• Sonuç bulunamadı

İnek Öyküsü

Belgede r, Cumhuriyel kitap kulübü (sayfa 72-78)

Erzincan'dan doğuya, Anadolu'yu kapsayan kanlı çatışmaların altında mezhep kavgalarının yattığı, Alevilerle Sünnilerin birbirleri­

ne girdikleri ileri sürülüyor.

İ lk bakışta böyle görünse de, Doğu Anadolu'daki çatışmaların gerçek nedenlerini mezhep ayırımına bağlamak aldatıcıdır. Çoğu za­

man dünyanın mazlum ülkelerinde patlayan dinsel ya da etnik görü­

nümlü kavgaların kökeninde emperyalizmin sınıfsal uzantılarını bu­

luruz.

Cumhuriyet ilanına değin, ülkemiz hilafet ve saltanatla yöneti­

liyordu. Çoğu kişi, hilafeti yeryüzünde tüm İslamın en büyük maka­

mı gibi bilir. Oysa bu doğru değildir. Papa yeryüzündeki bütün Hı­

ristiyanların değil, Katoliklerin başıdır. Halife de tüm Müslümanla­

rın başkanı değildi. Kerbela olayından sonra ikiye ayrılan İslam dün­

yasında, Aleviler halifeyi lider olarak tanımadılar. Halifelik

Yavuz Sultan Selim

döneminde Osmanlı padişahlarının eline geçince de bir şey değişmedi. lstanbul'daki Sultan, Sünnilerin halifesiydi sade­

ce ... Aleviler için halife yok, padişah vardı.

Ancak devletin başı, Sünnilerin dinsel lideri olduktan sonra Alevilerin horlanması ve ezilmesi doğal sayılmalıdır. Devlet çarkı,

Aleviler aleyhine dönüyordu. l 920'lerc dek sürdü bu durum ... Mus­

tafa Kemal. Anadolu ihtilaliyle padişahlığı da hilafeti de yıktı. Böy­

lece Alevilerin üstünden devlet baskısı kaldırılmış oldu. Alevilerin laiklik ilkesine ve cumhuriyet devrimlerine bağlılığı bu nedenle iç­

tenliklidir.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra çok partili rejime geçişte, Os­

manlı döneminden miras kalan tutucu ve gerici akımlar, gizli ve açık biçimde canlandılar. Atatürk devrimlerine karşıt çevreler, devletin yetkili makamlarına süzüldüler. Bu dönemde Diyanet İşleri, hilafet devirlerinden arta kalan bir zihniyete zaman zaman kaymış ve Alevi vatandaşlar Anadolu'da ikinci sınıf yurttaş muamelesi görerek bas­

kılar altında kalmışlardır. Durum, Türkiye'yc çeşitli kollardan giren Amerika tarafından ilgiyle izlenmiştir. Bilindiği gibi emperyalizm hangi mazlum ülkeye el atarsa, gerektiğinde kullanmak üzere o ül­

kedeki dinsel ve etnik ayrılıkları dikkatle inceler. Hindistan'da Müs­

lümanlarla Hinduları yüzlerce yıl birbirine düşürerek egemenliğini sürdürmüştür emperyalizm ... Yöntem budur; ve bunun içindir ki Doğu Anadolu'nun Erzurumu'nda Amerikan Nebraska Üniversite­

si'nin bir modeli, üs olarak kurulmuştur.

Amaç meydanda, uygulama açıktır.

Mütevelli heyetleriyle yönetilen bu kurumun başına sürekli bi­

çimde Amerikanofil protcsörler getirilmiştir. Bilim adamları görü­

nümünde CIA ajanları, doğuda bitmez tükenmez incelemelere çık­

mışlardır. Erzurum'daki Amerikan eğitim üssü, o bölgedeki tutucu paıtilerle, komando yuvalarıyla tam bir işbirliğine girmiştir. Sözde bilim araştırmaları yapar görünerek, bölgenin etnik, dinsel, sosyal, ekonomik topoğrafyası çıkarılmış, CIA'nın dosyaları zenginleştiril­

miştir.

