• Sonuç bulunamadı

PROGRAMI

Teknolojik gelişmelerden haberdar bir toplumun yetiştirilmesi için, programların öğrencilerin ileride hayatlarında kullanmayacakları bilgilerden ayıklanması, genişleyen matematik bilgilerinin belli bir süre içinde öğrencilere öğretilmesi bakımından konuların sınıflara göre tekrar düzenlenmesi, matematik programındaki konuların mantıksal ve temel bir yapıya kavuşturulması, konular arasındaki kopuklukların giderilmesi, gereksiz tekrarların ortadan kaldırılması ve öğrencileri ezberciliğe zorlayan bilgilerin ayıklanması gerekir. Bunun içinde matematik programlarının yenilenmesi ve değişime uygun bir şekilde geliştirilmesi konusu gündeme gelmektedir (Ergen 1985; Akt. Orbeyi, 2007).

2005–2006 öğretim yılından itibaren uygulamaya konulan yeni programın öğrenci merkezli ve yapılandırmacı yaklaşımdan hareketle öğrencinin aktif katılımının sağlandığı, etkinlik temelli, dersler arası yatay ve dikey ilişkileri dikkate alan, sınıf içi ve sınıf dışı öğrenme deneyimlerini birleştirmeye önem veren bir bakış açısına göre düzenlendiği ve geliştirilmeye çalışıldığı görülmektedir (Gömleksiz ve diğerleri, 2005).

Program, somut modelli öğrenmeye dayalı etkinlikler ile öğrencinin bizzat keşfederek ve anlayarak öğrenmesini esas almaktadır. Bu bağlamda özel olarak

hazırlanması gereken modellerin yanı sıra, çocuğun çevresinde kolayca bulabileceği somut modellere de yer verilmiştir. Ayrıca kuralların ezberlenmesi yerine bunların anlamlarının öğrenilmesi; matematiksel kavramların kazanılmasını, matematiğin yaşamda, sanatta, diğer derslerde ve ara disiplinlerde nasıl işe yaradığını görmelerine yardımcı olacak niteliklerin kullanılmasını; uzamsal becerilerin ve estetik duyguların geliştirilmesini de vurgulamaktadır (Toptaş, 2007).

Milli Eğitimin matematiğe yönelik amaçlarından biri bilimsel düşünme gücünü öğrencilere kazandırmak, geliştirmek ve yaşamda uygulanmasını sağlamaktır. Matematik, doğru düşünmenin ilkelerini öğreterek, problem çözme, analitik düşünme ve kritik düşünme becerilerinin kazanılmasında en etkili konu alanıdır. Matematik dersinde saptanan hedef davranışların öğrencilere kazandırılması için öğretim programlarının titizlikle düzenlenip geliştirilmesi gerekir (Orbeyi, 2007).

Geliştirilen bu yeni programda, eğitimde geçen yüzyılda nerdeyse gelenekselleşen, önceki öğretim programlarda benimsenen ve kalıplaşan davranışsal yaklaşım değil, genel çerçevesiyle ve yapı öğeleriyle bilişsel bilim, çağdaş eğitim yaklaşımı, bakış noktaları, beklentiler ve süreçler tercih edilmiş, bu çerçevede içerik işlenmiş, öğrenme alanlarında bir takım düzenlemeler yapılmıştır (Ersoy, 2003). Bu öğretim programında yapılandırmacı yaklaşımın hakim olduğu, öğrenme-öğretme sürecinde öğrenci merkezli anlayışın ön plana çıktığı görülmektedir.

Program öğrencilerin matematiği anlamalarını, öğrenme ortamına katılmalarını, bireysel farklılıklarını ödev ve projelerle ortaya koymalarını, araştırma yapabilmelerini sağlama amacıyla hazırlanmıştır. Matematik öğrenme etkin bir süreç olarak ele alınmıştır. Öğrencilerin matematiğin eğlenceli yönünü keşfetmelerini ve matematikle uğraştıklarının farkında olmalarını sağlamak büyük önem taşımaktadır. Programa göre öğrenci soru soran, sorgulayan, düşünen, tartışan, problem çözen, birlikte çalışan ve ilişkilendirendir (MEB, 2005).

Program “Her çocuk matematik öğrenebilir.” ilkesi ile hazırlanmıştır. Programda, kavramsal bir yaklaşım izlenmektedir. Bu yaklaşımla; matematiksel kavramların geliştirilmesinin yanı sıra, işlem becerisi ve problem çözme, iletişim kurma, akıl yürütme ve ilişkilendirme gibi bazı önemli becerilerin geliştirilmesi de hedeflenmiştir (MEB, 2005).

Matematiğin konu alanları iki genel grupta toplanmıştır. Birinci grupta sayılar ve işlemler, geometri, ölçme, veri çözümlemesi ve olasılık, yani belli bir içeriği olan konular bulunmaktadır. İkinci grubu ise kendi başına bir içeriği olamayan ama tüm matematik alanına yayılmış, problem çözme, akıl yürütme, konuları ilişkilendirme ve matematiksel iletişim konuları oluşturmaktadır. Matematik eğitim programı, içeriğe ilişkin konuları “öğrenme alanları” adı altında, dört temel başlıkta toplamıştır. Bu dört temel başlık “sayılar”, “geometri”, “ölçme” ve “veri” dir. Doğal sayılar, uzunlukları ölçme, kesirler, tablo gibi daha ayrıntıya ilişkin konular ise “ alt öğrenme alanları” adıyla bu dört temel başlık altında düşünülmüştür. Yeni programda ikinci grup matematik konularına da “beceriler” temel başlığı altında dikkat çekilmiş, neredeyse her alt öğrenme alanının kazanımları içinde problem çözme ve kurmaya, akıl yürütmeye, iletişim ve ilişkilendirme konularına yer verilmiştir (Duatepe ve diğerleri, 2007).

Yeni programın olumlu yanları ve getirdiği en önemli yenilikler ana hatlarıyla Olkun (2006) tarafından “Kümler konusunun kaldırılması, konulara örüntü, süslemeler ve simetri dahil edilmesi, birim küplerden 3 boyutlu yapılar oluşturma etkinlikleri dahil edilmesi, somut araç-gereçlerin yaygın olarak kullanılması, aşırı ayrıntılı hedef davranış yazılmasından vazgeçilmesi, tahmin ve zihinden yaklaşık işlem yapmanın önemsenmesi ve vurgulanması, problem kurma becerilerinin dahil edilmesi, öğrenene hareket alanı tanınması, her kazanım için örnek etkinlikler (bazı etkinliklerdeki sınırlılıklara rağmen) sunulması ve yatay ve dikey ilişkilendirmeler yapılması” olarak ifade edilmiştir.

Sonuç olarak Matematik, bir öğrenme alanı olarak bir takım temel bilgi ve becerilerin kazandırılacağı, önemli ve zorunlu derslerden biridir. MEB’ in oluşturduğu özel komisyon çalışmaları sonunda 2004 yılı ortalarında ilköğretim okulları matematik dersi programında bir takım değişiklikler ve yenilikler yapılmıştır. Programda öğrenme-öğretme sürecinde öğrencilerin başarılarını saptamak, eksikliklerini belirlemek, öğretim yöntemlerinin etkinliğini anlamak, programın zayıf ve güçlü yanlarını ortaya çıkarmak amacıyla ölçme ve değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek, değerlendirmenin öğrenme sürecine önem verecek biçimde, öğrencinin gelişimini izleme yoluyla gerçekleştirilmesi istenmektedir (Orbeyi ve Güven, 2008).

Benzer Belgeler