• Sonuç bulunamadı

Alanyazın incelendiğinde taşbaskı ve sanat eleştirisi konularında farklı araştırmaların geliştirildiği görülmektedir. Bu bölümde taşbaskı ve araştırıcı sanat eleştirisi ile ilgili yapılmış çalışmalara yer verilmiştir.

Önal (2019) tarafından yapılan çalışmada “Pedagojik Sanat Eleştirisi Yeterlilik Algısı Ölçeği Geliştirme Çalışması” isimli çalışmada pedagojik sanat eleştirisine yönelik yeterlik algısı ölçeği geliştirilmiştir.

Yıldız (2012) tarafından gerçekleştirilen deneysel çalışmada “Görsel sanatlar öğretmeni yetiştiren kurumlarda sanat eleştirisi disiplininin, baskı resim derslerine etkisi var mıdır? sorusuna cevap aranmıştır. Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Resim-İş Eğitimi A.B.D., Seçmeli Sanat Atölye (Baskıresim) dersinde sanat eleştirisi disiplini ile desteklenmiş öğretimin uygulandığı deney grubu ile geleneksel öğretim uygulamalarına katılan kontrol grubu öğrencilerinin erişi, kalıcılık, derse yönelik tutumları ve sanat atölye baskı resim dersinde yaptıkları uygulamalarda elde ettikleri puanlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Elmascan (2018) tarafından yapılan çalışmada Eugéne Delacroix’ın eserlerinin, dönemin toplumsal olayları açısından, araştırıcı sanat eleştirisi yöntemine göre incelenmiştir. Araştırmada Edmund Feldman’ın “araştırıcı sanat eleştirisi” yöntemi

esas alınarak, beş resmin analizi yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre sanatçının eserleri, sosyal ve kültürel etmenler göz önünde bulundurularak oluşturduğu genel havayı ve toplum üzerindeki etkilerini yansıtmaktadır. Aynı zamanda sanatçının etkilendiği olayların boyutlarının da gözlendiği bir çalışmadır. Sanatçının eserlerinde kullandığı canlı renkler ve olağanüstü hareketli kompozisyonların, duyguları ayağa kaldıracak, seyirciyi altüst edecek derecede olduğu görülmektedir. Ayrıca, eserlerinde rengin hiçbir zaman sadece araç olarak kullanılmamış olduğu anlaşılmaktadır. Resimlerinde yer alan her renk tıpkı resme hayat veren figürler ya da nesneler gibi anlam ve duygu bütünlüğü içindedir. Sanatçı, “resim sadece göze hitap eden bir sanattır” sözü ile günümüz sanatına kadar bütün resim anlayışlarına ışık tutmuştur.

Gökmen (2018) tarafından yapılan araştırmada Honoré Daumier’in litografileri ile on dokuzuncu yüzyıl Fransa’sı arasındaki ilişkiyi ve litografi tekniğinin bu süreç içerisindeki yerini saptamak ve Daumier’e ait baskıların ana öğeleri olan eleştiri ve hiciv kavramlarının işleniş şeklini inceleyerek, bunların sanatçının öznel yorumuyla nasıl ele alındığını ve hangi araçlarla piyasaya aktarıldığını açıklamak amaçlanmıştır.

Keskin (2017) tarafından yapılan çalışmada litografinin ortaya çıkışı ile ilgili bilgi verilmektedir. Çalışmaya göre Gutenberg’in, hareketli harfleri yan yana dizdiği kalıplardan, ilk kitapları basması ve matbaayı bulmasından yaklaşık üç buçuk asır sonra, Alois Senefelder 1797/98 yılları arasında litografiyi geliştirilmiştir. Bu yeni buluşta, doğada hazır bulunan kireç taşı kalıp olarak kullanılmakta, kimyasal işlemler içermektedir. Düz bir satıhtan baskı alındığı için seri basıma imkân tanımakta, bilindik baskı yöntemlerine göre hız ve maliyet açısından büyük avantajlar sağlamaktadır. Başlangıçta, tiyatro yazarı, Senefelder ’in yazılarını ve notalarını çoğaltma amaçlı ortaya koyduğu buluş, 19. yüzyıl başlarında endüstriyel seri üretimin hizmetine geçerek kısa sürede bütün Avrupa’ya yayılmış ve yeni bir iş alanı doğurmuştur. Benzer şekilde Ayan 1998 yılında “Başlangıcından Günümüze Litografi” isimli çalışmasında yaptığı araştırmada Litografinin ortaya çıkışı ve gelişmesi ile ilgili bilgi vermektedir. Yine Keskin (2017) tarafından yapılan araştırmada ülkemizde hem yazı hem de sanatsal alanda bir görsel iletişim aracı işlevi gören litografi tekniğinin ülkemize geliş süreci, sonrasında Türk kültür ve sanatına kattıkları incelenmiştir. Akademik anlamda ilk sanatsal litografilerin ortaya çıkışı, İstanbul ve Anadolu’da sanat eğitimi

kurumlarında atölyelerin yaygınlaşması, 1960’lı yılların başından itibaren ivme gösteren özgün baskıresim içinde, litografinin gelişim hareketleri, öncü sanatçılar ve sanat eğitimi kurumlarının tekniği yaşatma çabaları bu çalışmada ele alınmıştır.

