• Sonuç bulunamadı

1.6. İbâdîliğin İtikadi Görüşleri

2.1.2. Fer’î Kaynaklar ( İhtilaf Edilen Deliller )

2.1.2.8. İstikra ( Tümevarım )

Hükümlerden birisinde bir cinsin fertlerinin araştırılmasından ibârettir.201 Es- Sâlimî’ye göre istikra İslam şeriatında ahkâmı tahsil etmek için olan tâlî delillerden biridir. İstikra tam ve nâkıs olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Tam istikra; Hükmü öğrenilmek istenilen suretin dışında bir fert kalmaksızın o cinsin bütün fertlerinin araştırılmasıdır. Bunun neticesinde bu suretin hükmününde o cinsin diğer fertleriyle aynı olduğuna hükmedilir.202 İstikranın bu kısmı kat’î bir hüccettir. Nâkıs istikra; Bir cinsin fertlerinin çoğunluğunun araştırılarak bir hükümde ittifak ettiği görülünce fertlerin tamamında bu hükmün geçerli kılınmasıdır. Mesela hayız halinde gelen kanın en son süresini belirlemek amacı ile fertleri araştırmak gibi. Kadınların bir çoğunda bu sürenin on günü geçmediği görülünce istikra ile istidlal edilerek bütün kadınlarda hayzın en son müddetinin on gün olduğuna hükmedilir. Nâkıs istikranın delâleti zannîdir.203

2.1.2.9. Sedd-i Zerâyi’

Zerâyi’, sözlükte iyi olsun kötü olsun başka bir şeye ulaştıran vasıta demektir. Usul terimi olarak ise şer’an yasaklanmış sonuca götüren vasıtadır. Sedd-i zerâyi’ ise mefsedete götüren bu vasıtaların yasaklanması demektir.204 Sedd-i zerâyi’ bütün fakîhlere göre şer’î hüccettir. Ancak bunu en geniş manada Mâlikîler ve Hanbelîler kullanmışlardır.205 Es-Sâlimî bu delille amel etmiştir. Mesela Şaban ayının on beşinci gecesinde cemaatla namaz kılınmakta ihtilaf olunmuştur. Nureddin es-Sâlimîye göre diğer nafile namazların olduğu gibi bu namazında caiz olması gerekir. Ancak bu durum İslam’da bid’atların ortaya çıkmasına sebep olmadıkça böyledir, aksi takdirde bid’atları kaldırmak için men edilir.206

201 Bettâşî, 1/343 ; Halid, 100. 202 Bettâşî, 1/343.

203 Bettâşî, 1/344 ; Halid, 100.

204 Zeydan, 231; Şa’bân, 202; Halid, 100. 205 Şa’bân, 205.

2.2. İçtihad Anlayışları 2.2.1. İçtihad

İçtihad kelimesi lugatte “ güç, tâkat ve çaba” manasına gelmekte olan “c, h, d” kökünden türemiş, iftial kalıbında mastardır.207 Usul-ü fıkıh ıstılahında ise içtihad, Fakih’in bir konudaki şer’î hükmü ortaya çıkarmak için olanca gücünü ortaya koymasıdır.208

Müçtehidde aranan şartlar bakımından Sünnî ve İbâdî usulcüler arasında bir fark görünmemektedir. Sünnî usulcüler, müctehidleri, bilgi ve ehliyet derecelerine göre sınıflandırmışlardır. 1. sırada müstakil, mutlak, 2. sırada müntesip, mutlak, 3. sırada mukayyed (sınırlı, mesela mezhepte, meselede müçtehidler) vardır.209

Müçtehidin, sarf, nahv, lügat, belâğat ilmini, arapçanın kelime yapılarını, akâidi İslâmiyyeyi, fıkıh usulünü, Hz. Peygamber (S.A.V.)’in ve ashâbının hayatını, âyetlerin nüzûl sebeplerini, hadislerin vürûd sebeplerini, tefsir kâidelerini, Kitab’ın muhkem, müteşâbih, nâsih, mensûh, hâss, âmm, mücmel, mübeyyen, mutlak, mukayyed gibi kısımlarını bilmesi gerekir. Yine müçtehidin üzerinde icmâ oluşmuş meseleleri bilmesi gerekir. Bu şartların tamamını bulunduran müçtehidin içtihad etmesi icmâ ile caizdir.210

