• Sonuç bulunamadı

İlaç Endüstrisinde Sektörel Araştırmaya Dayalı Rekabet Analizi

Belgede Endüstri Analizi (sayfa 100-104)

5. UYGULAMA

5.1 İlaç Endüstrisinde Sektörel Araştırmaya Dayalı Rekabet Analizi

9. kalkınma raporu (2006)’na göre, ilaç sektörü diğer sektörlerle karşılaştırıldığında en yoğun rekabetin görüldüğü sektörlerden biridir. İEİS ve Top ve Tarcan (2004)’a göre 1998 yılı itibariyle sektörde faliyet gösteren firma sayısı 134’tür. İlaç endüstrisinde rekabet yanlızca o firmanın bulunduğu ülke sınırları içerisinde kalmamakta, global arenada da gerçekleşmektedir.

Bunun yanı sıra, Türk ilaç sektöründe rekabet, devletin belirlemiş olduğu rekabet kanunu çerçevesinde gerçekleşmektedir. Sektörde ilaç fiyatları da, devlet tarafından, firmaların fazla müdahelesi olmadan referans fiyatlandırma yöntemi ile belirlenmektedir. İlaç üreticileri ilacın satış fiyatını, ilacı piayasaya sürmeden önce İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’ne yazılı olarak bildirirler ve ancak bakanlık onaylarsa fiyat yürürlüğe girer. Dolayısıyla firmalar arası rekabet fiyat bazlı olmaktan çok ArGe bazlıdır denilebilir.

Yine 9. Kalkınma raporu (2006)’na göre, araştırmacı ilaç firmaları, bir başka değişle orjinal ilaç üreten firmalar başta ABD, AB ve Japonya olmak üzere yurt dışı kaynaklıdır. Türkiye’de ilaç sektörünün devamlı olarak devlet müdahalesi ve denetimi altında olması, sektörün fiyatlandırmalar konusunda yeterli esnekliğe sahip olmamasına ve ArGe için yeterli fona ulaşılamamasına sebep olmaktadır. Bu nedenle

89

de Türkiye’de orjinal ilaç üreten yerli firma bulunmamakta, dolayısıyla da bu konuda global rekabette zayıf kalmaktadır. Türk ilaç sektöründeki yerli firmaların en önemli silahı jenerik ilaçlardır. Türkiye jenerik ilaç üretiminde oldukça iyi ve rekabetçi bir konumdadır. Nitekim jenerik ilaçlar yine devlet tarafından desteklenen ve sosyal kurumlar tarafından tercih edilen ilaç türleridir.

Sonuç olarak, Türk ilaç sektöründe özellikle teknoloji ve ArGe alanında rekabetin oldukça yoğun olduğu fakat bu rekabetin devletin denetleyici kurumları tarafından baskı altında tutulduğu ve özellikle de fiyatlandırmalar konusunda fazla esnetilemeyen bir yapıya sahip olduğu söylenebilir.

5.1.2 Giriş tehditleri

9. kalkınma raporu (2006)’na göre, İlaç sektöründe rekabet daha önce de belirtilmiş olduğu gibi ağırlıklı olarak ArGe üzerinden gerçekleşmektedir. Bilindiği gibi ArGe faliyetleri yüksek sermayeler gerektiren yatırımlardır. Buna ilaveten, ilaç geliştirme konusunda teknoloji de oldukça hızlı ilerlemekte, her geçen gün yeni bir yöntem ortaya çıkarılmaktadır. Bu gelişmeye ayak uydurmak ise hem mevcut firmalar için hem de sektöre yeni girmek isteyen firmalar için oldukça yüksek yatırım maliyetleri demektir. Ayrıca, bir firmanın ilaç sektöründe faaliyet gösterebilmesi için Devlet’in uyguladığı belli yaptırımlara uyma zorunluluğu da söz konusudur. Bunların başında, ilaç insan sağlığını ilgilendiren hassas bir konu olduğundan, devletin firmalara getirdiği belli kalite standartlarına uyum zorunluluğu gelir. Bu kalite standartlarını sağlama çabası ise yine yeni giriş yapacak yatırımcıların ilk yatırım maliyetlerini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra, fiyatlandırmanın neredeyse tamamen devletin insiyatifinde olması sektördeki firmaların yeni girecek firmaların giriş yapma olasılığına karşı uygulayabilecekleri fiyat yada diğer politikalar konusunda elini kolunu bağlamaktadır.

