• Sonuç bulunamadı

5. ÖRNEK PROJELERİN AYDINLATMA TASARIMLARININ

5.3 İstanbul Deniz Müzesi aydınlatma sisteminin değerlendirilmesi

5.3.1 İstanbul Deniz Müzesi Hakkında Genel Bilgiler

Deniz Müzesi, 31 Ağustos 1897 tarihinde Tersane-i Amire bünyesindeki Mayın Müfreze Komutanlığı`na ait binada “Müze ve Kütüphane İdaresi” adıyla Binbaşı Süleyman Nutki tarafından kurulmuştur (Url-32).

Başta müze deposu olarak sergiye açılan müzede, 1914 yılında Bahriye Nazırı olan Cemal Paşa reform yapmış ve müdürlüğe Deniz Yüzbaşı Ressam Ali Sami Boyar`ı getirip, bilimsel anlamda müzenin yeniden düzenlenmesine imkan sunmuştur. 1917 yılında müzenin ilk kataloğu yayınlamış, Türk gemilerinin tam ve yarım modellerinin yapılması için “gemi model atölyesi” ve mankenlerin yapıldığı “mulaj (döküm)-manken atölyesi”ni kurularak, müzenin geliştirilmesine ve bugünkü halini almasına temel oluşturulmuştur.

1933 yılında Kasımpaşa`daki Nakkaşhane binasına taşınan müze, “Bahriye Müzesi Müdürlüğü” adıyla açılmış, II. Dünya Savaşı`nda ise olası tahribattan korumak üzere Ankara, İzmit ve Niğde`ye aktarılmıştır. 1946 yılında müzenin tekrar İstanbul`da kurulmasına karar verilerek önce bugünkü Kuzey Deniz Saha Komutanlığı binasına depolanmış, sonra da Dolmabahçe Camii Hünkar Mahfeli`ne taşınmıştır. 1948 yılında Preveze Deniz Zaferi`nin 410. yıldönümü sırasında “Deniz Müzesi ve Arşivi Müdürlüğü” adı ile ziyaretçilere açılmıştır.

1956 yılında Dolmabahçe yolunun genişletilmesi sırasında burada bulunan arşiv ve belgeler Dolmabahçe Sarayı`nın kuzey kısmında bulunan Arabacılar Dairesi`ne taşınmıştır.

Son olarak 27 Eylül 1961 yılında, Beşiktaş semtinin İskele Meydanı`nda Türk Amirali Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa`nın anıtı ve türbesi yanında, bugün bulunduğu yere taşınmıştır (Url-32).

Binanın ihtiyaçları karşılamaması sebebiyle yapılacak ek binanın projesine 2008 yılında,belediyenin düzenlediği bir yarışma ile karar verilmiştir. Yarışma sonucunda

Teğet Mimarlık'ın projesi seçilmiş ve yapımı tamamlanmış, 2013 Temmuz ayında ziyaretçilere açılmıştır.

Yeni İstanbul Deniz Müzesi,17 bin 600 metrekarelik bir kompleks olup, Beşiktaş’ta konumlanmaktadır. Adayı saran ve tüm cepheleri dolaşarak tescilli binada kapanan cephe yüzey ve çizgileri, küçük parseller halinde cephelere bölünmüş kentsel dokuya gönderme yapmaktadır (Url-33).Şekil 5.18’de İstanbul Deniz Müzesi’nin arka cephesi görülmektedir.

Şekil 5.18 : Deniz Müzesi giriş cephesi (Fotoğraf, Erdemir, G., 2014). Projede, müze işlevinin yanı sıra kütüphane, çocuk eğitim salonu, sinevizyon odası, konferans salonu ve geçici sergileme alanları, satış ve kafeterya gibi birimler yer almaktadır. Bu ek birimlerle sergi ziyaretçisi olmayan kimseleri de müzeye çekmek amaçlanmaktadır. Müze içerisindeki sergileme ve dolaşım alanları, Beşiktaş merkezinin önemli noktaları olan Dolmabahçe Sarayı, Beşiktaş Meydanı, İskele Caddesi ve İstanbul Boğazı’na gönderme yapar. Bina üç kattan oluşur. Giriş birinci kat kotunda, cadde kısmındandır. Denize ise zemin kat ve yarı açık bir kamusal alan ile bağlanılmaktadır. Giriş cephesindeki lineer duruşa karşılık, sahil cephesindeki hareketler, sahil şeridinin siluetine atıfta bulunmaktadır. Sergi mekanları genelde objelerin büyüklüğü göz önüne alınarak geniş tasarlanmıştır (Url-33).

