• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE İSTİHDAM

2.1. İstihdam ve İlişkili Kavramlar

2.1.2. İstihdam Kavramı ve Türleri

İşgücünün, çalışan kesimini kapsayan istihdam kavramına dönük farklı tanımlar yapılmıştır. İktisat disiplini, istihdam konusunu, geniş bir bakış açısı ile değerlendirerek “çalışma ve gelir elde etme kararında olan bireylerin, hizmetlerinden faydalanılmak üzere, iradi ve ihtiyari olarak çalıştırılmaları” biçiminde tanımlamaktadır. İstihdamın teknik olarak geniş ve dar anlamda olmak üzere iki ayrı tanımı yapılabilmektedir. Geniş anlamda istihdam; tüm üretim faktörlerinin üretim sürecinde kullanılmasıdır. Dar anlamda istihdam ise; sadece emeğin üretim sürecinde girdi olarak kullanılması biçiminde tanımlamaktadır. İstihdam tanımı ile anlatılmak istenen, dar anlamda tanımlanan istihdamdır. İstihdamın dört temel unsuru içinde barındırması beklenmektedir. Üretken istihdam olarak da tanımlayabileceğimiz bu dört unsur; mal veya hizmet olarak ürün artışı sağlayan, istihdam edilen bireye üretime katılması karşılığında gelir ve saygınlık sağlayan süreklilik gösteren istihdamdır. 1980

sonrası neo-liberal uygulamaların getirdiği bir sonuç olarak, çalışanların sayısının giderek artması, kısa süreli çalışma, geçici çalışma, mevsimlik çalışma gibi istihdam biçimlerinin değişmesi “eğreti istihdam” kavramını öne çıkarmıştır. Standart istihdamdan, eğreti istihdama geçiş süreci çalışanlar açısından güvencesizlik, belirsizlik, istikrarsızlık, ekonomik ve sosyal kırılganlık, kötü çalışma koşulları ve tüm bunların bedensel ve ruhsal sağlığa yönelik riskler doğurması gibi olumsuz durumları ortaya çıkarmıştır (Tokol ve Alper, 2018: 126-127).

İhtiyaçların sınırsız ve bu ihtiyaçları karşılayacak mal ve hizmet üretiminde kullanılan kaynakların sınırlı olması, bu kaynakların israfa sebebiyet vermeden tam ve doğru kullanılmasını önemli hale getirmektedir. Eğer ihtiyaçların karşılanmasında kullanılan üretim faktörlerinin tümü üretimde kullanılabiliyor ise, geniş anlamda tam istihdam olarak tanımlanmaktadır. Dar anlamda tam istihdam ise, bir ekonomide çalışma yaşına gelmiş ve çalışma arzusu içerisinde bulunan herkesin, diğer bir ifade ile emek faktörünün tamamının iş bulabilmesine denir. Tanımdan da çıkarılacağı üzere gerçekte ekonomi içerisinde tam istihdam da söz etmek veya tam istihdamı gerçekleştirmek oldukça zordur. Tam istihdam hesaplamasında, işsiz sayısı ile açık işyeri sayısı karşılaştırılmaktadır. İşsiz sayısının açık işyeri sayısından çok fazla olmaması ve işsizliğin, işini kaybetme ile yeni bir iş bulunana kadar geçen süre aralığından ibaret olması durumunda tam istihdamdan söz edilebilmektedir. Aksi durumda tam istihdam söz konusu olamayacaktır. İşsiz sayısı ile açık işyeri sayısının eşitliği durumunda bile tam istihdamdan söz edilemeyeceği yönünde de görüşler bulunmakta olup, bu görüşe göre, açık işyeri sayısının fazlalığı durumunda tam istihdamın oluşabileceği belirtilmektedir. İşgücü piyasasında, kendi isteği veya iş değiştirmek amacı ile işsiz kalanların, ölenlerin veya emekli olanların yerini işgücüne yeni katılanlar almaktadır. Güçlü veya merkezi planlama ile yönetilen sosyalist ekonomilerde dahi, bu süreç zaman almaktadır. Teknoloji ve haberleşmenin geliştiği ülkelerde, iş arayanlar ile açık işyerlerini buluşturup bir araya getirmek daha kolay olduğundan işsizlik süresi ve işsizlik oranı daha düşük seviyelerde gerçekleşmektedir. Aksi durumda, haberleşmenin zayıf, işgücü hareketliliğinin sınırlı, işverenlerinde vasıflı işçi çalıştırma isteklerinin kabul gördüğü piyasalarda işsizlik oranlarının daha yüksek ve işsiz kalınan sürelerin daha uzun olduğu görülmektedir. Emek talebinin çok

olduğu durumlarda dahi, işsizlik süresinin en aza indirilmesi çok önem arz etmekte olup, aksi durumda tam istihdama ulaşılmış gibi görünse de, işsizlik önlenemeyen bir sorun olarak devam edecektir (Serter, 1993: 32-34).