Sonuç olarak, genel bir çerçeveden bakıldığında, sektöre girişin çok kolay olmadığı söylenebilir. Fakat, ilaç sektöründe elde edilebilecek yüksek marjlardaki kazançlar bu piyasayı yeni yatırımcılara oldukça çekici bir hale getirmektedir.

90

5.1.3 İkame ürünlerden gelen tehditler

Sektörde mevcut iki tip ilaç mevcuttur, bunlar; orjinal ve jenerik ilaçlardır. 9.

Kalkınma raporu (2006), İEİS ve AIFD’ye göre (Tablo 3.3) orjinal ilaç yenilikçi

firma tarafından keşvedildikten sonra belli bir süre patent koruması altına girmektedir. Bu süreç içerisinde bu ilaçların jenerikleri bir başka değişle ikameleri üretilememektedir. Bilindiği gibi jenerik ilaçlar orjinalleri ile söz konusu hastalığın tedavisinde aynı etkiye sahiptir. Patent süresi dolduktan sonra, jenerik ilaçlar orjinal ilaç fiyatarından çok daha düşük rakkamlarla pazara girebilmektedir. Ayrıca İEİS’e göre jenerik ilaçlar SSK ve Emekli sandığı gibi devlete bağlı sosyal sigorta kurumlarınca da desteklenmektir. Dolayısıyla da jenerik ilaç kullanımı Devlet tarafından teşvik edilmekte, reçetede yazılan ilaç orjinal ilaç olsa dahi Devlet kurumları bunun jeneriğinin fiyatını karşılamaktadır. Çünkü Devlet bu yolla ilaç harcamalarında önemli miktarlarda tasarruf sağlamaktadır.

Sonuç olarak Türk ilaç sektöründe, orjinal ilaçlarla hemen hemen aynı performansı gösteren ve genelde çok daha ucuz fiyatlardan satılan güçlü ikameler söz konusudur denilebilir. Bu güçlü ikameler ise sektördeki rekabetin çıtasını oldukça yükseltmektedir.

5.1.4 Tedarikçilerin pazarlık gücü

İlaç sektörü çalışanı Pınar Ünal ile yapılan kişisel görüşmeye göre, ilaç hammadelerine bakıldığında, özellikle tablet ve merhem gibi ilaçların yapımında kullanılan etken maddeler kolay bulunur cinsten değildir. Şurup gibi ilaçların içerisinde fazla etken madde bulunmadığından bu tip ilaçların girdileri kolay bulanabilirdir ve üretim süreçleri de tablet veya merhem türündeki ilaçlarınkine oranla daha kolaydır. 9. Kalkınma raporu (2006)’na göre, Paracetamol, morfin gibi hammeddeler Türkiye’de üretiliyor olduklarından kolay bulunur girdilerdir. Fakat yine Pınar Üna’a göre, iş tablet ve merhem gibi daha bol ve çeşitli etken madde içeren ve üretimi daha karmaşık olan ilaç türlerine geldiğinde tamamen değişir. Bu tip ilaçların bileşenleri ağırlıklı olarak oldukça nadir bulunan ve üretimi yurtdışındaki firmalarda gerçekleştirilen etken maddelerdir. Bunlar ilaç üretiminde oldukça az miktarlarda kullanılan malzemeler olduğundan satın alımları düşük miktarlarda olması beklenir ve ayrıca temin süreleri uzun olduğundan çok iyi üretim planlama

91

gerektirir. Fakat ilaç hammaddesi satan firmalar satışlarını çoğunlukla yüklü miktarlarda (palet bazında) yapma eğiliminde olurlar. Bu durumda firmalar yurtdışındaki tedarikçilerin yurtiçindeki dağıtımcıları ile bazı özel anlaşmalar yaparak istedikleri hammadedeyi olması gereken miktarlarda alabilmektirler.