İçtihad’ın Tecezzî Etmesi: İçtihad’ın tecezzî etmesi, yani cüzlere , kısımlara

ayrılması konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Ekseriyet bunun caiz olduğu görüşündedir. İçtihad’ın tecezzî etmesi demek alimin bir meselede müçtehid olup, diğer meselelerde müçtehid olmaması demektir. Yani alimin bazı meselelerde içtihad şartlarını hâiz olması, diğer bazı meselelerde hâiz olmaması demektir. Mesela mirasla alâkalı delilleri, nassları ve ulemanın görüşlerini bilen ve içtihad şartlarını taşıyan kişi bu meselelerde içtihadda bulunabilir. 211 Nureddin es-Sâlimî içtihad’ın tecezzî etmesinin sahih olduğu görüşündedir. Nureddin es-Sâlimî müçtehidin bütün âyetleri ve hadisleri ezberlemesinin şart olmadığını belirtmektedir. Müçtehidde içtihad şartlarının bazısı bulunmuyorsa, ancak nikâh gibi veya büyu’ gibi belli bir mevzuya dair delilleri ve incelikleri biliyorsa Nureddin es-Sâlimî müçtehidin vâkıf olduğu hususta içtihad

207 İbn Manzur, 3/133. 208 Bettâşî, 1/371. 209 Şa’bân, 438. 210 Bettâşî, 1/372.

etmesinin caiz olduğunu söyler. İbâdî alimleri el-Bedr eş-Şemmahi ve Şeyh Süleyman b. Yahlif’e göre müçtehidin kitab ve sünnetin tamamını bilmesi gerekmektedir. 212

Müçtehidlerin İsabet Etmesi:

Meseleye farklı açılardan bakan usulcülerin aynı konuda farklı hükümler çıkaran birden fazla müçtehid arasından birinin mi, yoksa hepsinin mi isabet etmiş sayılacağı konusunu tartışmışlardır. Müçtehidler, hakkında kat’î delil bulunmayan füru’a dair meselelerde ihtilaf etmişlerse İbn Bereke dışındaki Umman’lı İbâdî bilginleri ve Mağrib bilginlerinden Ebu Yakub el-Vercelani’ye göre bu müçtehidlerin hepsinin içtihadı doğrudur. İbn Bereke’ye göre ise bir tanesinin içtihadı doğru diğerleri hatalıdır. Ancak hatalarından dolayı günahkâr değillerdir. “ Müçtehid içtihad edipte isabet ederse iki

ecir, hata ederse bir sevap kazanır.” 213 hadisine dayanarak isabet eden, içtihadda bulunup isabet ettiği için iki ecr (mükâfat ) alır. Hata eden ise içtihadda bulunduğu için bir ecr alır derler.214

Hz. Peygamber (S.A.V.) döneminde içtihad caizdir ve vaki’dir. Delili şudur: Hz. Peygamber, Bilal (r.a.)’dan insanlara ikindi namazlarını Benî Kureyza’da kılmalarını duyurmasını istemişti. Sahâbeden bir grup yola çıkmışlar ve Hz. Peygamber (S.A.V.) bizim oraya çabuk ulaşmamız için böyle demiştir, yoksa o bizim namazı terk etmemizi istemez diyerek yolda ikindi namazlarını kılmışlardı. Diğer grup ise yatsı namazı vakti oraya ulaştıkları için onlarda yatsıdan sonra kılmışlardı. Hz Peygamber (S.A.V.) bu iki grubun bu şekilde amel etmelerine herhangi bir müdahelede bulunmamıştı. Çünkü her iki grupta müçtehid idi.215

İçtihadın Değişmesi:

