• Sonuç bulunamadı

1.1. Parlamenter Sistemin Tanımı ve Tarihçesi

1.1.1. İngiltere Örneği

“Model Parlamento” olarak nitelendirilen Temsilciler Meclisi ilk defa İngiltere’de Magna Carta’nın kabul edilmesiyle gündeme taşınmıştır. Bu bağlamda parlamenter sistemin ilk kurumları oluşmaya başlamış ve 18.yy ile birlikte parlamenter sistem parlamenter monarşi görünümüyle hayata geçirilmiştir.

Parlamenter sistem 17.yy ‘da “altın çağı” ‘nı yaşamış salt İngiltere’de değil diğer Kıta Avrupa’sı ülkelerinde de benimsenmiştir ve uygulanmaya başlamıştır3.

İngiltere’de ilk olarak irsi monarşik parlamenter sistem uygulanmıştır. Fakat bu irsiyet kanunu parlamento tarafından tespit edilmiştir. Kral parlamentoya veya hakimlere ait olmayan yetkileri bizzat kullanmaktadır. Bu salahiyetleri, Kral’ın müşavirlerinin (nazırlarının) rey ve mütalâasını aldıktan sonra kullanması adet ise de onların fikirlerine riayet etmesi mecburiyeti de yoktur. Bununla beraber kendine muayyen bir hususu tavsiye etmiş olan müşavir, kral kötü iş yapamayacağına göre, bu işten bizzat mesul olmakta ve Avam Kamarası tarafından Lordlar Kamarasında cezai mesuliyetle itham edilebilmektedir4.

Parlamenter sistem, ilk defa Britanya'da monark ile halkın temsilcilerinden oluşan parlamento arasında iktidar ilişkilerinin zaman içinde, ikincisi lehine gelişmesi ile ortaya çıkmış bir hükümet sistemidir5. Parlamenter sistem temelde

2 PACTET P./MELIN-SOUCRAMANIEN E., a.g.e., s.135

3ASİLBAY, Halil; “Parlamenter Sistem ve Türkiye Açısından Bir Değerlendirme”, TBB Dergisi, S:104, Ankara 2013, s.248

4GÜNEŞ, Turan; “Parlamenter Rejimin Bugünkü Manası ve İşleyişi”, İstanbul Üniversitesi Yayınları, No:661, Hukuk Fakültesi, No:137, Nazir Akbasan Matbaası, İstanbul,1956, s.4-19

5ÖZSOY, Şule, 1982 Anayasasının Yapım Süreci, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2010, s.9

6

mutlak monarşiye ve dolayısıyla hükümdara karşı halkı temsil eden bir parlamento oluşturarak, yasama yetkisini ele geçirmek ve hükümdarı denetlemek esasına dayanılarak oluşturulmuş ve uygulamada büyük bir uyum yeteneği göstererek başarılı olmuş bir sistemdir.

Başlangıçta ikici (düalist) nitelikte olan parlamenter sistem, daha sonraki süreçte parlamentoyu kralın karışmalarından korumak amacına bağlı olarak gelişmiştir6. Parlamenter sistem, kral ile parlamento arasındaki ilişkiye bağlı kalarak ancak genel olarak Kral aleyhine ve dolayısıyla parlamentoya verilen yetkiler güçlenerek günümüze kadar gelişmiştir7.

Fakat parlamenter sistemin İngiltere’deki uygulaması tekliğini korumuş, diğer ülkelerde aynı sistemin uygulanması söz konusu olmadığı gibi, diğer ülkelerde ise bu sistem farklılığını koruyarak hemen her ülkede uygulama açısından farklılıklar söz konusu olmuştur. Bu nedenle doktrinde parlamenter sistemin temel özellikleri ve ayırıcı unsurları hakkında bir görüş birliği oluşamamıştır.

Parlamenter rejim meclis hükümeti sisteminden farklı olarak erkler ayrılığına dayanır. Fakat bu ayrılık, başkanlık sisteminde olduğu gibi sert ve kesin bir ayrılık değildir, yumuşak ve dengeli bir ayrılıktır. Bir başka deyişle, parlamenter rejimde erkler arasında ılımlı ve dengeli bir işbirliği bulunur. Yasa tasarıları genelde yürütme organı tarafından hazırlanırken; yasama organı tarafından da görüşülüp kabul edilmektedir. Bu sisteme örnek olarak, başta İngiltere olmak üzere Almanya, İtalya, İspanya, Belçika, Hollanda, Danimarka, Lüksemburg, İsveç, Norveç ve Yunanistan gösterilebilir8. Parlamentoya sahip her devletin kesin olarak parlamenter rejimle yönetilmediğini belirtmek gerekir. Temsili sisteme sahip her devlette mutlaka halk tarafından seçilmiş bir parlamento vardır. Ancak, parlamenter demokrasinin bulunduğu bir ülkede “meclis hükümeti” ya da “başkanlık hükümeti” sistemi de olabilir9.

Bilindiği gibi parlamenter sistem İngiltere’de doğmuş, gelişmiştir.