Şekil 5.19’da Deniz Müzesi vaziyet planı, Şekil 5.20’de ise giriş kotu planı, Şekil 5.21’de ise saltanat kayıklarının sergilendiği asma kat planı görülmektedir.

Şekil 5.19 : Yeni İstanbul Deniz Müzesi vaziyet planı (Url-34).

Şekil 5.20 : Yeni İstanbul Deniz Müzesi giriş kotu planı (Url-34).

Yeni İstanbul Deniz Müzesi kompleksi, açık hava sergi alanı olarak değerlendirilen bir avlu etrafında kurgulanır. Kuzeyinde Dolmabahçe Caddesi kenarında oluşturulan bir meydandan giriş holüne alınan ziyaretçi, avlu etrafında dolaştırılarak, mevcut teşhir binasından geçip tekrar giriş holünde döndürülür (Url-33).

Giriş holü aynı zamanda A ve B zonlarının ayrıldığı alandır. Saltanat kayıkları, tam ve yarım gemi modelleri ve diğer objeler, mevcut teşhir binasıyla birlikte A zonunu oluşturur. A zonu iki bölümden oluşur. Bunlar, kayıkhane ve mevcut teşhir binasıdır. Çok amaçlı salon, fuaye, sergi salonu, giriş holü, kütüphane ve diğer destek üniteleri ise B zonudur (Url-33).

Kayıkhane, İstanbul Deniz Müzesi’nin ana koleksiyonunun sergilendiği mekandır. Kuzey güney doğrultusunda betonarme perdelere oturan çelik köprülerle oluşturulur. Böylece kadırganın ve büyük kayıkların bulunduğu zemin kotunda kesintisiz görüş sağlanır. Daha küçük kayıkların çoğunlukta olduğu asma kat, ziyaretçiye zemin katta izlediği rotayı, bir kez de üst kottan deneyimleme imkanı verir. Müze programının en belirleyici özelliği, sergilenecek kayıkların hiç değişmeyecek olmasıdır. Kayıkhane bu noktadan hareketle şekillenmiş, bina tasarımı dev kadırgaların yerleşimi üzerinden kurgulanmıştır. Çelik köprülerin geçtiği açıklıklar ve galeri katı izdüşümü kayık yükseklik ve büyüklüklerine göre degişmektedir (Url-33).

Kayıkhane, en batıda kadırganın sergilendiği 45x20x13 metrelik ilk holden en doğuda çelik köprüyle bölünen 20x6x13 metrelik son hole kadar denize uzanan parçalar şeklindedir. Perdelere oturan köprüler, deniz cephesinde sağır duvarları oluştururken, köprülerin arasına asılan bakır asma tavan lineer bir çizgi oluşturarak şeffaf cephelere, güneyde İstanbul Boğazı’na açılır. Kayıklar ise denize yönelmiştir. Çelik köprüler, altlarında, içlerinde ve aralarında tam tanımlanmamış mekanlar oluştururlar. Obje sergileme, kayıkhanenin iki katında da avluya bakan duvar yüzeylerinde ve mevcut binaya bağlanan köprünün sağır cephesinde oluşturulan cam kutularda yapılır. Böylece gemi modelleri, tuğralar ve diğer objeler kayık sergilemedeki sisteme katılırlar (Url-33). Kayıkhane bölümüne ait iç mekan görseli Şekil 5.22’de görülmektedir.

Şekil 5.22 : Kayıkhane Bölümü (Fotoğraf, Erdemir, G., 2014).

Mevcut teşhir binası, çelik köprü ile Yeni Deniz Müzesine içeriden bağlanır. Mevcut bina, yeni müze rotasının parçasıdır. Ziyaretçi üst kottan bir köprü ile mevcut binanın üst kotuna bağlanır. Mevcut teşhir binası ile yeni binayı bağlayan çelik köprü Şekil 5.23’te görülmektedir.

Şekil 5.23 : Mevcut Teşhir Binası ve Yeni Deniz Müzesi’ni bağlayan çelik köprü (Fotoğraf, Erdemir, G., 2013).

Müze kompleksinin etrafında kurgulandığı avlu, açık hava sergileme ve çocuk bahçesi olarak tasarlanmıştır. Sergi salonu, kafeterya ve fuayeler geniş cam cepheleriyle avluya bakarlar. Kafeteryaya avlu içinde bir bölüm ayrılmıştır. Kayıkhaneden üst kota yapılan rampa avlu boyunca uzanır. Bu alanda tarihi kalıntılar korunmuştur. Bunun yanında toplar, deniz araçları, gemi pervanesi sergilenmiştir