I. BÖLÜM
1. İSMÂİL RUSÛHÎ ANKARAVÎ’NİN HAYATI
1.1. İsmi ve Meşhur Künyeleri
Anadolu ve Osmanlı tasavvufunda önemli bir konum elde eden Ankaravî’nin tam adı ve künyesi İsmâil b. Ahmed el-Ankaravî er-Rusûhî el- Bayramî el-Mevlevîdir.35 Ankaravî eserlerinin mukaddimelerinde kendisini en çok Şeyh İsmâil Ankaravî, Şeyh İsmâil Ankaravî el-Mevlevî veya Şeyh İsmâil el-Mevlevî el-Ankaravî isimlerini kullanarak tanımlamıştır.36
Ankaravî’nin meşhur künyelerinin mahiyeti hakkında kısa bilgiler verecek olursak:
1. Hazret-i Şârih, Şârihu’l-Mesnevî: Ankaravî, Mevlânâ’nın Mesnevî
isimli eserini şerh etmek için kaleme aldığı Mecmûatü’l-letâif ve ma‘mûretü’l-
maârif (Mesnevî Şerhi) isimli eserinin öneminden, Mesnevî şerhçiliğindeki ilmî
vukufiyetinden, Mevlevîler arasında çok tanınıp benimsenmesinden ve eserinin şöhretine binaen bu künyeyle meşhur olmuştur.37
Bu künye ve nisbe
35 Sâkıb Dede, Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân (Kahire: Matbaa-i Vehbiye, Evahir-i Şevval
1283/25 Şubat-7 Mart 1867), 2/37; Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi (Mecmûatü’t-
Tevârîhi’l-Mevleviyye), haz. Cem Zorlu (İstanbul: İnsan Yayınları, 2003), 288; Bağdatlı İsmâil
Paşa, Hediyyetü’l-‘ârifîn esmâ‘ü’l-müellifîn ve âsârü’l-musannifîn (İstanbul: 1951), 1/218; Ali Enver, Semâhâne-i Edeb, nşr. Kitapçı Rıfat (İstanbul: Âlem Matbaası-Ahmed İhsan ve Şürekâsı, 1309 H/1892), 82; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu‘cemü’l-mü’ellifîn (Beyrut: ts.), 1/358; Alpaydın, Osmanlılarda Türkçe Tefsir Geleneği, 97.
36 Ankaravî, Fütûhât-ı Ayniyye, 2; Semih Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevi Şerhi (Bursa:
Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005), 48.
37
Esrar Dede, Tezkire-i Şu‘arâ-yı Mevleviyye İnceleme-Metin, haz. İlhan Genç (Ankara:
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2000), 209; Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı
31
Ankaravî’nin Mesnevî şerhçiliğindeki otoritesini ortaya çıkarmaktadır. Bunun göstergelerinden biri Mesnevî-hânlara38 verilen icazette39 Ankaravî’nin şerh ettiği Mesnevî metnine uygunluk şartı aranmasıdır.40
Ankaravî yaşadığı çağda hâkim olan şerhçilik akımının etkisi sonucu Hâce Abdullah Herevî (öl. 481/1089), İbnü’l-Arabî, İbnü’l-Fârız (öl. 632/1235) ve Mevlânâ gibi ilim ve fikir adamlarının eserlerini şerh etmiştir. Tasavvuf alanındaki donanımı sayesinde eserlere getirdiği yorumlar şerh ve haşiyenin de ötesindedir.41
2. Ankaravî: Ankara’da doğmasına nisbetle kendisi hakkında bilgi
veren kaynaklarda Ankaravî şeklinde tanınmış ve tanıtılmıştır.42 Bu sebeble birden fazla meşhur lakabı olmasına karşın bu çalışmada kısaca Ankaravî adına sıklıkla yer verilecektir.
3. Rusûhî: Ankaravî, Rusûhî43 mahlasına İstanbul’a gelip Galata Mevlevîhânesi’ne şeyh olduktan sonra sahip olmuştur. Bu mahlas Ankaravî’nin intisap ettiği Mevlevîlik nisbesiyle birlikte “Rusûhî Dede” olarak da meşhur olmasına sebep teşkil etmiştir.44
Ankaravî’nin şeyhlik görevi için tayin olduğu ve medfun bulunduğu İskender Paşa tarafından inşa ettirilen Galata Mevlevîhânesi’nin45
yapılış tarihi (897/1491), (خوسرلا) [rusûh] kelimesine
Sonra Mevlevîlik (İstanbul: İnkilâp ve Aka Kitabevleri, 1983), 143; Ruhsâr Zübeyiroğlu, Mecmû’atü’t-Terâcim Mehmed Tevfîk Efendi (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Doktora Tezi, 1989), 101; Erhan Yetik, “Ankaravî, İsmâil Rusûhî”, Türkiye Diyanet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1991), 3/211-213.
38 Mesnevî’yi okuyup manasını vererek şerh etmeye “Mesnevî okutmak” Mesnevî okuyana da
“Mesnevî-hân” denir. Detaylı bilgi için bk. Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, 406.
39 Mesnevî okutma usulü ve Mesnevihanlık icâzetnâmesinin örneği hakkında detaylı bilgi için
bk. Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, 406-408.
40 Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, 143. Abdülbâki Gölpınarlı, Ankaravî’nin bu
şöhretinde haksız olduğunu maddeler halinde sıralamaktadır.
41 Yetik, “Ankaravî, İsmâil Rusûhî”, 3/211-213.
42 Bağdatlı İsmâil Paşa, Hediyyetü’l-‘ârifîn esmâ‘ü’l-müellifîn ve âsârü’l-musannifîn, 1/218;
Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, 143.
