• Sonuç bulunamadı

Sosyal ve duygusal öğrenme henüz yeni bir alan olduğu için Türkiye’de yapılan araştırma bulunmamaktadır. Yurtdışında ise yapılan araştırmalar sınırlı olmaktadır. Ancak araştırmayı desteklemesi açısından ilgili konularda yapılan araştırmalar şöyle belirtilmiştir.

Yüksel (2002) “Yönetici adaylarının mantıklı karar verme ve problem çözme beceri düzeylerinin incelenmesi” konulu araştırmasında daha çok iletişim becerileri üzerinde durmuştur. Sosyal ve duygusal öğrenme içerisinde mantıklı kararlar verme ve

karşılaşılan problemle başa çıkabilme önemli bir basamak olduğundan araştırma kapsamında ele alınmıştır. Araştırmada evren olarak M.E.B’na bağlı okul yöneticilerinin atama ve yer değiştirmelerine ilişkin yönetmelik gereği yapılan sınavı kazanan yönetici adayları alınmıştır. Örneklem ise, İstanbul ili ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan 109 yönetici adayı alınmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda iletişim becerileri yüksek adayların düşük olanlara oranla mantıklı karar verme ve problem çözme becerilerinin anlamlı ölçüde yüksek olduğu bulunmuştur.

Atıcı (2003) “İstenmeyen davranışlarla başa çıkmada Glasser’in problem çözme yaklaşımının uygulanması” adlı araştırmasında sosyal ve duygusal öğrenmenin ilkelerinden sorumluluk almayı temel alan Glasser’in yöntemini kullanmıştır. Glasser’in 7 aşamada problem çözme yöntemiyle yapılan araştırma sonucuna göre istenmeyen davranışları çözmede etkili yol davranışı öğrenciyle birlikte çözmek ve sorumluluk alma konusunda öğrencileri desteklemektir. Böylece öğrenciler daha kısa sürede ve daha etkili şekilde problemlerle başa çıkmayı öğrenmektedir.

Massachusetts’in Somerville kentinde yapılan bir araştırmada çoğu göçmen ailelerden olan ve devlet yardımıyla öğrenim gören 450 erkek çocuk incelenmiştir. Bu çocukların IQ’ları ölçülmüş ve üçte birinin IQ’sunun 80’nin altında olduğu tespit edilmiştir. Okul bittikten sonraki yaşamları incelenen bu çocuklar arasında IQ’su 80’nin altında olanların %7’si on yıl veya daha fazla süre işsiz kaldıkları belirlenmiştir. Ancak aynı sonuç IQ’ları 100’ün üzerinde olan çocuklarda da gözlenmiş ve %7’sinin iş bulamadığı tespit edilmiştir. IQ ile sosyo- ekonomik düzey arasında bağ olduğunun kabul edilmiş olmasına rağmen çocukların bu sorunlarının nedeni olarak duygusal zekâ işaret edilmiştir. Çünkü toplum içerisinde kendini doğru ifade edebilme, duyguları yönetebilme, sorumluluk alabilme, empati kurabilme gibi önemli davranışları gerçekleştirememektedirler (Goleman, 2003, 176).

Zekâ alanlarıyla ilgili yapılan bir araştırmada şöyledir. Branşlarına göre üniversite öğrencilerinin Çoklu Zekâ Kuramı açısından zekâ alanlarını belirlemek

amacıyla yapılan araştırmada evren olarak Dicle Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Beden Eğitim, ve Spor Yüksekokulu öğrencileri olarak belirlenmiş, örneklem ise rastgele seçilen 651 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın yöntemi betimleme – survey yöntemi olarak belirtilmiştir. Araştırmanın sonucunda, branşlarına göre öğrencilerin zekâ alanlarına ilişkin ortalama puanları arasında istatistiksel olarak 0,05 düzeyinde anlamlı fark olduğu saptanmıştır (Oral, 2001, 1).

Schutte (2001), duygusal zekâ ile kişiler arası iletişim ilişkisini amaçlayan bir araştırmasında Amerika’nın güneydoğusunda bir üniversitede okuyan 24 öğrenciyi (17’si kadın 7’si erkek ve ortalama yaş 27) incelemiştir. 7 aşamalı olarak yapılan araştırmada katılımcılar; Duygusal Zekâ Ölçümü, Kişilerarası Tepki Endeksi ve kişisel Gözlem Skalasını doldurmuşlardır. Araştırma aşamalarında duygusal zekâ ile sosyal ilişkiler, işbirliği, empati gibi konuların karşılaştırılması yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda duyguların kişilerarası ilişkilerin yönünü belirlemede etkili bir kriter olduğu ve ilişkilerin devamı için gerekli olduğu belirlenmiştir (Yaylacı, 2006, 192).

Uzamaz (2000), Sosyal Becerilerin Eğitiminin Ergenlerin Kişilerarası İlişki Düzeylerine etkisini ölçmek amacıyla yüksek lisans tezi hazırlamıştır. Araştırma ön-test ve son-test kontrol gruplu deneysel yöntemle yapılmıştır. Adana Ticaret Odası Anadolu Lisesi dokuzuncu sınıf öğrencilerinden gönüllü 28 kişi üzerinde yapılmış ve bu öğrencilerin 14’ü deney grubuna 14’ü de kontrol grubuna alınmıştır. Elde edilen sonuçlar neticesinde sosyal beceri eğitiminin öğrencilerin kişilerarası ilişkilerinde olumlu etkilerde bulunmuştur.

