• Sonuç bulunamadı

İNCİL’DE SU ÇIKARMA MOTİFİNE KAYNAKLIK EDEBİLECEK ÖRNEKLER

Hıristiyanlığın kutsal kitabı olan İncil’de su hakkında çok sayıda bilgi verilmektedir. Bu bilgilerden en sık karşılaşılanı ise su ile vaftiz edilme ve şarap ile vaftiz edilme konusunda olanlardır. Ayrıca diğer kutsal kitaplarda olduğu gibi, İncil’de yer alan olaylar da daha sonra çeşitli anlatmalara kaynaklık etmektedir. Önceki bölümde ayetlerde su çıkarma ile ilgili olanlar ele alındıktan sonra bu bölümde de İncil’de aynı efsaneler ile ilişkisi olabilecek olaylar üzerinde durulacaktır. İncil’de su ise daha geniş bir çalışmanın konusu olup bu başlık altında incelenmeyecektir.

İncil’de su ile ilgili örneklerden ilki İsa Peygamber’in suyun üzerinde yürümesidir ve bu durum şu şeklide ele alınmıştır: “Bundan hemen sonra İsa öğrencilerine, tekneye binip kendisinden önce karşı yakaya geçmelerini buyurdu. Bu arada halkı evlerine gönderecekti. Halkı gönderdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı. Akşam olurken orada yalnızdı. O sırada tekne kıyıdan bir hayli uzakta dalgalarla boğuşuyordu. Çünkü rüzgâr kaşı yönden esiyordu.

Sabaha karşı İsa, gölün üstünde yürüyerek onlara yaklaştı. Öğrenciler, O’nun gölün üstünde yürüdüğünü görünce dehşete kapıldılar. ‘Bu bir hayalet!’ diyerek korkuyla bağrıştılar.

Ama İsa hemen onlara seslenerek: ‘Cesur olun, benim, korkmayın!’ dedi.

Petrus buna karşılık, ‘Ya Rab’ dedi, ‘Eğer sen isen, buyruk ver suyun üstünden yürüyerek sana geleyim.’

Petrus da tekneden indi, suyun üstünden yürüyerek İsa’ya yaklaştı. Ama rüzgârın ne kadar güçlü estiğini görünce korktu, batmaya başladı. ‘Ya Rab, beni kurtar!’ diye bağırmaya başladı.

İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, ‘Ey kıt imanlı, neden kuşku duydun?’ dedi.” (Matta, 14: 22-31). Metinden anlaşılacağı üzere suya hükmetme ya da suyun üzerinde yürüme imanın tam olması ile ilgili bir durumdur. İsa Peygamber suyun üzerinde yürümeye çalışan öğrencisi bunu başaramayanca ona imanı kıt olduğu için kızmıştır. Aslında su çıkarma motifinin yer aldığı çoğu efsanede de bu durum karşımıza çıkmaktadır. Su çıkaran kişiler bunu tam ve büyük bir iman gücü ile yapmaktadırlar.

33

Hem efsanelerde, hem Kur’an ve Tevrat’ta hem de Türk kültüründe yer alan açları doyurma, susuzlara su verme, yardıma muhtaç olanlara yardım etme İncil’de hesap gününün anlatıldığı bölümde işlenmiştir. Hesap gününde ödüllendirilecek insanlar şu şekilde anlatılmıştır: “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.

O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.’

O vakit doğru kişiler O’na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik? Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik? Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?’

Kral da onları şöyle yanıtlayacak: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.’” (Matta, 25: 31-40). Bu örnek büyük bir ortaklık olmasına rağmen, su çıkarma motifinin bulunduğu efsaneleri bu kökene bağlamak yanlış olacaktır. Çünkü açları doyurma, susuza su verme gibi toplum hayatını geliştiren unsurlar Türk edebiyatının ilk eserlerinde bile yer almaktadır.

Doğa olaylarına hükmetmek çoğu inançta bir güç göstergesidir. Hazreti İsa’da peygamberliğini ispat etmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Bu durumun örneklerinden biri “Bir gün İsa öğrencileriyle birlikte bir tekneye binerek onlara, ‘Gölün karşı yakasına geçelim’ dedi. Böylece kıyıdan açıldılar. Teknede giderlerken İsa uykuya daldı. O sırada gölde fırtına koptu. Tekne su almaya başlayınca tehlikeli bir duruma düştüler. Gidip İsa’yı uyandırarak, ‘Efendimiz, Efendimiz, öleceğiz!’ dediler. İsa kalkıp rüzgârı ve kabaran dalgaları azarladı. Fırtına dindi ve ortalık sütliman oldu.