Böylece Doğu Anadolu'nun çeşitli merkezlerinde Türkiye' nin başına açılacak bir

"gaile

"'nin ön hazırlıkları yapılmıştır.

1 975 yılının Şubat ayında Türkiye'de Amerika'ya karşı büyük bir hoşnutsuzluk kartopu gibi büyürken ve ülkemize uygulanan silah

ambargosu karşısında ulusal bütünlük ve beraberlik yoğunlaşırken emperyalizmin işine yarayacak olan nedir?

B ir vakitler Hindistan'da mazlum halk, İngilizlere karşı bir kay­

naşmaya yöneldiğinde, emperyalizmin ajanları kalabalık arasına ka­

rışıp şu söylentiyi yayarlardı:

- Filanca yerde Müslümanlar inekleri kesip yiyor, kutsal hay­

vanlarımızı öldürüyorlar; yürüyün ...

Hindular bunu duyunca kafalarının tası atardı. Müslüman-Hin­

du çatışması başlar, kan gövdeyi götürür, İngilizler unutulur; hatta Anglosakson otoritesi hakem olarak araya girer, çatışmayı durdurup puan toplardı.

Şimdi Türkiye'de ulusal bütünlük yoğunlaşıp emperyalizme karşı halk yığınlarında beraberlik duyguları yoğunlaşınca benzer yöntemler kullanılıyor:

- Komünistler, kızılbaşlar, camileri tahrip edecek, minareleri yıkacaklarmış ...

Bu söylentinin yanı sıra birkaç cami duvarına orak-çekiç çizilir,

"kalkın ey ehli vatan

" diye yığınlar kışkırtılır ve mazlum halk başlar birbirini kırmaya ...

Doğu Anadolu'da yapılan budur.

28 Şubat 1 975

Aleviler ...

Aleviler, Ali'yi sevenlerdir. Hazreti

Muhammed'in

ölümünden sonra

Ebubekir'in

değil Ali'nin imam olmasını isteyenler, çeşitli nedenler ileri sürüyorlardı. Ali, İslamı ilk benimseyendi; Muham­

med 'in amcasının oğlu ve damadıydı; güvendiği kişiydi; savaşların kahramanıydı. Peygamber -dolay l ı biçimde- ölümünden sonra Ali'nin halife olması gerektiğini çok kez belirtmişti. Buna karşın Ebubekir' in halifeliğe atanması, Ali'yi sevenlerin direnmesine yol açtı. Böylece Müslümanlıkta bir mezhep oluştu. Daha sonra Doğu Anadolu ve İran yörelerinde yayılan Alevilik; Şiilik, Bektaşilik gibi dallara ayrıldı. İslam dünyasında Sünnilik ve Alevilik ayrımı tarih sayfalarında büyük olaylara yol açmıştır.

Yavuz Selim

'in 1 5 1 7 M ısır seferinden sonra Abbasi Halifesi

Mütevekkil,

halifeliği Osmanlı sultanına bıraktı. Padişah, aynı za­

manda Sünnilerin dinsel başkanı niteliğine erişiyordu. Bu durum Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın sonuna değin sürdü.

Atatürk

hila­

feti kaldırdı; cumhuriyeti kurdu; laiklik ilkesi anayasal kural sayılın­

ca, devlet, Alevilerle Sünnilere karşı eşit duruma getirilmiş oldu.

ikinci Dünya Savaşı'nın sonuna dek bir değişiklik olmadı. Çok par­

tili rejim gerici akımların palazlanmasına yol açınca, Alevi-Sünni çatışmaları yoğunlaştı. Aleviler ülkede ikinci sınıf yurttaş sayılmaya

başladılar. Anadolu'da yer yer kan döküldü. Mezhep ayrılıklarını kışkırtarak halkın bilinçlenmesini engellemek isteyenler, dinsel çe­

lişkileri vargüçleriyle körüklüyorlardı. Gericilik ve faşizmin doruk noktasına vardığı cephe hükümeti döneminde Alevi düşmanlığı Mil­

li Eğitim Bakanlığı ders kitaplarına girdi.