Ülüş (2010) Atilla Atar’ ın Taşbaskı (Litografi) Uygulamaları ve Türk Baskıresim Sanatına Katkısı başlığı altında Atilla Atar’ın yaşam öyküsü, almış olduğu eğitimin basamakları, çalıştığı kurumlar, eserleri, sanatçı ve sanat eğitimcisi kimliği irdelenmiş ve söz konusu sanat alanına katkıları ele alınmıştır. Sanatçının birey olarak içinde bulunduğu toplumdan, çevresinden ve olaylardan etkilenişi irdelenmiştir. Küçük yaşlarda başlayan doğa ve resim ilgisinin, aldığı eğitim ve gösterdiği gelişimle sanatçının kendi sanat evrenini oluşturmasına etkileri incelenmiştir.

Hacalaki (2006) tarafından yapılan araştırmada litografi tekniğinin uygulama olanakları ve sanat eğitimi içerisindeki önemi belirlenmeye çalışılmıştır. Tekniğin tarihsel gelişiminden, zengin anlatım ve uygulama olanaklarından bahsedilmiştir. Belgesel tarama modeline göre yapılan araştırmada günümüz Türkiye’sinde eğitim olanakları ortaya konulmaya çalışılmış ve bu alanda eserler veren önemli Türk sanatçılarından söz edilmiştir.

Kara (2010) tarafından yapılan “Resim Sanatı Bağlamında Litografi” isimli sanatta yeterlik çalışması litografi hakkında temel bilgiler vermekte, Türkçe literatürde bulunmayan bazı bilgileri sunmakta, Türkiye'de resim sanatı bağlamında bu baskı tekniğinin geçmişini ve bugününü belli sınırlar içinde belgelemektedir.

Brookhart (1981) yaptığı çalışmada bilhassa bütçesi ve mekânı kısıtlı okullarda sanat çalışmalarına başlayan öğrencilere yönelik iki litografi tekniği ile ilgili detaylı bilgi vermiştir. Brookhart çalışmasında diğerlerine nazaran daha düşük maliyetli alüminyum levha ve kâğıt siyah-beyaz litografi tekniği ile ilgili detaylı bilgi vermiştir.

Koç (1995) araştırmasında baskıresim tarihi, litografinin bulunması ve yaygınlaşmasından bahsetmiş, litograf sanatçıları Honore Victorin Daumier, Henri De Toluouse-Lautrec ve Pierre Bonnard’ı incelemiş ve neden taşbaskıyı kullandıklarında bahsetmiştir. Kılıçdoğan-Erol (2009) da benzer şekilde Daumier’in taşbaskının gelişimişindeki önemine değinmiştir.

Barnhill (2001) “The Introduction and Early Use of Lithography in the United States” başlıklı çalışmasında litografinin erken dönem Amerika Birleşk Devletlerine gelişi ve burada kullanımına ilişkin bilgi vermiştir.

Marcin ve Şahin (2011) ve Şahin (2019) yaptıkları çalışmada taşbaskı sanatının ustaları ve katkıları ile bilgi vermiştir.

Bu bilgiler doğrultusunda daha ziyade taşbaskı alanında tarihi geçmişi, gelişimi ve katkı yapan önemli ustalar konularında araştırmaların tercih edildiği söylenebilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SONUÇ VE TARTIŞMA

Türkiye’ye matbaacılığın gelişinden sonra taş basmacılığı geniş ölçüde kullanılmıştır. Bunun ana sebeplerinden biri hattatların doğrudan taş üzerine yazarak hurufatı kullanabilmelerine imkân sağlamasıydı. Araştırmadaki resimlerde aynı uygulama yöntemi ile yapılmış ve baskıya geçilmiştir. Zaman zaman acemi ellerden çıktığına işaret ettiğimiz resimlerde, belirli bir ressama hazırlatmaktansa ellerinde bulunan diğer nüshalardan kötü de olsa kopyalar yapma yöntemleri uygulanmış, ya da o bölüme gerekli olan resim, hattat tarafından hemen çizili vermiş, ayrıca bir resim yaptırmaya gerek görülmemiştir. Efsane ve hikâyelerini sözlü olarak dinleme alışkanlığı olan halkımızda, aynı geleneği de devam ettirebilme kaygısı bu resimleri ortaya çıkarmıştır.

Halk resimlerinde karşılaştığımız tasvir, suret, sembol ve şekiller halk kültüründe var olan gelenekler, görenekler, inanışlar vb. kısaca ifade etmek gerekirse yaşam biçimi hakkında bizlere bilgi verirler. Her bir resim geçmişimize ışık tutan bir belge niteliği taşır. Halkın o resme bakınca ne anladığı hissettiği de önemlidir. Halk resimlerinde, tasvirlerde halkın idealleri, özlemleri, inançları hakkında da bilgi sahibi olabiliyoruz. Bu resimlerde yazılar, şekiller aradan geçen zaman içerisinde bir kavram ve sembol olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkler’ de stilize edilmiş şekillerin, bezeme ve motiflerin, sembollerin, yazının ve yazı-resmin daha çok gelişmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda da Osmanlı yazı sanatında mükemmel seviyeye gelmiştir.

Gerçekte halk resimlerinin, Türk sanatı tarihinde önemli bir yeri vardır. Ancak halk resmi denilerek çok önemsenmemiştir. Hâlbuki modern sanatımıza yol gösterecek birçok figür, desen, renk ve şekli içinde barındırmaktadır. Halk resimleri, günümüz ressamlarına ışık tutup, yeni ilhamlar verecek nitelikte eserlerdir. Halk resimlerinde perspektif aranmaz. Figür ve nesnelerin oranları gerçek dışı resmedilmiştir. Anadolu halk resimlerine genellikle resim olarak bakılmamaktadır. Üniversitelerde ders konusu olarak da işlenmemektedir.