İsa öğrencilerine, ‘Nerede imanınız?’ diye sordu.

Onlar korku ve şaşkınlık içindeydiler. Birbirlerine, ‘Bu adam kim ki, rüzgâra, suya bile buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor!’ dediler.” (Luka, 8: 22-25) şeklinde anlatılmıştır. İncelenen efsanelerde de velilerin, masumların ya da su çıkaran doğaüstü güçlere

34

sahip varlıkların tabiat kuvvetlerine hâkim olduğu görülmektedir. Ancak bir önceki örnekte de olduğu gibi İncil’de yer alan bu bölüm, ilgili efsanelere köken olarak gösterilemez. Bunun sebebi tabiat kuvvetlerine hâkim olma becerisinin Türk inancında en başından beri olmasıdır.

Türk halk inanmalarında su ile ilgili karşımıza sıkça çıkan örneklerden biri de “yaşam suyu”dur. Yaşam suyu ile ilgili bir örneğin İncil’de yer alıyor olması ise dikkat çekicidir: “Ferisiler, İsa’nın Yahya’dan daha çok öğrenci edinip vaftiz ettiğini duydular –aslında İsa’nın kendisi değil, öğrencileri vaftiz ediyorlardı- İsa bunu öğrenince Yahudiye’den ayrılıp yine Celile’ye gitti. Giderken Samiriye’den geçmesi gerekiyordu. Böylece Samiriye’nin Sihar denilen kentine geldi. Burası Yakup’un kendi oğlu Yusuf’a vermiş olduğu toprağın yakınındaydı. Yakup’un kuyusu da oradaydı. İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu. Saat on iki sularıydı. Samiriyeli bir kadın su çekmeye geldi.

İsa ona, ‘Bana su ver, içeyim’ dedi. İsa’nın öğrencileri yiyecek satın almak için kente gitmişlerdi.

Samiriyeli kadın, ‘Sen Yahudi’sin, bense Samiriyeli bir kadınım’ dedi, ‘Nasıl olur da benden su istersin?’ Çünkü Yahudiler’in Samiriyeliler’le ilişkileri yoktur.

İsa kadına şu yanıtı verdi: ‘Eğer Sen Tanrı’nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O’ndan dilerdin, O da sana yaşam suyunu verirdi.’” (Yuhanna, 4:1-10). Hazreti İsa ile Samiriyeli kadın arasında geçen konuşmada İsa, kadına yaşam suyundan bahsetmektedir. İnsanların tabiatın bir mucizesi olan suya büyük anlamlar yüklemesi tek bir inanca bağlı olarak değerlendirilemez. Eski Türk inancında yer alan hayat ağacı da bunun güzel bir örneğidir.

İncil’de su ile ilgili örneklerden biri de su ihtiyacının olmaması üzerine şekillenmiştir: “İsa, ‘Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz’ dedi.” (Yuhanna, 6: 35). Hazreti İsa kendisine tabi olan halkın acıkmayacağını ve susamayacağını belirtmiştir. İncelenen efsanelerde ise susamaya engel olan herhangi bir durum ile karşılaşılmamıştır. Bu duruma örnek olacak efsaneler varsa da kaynağını İncil’den değil, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan yada taşından alması muhtemeldir. Yada taşı ile ilgili anlatmalarda, taşı ağzına alan insan ve hayvanların uzun süre susuzluk hissetmeyeceği belirtilmektedir.

Daha önceki örneklerde gördüğümüz açların doyurulması, susuz kalanlara su verilmesi İncil’de bir tavsiye olarak şu şekilde yer almaktadır: “Sevgili kardeşler, kimseden öç almayın;

35

bunu Tanrı’nın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Rab diyor ki, ‘Öç benimdir, ben karşılık vereceğim.’’ Ama,

‘Düşmanın acıkmışsa doyur, Susamışsa su ver.

Bunu yapmakla onu utanca boğarsın.’

Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen.” (Romalılar, 12: 19-21).

“Bu kişiler, susuz pınarlar, fırtınanın dağıttığı sis gibidirler. Onları koyu karanlık bekliyor.” (2. Petrus, 2: 17). Çeşitli toplumlar tarafından kabul edilen çoğu inancın temelinde iyilik yer almaktadır. Birçok din, inananlarına iyi olmayı ve insanlara iyilik yapmayı tavsiye etmektedir. İncil’de de görülen bu durum, efsanelerde su çıkarma motifinin iyi insanlar etrafında şekillenmesi ile aynı doğrultudadır.

36 1. 2. TÜRKLERDE SU KÜLTÜ

Benzer Belgeler