Eksik istihdamsa tespit ve ölçümü açısından uzunca bir süre tartışılan bir kavramdır. Bu kavram, ilk kez 1957 yılında 9. Uluslararası Çalışma İstatistikçileri Konferansında gündeme getirilmiştir. Konferansta eksik istihdamın ölçülmesinde aranacak kriterlerin belirlenmesi ile kavramın bir tanımı da yapılmıştır. Konferansta kabul gören ortak tanıma göre eksik istihdam; “eğer istihdam edilmekte olan bir kişi, arzu ettiği, yapmaya gücü yettiği ve yapabildiği halde, halen çalıştığından daha fazla çalışamıyor veya bir kişi üretimin daha gelişmiş şartları altında çalıştığı veya başka bir mesleğe geçtiği zaman istihdam edilen bu kişinin geliri, üretkenliği ve verimi yükseliyorsa bu durum eksik istihdamdır.” şeklinde tanımlanmıştır (Serter, 1993: 18- 19). Eksik istihdam basit bir ifade ile; işgücünün kendisi açısından daha kazançlı, ülke ekonomisi açısından üretken, faydalı, katma değerli ve karlı çalışabileceği halde, bunları gerçekleştirebilme olanağı bulanamaması şeklinde ifade edilebilmektedir.

Eksik istihdam, görülebilir ve görülemeyen eksik istihdam olmak üzere iki şekilde değerlendirilir. Görülebilir eksik istihdam, bir kişinin kendi isteği dışında normal çalışma süresinin (40 saat) altında çalışmak zorunda bırakılmasıdır. Çalışan kişi, mevcut olan işinde veya bir başka işte çalışmaya müsait olduğu halde haftalık 40 saatten fazla çalışıyorsa eksik istihdamdan söz edilebilir. Görülemeyen eksik istihdamda, eğitim ve vasıflarına uygun olmayan işlerde istihdam edilenler, çalıştığı halde ücret düşüklüğü veya işinden memnun olmama gibi nedenlerle işini değiştirmek amacı ile iş arayan kişiler görülemeyen eksik istihdam içerisinde ele alınır. Eksik istihdam kavramı, işgücünün “işsiz” olmayıp, kapasitesinin altında “çalışıyor” olması yönü ile işsizlik kavramından ayrılır. Dolayısıyla eksik istihdam edilmiş olan kişiler daha iyi bir iş, konum, ücret ve çalışma saatleri için birbirleri ile yarış halindedirler. Eksik istihdam, işsizlik oranlarının gerçek sonuçlarının belirlenmesinde önemli bir yere sahiptir (Küçükali ve Lokmacı, 2015: 77). Eksik İstihdam, bir ülke ekonomisindeki atıl işgücünü ve potansiyelin ne kadar altında istihdam gerçekleştiğini ölçmede yararlanılan göstergelerden biridir (Aşık, 2013: 2).

Aşırı istihdamsa, istenilenden daha fazla kişinin istihdam ediliyor olması durumudur. Ancak, zorunluluk halinde söz konusu olur. Hiper istihdam olarak da tanımlanan aşırı istihdam da işgücü kıt bir üretim faktörü haline gelmektedir. Bu kıtlık hali, belli bölgelerde ve sanayi dallarında olduğu gibi belli mesleklerde de yoğunlaşabilmektedir. İşgücü kıtlığının giderilmesi için işgücüne katılma oranını arttırıcı tedbirler alınmalı ve işçilere dönük mesleki-teknik eğitimler arttırılmalıdır. Bu istihdam türü, özellikle savaş hali gibi mecburiyet durumlarında görülür. Örneğin; II: Dünya Savaşı sırasında pek çok ülkede aşırı istihdam olgusu ile karşılaşılmıştır. (Serter, 1993; 36-37)