43
Âlimlerin Ankaravî’ye rusûhî mahlasının verilme sebepleri ve değerlendirmeleri hakkında bk. Sâkıb Dede, Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân, 2/39; Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, 1/25; a.mlf., Meşâyih-i Osmâniyye’den Sekiz Zâtın Terâcim-i Ahvâli, 21; Enver, Semâhâne-i
Edeb, 82; Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevi Şerhi, 49; Yetik, “Ankaravî, İsmâil Rusûhî”,
3/211-213.
44 Esrar Dede, Tezkire-i Şu‘arâ-yı Mevleviyye, 209; Süleyman Ateş, İşârî Tefsîr Okulu, (Ankara:
Ankara Üniversitesi Basımevi, 1974), 233.
45 Galata Mevlevîhânesi: II. Beyazıd devri meşhur devlet adamlarından İskender Paşa
tarafından (897/1491) inşa ettirilen İstanbul’daki ilk Mevlevihane olmuştur. Yüz adet derviş hücresini içinde barındıran Galata Mevlevihanesi sürekli ilavelerle genişletilmiş ve geliştirilmiştir. Özellikle Hâlet Efendi (1239/1823) tarafından sebil, muvakkıthâne, kitaplık ilave edilmiş, türbeleri ve derviş hücreleri restore ettirilmiş, avlu mermerle döşettirilmiştir. III. Selim, II. Mahmut ve Sultan Abdülmecid tarafından da restore ettirilmiştir. Detaylı bilgi için bk. Yetik, İsmâîl-i Ankaravî’nin Hayatı, Eserleri ve Tasavvufi Görüşleri, 29; M. Baha Tanman, “Galata Mevlevîhânesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
32
delâlet etmektedir.46 Rusûh, muhkem, sağlam olma, bir ilmin derinliğine ve inceliğine varma, maharet ve meleke kazanma gibi anlamları ifade etmektedir.47
Ankaravî rusûh kelimesinin anlamındaki özellikleri kesbeden anlamında (يخوسرلا) [er-Rusûhî] olarak eserlerindeki şiirlerinde mahlas olarak kullanmıştır.48
Buna Fütûhât-ı Ayniyye’den şu örnek verilebilir:
Kör bir adamdım, görür oldum
Öyleki Hakk’ın tecellisi ile Sînâ oldum Kaç zamandır sıkıntıdan dolayı dilsiz oldum Hamdolsun, artık söylemeye kudret buldum
Üzüntü ve keder içerisinde kalarak inleyip durdum Şimdi ise mutluluk yolunda koşar oldum
Sevgilinin yüzünü görmek caizdir (mümkündür)
Ben de tekrar “erinî” (bana açıkça göster) dedim ve arayan oldum Hamdolsun ki bu maksudumuzun (Allah Teâlâ’nın) gülüne
Bu dünyanın bahçesinde koşar oldum Ey Rusûhî! Artık murâd hâsıl oldu
Gönül levhasından hüzün nakşını yıkar oldum.49
4. İsmâil Dede: “Dede” Mevlevî tarikatında muhip, dede, şeyh ve halife
şeklindeki sıralamada muhiplikten sonraki mevkide yer alan görevlidir. Mevlevî tekkelerinde bin bir gün süren çileyi tamamlayarak tarikatta hizmet eden dervişlere verilen unvandır.50
Ankaravî de seyr ü sülûk hayatında bu çileyi tamamladığı için “İsmail Dede” unvanıyla ünlenmiştir.51
5. İsmâil Efendi: “Efendi” sözü dinlenen, buyruğu yürüyen ve itirazsız
kendisine uyulan kişi anlamına gelmektedir. “Efendi” şeyh ve pir kavramlarını 1996), 13/317-321; İsmail Ünver, “Galata Mevlevî-Hânesi Şeyhleri”, Osmanlı Araştırmaları, 14 (1994), 195-219.
46 Yetik, “Ankaravî, İsmâil Rusûhî”, 3/211-213; Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri,
1/25; Bursalı Mehmet Tahir b. Rıfat, Meşâyih-i Osmâniyye’den Sekiz Zâtın Terâcim-i Ahvâli, nşr. Tüccarzade İbrahim Hilmi (İstanbul: Kitabhane-i İslam-İbrahim Hilmi [Artin Asaduryan Şirket-i Mürettibiye Matbaası], 1318H/1901), 21.
47 Ferid Devellioğlu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat (Ankara: Doğuş Ltd. Şti. Matbaası,
1978), “Rusûh”, 1082.
48 Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, 1/25; Yetik, “Ankaravî, İsmâil Rusûhî”, 3/211-
213.
49 Ankaravî, Fütûhât-ı Ayniyye, 4.
50 Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü (İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2012), “Dede”,
100. Dede ve muhib kelimeleri hakkında detaylı bilgi için bk. Ethem Cebecioğlu, Tasavvuf
Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, (İstanbul: Ağaç Kitabevi Yayınları, 2009), “Dede”, 152.
51 Mehmed Süreyya, Sicilli Osmani, çev. Seyit Ali Kahraman, (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
33 karşılayan bir kelimedir.52
Ankaravî de Bayramiyye, Halvetiyye ve Mevleviyye Tarikatlarında şeyhlik makamında bulunduğu için İsmail Efendi künyesiyle maruf olmuştur.
Ankaravî’nin yukarıda açıklamaya çalıştığımız künyelerinden başka İsmail Rusûhî,53
Şârih-i Ankaravî,54 Şeyh Rüsûhüddin İsmail b. Ahmed el- Ankaravî,55 Şârih, Şârih Rüsûhî, Şârih İsmail Efendi,56 Şeyh İsmail,57 Şeyh Mevlevî İsmail Dede58
gibi künyelerle de meşhur olmuş, tanınmış ve tanıtılmıştır.