Müçtehid bir mesele hakkında içtihad edip bir hükme vardıktan sonra artık bu içtihada göre hareket etmesi vâciptir. Müçtehid bir hadiseyi inceleyip o konuda bir hükme vardıktan sonra, aynı mesele hakkında içtihadı değişir ve öncekinin aksine bir sonuca varırsa birinci içtihadıyla amel edemez. İkinci içtihadıyla amel etmesi lazımdır. Nureddin es-Sâlimî bu meselenin içtihad içtihadı bozar prensibine dayandığını söyler. Ona göre sahih olanda budur. Nureddin es-Sâlimî tartışma konusu olan eşlerle evliliğin devam etmesi gibi devamlılık arz eden şeylerdedir. Ama geçmişte kalmış işlerle alâkalı

212 Bettâşî, 1/372-373.

213 Buhari, İ’tisam, 21 (8-157). 214 Bettâşî, 1/375.

yeni bir içtihadda bulunulması durumunda onların kaza edilmesi gerekmez. Abdest ve namazın sıhhati gibi. 216 Müçtehid içtihadını değiştirip başka bir hükme varırsa bunu kendisini taklît eden insanlara duyurması gerekir.217 İbâdîlere göre içtihad kapısı daima açıktır.218

2.2.2. Taklîd

Bir usul terimi olarak taklîd, delilini bilmeksizin sözü hüccet olmayan kişiden başkasının görüşünü almaktır.219 İçtihad derecesine ulaşan bir kimsenin bir meseleyle karşılaştığında içtihad edip o hükme göre hareket etmesi vâciptir. O meselede kendi içtihadıyla amel etmeyip başkasını taklîd etmesi caiz değildir.220 İçtihad edemeyen kişinin taklîd etmeye ihtiyaç duyduğu hükümleri ilim ehline sorması vâciptir. Zira yüce Allah “ Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz”221 buyurmaktadır. Âyette bilenlere sorulması emir sığasıyla talep edilmektedir. Emir sığası ise vücûb ifade eder.222

Bununla beraber karşılaştığı bütün meselelerde belirli bir imamı taklîd etmesi vâcip değildir. Nureddin es-Sâlimî bunu şöyle izah etmiştir: Sahâbe devrinde ve ondan sonraki devirlerde mukallidler belli bir bilgin veya mezhepte sınırlı olmaksızın rastladıkları bilginlere soragelmişlerdir. Bu durum tâbiîn döneminde ve sonraki dönemlerde devam etmiş ve caiz olduğuna dair icmâ meydana gelmiştir.223

Usul kitaplarında “hulüvv meselesi” başlığı altında, herhangi bir asırda, müçtehid derecesinde alimin bulunmamasının cevaz ve vukûu tartışılmıştır. Bununla beraber belli bir zamandan sonra içtihadın caiz olup olmadığı, yani içtihad kapısının açık olup olmadığı meselesi de tartışılmıştır.224 Nureddin es-Sâlimî ve el-Bedr eş- Şemmahi bir dönemde müçtehidin bulunmamasının mümkün olduğu görüşündedirler. Taklîd edilecek müçtehidin hayatta olması şart değildir; yaşayan ve artık yaşamayan müçtehidlerin içtihadlarıyla amel edilir.225

216 Bettâşî, 1/378. 217 Bettâşî, 1/378. 218 Nami, 145. 219 Şa’bân, 448; Zeydan, 383. 220 Bettâşî, 1/380. 221 Enbiya Sûresi, 21/7. 222 Bettâşî, 1/279. 223 Bettâşî, 1/382. 224 Karaman, 183. 225 Bettâşî, 1/ 383.

İKİNCİ BÖLÜM

ŞER’Î DELİLLERDEN ÇIKARILAN HÜKÜMLER

Fıkıh usulü, hükümleri ispat açısından delilleri ve bu delillerle sonuçlandırılan hükümleri ihtiva eder. Birinci kısımda deliller incelendi. Bu kısımda ise Ahkâm incelenecek.

Benzer Belgeler