*

MC Hükümeti bu yıl tek kitap yöntemini benimsedi ve Türk toplumunu karanlığa sürükleyecek bir yöntemle yazılmış kitaplar orta öğretimde okutulmaya başlandı. Bunlardan lise 3 'üncü smıfı için yazılmış "Felsef"ye Başlangıç " adlı ders kitabmda Alevilere değgin yalan ve yanlış bilgiler yer almıştır. CHP Erzincan Milletve­

kili

Nurettin Karsu,

konuyu parlamentoya getirmiş, kitabı da Mec­

lis kürsüsünde parçalamıştır. Felsefeye Başlangıç kitabının yazarı Prof.

Mubahat Kuyel,

"Dil, Tarih, Coğraf.i1a Fakiiltesi "nde öğretim üyesidir. Ders kitabı Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kuru­

lu 'nca onaylanmıştır; ve liselerimizde Alevilik çocuklarımıza şöyle okutulmaktadır:

"Ehl-i Siinnet. Kııran-ı Kerim 'e olduğu gihi inanıp 'ahkam 'a uı'lllılardı. Şia. din başkanlığı meselesinde Ali :vi tutanlard11: Bunlar Ali :l'i Tanrı mertebesine pkaranlar (Galiye)du: (. . .) Galiye :ve göre domu:: eti ve şarap, dince yasak (/wram) değildil; hela/dil: Evli er­

kek ı ·e kadımn evlilik dışı cinsel ili,\·kiler kurması (::ina) da helaldiı:

Din vasasının hııyrııklarını dinlememek gerekiı: "

Prof. Mubahat Kuyel, bu tür yalan dolana ders kitabmda yer vermiş, Ali Naili Erdem, devlet hazinesinden halkın parasmı kulla­

narak bu kitabı bastırmış, tüm yurda dağıtmıştır. Haydi o Profesör Mubahat Alevi düşmanıdır da iftiralara ders kitabında yer vermiş di­

yelim; Bakan Erdem o kitabı nasıl bastırıyor? O kitabm basılması için devlet hazinesinden harcanan paralar arasında Alevi yurttaşları­

mızm ödediği vergilerin bulunduğunu bilmiyor mu? Bu ülkede ya­

şayan milyonlarca Alevi yurttaş, inançlarına sövülsün, kişiliklerine küfredilsin, kendilerine iftira edilsin diye mi vergi ödüyorlar?

*

Kuşkusuz başka sorular da çıkıyor ortaya ... Bir kez

"Felsefi! :ve Başlangıç "

kitabında mezheplerden söz açmak için ne gerek var?

Bir l ise öğrencisine felsefe akımları böyle mi okutulur? Sonra devlet laik iken, devletin bastırdığı kitap İslamın mezhebine nasıl küfre­

der'! Sonra gericinin de gericisi kişilerin Alevilerin yaşayış ve inanç­

larına değgin uydurmaları, Anadolu halkını birbirine kırdırmak için mi okullarda ders niteliğine getiriliyor?

İnsanların sokaklarda öldürüldüğü bir dönemde yaşıyoruz. Ka­

ranlık kafalılar, devleti ele geçirip Eğitim Bakanlığı 'nın yetkilerini ele alırlarsa, c inayetlerin yoğunlaşmasına niçin şaşıralım! Eğitim enstitülerine girmek için Başbuğ'un özel yaşamını bilmek; liseden diploma almak için Alevilere küfretmek gerek. ..

Milli Eğitiın'i bu mu cumhuriyet devletinin?

1 9 Aralık 1975

Belgede r, Cumhuriyel kitap kulübü (sayfa 72-78)