Yaşarsoy (2006), Duygusal Zekâ Gelişimi Programının Eğitilebilir Zihinsel Engelli Öğrencilerin Davranış Problemleri Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi isimli yüksek lisans tezi hazırlamıştır. Araştırma tek grup öntest- sontest modele dayalı deneysel bir çalışmadır. Mersin İbrahim Karaoğlanoğlu Okulunda zihinsel engelli eğitilebilir 10 öğrenci üzerinde yapılmıştır.araştırma sonucunda eğitilebilir zihinsel engelli çocuklar için hazırlanan programın öğrencilerin problemli davranışları üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu gözlenmiştir.

Arıcıoğlu (2002), Yönetsel Başarının Değerlemesinde Duygusal Zekânın Kullanımı: Öğrenci Yurdu Yöneticileri Bağlamında Bir Araştırma adıyla yüksek lisans tezi yapılmıştır. Araştırmanın amacı; yüksek öğrenim kız yurtlarında yöneticilik yapmakta olan yöneticilerin duygusal zekâ performansını ölçmektir. Araştırmanın örneklemini 35-41 yaşları arasında olan hepsi evli ve bayan olan 22 yönetici oluşturmuştur. Survey yöntemiyle yapılan araştırmada Kanada ve ABD’de uygulanan EQ haritası soru formu ile değerleme ölçeği kullanılmıştır. Sonuç olarak yöneticilerin duygularını kontrol etme, problemlerle başa çıkabilme gibi duygusal yeterlilik gerektiren davranışlarda eğitim almaları gerektiği hatta bu eğitimi alamayan yöneticilerin uzaklaştırılması gerektiği belirtilmiştir.

Elias (1999), Gelişen Sosyal Bilinç – sosyal Sorunları Çözme Projesi adlı araştırmasını New Jersey’de bulunan okulların K-6 sınıfları öğrenci görüşlerinin kıyaslanmasıyla yapılan araştırmada deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarında diğer insanların hislerine karşı daha duyarlı olunduğu, daha sosyal davranışlar gösterildiği, sınıf içinde daha doğru kararlar verildiği, daha yardımsever davranıldığı gözlenmiştir.

Goleman (2003) Duygusal Zekâ kitabında yapılan bir araştırmayı şöyle özetlemektedir. Araştırma salt IQ’ya sahip erkekler ve kadınlar ile EQ’ya sahip erkekler ve kadınlar arasında yapılmıştır. Salt IQ’ya sahip erkekler; geniş entelektüel ilgi ve yetenekler dizisine sahip, hırslı, üretken, istikrarlı, sebatkar ve kendi sorunlarını dert etmeyen, duygusal deneyimler konusunda tutuk, eleştirici, tepeden bakan, mesafeli davranışlar sergilemektedir. EQ’su yüksek olan erkekler; sosyal açıdan dengeli, dışa dönük, neşeli, korkaklığa ve derin düşünmeye yatkın olmayan, sorumluluk alma, etik davranma, sosyal dünyayla ve kendileriyle barışık davranışlar sergilemektedir. Salt IQ’lu kadınlarda ise; düşüncelerini akıcı şekilde ifade eden, kendi kendini tahlil edebilen, kaygılı ve derin düşünceli, suçluluk duymaya yatkın, öfkesini açıkça belli etmeye çekinen davranışlarda bulunmaktadırlar. Oysa yüksek EQ’lu kadınlar; kendini ortaya koyabilen, duygularını ifade edebilen, olumlu düşünen, hayatta anlam bulan, neşeli bireyler olarak var olmaktadırlar. Sadece IQ kişi yaşamında yeterli olmamasına

karşın hem IQ hem de EQ’nun gerektiği ölçülerde kullanılması bireyin yaşamını kolaylaştırmakta ve daha mutlu bir hayat sürmesini sağlamaktadır (Goleman, 2003, 63).

Avşar, (2002), Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenlerinin Sosyal Beceri Düzeylerinin Belirlenmesi isimli bir tez hazırlamıştır. Araştırmanın amacı beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin sosyal beceri düzeylerini belirlemektir. Araştırmada evren olarak 2001- 2002 öğretim yılında Bursa’da görev yapan öğretmenlerin tümü alınırken, örneklem olarak 311 öğretmen alınmıştır. Tarama modelli yapılan araştırmada Riggio tarafından geliştirilen bir ölçek kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin bazı sosyal becerilere yüksek düzeyde sahip olurken, düşük düzeyde kaldıkları becerilerinde var olduğu belirtilmiştir.

Deniz, (2001), Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Beceri Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi isimli tezinde amaç olarak; üniversite öğrencilerinin sosyal becerilerin belirli değişkenler açısından değerlendirilmesi olarak belirlenmiştir. Araştırmanın evrenini; Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi ve Mühendislik- Mimarlı Fakültesi öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem ise rastgele seçilen 486 öğrenci olarak belirlenmiştir. Yöntem olarak tarama modeli kullanılmıştır. Beceriler Sosyal Beceri Envanteri kullanılarak ölçülmüştür.

Türkiye’de sosyal ve duygusal öğrenme ile ilgili doğrudan bir araştırma yapılmadığı, doğrudan yapılan araştırmalarda da daha çok sosyal beceriler ve zekâ boyutu ele alındığı için bu araştırma yapılmıştır.