen memleketinden ayrıldığında ailesinden, arkadaşlarından ve toplumsal bağlarından da ayrılmaktadır. Dolayısıyla böyle gruplar kültürleşme ile birlikte pek çok açıdan değişime uğramaktadır.80

Kültürleşme sürecinin öğelerinden biri olarak göçmenler, mülteciler veya yerliler değişime uğrayabilmektedir. Bazı gruplar bu sürece gönüllü olarak bazıları ise istemeden dahil olmaktadırlar. Fakat bu gruplar kültürleşme sürecini aynı şekillerde yaşamamaktadırlar. Buna kültürleşme stratejileri denilmektedir. Göçmenlerin farklı kültürleşme stratejileri farklı sonuçlar doğurmaktadır. Kültürleşme stratejileri

77 Bozkurt Güvenç, İnsan ve Kültür, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1974, s. 134.

78 Nazim Işık, Göç, Kültür Ve Kimlik Üzerine Sosyolojik Bir Analiz: Sakarya İli Küpçüler Ve Güneşler Örneği, (Yüksek Lisans Tezi) Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018, s.

33.

79 Ayşenur Bilge Zafer, “Göç Çalışmaları İçin Bir Anahtar Olarak “Kültürleşme” Kavramı”, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, C.17, S. 30 (2016), s. 76.

80 Zafer, “Göç Çalışmaları İçin Bir Anahtar Olarak “Kültürleşme” Kavramı”, s. 77-78.

asimilasyon, ayrılıkçılık, bütünleşme ve marjinalleşme olmak üzere dört tanedir.

Yerliler göçmenlerden farklı olarak bütünleşme, asimilasyon veya eritme potası, tecrit etme, dışlama ve bireycilik gibi kültürleşme stratejilerini tercih etmektedirler. Yerliler ve göçmenler bütünleşme, asimilasyon ve bireycilik stratejilerini tercih ettiklerinde aralarında olumlu ilişkiler, diğer stratejileri tercih ettiklerinde ise uyumsuz ilişkiler görülmektedir.81

Toplumun dışında olan toplulukların ve göçmenlerin yeni bir topluma uyum sağlamak için entegrasyon politikaları geliştirmeleri önemlidir. Toplumsal uyum altında bütünleşme (entegrasyon), aynılaşma ve asimilasyon gibi süreçler bulunmaktadır. Özellikle aile kurumu entegrasyon sürecinden etkilenen yapılardan biridir. Çünkü aile bireyleri öyle bir ortamda evde kendi kültürlerine uygun, dışarıda ise farklı davranışlar geliştirmektedirler.82

Bazı göçmenler yabancı bir kültürde yaşadıkları için sosyal ve kültürel dışlanmaya maruz kalmaktadırlar. Dolayısıyla bu dışlanma göçmenlerin hemşehri mahallelerine sığınmalarına83 ve zamanla gettoların kurulmasına neden olmaktadır.

Gettolarda insanlar kendi kültürüne uygun bir ortam kurma çabasında olurlar. Böyle mahalleler Batı ülkelerinde sıkça görülmektedir. Dolayısıyla göçmenlerin etnik kültürleri, yabancı bir ülkede bir araya gelerek kendi mahallerini kurmalarında merkezi bir role sahiptir. Böyle etnik mahalleler, çoğunluk tarafından ulusal kimlik için bir tehdit unsurudur. Baskın gruplar tarafından göçmen kültürleri değişmez ve gerici olarak görülmektedir.84

Zorunlu göçe maruz kalan toplumlar kültürel travma da yaşayabilmektedir.

Ron Eyerman’a göre, “kimlik ve anlamın dramatik bir şekilde kaybolması, toplumsal dokularda bir yırtılma anlamına gelir ve bir dereceye kadar uyum sağlayan bir grup insanı etkiler. Bu anlamda travmanın bir topluluktaki herkes tarafından hissedilmesi

Ron Eyerman’a göre, “kimlik ve anlamın dramatik bir şekilde kaybolması, toplumsal dokularda bir yırtılma anlamına gelir ve bir dereceye kadar uyum sağlayan bir grup insanı etkiler. Bu anlamda travmanın bir topluluktaki herkes tarafından hissedilmesi