Sonuç olarak, ilaç endüstrisinin tedakrikçilerinin pazarlık gücü yüksektir denilebilir. Çünkü Türk ilaç sektöründeki özellikle jenerik ilaç üreticisi yerli firmalara hammadde temin eden tedarikçiler, genellikle hem nadir bulunan girdiler sunarlar hem de satışlarını oldukça küçük miktarlarda gerçekleştirirler.

5.1.5 Alıcıların pazarlık gücü

İlaç sektöründe üretim yapan firmaların alıcıları karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu sektörde üretilen ürünler doğrudan son kullanıcıya satılmaz. Bunların hastaya ulaştırılmasında devletin koyduğu yaptırımlar söz konusudur ve firmaların bu kurallara uyması zorunludur.

Bilindiği gibi reçete ile satılan ilaçların alınmasını sağlayan doktorlardır. İlaç firmalarında görevli tıbbi mümessiller, ilgili doktorları düzenli olarak ziyaret etmek ve onlara çeşitli promasyonlar vermek ve dünyanın dört bir yanındaki seminerlere yollamak gibi avantajlar sunarak doktorun reçetesine mümkün oldukça fazla sayıda kendi firmasının ilacını yazdırmayı amaçlarlar. Doktorlar bu ilaçları ne kadar fazla reçetelendirirlerse eczanelerin ve dolayısıyla ecza depolarının bu ilaçlara olan talebi de o kadar artar. Pınar Ünal’a göre, eczanenin ve ecza depolarının o ilaç üzerinden alacağı komisyon da unutulmamalıdır. (İEİS-Tablo 3.4 ve 3.5) Eczaneler ve ecza depoları bir ilaçtan ne kadar çok kazanıyorsa en fazla o ilaca yönelecek ve o ilacın satışını daha fazla teşvik edecektir.

Bunun yanı sıra, 9. Kalkınma raporu (2006)’na göre, ilaç firmaları satışlarını genellikle büyük hacimlerde olmak koşuluyla ecza depolarına yaparlar. Satışlar bazı durumlarda doğrudan eczanelere de gerçekleştirilebilir, ama bunlar ecza depolarına yapıldığı gibi yüksek hacimlerde olmaz. Pınar Ünal’a göre, ilaç firmaları alıcıları ile (özellikle ecza depoları) ilişkiye özgü anlaşmalar yapma yoluna giderler, bunu da özellikle iskontolar yaparak sağlarlar. Böylelikle ecza depoları eczanelere ilacı daha uygun bir fiyata satacak, dolayısıyla eczanenin karı artacak ve bunun sonucunda eczaneler söz konusu firmanın ilacını daha fazla satma eğiliminde bulunacaktırlar.

92

Sonuçta, ilaç firmaları ürünlerinin son kullanıcıya olan satış fiyatına müdahele edemeseler bile, özel anlaşmalarla kendi ilaçlarının satışını teşvik etmiş olacaklardır. Bütün bunlara ilaveten, 9. Kalkınma raporu (2006), İEİS ve AIFD’ye göre, patent süresi bittikten sonra orjinal ilaç üretici firmaların ürünleri, jenerik ikamelerinin tehditi altına girer ve alıcılar daha ucuz olan ve tedavide aynı etkiyi gösteren bu ilaçlara yönelmeye başlayabilir.

Sonuç olarak, ilaç endüstrisinin alıcılarının pazarlık gücü yüksektir denilebilir. Çünkü Türk ilaç sektöründeki ilaç üreticisi bir firma, alıcılarına yüksek miktarlarda satışlar gerçekleştirmekte, fazla sayıda rakip ve ikameler dolayısıyla yoğun sektörel rekabet ile başetmek zorunda kalmakta ve alıcıları ile ilişkilerini pekiştirmek ve kendi ilaçlarının satışlarını teşvik etmek amacıyla genelde alıcılarının lehine ilişkiye özgü anlaşamalar yapmaktadır.

5.2 İlaç Endüstrisinde Yapılan Saha Çalışması Sonuçlarına Dayalı Endüstri

Belgede Endüstri Analizi (sayfa 100-104)

Benzer Belgeler