İngiltere’de eski bir gelenek gereği hükümdar, önemli işlerde ileri gelenlerine

6TURHAN, Mehmet; Hükümet Sistemleri ve 1982 Anayasası, Dicle Üniversitesi Yayınları, Diyarbakır, 1989, s.46

7TUNAYA, Tarık Zafer; Siyasal Kurumlar ve Anayasa Hukuku, İÜHF Yayınları, S:2472, İstanbul 1980, s.403

8 DEMİR, Fevzi; Anayasa Hukuku, 10.Baskı, Albi Yayını, İzmir, 2017, s.107

9 DEMİR, s.108

7

danışmak için bir meclis toplardı. Parlamento bu toplantılardan oluşmuştur. XIII.

Yüzyıla kadar baronlarla din adamlarının katıldığı “Magnum Concilium” (Kraliyet Meclisi) adı verilen bu toplantılara, sonradan eyalet beyleri (şövalyeler) ile temsilcileri katılmışlardır. İleride “Lordlar Kamarası” ve “Avam Kamarası” da bu meclis (Magnum Concilium) toplantılarından çıkacaktır. Çünkü; 1215 yılında imzalanan Magna Cartaya göre, baronlarla din adamları Magnum Concilium’a (Kraliyet Meclisine) şahsen davet edilmekte; eyalet beyleri ile kentlerin temsilcileri ise seçilmek suretiyle Kraliyet Meclisine katılmakta idiler10.

Parlamentonun toplanmasından amaç, özellikle vergi işini çözümlemek, yani gelir sağlamak olduğundan, önce din adamları kendilerinin ödeyecekleri vergileri doğrudan kendilerinin belirleyeceğini kararlaştırdılar ve XIV. Yüzyıldan itibaren parlamento toplantılarına katılmayarak ayrı bir yerde toplanmaya başladılar.

Parlamentoya din adamları gibi şahsen davet edilen baronlar (asilzadeler) ise, kendileri gibi “Lord” unvanına sahip olmayan seçilmiş temsilcilerle aynı salonda toplanmayı reddederek, ayrı bir salonda, “Lordlar Kamarasında” toplanmaya başladılar. Kendilerini halkın temsilcisi gören ve seçilerek gelen eyalet beyleri ile kentlerin temsilcileri de, doğal olarak ayrı yerde “Avam Kamarasında” toplanmaya başladılar. Böylece, şimdiki parlamentonun iki meclisi doğmuş oldu11.

XV. yüzyıldan itibaren, meclislerden her biri, kraldan bir yasanın veya tüzüğün hazırlanmasını bir dilekçe ile isteyeceklerine, bu yasa veya tüzüğü kendileri hazırlamaya ve sonra krala, sanki bir dilekçe veriyormuş gibi, sunmaya başladılar.

Kral da bunu, önceden olduğu gibi, diğer meclise gönderir, diğer meclis yasa tasarısını geri çevirecek olursa reddeder, kabul edecek olursa onaylardı. Böylece her iki meclisin kabul ettiği yasa tasarısı, kralın onayından sonra yasa gücünü alarak uygulanmaya başlardı. İngiltere’de parlamento bu şekilde yasama gücüne kavuşmuş oluyordu. Bununla birlikte, XV. Yüzyılın ortalarına gelinceye kadar eyaletlerden ve kentlerden gelen temsilciler, kendilerini seçen seçmenlerden yazılı emir ve talimat alarak davranışlarını ayarlarlardı. Her temsilci, kendisini seçen seçmenlerin yazılı olarak bildirdikleri yetki sınırını aşamaz, ancak bu yetki sınırları içinde hareket ederlerdi. Bu durum XVII. yüzyılın sonlarına kadar da sürdü. XVIII. yüzyıldan itibaren temsilciler kendilerini seçen bölgelerin değil, bütün ulusun temsilcileri

10 DEMİR, s. 110-111

11 DEMİR, s. 111

8

(milletin vekili) sayıldılar ve tüm ülkenin çıkarlarını temsil eden kimseler durumuna girdiler. Gerçek temsili sistem de bu şekilde ortaya çıkmış oldu12.

Öte yandan, XVIII. Yüzyıla kadar süren kral ve parlamento arasındaki mücadeleler de bir sonuca bağlanmıştı: Kral İngiliz ulusunu temsil eden parlamento ile yapmış olduğu bir anlaşma gereğince tahta çıkmaktadır ve tahtta bulunduğu sürece de bazı koşulları yerine getirmek zorundadır. Bir başka değişle kralın egemenliği Tanrı’dan değil, artık parlamentodan ulustan gelmektedir. Kralın çıkaracağı fermanlar, Parlamentonun hazırladığı yasa ve tüzüklere aykırı olamayacaktır. Kral, bakanların oyunu almadan hareket edemeyecek, onları Parlamentonun güvendiği kimseler arasından seçecektir. XIX. yüzyılda ise, parlamento ile ulus (millet) arasındaki ilişkiler düzenlenmiştir. XIX. yüzyıl içinde hem genel oy yöntemi benimsenmiş, hem de gizli oy açık sayım sistemi kabul edilmiştir13.